12 Nisan 2019
Sayı: KB 2019/15

Güçlü ve kitlesel bir 1 Mayıs için!..
AKP’nin seçim oyunu
“AKP’nin geriletilmesi” politikasının bilançosu
ABD, işbirlikçi AKP-saray rejimine ayar çekiyor
“Reform” saldırıları ve emperyalist kölelik
Üretimde daralma, işsizlikte tırmanma…
Krizin faturasına, sömürüye, baskıya ve savaşa karşı 1 Mayıs’ta alanlara!
Birleşik, kitlesel ve devrimci bir 1 Mayıs için çağrımızdır!
TÜPRAŞ işçisi: Eylemlerimiz işçi sınıfı için kıvılcım olabilir!
Komünist Enternasyonal’in 100. yılı... Geri çekilme içinde gerileme: Birleşik İşçi Cephesi ve “İşçi Hükümeti” - H. Fırat
TKİP VI. Kongresi Belgeleri... Sınıf hareketinin son yirmi yılı üzerine
Sudan’da dinci diktatör köşeye sıkıştı!
Libya’da savaşın yeni perdesi
İÜ-Cerrahpaşa TBMYO’da gerçekleşen faşist saldırıya dair
Müşteri değil öğrenciyiz, krizin faturasını ödemiyoruz!
“Tacizci, tecavüzcü hoca istemiyoruz!”
Trakya’dan 1 Mayıs çağrıları...
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Üretimde daralma, işsizlikte tırmanma…

Krizin faturasını ödemeye hayır!

 

Bir dizi ekonomist enflasyondan, resesyondan, stagflasyondan bahsediyor. Enflasyonun fiyatlardaki artış olduğu biliniyor. Resesyon ise ekonomide durgunluk, üretimde daralma demek. Enflasyon ve resesyonun aynı anda yaşanmasına ise stagflasyon deniliyor. Temel göstergeleri, üretimde daralma, işsizlik ve fiyatlarda artış. Uzun süreli olması ise ekonomik çöküş anlamına geliyor.

Türkiye’nin bugünkü ekonomik tablosuna damgasını vuran da, üretimde daralma, tırmanan fiyatlar ve işsizlik.

Kriz derinleşiyor

Bu kriz elbette dünyada yaşanan krizden bağımsız değil. Ancak emperyalist-kapitalist ülkeler yaşadıkları krizin yükünü diğer ülkelerin sırtına yıkarak daha az etkileniyorlar. ABD’nin birçok ülkeye koyduğu ambargolar, ithalata getirdiği vergiler, Ortadoğu ve Latin Amerika’ya yönelik müdahaleleri, krizi hafifletme, ekonomisini güçlendirme adımları.

Bütün veriler Türkiye kapitalizminin krizinin derinleşeceğine işaret ediyor. Sanayi üretiminde 2018 yılında yüzde 10 civarında bir daralma yaşandı. Daralmanın devam edeceğine ilişkin veriler, birçok sermayedarın 2019 için küçülme hedefleri belirlemesine yol açtı.

Ford Otosan araç üretimini 373.702’den 350.360’a azaltmayı öngörüyor. Böyle bir daralmanın işten çıkarmalara yol açacağı biliniyor. Sadece Ford’da değil, otomotiv sektörünün ve yan sanayinin tamamında daralma yaşanacağı gün gibi ortada.

Çelik Federasyonu Başkanı Namık Ekinci, 2019 yılı için çelik üretiminde %60’lık bir daralma beklentisi olduğunu söylüyor. Ortadoğu pazarındaki kayıplar, ABD’nin ek vergiler koyması ve AB’nin ithalata kota kararı ile çelik sektörünü büyük bir kriz bekliyor. AB’nin koyduğu kota ile üç yıl içinde Türkiye’nin AB’ye çelik ihracatının yarı yarıya düşeceği öngörülüyor.

ABD ve AB pazarındaki bu daralma, dünya çelik ihtiyacının yarısını karşılayan Çin ile rekabette zorlanma ve Afrika pazarına girememekle birleşince, bütün bunlar çelik sektöründe üretimin azalmasına sebep oluyor. Sadece Ocak-Şubat döneminde ham çelik üretimi %16 düştü. Çelik sektörünün otomotivden beyaz eşyaya ve inşaata kadar birçok sektörü beslediği düşünüldüğünde, bu daralma Türkiye ekonomisindeki daralmanın önemli bir işareti.

Bu daralma nedeniyle Koç Metalürji Aralık 2018 sonundan Şubat 2019 başına kadar üretime ara vermişti. Birçok yerde vardiya sayısı düşürüldü.

