19 Nisan 2019
Sayı: KB 2019/16

Yıkım saldırısını püskürtmek için 1 Mayıs’ta alanlara!
İçeride işçi sınıfına savaş ilanı, dışarıda para dilenme!
Baskı ve zorbalık seçimlerin ardından da sürüyor
İBB ihaleleri ve yandaş sermaye
Savaşın rantını zenginler yer, bedelini yoksullar öder!
“Yeni Ekonomi Programı” sosyal yıkım programıdır!
Sosyal yıkım paketi sendikaların gündeminde
Greif davasında 2. duruşma
Tuzla’dan işçiler fabrika ve ülke sorunlarını değerlendirdi
TKİP VI. Kongresi Belgeleri... Devrimci örgüt ve kadro sorunları üzerine
Üçüncü Enternasyonal ve tarihteki yeri - V. İ. Lenin
Sudan’da diktatör yıkıldı, cuntaya karşı mücadele devam ediyor
Cezayir’de eylemler büyüyerek devam ediyor
Kapitalizme köle, karanlığa teslim olma! 1 Mayıs’ta alanlara!
Sosyal yıkım paketi ve “istihdam bazlı eğitim”
Sınıfı ve devrimi örgütlemede parti kadrosunun tayin edici rolü - Hatice Yürekli
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Kapitalizme köle, karanlığa teslim olma!

1 Mayıs’ta alanlara!

 

1 Mayıs, işçilerin uluslararası birlik günüdür. 1 Mayıs insanın insan üzerindeki sömürüsüne, zulmüne, baskısına karşı dayanışmanın günüdür. Açlığa, sefalete, yoksulluğa karşı ayağa kalkmanın, mücadelenin günüdür.

Emek ile sermayenin karşı karşıya geldiği 1 Mayıs, bütün dünyanın işçileri için büyük bedellerle kazanıldı. Sadece 8 saatlik işgünü için işçiler oluk oluk kanlarını ve sayısız canlarını verdiler. Avusturalyalı işçiler, 1856 yılında 8 saatlik işgünü için bir günlük iş bırakmaya karar verdiler ve sonra bunu her yıl tekrarladılar. Ardından Amerikalı işçiler geldi. 1886’nın 1 Mayıs’ında 200 bin Amerikalı işçi iş bıraktı. İşçi hareketi baskı ve zulüm politikasıyla engellenmek istendi. 1890’da 1 Mayıs’ın uluslararası bir gün olarak kutlanması kararı verildi. Tüm bu mücadeleler sonucunda 8 saatlik işgünü kabul edildi ve 1 Mayıs, sınıf mücadelesi tarihine kızıl harflerle yazıldı. Temsil ettiği gelenekle geçmişten bugüne işçi ve emekçilerin kurtuluş kavgasına ışık tutuyor. Çünkü işçi sınıfının burjuvazi ile mücadelesi bir güne sığmıyor.

Özgürlüğüne ve geleceğine sahip çıkmak için 1 Mayıs’ta alanlara!

Kapitalizm uysal köleler yetiştirmek istiyor. Gençliğe vaat ettiği gelecek kopkoyu bir karanlık. Her üç üniversite mezunundan biri işsiz ve hepsi okurken de çalışmak zorunda. Şimdi “Yeni Ekonomi Programı” başlığı altında kıdem tazminatından emeklilik hakkının gaspına kadar bir dizi saldırı gündemdedir. İşçi sınıfının kazanılmış haklarına göz dikmek demek, bizlerin geleceğine göz dikmek demektir.

Artan bölüm masrafları ve barınma ücreti, sağlıksız ve niteliksiz yurt koşulları, yol masrafı, yemekhane ve kantin fiyatlarındaki artış derken okumak epey ağır bir yüke dönüşmüş durumdadır. Kapitalist düzen, krizinin faturasını bizlere kesmeye çalışıyor. Geleceksizlik nedeniyle intihar eden veya çalışırken iş cinayetlerinde öldürülen arkadaşlarımızın sayısı her geçen gün artıyor.

Üniversitelerde, yurtlarda taciz, tecavüz, istismar olayları katlanarak devam ediyor. Gericiliğin baskısı yoğunlaştıkça sistemin çürüme kokuları dayanılmaz boyutlara ulaşıyor. Ceren Damar’dan sonra en son Ankara Üniversitesi’nde tutuklanan profesöre dek yaşananlar sadece buzdağının görünen kısmıdır. Üniversitelerde insan öldürme, taciz, tecavüz vb. olaylar artık gündelik hale gelmiştir.

Üniversitelerde ilerici hocalarımız ya tutuklanıyor ya da ihraç ediliyor. İlerici birikim adına ne varsa tasfiye ediliyor. Şenliklerimiz, konferanslarımız iptal ediliyor, kulüplerimize ödenek ayrılmıyor, her türlü yan yana geliş engellenmeye çalışılıyor. Ancak üniversitelerin kapısı dinci-gerici faaliyetlere sonuna kadar açılıyor. Bize tadilat bahanesi sunulurken, AKP şefinin önüne halılar seriliyor. Seçim döneminde yurtların, üniversitelerin iktidarın arka bahçesi olarak kullanıldığı herkes tarafından biliniyor.

