14 Haziran 2019
Sayı: KB 2019/22

İşçi sınıfı kölelik dayatan rejimden hesap sormalıdır!
Gerici-faşist iktidara geçit yok!
ABD ile ilişkilerde S-400 düğümü
Eski Tayyip Erdoğan’ın bugüne itirafları
Kürt halkı unutmayacaktır!
Açlık grevi eylemcilerinin tedavileri engelleniyor
Metal TİS’leri mücadele dinamiklerinin birleşip örgütlendiği bir süreç olabilmelidir!
“Onurumuz ile yaşamaya devam edeceğiz!”
Karadeniz: Bir halklar mozaiği - Habip Gül
Kriz, kadın işçiler ve taleplerimiz
15-16 Haziran Direnişi’nin mirasına sahip çıkalım!
Boşanma davalarında arabuluculuk
“Çevreci” Türkiye
Gündelik hayatın içinden İstanbul seçimleri
Clara Zetkin: Son nefesine kadar mücadele eden bir devrimci
‘84 ölüm orucu direnişi
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Hapishane direnişlerinde bir dönüm noktası:

‘84 ölüm orucu direnişi

 

Hapishanelerde direniş geleneği devrimci tutsakların ödediği bedellerle yaratıldı. Elbette hiçbir direnişin amacı ölmek değildir. Bununla birlikte her direniş bedel ödemeyi göze almayı gerektiriyor. Bu bedel, kısa bir süre mektup görüş yasağı almak da olabilir, saldırının şiddeti ve direnişin biçimine göre ölüme dek varan bedeller de olabilir. Denebilir ki bedel ödemeyi göze almadan hapishanede basit bir onur kırıcı yaptırıma bile “hayır” diyebilecek bir direniş gösterilemez.

12 Eylül darbesi sonrasında hapishanelerde bedel ödemeyi göze almayan “akıllılar” vardı. “Akıllıca davranmak” süslemesiyle bedel ödemekten kaçınan eskinin devrimcileri, o günün teslimiyetçileri, sonraki dönemin reformistleriydi bunlar. Faşist cuntanın her türlü yaptırımına uyuyorlardı. Son olarak Tek Tip Elbise (TTE) saldırısına o elbiseleri giyerek teslim oldular. O “akıllıca” davrananların büyük kısmı sonradan reformizmi de aşıp açıktan CHP’ye yelken açtılar.

Teslimiyete hayır!

Bununla beraber TTE’yi giymeyen devrimciler de vardı. Bu direnişler devrimci kimliği ve onuru koruma temelinde çok değerli direnişlerdi.

1984’te Metris Hapishanesi’nde gerçekleşen ölüm orucu direnişi ise teslimiyete karşı örgütlü bir şekilde ve ölümüne hayır demekti. Bu niteliğiyle, hapishanelerde yaratılan direniş geleneğinde bir dönüm noktası olarak belleklere ve yüreklere kazındı.

Direniş Metris Hapishanesi’ndeki TİKB ve Devrimci Sol davalarından tutsaklar tarafından 11 Nisan’da açlık grevi olarak başladı ve 45. günden itibaren ölüm orucuna dönüştürüldü. ‘84 ölüm orucu direnişi, devrimci kimliğe yönelik saldırıların son hali olan TTE saldırısına karşı sadece bir hapishanede yapılsa da faşist cuntanın genelde tutsaklara yönelik saldırganlığını dizginlenmekte önemli bir rol oynadı.

Ölüm orucu direnişinin 63. gününde, 14 Haziran’da Devrimci Sol davasından Abdullah Meral; 17 Haziran’da TİKB Merkez Komite üyesi Mehmet Fatih Öktülmüş ve Devrimci Sol’dan Haydar Başbağ; 24 Haziran’da ise Devrimci Sol’dan Hasan Telci ölümsüzleşti. 75. gününde bitirilen direnişte TİKB davasından Aysel Zehir Türkiye’de Wernicke-Korsakof sendromuna yakalanan ilk ölüm orucu gazisi olarak kayıtlara geçti.

TTE saldırısı ancak 1987’de sonlandırıldı fakat genelde hapishanelerde gerçekleşen direnişlerin daha kararlı niteliğe bürünmesinde ölüm orucunun büyük bir katkısı oldu. Ölüm orucu direnişiyle can bedeli de olsa, teslimiyete karşı direniş ilkesi hapishanelerde hakim hale geldi. Bu yanıyla ‘84 ölüm orucu direnişi siyasal anlamda bir zaferle sonuçlandı.

H. Ortakçı

 

 

 

 

Sanatçı Alpay’a ‘terör’ soruşturması açıldı

 

Müzisyen Alpay 22 Mart’ta Zorlu PSM’de verdiği 50. yıl konserinde bir şarkıyı, Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan ve Haziran Direnişi sırasında polis kurşunuyla hayatını kaybeden Berkin Elvan’ın sahnede olan resimlerini göstererek “Sıradaki şarkım, devlet tarafından zalimce katledilen bu güzel insanlara gelsin” dedi.

Konseri izleyen bir kişi, konser sonrası polis merkezine giderek Alpay’ın “terör örgütü üyelerini övdüğü ve devleti aşağıladığı” iddiasıyla sanatçıdan şikayetçi oldu.

Bu kişinin şikayeti üzerine Alpay’a ‘terör örgütü üyelerini övdüğü ve devleti aşağıladığı’ gerekçesiyle soruşturma başlatıldı.

Alpay soruşturmayla ilgili olarak Gazete Duvar’a şöyle bir açıklama yaptı:

Türkiye Cumhuriyeti hükümetleri tarafından katledilen Deniz Gezmiş ve arkadaşlarıyla, Gezi direnişinde hayatını kaybeden Berkin Elvan’a şarkı ithaf etmenin nesi terör? Ben şarkıyı ithaf ettiğimde salondakiler ayakta alkışladılar. Eğer Gezmiş ve arkadaşlarına, Berkin Elvan’a şarkı ithaf etmek, Gezi direnişini savunmak terörse ben teröristim. Bunu her yerde söylerim.” Bununla birlikte Alpay, hukuki yollara başvuracağını belirtti.

Alpay, Haziran Direnişi sırasında Ankara’da katledilen Ethem Sarısülük için “Ethem’in Sessiz Çığlığı” adlı bir şarkı üretmişti.