22 Şubat 2019
Sayı: KB 2019/08

CHP kuyruğunda demokrasi mücadelesi!
Tarım ürünlerinde olağanüstü ‘Hal Yasası!’
Kürt siyasi hareketine dönük saldırılar sürüyor
Sosyal yardımlar bağlamında AKP iktidarı
Doğa yok oluşa doğru sürükleniyor!
Sendika bürokratlarının yerel seçim heyecanı
MİB MYK Şubat 2019 Toplantısı sonuç metni
YEP balonu işsizlikte erken patladı
“Alman ajanı” Lenin
TKİP VI. Kongresi toplandı!..
Venezuela, Latin Amerika ve hegemonya mücadelesi
Münih Güvenlik Konferansı: Çatışmalar ve zoraki birliktelikler
Varşova zirvesi: İçi boş bir seremoni
“Kadın grevi”ne dair…
Edebiyat ustası koca çınar: Yaşar Kemal
Gebze işçisi safları sıklaştırıyor
Sömürü zincirlerini kırmak, karanlığı parçalamak için örgütlenelim!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Tarım ürünlerinde olağanüstü ‘Hal Yasası!’

 

Ekonomik krizle birlikte her geçen gün hayat pahalılığı artıyor, emekçilerin alım gücü giderek düşüyor. Özellikle Türkiye gibi tarım alanları ve iklimsel etkiler açısından verimli bir coğrafyada sebze fiyatlarının artmış olması haliyle kimsenin aklına yatmıyor ve tepki çekiyor. Kendi tabanında da gelişen tepkiler nedeniyle AKP bu konuda büyük bir sıkışmışlık yaşıyor. Ancak sorunun kaynağı kendileri olunca çözüm politikaları da olmuyor. Üretim maliyetlerinin artmasındaki nedenlere değinemeyeceklerine göre bol demagoji eşliğinde manipülatif yollara başvuruyorlar. Bu amaçla üreticiden tüketiciye gelirken ara halkalar hedefe konularak, terörist ilan edildi. Ticaret Bakanlığı çeşitli market ve pazarlara baskınlar yaptı. Tanzim satışları da bu “oyunu bozmak” adına gündeme getirildi.

AKP iktidarı, her krizden fırsat çıkarmayı iyi bildiğinden bu gıda krizinden de yeni bir Hal Yasası çıkarmaya hazırlanıyor. Halleri özel sektöre havale ederek, bu alanda şirketleşmeyi sağlayacaklar. Bir anlamda bu alanda yandaşlara yeni rant alanı sağlanarak, yandaş şirketlerin tekelleşmesi hedefleniyor.

AKP, seçimden sonra çıkarmayı planladığı Hal Yasası’nı fiyatlarda ucuzlama getireceği ve enflasyonla mücadele edileceği demagojileri eşliğinde sunuyor. Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, “Buralar, yap-işlet-devret modeliyle profesyonel bir şirket tarafından yönetilsin, gurur duyacağımız, pırıl pırıl bir proje olsun istiyoruz” diyor. Ülke genelinde 175 olan hal sayısının 30’a indirilmesi planlanıyor.

Özellikle çiftçilerin, küçük üreticilerin etkileneceği bu şirketleşmede üretimin planlaması da şirketlerin politikalarına göre yapılacak. Bunun tüketiciye hem ürün çeşitliliği hem de fiyat bağlamında olumsuz sonuçları olacağı bellidir. Üretim girdilerindeki zamlar devam ettiği ve serbest piyasanın kurallarına göre işleyen şirketlerin belirlediği politikalar geçerli olduğu sürece Hal Yasası emekçiler için hiç de iyi sonuçlar getirmeyecektir.

Zaten doğru düzgün bir tarım politikasından yoksun Türkiye’nin şu an geldiği yer, gelecekteki yere de işaret ediyor. Bir ülkenin toprağına ve mevsimine göre, insanların ihtiyaçlarına göre planlayarak üretim yapılmayıp, piyasanın ihtiyaçlarına, uluslararası sermaye tekellerinin çıkarına göre hareket edildiği sürece gelecekte daha ciddi gıda krizlerinin kapıda olduğunu söylemek kehanet olmayacaktır. AKP tarımsal üretimi bitirmek adına elinden gelen ne varsa yapmaktadır. Hele de gelecekte dünyada ve Türkiye’de iklim değişikliklerinin getireceği “doğal” felaketleri de düşünürsek, Türkiye’nin bu anlamda hiç hazırlıklı olmadığı görülecektir.

