1 Mart 2019
Sayı: KB 2019/09

Yerel seçimler ve devrimci sınıf tutumu
AKP şefi ve yandaşların “yalan rüzgarı”
AKP-saray rejiminin tek umudu Washington!
AKP’nin sosyal patlama korkusu
Futbol rantı, pazarı ve kirli ilişkiler
Mafyalaşmış sendika bürokrasisine karşı lastik işçilerinin birliği!
EYT’ler mücadelesi üzerine...
Fabrikada Kızıl Bayrak deneyimi
Yasadışı devrimci örgütün ustası, devrimci davanın ölümsüz neferi!
TKİP VI. Kongresi toplandı!.. / 2
Kerenski’nin 15 Temmuz’u
Emperyalist metropollerde faşist yükseliş
Emperyalistlerin “insani yardımı”
Kuralsız ve güvencesiz çalışma tüm dünyada
Kadın hareketi ve 8 Mart
8 Mart’ın tarihsel mirası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Kuralsız ve güvencesiz çalışma tüm dünyada

 

Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), geçtiğimiz günlerde dünya çapında istihdam ve çalışma koşullarına ilişkin bir rapor yayınladı. Raporun en dikkat çeken verisi, neredeyse dünyanın tüm bölgelerinde ve tüm ülkelerde kuralsız ve güvencesiz çalışmanın yaygınlığı. Gericiliğin etkin olduğu Ortadoğu ve Arap ülkelerinde kadınların erkeklere göre daha güvencesiz ve işsiz olması, keza yoksulluğun derinliği ve yaygınlığı da öne çıkan bir diğer bilgi.

Rapora göre dünya genelinde 2018’de erkeklerin yüzde 75’i işgücüne katılırken, bu oran kadınlarda yüzde 48’de kaldı. Çalışan yaklaşık 3,5 milyar kişinin 5’te 3’ü erkek. Yetişkinlerin işgücüne katılım oranı da son 25 yıldır düşüşte. Dünya çapında, çalışmakta olan 3,3 milyar insanın çoğunluğu ekonomik güvenlik, eşit fırsatlar veya gelişimden yoksun durumda. 2018’de 360 milyon kişi ailesine katkı sağlamak için çalışırken, yaklaşık 1,1 milyar kişi de iş imkanları veya sosyal güvenlik imkanı olmadığı için kendi hesabına çalışıyordu. 2016’da yaklaşık 2 milyar kişi, yani çalışan nüfusun yüzde 61’i kayıt dışı çalışıyordu. Düşük ve orta gelirli ülkelerdeki çalışanların dörtte birinden çoğu aşırı veya orta derecede yoksulluk çekiyor. Yani günde 3,20 dolardan daha az kazanıyor.

Dünyada tahminen yaklaşık 172 milyon işsiz olduğunu kaydeden raporda, 2008 krizinin dünya çapındaki işsizliği yüzde 5’ten yüzde 5,6’ya çıkardığı, dolayısıyla eski işsizlik oranına dönüşün 9 yıl aldığı belirtildi. Her yıl işsiz sayısının 1 milyon artması öngörülüyor.

İşsizlik ve cinsiyet eşitsizliği her yerde ortak olsa da çalışanların haklara erişimi ülkeden ülkeye değişiklik gösteriyor. Birçok ülkenin işçi ve emekçileri için kayıtlı çalışma, sosyal güvenliğe erişim, iş güvencesi, toplu sözleşme gibi haklar ulaşılamaz durumda. Yeni üretim teknikleri, var olduğu kadarıyla bu hakları da yok etmenin vesilesi haline getiriliyor. Yanı sıra herkese iş ve eşit işe eşit ücret de ulaşılamaz durumda. Özellikle gelişmemiş ülkelerde gayri safi yurtiçi hasıla, geçmiş dönemlere göre daha düşük oranlarda artıyor. Ülkelerin çoğunda tarım dışı istihdamın yarısından çoğu kayıt dışı. Ayrıca, 2016’da 5-14 yaş arası 114 milyon çocuk çalışıyordu.

Raporun kıtalara ve bölgelere ayrılan kısmında, öne çıkan veriler şöyle:

Afrika’da işsizlik oranı yüzde 4,5 olsa da büyük çoğunluğu güvencesiz ve düşük ücretlerle çalışmak zorunda. Benzer bir durum Latin Amerika ve Karayipler, Asya ve Pasifik için de geçerli. Arap ülkelerinde kadın işsizliği yüzde 15,6 ile erkeklerin 3 katı. Genç işsizliği ise yetişkinlere göre 4 kat daha fazla. Öte yandan enflasyon karşısında korunan ücretlerdeki artış da 2008’de yüzde 2,4 iken geçen yıl yüzde 1,8’e düştü. Bu sayı ortalama olup yüzde 1’in altına düşen ülkeler de var. Afrika’da çalışan nüfusun yüzde 68’i ailesine katkı için veya kendi hesabına çalışıyor. Maaşlı çalışma oranı yalnızca yüzde 28. Kayıt dışı çalışma oranıysa yüzde 86 civarında. 2018’de çalışanların yüzde 32’si aşırı yoksulluk içinde, yüzde 22’si de orta derecede yoksulluk içindeydi. İkisi bir arada yaklaşık 250 milyon kişiye karşılık geliyor. Bu sayıya 2020’de yaklaşık 5 milyon kişi daha katılacak. 2018-20 yıllarında, çalışan nüfusun yılda yüzde 2,9 oranında artacağı, işgücüne girebilecek nüfusun ise yüzde 3 oranında artacağı kestiriliyor. Basitçe, artan nüfus çalışacak iş bulamayacak. Mısır ve Cezayir’de, ne eğitimde ne istihdamda olan genç kadın oranının yüzde 35 ve yüzde 32 olması da dikkat çekici.

Kuzey Amerika ülkesi Kanada’da işsizlik oranı geçtiğimiz yıl 1,2 milyon kişiyle yüzde 5,9 olurken, ABD’de yüzde 6,5 ile 3,9 milyon kişiydi. İşsizliğin 2020’ye dek az miktarda artış göstereceği düşünülüyor.

Latin Amerika ve Karayipler’de 2020’de işsizliğin ortalama yüzde 8’den yüzde 7,8’e düşeceği tahmin ediliyor. Kıtada aşırı ve orta derecede yoksul çalışanların oranı 19,6 milyon ile yüzde 6,8 düzeyinde. Bu sayının yaklaşık yüzde 1 düşüş göstereceği tahmin ediliyor. Öte yandan bu ülkelerde ücretli çalışmak iyi çalışma koşulları anlamına gelmiyor. Ücretli çalışanların yüzde 20-30’u süreli sözleşmeli işçilerden oluşuyor. Bölgede kayıt dışı çalışan oranı da dünya ortalamasının üzerinde. Kimi işkollarında kayıt dışılık oranı Kosta Rika’da yüzde 22 civarında iken Bolivya, Ekvator ve Nikaragua gibi ülkelerde yüzde 90’lara çıkıyor.

Raporda Arap ülkelerinden Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) üyesi olanların 2017-20 arası işsizlik oranlarının 1,2 milyon kişi, yani yüzde 4 olarak kalacağı belirtiliyor. KİK üyesi olmayan ülkelerde işsizliğin 2017’de 2,9 milyon kişiden 2020’de 3,1 milyon kişiye çıkacağı düşünülüyor. KİK üyesi ülkelerde çalışan nüfusta bu yıllar içinde yaklaşık 100 bin kişinin aşırı ve orta derecede yoksul olduğu yer alırken, KİK üyesi olmayan ülkelerde bunun 2017’de 8,1 milyon kişiden 2020’de 8,7 kişiye çıkması bekleniyor. Bu oran da yaklaşık yüzde 33’e denk düşmekte. Kadın işsizliği de erkeklerin 3 katı.

Asya ve Pasifik bölgesinde yaklaşık yüzde 3 olan işsizlik oranı küresel ortalamanın altında. Aşırı yoksul sayısının 2020’de 90,9 milyona, orta derecede yoksul sayısınınsa 291,1 milyon kişiye düşmesinin beklendiği bölgede tarım işkolunda çalışan sayısı da gitgide azalıyor. Dünyanın en çok kayıt dışı çalışılan ülkeleri bu bölgede ve çalışanların yaklaşık yüzde 70’i kayıt dışı ve güvencesiz çalışıyor. Güney Asya’da bu oran yüzde 90’a varıyor. Verilerin elde edilebildiği ülkelerde, ücretli çalışanların yüzde 40-60’ının iş güvencesi, hatta yazılı bir iş sözleşmesi dahi bulunmuyor. Kimi ülkelerde işçilerin haftalık çalışma süresi 48 saati aşıyor.

İşsizliğin geçen yıl yüzde 7,6 olduğu Kuzey, Güney ve Batı Avrupa’da bunun 2020’de yüzde 7,1’e düşeceği bekleniyor. Ancak işsiz kalma sürelerinin uzunluğu dikkat çekiyor. Örneğin Fransa ve Almanya’da, 2017 yılında işsiz kalanların yüzde 40’ı 12 ay veya daha uzun bir süre boyunca iş aradı. Yunanistan’da bu oran yüzde 70’i aşabiliyor. Yanı sıra, geçici süreli çalışma da artış gösteriyor. Örneğin geçici süreli sözleşmeli çalışanların oranı 2017 yılında İspanya’da tüm istihdamın yüzde 26,8’ini oluşturuyordu. Ancak bu ülkedeki süreli çalışanların yaklaşık yüzde 85’i kalıcı bir iş bulamadığı için böylesi bir işte çalışmakta. Bu oran ülkeden ülkeye değişiklik gösterebiliyor. Geçici işçilerin maaşı ise kalıcı çalışmaya göre daha düşük ve sosyal güvenceye kavuşma olanakları da kısıtlı. Bölge çalışanlarının yaklaşık yüzde 14’ü de kayıt dışı çalışıyor.

İşsizlik oranının yüzde 5 civarında olduğu Doğu Avrupa, Orta ve Batı Asya’da ülkelere göre ciddi farklar bulunuyor. Buna göre; Doğu Avrupa’da işsizlik 2017’de yüzde 5,7 iken 2020’de bu oran yüzde 4,8’e düşecek. Rusya için bu sayı yüzde 5,2 ile yüzde 4,4; Orta ve Batı Asya’da yüzde 8,1 ile yüzde 9, Türkiye için ise yüzde 10,8 ile yüzde 12,1 olarak ifade ediliyor. Aşırı ve orta derecede yoksul sayısının Doğu Avrupa’da, verili yıllarda 100 bin olarak kalacağı tahmin edilirken, Orta ve Batı Asya’da bu sayı 9,1 milyondan 8,5 milyona düşüyor.

Orta ve Batı Asya’da, çalışanların yüzde 64,2’sinin ücretli olduğu söylenirken kendi hesabına çalışanların oranı yüzde 23,3, ailesine katkı için çalışanların oranı ise yüzde 8,8. Öte yandan, kayıt dışı çalışanların oranı ortalama yüzde 43. Bu oran Tacikistan’da yüzde 70’in üzerine çıkıyor. Doğu Avrupa’da kayıt dışı çalışanların oranı yüzde 30’la Orta ve Batı Asya’ya göre düşük olsa da Avrupa ortalamasının üzerinde. Ayrıca her 5 çalışandan birinin sosyal güvencesi yok. Batı ve Orta Asya’da çalışanların yüzde 12,5’i aşırı veya orta derecede yoksulluk yaşarken, Doğu Avrupa ülkeleri Bulgaristan ve Macaristan’da çalışanların yoksulluk oranı yüzde 50’yi aşıyor.