22 Mart 2019
Sayı: KB 2019/12

Çözümsüzlük ve çıkış yolu
Kriz karşıtı mücadeleyi büyütelim!
Seçim malzemesi yapılan katliamlar
Savaşın 8. yılında Suriye: Halk için yıkım devam ediyor
Marmaray ve tren “kazaları”
“Sınıfa karşı sınıf!”
Sendika ağaları, korkunun ecele faydası yok!
“Sandık”larından güçlüyüz!
Emek cephesinin sırtını yere sermek istiyorlar
Bir yılda 1 milyon yeni işsiz
Komünist Enternasyonal için olgunlaşan koşullar - H. Fırat
Macar Devrimi’nin 100. yılı...
Kapitalizm dinci ve ırkçı terörün kaynağıdır!
AB emperyalizmi ve yeni sömürgecilik
2019 8 Mart’ı geride kalırken…
Gençlik hareketi olarak iklim grevi ve Türkiye
Kendi keyfinde
ESKON şirketinin işçi sömürüsü
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Ücretli köleliğe, çifte sömürüye, baskıya karşı özgürlüğümüz ve geleceğimiz için sınıfa karşı sınıf!” etkinliğinin sonuç metni…

Sınıfa karşı sınıf!”

 

Ücretli köleliğe, çifte sömürüye, baskıya karşı özgürlüğümüz ve geleceğimiz için sınıfa karşı sınıf!” şiarlı etkinliğimiz, ön çalışması ve sonuçları ile, asgari bir başarıyla gerçekleşti.

Ön süreçte sınıfa yönelik yoğun siyasal faaliyet

Başarının ölçütünü, sınıf bölükleri içerisinde bilinç ve örgütlülük planında katedilecek mesafe, ilerici öncü işçilerin yerellerde sorunu gündemine alıp tartışarak etkinliğe katılımına bağlamıştık. Mevcut güç ve olanaklarımızın gerisinde kalsa da, asgari düzeyde hedefe ulaşıldı. Yerellerde gerçekleştirilen işçi toplantılarıyla, kullanılan bildiri ve afişlerle, yüzlerce işçi ve emekçiyle yüz yüze gelinerek, sınıfa karşı sınıf tutumu yaygın bir propaganda faaliyetine konu edildi.

Hedefimiz, güncel siyasal gelişmeler karşısında işçi sınıfının kendi çıkarları doğrultusunda nasıl bir tutum alması gerektiğini ortaya koymaktı. Deneyimler ışığında işçi sınıfının taban örgütlülüğüne, inisiyatifine vurgu yapmak ve yaklaşan 8 Mart vesilesi ile emekçi kadınların mücadelesini işlemekti.

Etkinlik gündemleri yerellerde çeşitli toplantılar yapılarak tartışıldı. Etkinliğin her açıdan güçlü geçmesi için planlamalar yapıldı. İstanbul ve Gebze’de yürütülen çalışmalarda, etkinlik gündemlerini ve güncel sorunları işleyen bildiriler fabrikalar, servis durakları ve semtlerde emekçilere ulaştırıldı. Etkinliğe çağrı kapsamında yüzlerce afiş kullanıldı. Yakın dönemde işten atmalara, hak gasplarına karşı eylemli süreç içerisinde olan işçilere ulaşılarak, deneyimlerini anlatmaları yönünde görüşmeler yapıldı.

Sınıfa karşı sınıf bakışı sınıf içerisinde ete-kemiğe bürünmelidir!

Toplumda yaşanan gelişmeleri ve sorunları her sınıf kendi bakış açısıyla değerlendirir, çözümler üretir.

Burjuvazi emekçi sınıfları kendi gündemlerine ve ihtiyaçlarına yedeklemek için önyargıları körüklüyor. Seçimlerde demokrasi aldatmacasıyla yanılsamalar yaratıyor. Krizde aynı gemideyiz masalına başvuruyor. Burjuvazi bunu sınıfsal bakışı köreltmek ya da gelişmesine engel olmak için bilinçli bir şekilde yapıyor. Bilinçleri köreltmeyi faşist baskı ve zorbalıkla tamamlıyor, karşısına çıkan güçleri sindirme yoluna gidiyor.

Ancak şu gerçek değişmiyor: Bir tarafta üreten, sömürülen işçi sınıfı ve geniş yoksul emekçiler, diğer tarafta üretilen değerlere el koyan burjuvazi. Bu gerçeklik bütün bir toplumsal yaşamı belirliyor. Dolayısıyla, toplumda yaşanan hiçbir gelişme ve sorun sınıfsal zemininden koparılarak ele alınamaz. Kriz konusundan genel ve yerel seçimlere, savaş sorunundan kadın sorununa, eğitim ve çevre sorununa kadar bu böyledir. İşçi sınıfı ve emekçi kitleler burjuvazinin gözlüğü ile baktığı sürece sorunlarına çözüm bulamaz.

Hazırlık çalışmalarında, yapılan sunumlarda, etkinlik sonrası yapılan değerlendirmelerde hep bu temel önemde gerçekliğin altı çizildi. Burjuvazinin sömürüsüne, yol açtığı toplumsal yıkıma ve körüklediği önyargılara karşı mücadelede işçi sınıfının kendi bağımsız devrimci tutumunun geliştirilmesinin zorunluluğu, altı çizilen bir diğer nokta oldu.