Son olarak belirtmek gerekir ki AKP iktidarı tarımda da yerli ve yabancı sermaye tekellerinin, kendi yandaşlarının çıkarlarını gözetmektedir. Türkiye gibi bir ülkede tarımsal üretimin geldiği nokta tüyler ürperticidir. Türkiye’nin muazzam genişlikteki bereketli tarım alanları sermaye düzeninin/iktidarının yıkım politikaları sonucunda boşalmıştır. Yakın geçmişte ilköğretim çağındaki çocukların pamuktan fasulye yetiştirdikleri bir ülkede soğandan patatese en kolay yetişebilecek tarım ürünleri dahi ithal edilmektedir. İşçi ve emekçiler sermaye iktidarının tarımda yıkım politikalarına karşı mücadeleyi yükseltmek yerine, iktidarın yalanlarına prim verdikleri, kendilerini zavallı derekesine düşüren politika ve uygulamalarına boyun eğdikleri sürece de bu tablo değişmeyecektir.

 

 

 

 

Bütçe açığı yağma ile kapatıldı

 

Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından açıklanan 2019 Ocak ayı bütçesinde, giderler 35,3 milyar liralık artışla, geçen yılki rakamdan yüzde 62,5 oranında yükselerek 91,8 milyar liraya çıktı. Vergilerden elde edilen gelir geçen yılki 51,9 milyar liralık düzeyinden 55,7 milyar liraya yükseldi. Toplam gelirler, vergi gelirlerinin yanı sıra Merkez Bankası’nın yağmasından elde edilen 33 milyar 874 milyon liraya yakın gelirle 96,9 milyar lira oldu. Merkez Bankası’nın yağması olmasa 30 milyar liraya yakın açık verecek bütçe böylece 5 milyar liralık fazla verdi.

Bütçede “örtülü ödenek” adı altında gizli tutulan harcama da geçen yıla kıyasla yüzde 31 artarak bu yılın Ocak ayında 215,7 milyon liraya çıktı.

Seçimler öncesi bütçeden para aktarımı

Geçtiğimiz yılın ilk ayında “kâr amacı gütmeyen kuruluşlar” kılıfı içerisine sokulan dinci tarikat ve vakıflara sunulan para 331,4 milyon lira olurken, bu yıl 1,3 milyar lira harcandı. “Sosyal amaçlı” harcamalar 455,2 milyon liradan 1,4 milyar liraya yükseldi. Hanehalklarına aktarılan para geçtiğimiz yılın Ocak ayında 2,6 milyar lira olurken, bu yıl 4,5 milyar liralık harcama yapıldı. Ayrıca seçimler nedeniyle 5 siyasi partiye de bütçeden 772 milyon 355 bin liralık para aktarıldı.

Kriz KDV ve ÖTV gelirlerinde düşüşe yol açtı

ÖTV gelirleri geçen yılın ilk ayına kıyasla 958 milyon lira düşüşle 10 milyar 582 milyon liraya geriledi. KDV’den elde edilen gelir de 400 milyon lira azalarak 8,2 milyar lira oldu.

KDV ve ÖTV dışındaki vergi gelirleri toplam yüzde 7,1 artarken, gelir vergisi, kurumlar vergisi, banka ve sigorta muameleleri vergisi, ithalattan alınan KDV, damga vergisi ve harçlardan alınan vergiler arttı. Gelirlerdeki en çok artış yüzde 61,4 ile kurumlar
vergisinde olurken, bunu yüzde 44,9 ile banka ve sigorta muameleleri vergisi, yüzde 22,4 ile ithalattan alınan KDV izledi. Damga vergisinden ede edilen gelirler yüzde 16,1 artarken, gelir vergisinden yüzde 13,1, harçlarda yüzde 0,4 daha fazla vergi geliri elde edildi.