İşsizlik tırmanıyor

İşsizlik resmi rakamlara göre %13.5 düzeyinde. Gerçekte ise 6 milyonun üzerinde olan işsizler ordusu büyümeye devam ediyor.

İŞ-KUR programları ile bir milyonu aşkın insan kısa dönemli çalıştırılmaktadır. Teşvikler, vergi indirimleri, kısa çalışma ödeneği ile birçok işçinin maaşı İşsizlik Fonu’ndan karşılanmaktadır. Bu da resmi işsizlik rakamlarının düşük görünmesini sağlamaktadır.

Uzun süre fonda biriken paraların, toplanan vergilerin bu şekilde kullanımının uzun süremeyeceği ortadadır. Bütün bunlar krizin etkilerini hafifletmek içindir. Ancak tutulan bu yol yalnızca krizi derinleştirmekte, ekonomik çöküntünün daha büyük çaplı gelmesinin önünü açmaktadır.

Seçim sonrası dönemde Berat Albayrak 2.5 milyon kişiye iş bulacaklarını söylemektedir. İşin özü, fonlar ve teşviklerle 2.5 milyon kişi kısa süreli olarak işe alınacak, sermayenin üzerindeki yük azaltılacak, işgücü maliyetleri düşürülecektir. Öte yandan kapitalist patronlar daralma hedefleri üzerinden milyonlarca işçisinin işine son verecektir. Yapılan işsizliği azaltmak değil, sermayenin üzerindeki işgücü maliyeti yükünü azaltmak olacaktır.

Burjuvazi ve onun iktidarı krizden çıkmanın yolunu arıyorlar ve faturayı bizlere kesiyorlar. İşçi sınıfı krizlerinin faturasını ödemeyi reddetmelidir. Bunun için bugünden harekete geçmeli, emeğine sahip çıkmalıdır. Susmak, beklemek köleliği kabul etmek olacaktır.

 

 

 

 

AKP sosyal yıkım paketini açıkladı

 

AKP iktidarının IMF’nin dayattığı sosyal yıkım saldırılarını uygulamaya dönük “reform” programı 10 Nisan’da açıklandı.

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın açıkladığı program, kıdem tazminatının fona devri başta olmak üzere istihdam, emeklilik, vergi başlıklarında işçi sınıfı ve emekçilerin iyice sınırlanmış haklarını da gasp etmeyi öngören sosyal yıkım saldırılarının resmi ilanı oldu.

Basın toplanıtsında, yerli-yabancı sermayeye güven vermeye çalışan Albayrak “yapısal reform”, “serbest piyasa ile uyumluluk”, “sıkı maliye politikası” üzerine vurgular yaptı.

Emekçilerin özellikle emeklilikte yaşa takılanların sorunlarıyla ilgili taleplerini de istismar etme ve beklenti yaratma çabasının göze çarptığı programa dair Albayrak, kıdem tazminatı fonunun gaspı hedeflerini açıklayarak işçi sınıfını kavgaya davet etmiş oldu. Soyguna dönüşen bireysel emeklilik sistemi (BES) ile kıdem tazminatı fonunu birbirine entegre edeceklerini söyleyen Albayrak, buradan elde edecekleri yağmanın milli gelirin yüzde 10’unu geçmesini hedeflediklerini belirtti.

Sözde “daha adil vergilendirme”, “artan oranlı gelir vergisi” söylemlerinde de bulunan, fakat somut bir program açıklamayan Albayrak, vergi alanında kurumlar vergisinin düşürüleceğini dile getirdi.

Krizin etkisini gösterdiği bankacılık alanına dair yapılacakları, “Reform alanlarımızın başında finansal sektör geliyor” diye açıklayan Albayrak, devletin kamu bankalarına 28 milyar liralık devlet iç borçlanma senedi (DİBS) vererek destek sunacağını ifade etti.

Tahsili geciken kredilerin yüzde 4,2’lik payla risk oluşturmadığını öne süren Albayrak, sorunlu krediler için yerli ve yabancı fonlarla yapacakları işbirliğini dile getirdi. Albayrak, yüksek borçluluk, konkordato ilanları, kredi yapılandırmaları başlıklarında da sermayeyi teskin etmeye yönelik hedeflerini açıkladı.

Ayrıca, ihracat, tarım gibi alanlara dair atılacak adımların sıralandığı programda, yargı, eğitim başlıklarında da “reform” vaadi öne sürülerek bu yöndeki beklentiler yatıştırılmaya çalışıldı.