Emperyalist kapitalist sistem savaş ve yıkım politikalarını uygularken her türlü lojistik desteğini ve savaş hazırlığını üniversitelere dayandırmaktadır. Açılan bölümlerde yapılan araştırmalar savaş ve saldırganlık politikalarına hizmet etmektedir. Sistem bizleri emperyalizmin askeri, kapitalizmin uysal köleleri haline getirmeye çalışmaktadır. Gençliği karanlığa teslim almak için her türlü saldırı politikası uygulanmaktadır.

Dünyanın her yerinde gençlik özgürlüğü ve geleceği için alanlarda, sokaklardadır.

Krizin faturasını ödememek için,

Eşit-parasız eğitim, özerk-demokratik üniversite için,

Kapitalizme köle, karanlığa teslim olmamak için,

Özgürlüğümüz ve geleceğimiz için 1 Mayıs’ta DGB ile alanlara!

Devrimci Gençlik Birliği
Nisan 2019





ODTÜ’nün devrimci geleneğine sahip çıkacağız!

 

Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde (ODTÜ) her yıl gerçekleştirilen bahar şenlikleri, geçtiğimiz günlerde ODTÜ Rektörü Verşan Kök tarafından iptal edildi. Verşan Kök, önce “şenliği otoparkta yapın” dedi, ardından da “üniversitemizin teknik ve idari olanakları yeterli değil” bahanesini öne sürerek, şenliğin iptal edildiğini duyurdu.

Geçen sene ODTÜ Mezunlar Derneği’nin çağrısında, “ODTÜ mezunları olarak özerk demokratik üniversite, ifade özgürlüğü, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nde de belirtildiği gibi örgütlenme özgürlüğü, özgür bilimsel eğitim gibi değerlerin üniversitelerin temel değerleri olduğunu ve toplumun ileriye taşınması için her koşulda korunması gerektiğini savunuyoruz” açıklaması yapılmış ve ardından rektörlük tarafından “çevre kirliliği ve altyapı problemleri” bahane edilerek, şenlik iptal edilmişti.

Bu sene şenliğe karşı gösterilen gerici tavırda iki önemli nokta var. Birincisi, şenlik hemen iptal edilmiyor. Üniversite içerisindeki muhalif her öğrenciyi pasifize etmek isteyen ve tamamıyla kendi çizdikleri alana sıkıştırmak isteyen bir tutum var ortada. “Şimdilik bizim istediğimiz yerde kalın da, daha sonrasına bakacağız” diyorlar. Bu yolla Devrim stadını yasaklayarak, şenliğin politik içeriğini boşaltmayı hedefliyorlar. Zira şenliğin Devrim Stadı’nda gerçekleştirilmesinin anlamı, ODTÜ’nün devrimci mirasına sahip çıkmaktan ileri gelmektedir. ODTÜ öğrencileri bu durum karşısında net bir tutum almışlardır. Şenlik, bugüne kadar Devrim Stadı’nda yapılmıştır ve şimdi de orada yapılacaktır! İkincisi ise, alınan bu tutum karşısında, istenilenler gerçekleşmeyince geçen sene de olduğu gibi “iptal” adı altında şenlik yasaklanmak istenmiştir. Buradan da anlaşılacağı gibi istenen çok nettir: Hiçbir kafadan ses çıksın istemiyorlar!

Bu gerici uygulama, ODTÜ’de ilk kez yaşanmıyor. Verşan Kök, kendinden öncekileri aratmamaktadır. Daha önceleri Sarı Yelekliler hareketi üzerine yapılacak olan eylem ve etkinlikler polis tarafından engellenmiş, 8 Mart için hazırlanan program yasaklanmıştır.

Bu tablo, eğitimdeki neoliberal dönüşümün ODTÜ özelinde üniversitelerdeki yansımasıdır. Üniversiteler, bilimin merkezleri olmaları gerekirken, gericiliğin yuvası haline gelmiştir. Bilimsel eğitimden söz etmek zaten mümkün değilken, birçok ilerici akademisyenin KHK ile ihraç edilmesi neticesinde ise üniversitelerdeki eğitimin niteliği içler acısı hale gelmiştir.

Her geçen gün, okullarımızda baskı daha da artmaktadır. ODTÜ’nün devrimci geleneği, ‘68’in önderlerinden bizlere bir mirastır. Bahar şenliği bizim geleneğimizdir. ‘68’de emperyalist savaşa karşı Vietnam halkının yanında olanlar, Vietnam kasabı olarak bilinen Commer’in arabasını ateşe verenler yaratmıştır bu geleneği. Ve bugün de ODTÜ öğrencileri bu geleneğe sahip çıkmak zorundadırlar!

Ankara Devrimci Gençlik Birliği
16 Nisan 2019