29 Mart 2019
Sayı: KB 2019/13

Seçim oyunu hiçbir sorunu çözmeyecek…
Sosyalizme varmayan her yol çıkmaz sokaktır!
2019 yerel seçimleri ve kadınlar
“Feda eylemleri sessizliği parçalamayı hedefliyor”
Haklarımız ve geleceğimiz için ‘Sınıfa Karşı Sınıf Kurultayı’nı örgütlüyoruz!
Rant kapısı belediyeler borç batağında
Flormar Direnişi: 297 günden kalanlar...
MİB MYK Mart 2019 toplantısı sonuç metni
DEV TEKSTİL GMYK toplantısı sonuç metni
Trakya’daki işçilerden seçimlere dair…
Komünist Enternasyonal’in 100. yılı...İlk yıllar, ilk sorunlar - H. Fırat
Macar Sovyet Cumhuriyeti neden yenildi?
Ortadoğu’da yeni dengeler - E. Bahri
Emperyalist haydutluk örneği ve Golan tepeleri
Gerici kuşatmanın hedefinde kadın hak ve özgürlükleri var!
Ezilenlerin sesi Sabahattin Ali
Metal Fırtına’dan öyküler - III
On’ların kavgası sürüyor!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Feda eylemleri sessizliği parçalamayı hedefliyor”

 

Tecrite karşı feda eylemleri sonrasında, ölüm orucu gazisi Muharrem Kurşun’la konu üzerine konuştuk.

- Son olarak Mardin E Tipi Kapalı Hapishanesi’nde Medya Çınar tecrite karşı feda eyleminde bulundu. Ölümü göze alarak ölüm orucu direnişine giden biri olarak feda eylemleri konusunda düşüncelerinizi anlatır mısınız?

- M. Kurşun: Ölüm orucu ve açlık grevi, ölümü göze alarak yapılan eylemlerdir. Ancak feda eylemi ölümle sonlanan, ama bir kişinin ölümüyle, deyim uygunsa bir sarsılmayla, yeni bir süreci başlatmayı hedefleyen eylemlerdir. Tam da bu noktada Mazlum Doğan’ın feda eylemini anmak gerekiyor. Mazlum Doğan feda eylemiyle öncelikli olarak Diyarbakır zindanındaki tutsaklar olmak üzere Kürt halkının sarsılıp, başkaldırmasını hedefleyerek feda eylemi yaptı ve hedefine ulaştı.

Bugün belli açılardan 19 Aralık sonrası süreçle benzerlik taşıyan bir süreç var. 19 Aralık sonrasının ilk günlerinde dışarıda müthiş bir hareketlilik olduğunu düşünüyorduk. 10-15 gün sonra gazeteleri almaya başladığımızda derin bir sessizlik olduğunun farkına vardık. Bu süreçte tüm direnişçiler ölüme kilitlenmiştik. Bu sessizliği parçalayacak olan bizlerin ölümüydü. Bu yüzden 21 Mart’ta Cengiz Soydaş yaşamını yitirdiğinde, hepimiz Cengiz’i kıskanmıştık. Cengiz sessizliği parçalayan ilk ses oldu... Sessizlik parçalandı ama yeter düzeyde ses yükselmedi sonrasında.

Almanya’da Uğur Şakar, Tekirdağ’da Zülküf Gezen, Gebze’de Ayten Beçet, Erzurum’da Zehra Sağlam, Mardin’de Medya Çınar sessizliği parçalamak için feda eylemi yaptılar. Ne var ki şu an yeter düzeyde ses yükseldiğini söyleyemem. Anmalarla sınırlı bir ses var şimdi. Tecrite karşı yükselen bir ses oluşmadı.

- Tecrite karşı derken sizin ölüm orucu eylemi de F Tipi hapishanelere yani tecrite karşıydı…

- Evet bu yanıyla eylemlerimizde sadece isim benzerliği var. Biz topyekûn olarak tutsaklara yönelik tecrit saldırısını ortadan kaldırmayı hedefliyorduk. Bu sürece ilişkin yurtsever harekete yönelik eleştirilerim var, ama şu an yeri ve zamanı değil.

Yurtsever arkadaşlar Abdullah Öcalan’a uygulanan ağır tecritin son bulmasını talep ediyor. Bu yanıyla son derece haklı bir talepleri var. Bu talep esasında devletin kendi infaz yasasına uygun davranmasını istemekten başka bir şey değil. İnfaz yasasına göre ağırlaştırılmış müebbet cezası alanlar, ayda biri açık biri kapalı olmak üzere iki görüş hakkına sahip. Keyfi disiplin cezalarıyla bu hak engelleniyor. Ancak Abdullah Öcalan’a yılları aşan bir engelleme uygulanıyor. Üstelik disiplin cezası almadığı halde bu engelleme yapılıyor.

Hüküm almışsa ancak vekaleti olan avukatlar görüşüyor. Öcalan’ın vekalet sorunu yok. Ama yıllardır avukatlarıyla görüşmesine izin verilmiyor.

Özcesi AKP iktidarına “yasadışı davranmaktan vazgeç” talebi var ortada. Yasadışı ama politik… Politik olarak tecrit vurgusu bu yanıyla isabetli.

Ancak dışarıda açlık grevleri konusunda ve tecritin kaldırılması talebi temelinde çok fazla ses yükselmemişti. Zülküf Gezen ve Ayten Beçet’in feda eylemleri bu sessizliği parçalamayı hedefliyordu. Belli oranda parçaladı da. Ne var ki yine söyleyeyim yeter düzeyde değil.

- Söylemek istediğiniz son bir şey var mı?

- Feda eylemi yapanları anmakla sınırlı eylemler, ölümler arttıkça ölümlere alışılması gibi bir tehlike taşıyor. Kendini feda edenlerin eylemleri anmalarla sınırlı kalır, tecrite karşı gürleşen sese dönüşmezse, böyle bir tehlikenin yine var olduğunu söyleyeyim son olarak.

 

 

 

 

Tecrite karşı açlık grevleri sürüyor

 

Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eş Başkanı ve HDP Hakkari milletvekili Leyla Güven’in, Abdullah Öcalan üzerindeki tecritin kaldırılması talebiyle Diyarbakır E Tipi Hapishanesi’nde başlattığı ve tahliyesinin ardından evinde sürdürdüğü açlık grevi 140’lı günlerine girdi.

Aynı taleple Federe Kürdistan Bölgesi’nin Hewlêr kentinde HDP üyesi Nasır Yağız’ın eylemi 120 günü aştı. Galler’de İmam Şiş’in ve hapishanelerde 16 Aralık’ta açlık grevine başlayan tutukluların eylemi 100 günü aştı. Strasburg’da da 14 kişi açlık grevinde. Açlık grevleri 1 Mart itibariyle tüm hapishanelere yayıldı. Yaklaşık 7 bin tutuklunun açlık grevinde olduğu belirtiliyor.

HDP Diyarbakır il binasında milletvekilleri Dersim Dağ, Tayip Temel ve Murat Sarısaç’ın başlattığı eylem de devam ediyor.

Erzincan T Tipi Kapalı Hapishanesi’nde açlık grevi eylemine başlayan Sedat Akın’ın tahliye edilmesinin ardından Batman’daki evinde sürdürdüğü eylem 80’li günlerinde.

Gurbet Ektiren de Bakırköy Hapishanesi’nde 15 Ocak’ta başladığı açlık grevi eylemini tahliye olduğu 8 Mart’tan bu yana Mardin’in Derik ilçesindeki evinde sürdürüyor.

1 Mart’ta Silivri Hapishanesi’nde açlık grevine başlayan ve 11 Mart’ta görülen duruşmada tahliye olan İhsan Sinmiş (55) de İstanbul Küçükçekmece’deki evinde eylemini sürdürüyor.





Tecrite karşı feda eylemleri

 

Tecrite karşı hapishanelerde ve dışarıda açlık grevleri sürerken feda eylemleri de gerçekleşti. Almanya Krefeld’de 20 Şubat’ta tecrite karşı bedenini ateşe veren Uğur Şakar, tedavi gördüğü hastanede 22 Mart günü yaşamını yitirdi.

Gebze Kadın Kapalı Hapishanesi’nde tutuklu olan Ayten Beçet, yaşamına son verdi. Beçet’in cenazesi 23 Mart sabahı hapishaneden çıkarıldı. Cenazeye polis tarafından el konularak Antep’e götürüldü. Baba Sabri Beçet, zorla Yeşilkent Mezarlığı’na götürülürken cenazeye katılmak için aile evine gelen HDP milletvekillerinin ve ailenin evden çıkmasına izin verilmedi. Yapılan görüşmeler sonucu aileden yalnızca 20’ye yakın kişinin gidişine izin verilirken jandarma engellemenin “gelen emir” üzerine olduğunu ifade etti.

Erzurum’un Oltu T Tipi Kapalı Hapishanesi’nde tutulan Zehra Sağlam’ın cenazesi, feda eylemi sonrası 24 Mart günü Varto’ya doğru yola çıkarıldı. Aileyi arayan polis cenazenin yolda teslim edileceğini söyledi. Erzurum Adli Tıp Kurumu’nda cenazeye jandarma el koyarken, aile yakınlarına da “bir araçla eşlik etme izni” verildi. Sağlam’ın doğum yeri olan Varto’ya doğru gidilirken, HDP milletvekillerinin de aralarında olduğu çok sayıda kişi engellemeyle karşılaştı. Aileden az sayıda kişinin katılımıyla cenaze defnedildi.

25 Mart günü Mardin E Tipi Kapalı Hapishanesi’nde Medya Çınar tecrite karşı feda eylemi yaptı. Çınar, ‘Nusaybin davası’nda yargılanıyordu.

Feda eylemlerine ilişkin açıklama yapan PKK Yürütme Komitesi, bunları tekrar etmenin anlamsız olduğunu belirtirken PKK ve PAJK’lı tutsaklar adına yapılan açıklamada, feda eylemleri yapmak yerine örgütlü hareket etme çağrısında bulunuldu.

Aileler bakanlık önündeydi

Açlık grevindeki tutsakların yakınları, görüşme talebiyle Adalet Bakanlığı önünde 26 Mart’ta oturma eylemi yaptı. Ailelerin bakanlık yetkilileriyle görüşme talebi, randevuları olmadığı gerekçesiyle reddedildi, açlık grevlerine dair hazırlanan dosya da kabul edilmedi. Talepleri geri çevrilen ve engellemelerle karşılaşan aileler oturma eylemiyle durumu protesto etti.