İçinden geçtiğimiz dönemin temel karakteristik özelliklerinden biri, emperyalist-kapitalist sistemin baskı ve sömürüyü arttırması ve bu noktada henüz ciddi engellerle karşılaşmıyor olmasıdır. Tüm dünyaya nüfuz eden kapitalizm sürekli çelişkiler üretiyor, eşitsizliği yaygınlaştırıp derinleştiriyor. İşçi sınıfını, yoksulları, kadınları, gençleri geleceksizliğe itiyor. Krizin derinleşmesiyle bu sorunlar çoğalıyor, savaşlarla birlikte yıkımlara dönüşüyor. Emperyalistler ve kullandığı gerici çeteler Ortadoğu’yu cehenneme dönüştürmüş bulunuyor.

Kriz, savaş ve eşitsizlikler karşısında dünya çapında emekçiler, gençler ve kadınlar mücadeleyi yükseltseler de, bilinç ve örgütlülük düzeyi henüz emperyalist-kapitalist sisteme engel çıkaracak düzeyde değil. Sınıf devrimcileri etkinlikte ve etkinlik kapsamında yapılan toplantı ve çalışmalarda bunun altını çizdiler. İşçi ve emekçi kitleler içerisinde artan hoşnutsuzluk ve öfkenin örgütlülüğe dönüştürülmesi ihtiyacı en önemli sonuçlardan biri oldu.

Taban inisiyatifi açığa çıkartılmalıdır!

Geçtiğimiz yıllarda yüzlerce fabrika ve işletmede sendikalaşma, hak alma eylemi ve direnişler gerçekleşti. Bu eylemler ilerisi için umut verici olsa da birçok eksikliği içerisinde barındırıyor. Taban inisiyatifinin yeterince gelişmemesi, taban iradesinin ortaya çıkarılamaması, eylemlerin birbirinden kopuk olması, eylem ve direnişlerin ileriye yönelik ciddi kazanımlar bırakmaması önemli zayıflık alanları.

Gerçekleşen eylem ve direnişleri dar ekonomik sınırların ötesine taşımak, dahası belli ekonomik kazanımların elde edilmesini sağlamak için dahi taban inisiyatifini, iradesini gerçek kılmak, direnişlerde düzenin çıkardığı engelleri aşmak için işçi sınıfının mücadele yasalarının yön verdiği bir pratiği ortaya koymak, geleceği kazanmanın yegâne yoludur. İşçi sınıfının yakın ve uzak mücadele tarihi üzerinden yapılan sunum ve konuşmalarda bu alandaki zayıflıklara çubuk büküldü.

Özellikle bilinçli işçilere bu alanda ciddi görevler düşüyor. Etkinliğimiz tüm fabrika ve işletmelerdeki bilinçli işçilere bu yönlü bir çağrıdır. Sovyetler burjuvaziden iktidarı alan en ileri işçi örgütlülüğü örneği idi. Greif, ülkemizde taban inisiyatifinin en ileri örneklerinden biri oldu. Bu örnekler çoğaltılmalı ve deneyimler bu yönüyle incelenmelidir.

Yaşamın yarısından kavganın yarısına!

Kadınlara yönelik artan cinayetler, baskı, şiddet ve taciz, gerici zihniyetin yansımaları olarak karşımıza çıkmaya devam ediyor. Emekçi kadınlar toplumsal eşitsizliğin ve gericiliğin sonuçlarını bir kat daha fazla yaşıyorlar.

Bu konuda yapılan sunumda kadın işçilerin örgütlenmesi ön plana çıkarılarak, yaşanan zorlanma alanlarına ve mücadele taleplerine dikkat çekildi. Kadın ve erkek işçilerin eşitsizliğe karşı mücadele talepleri etrafında birleşmesi çerçevesinde ortaya konulan yaklaşım, 8 Mart’ın ön günlerinde gündemleştirilmesi açısından oldukça yerinde oldu. Toplumun yarısını oluşturan kadınların sorunlarının sadece 8 Martlar üzerinden dile getirilmemesi gerektiği, bu sorunun sadece cinsel ezilmişlik sorunu değil sınıfsal bir sorun olduğu, işçi kadınların örgütlenmesinin önündeki engellere karşı mücadelenin zorunluluğu ve yöntemleri, kapitalizme karşı verilecek mücadele ile birleştirilmesi ihtiyacı ortaya konuldu.

Mücadeleyi büyütme sorumluluğu omuzlarımızda!

Gerçekleştirdiğimiz etkinlik, 2 Aralık’ta gerçekleştirdiğimiz “Sömürü, baskı, kriz… Çözüm sınıfa karşı sınıf!” etkinliğini bütünleyen bir etkinlik oldu. Sınıfa karşı sınıf bakışını taban örgütlenmelerine dayanarak işçi sınıfı içinde örgütlü bir güce dönüştürme hedefiyle attığımız adımlar henüz sınırlı olsa da önemlidir. Etkinliğimizle attığımız adımları ileriye taşımak, işçi sınıfı içinde somut bağlarla güçlendirmek ve örgütlü bir güce dönüştürmek sorumluluğu hepimizin omuzlarındadır.

Bu çerçevede etkinlikte somutlanan işçi kurultayı düzenleme hedefi önemli bir yerde duruyor. Aynı bakış açısıyla gerçekleştirilecek işçi kurultayı, güçlü bir ön hazırlık süreciyle birlikte, bugün attığımız adımların ileriye taşınmasını sağlayacaktır.

Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu