13 Eylül 2019
Sayı: KB 2019/33

Ablukayı dağıtmak için birleşik, kitlesel mücadele!
Demokrasi mücadelesi kiminle, kime karşı?
Artan zorbalığa dur diyelim!
Kızılay’ın yardımseverliği yönetici kadrolarına
Hakkımız olanı almak için daha çok grev, daha çok direniş!
Metal işçisinin tarihi, gücünün ifadesidir!
Metal iş kolunda TİS süreci: İşçiler şer üçlüsüne karşı
“Metal işçisinin kazanması için çabamızı sürdüreceğiz!”
Lenin Marks’ı nasıl çalışırdı? - Nadejda Krupskaya
İngiltere’nin Brexit krizi ve AB
Amazon yangınları ve İsviçre’deki uluslararası tekeller
Yeni bir eğitim-öğretim döneminin başında...
Bir fabrika deneyimi
Kocaeli’de bir yaz stajı deneyimi
Petlas direnişi üzerine...
DGM düzeni AKP eliyle sürüyor!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Artan zorbalığa dur diyelim!

 

Sermaye devletinin Kürt belediyelerine kayyım atamasının üzerinden 3 haftayı aşkın bir süre geçti. Gerçekleştirdiği antidemokratik uygulamaya hiçbir meşru kılıf bulamayan gerici-faşist iktidar batıdaki büyük kentler ile Kürt illerinde protesto ediliyor. Azgın polis terörünü karalama ve provokasyon çabaları tamamlıyor. Tüm havuz medyası tek ses olmuş aynı lafları tekrarlıyor. Gazeteler aynı manşetleri atıyor, tartışma programlarında meselenin doğrudan muhatabı olan HDP’ye söz hakkı tanınmıyor. Legal ve meşru bir siyasal parti olan HDP alenen terör örgütü ilan ediliyor, tüm ülke bir akıl tutulması yaşıyor. Kayyımların gerçekleştirdikleri yolsuzluklar, yağma ve talan gün gibi ortadayken tüm bunlar görülmüyor/gösterilmiyor. 164 bin 550 liralık kuruyemiş giderleri, 1 milyon 588 bin TL’lik bürokrat ağırlama bedelleri, kayyım dönemi borçları yüzünden yaşanan su kesintileri, fıstıklı baklavalar, kaymaklı künefeler, banyolu-duşlu özel makam odaları utanmazca hasıraltı ediliyor.

Sermaye devletinin provokasyon çabalarına son olarak Diyarbakır HDP il binası önündeki “eylem” eklendi. Devlet tarafından kaybedilen evlatlarının kemiklerini isteyen Cumartesi Anneleri’ne biber gazı ve TOMA’larla saldıran, yerlerde sürükleyerek gözaltına alan, turistlere kötü gözüküyor diye Galatasaray Meydanı’ndaki oturma eylemlerini yasaklayan AKP iktidarı bu “annelere” sahip çıkmadıkları gerekçesiyle ileri sanatçılara, aydınlara ateş püskürüyor. Son olarak bu durumla ilgili HDP Diyarbakır il ve ilçe örgütleri hakkında idari soruşturma başlatıldığı açıklandı.

Yapılan gösterileri engellemek isteyen devlet, çeşitli kentlerin eylem noktalarını ve HDP il binalarını, valilikleri ablukaya almış durumda. Birçok kentte de 1 ayı bulan eylem yasakları söz konusu. Özellikle batı kentlerindeki eylemler azgın polis terörüne sahne oluyor. Eylemlerde onlarca kişiyi gözaltına alan polis, gözaltı esnasında ve sonrasında yoğun bir şiddet uyguluyor.

Kayyım darbelerini ve devlet terörünü, demokrasi riyakarlığı izliyor. Her türlü demokratik hakkı gasp eden, diline doladığı “milli irade”yi yok sayan, vahşi bir polis terörünü devreye sokan AKP, bunları demokrasi için yaptığını iddia ediyor. Çıkış yıllarında demokrasiyi bir tramvaya benzeten gerici şef Tayyip Erdoğan, tramvayı tek adam rejimine doğru son sürat sürerken buna karşı koymak temel bir sorumluluk. Koşum saltanatının devamı için ülkeyi koyu bir karanlığa sürükleyenler, önüne çıkan her engeli zorbalıkla bastırmaya çalışıyorlar. Bu karanlığa karşı umutsuzluğa kapılmadan yan yana gelmek, dur demek tüm toplumun görevi olarak önümüzde duruyor.

 

 

 

 

Hasan Akman’ın hükmünü hapishane idaresi verdi!

 

Ankara’da 1 Mayıs sabahı yapılan polis baskınlarında gözaltına alınan ve sonrasında tutuklanan sınıf devrimcisi Hasan Akman, halen Kırıkkale F Tipi Cezaevi’nde tutuluyor.

Geçtiğimiz haftalarda babasını yitiren Akman, taziye ziyareti için yaptığı başvurunun reddedildiğini, gerekçe olarak da hapishane idaresinin “örgütten ayrılmadı” görüşünün olduğunu belirtti. Hakkındaki açılan dava kesinleşmeden böyle bir gerekçenin öne sürülmesinin hapishane idaresi tarafından hüküm verilmesi anlamına geldiğini söyleyen Akman, “Sen teslim olmaz, bize boyun eğmez ve direnmeye devam edersen biz de senin en insanı isteğini reddederek seni böyle cezalandırırız denmektedir” diye belirtti.

Akman, İstanbul’dan bir yoldaşına yazdığı mektupta süreci şöyle anlattı:

Babamın vefat ettiği haberini aldıktan sonra Kırıkkale Cumhuriyet Başsavcılığı’na taziye ziyaretinde bulunmak için bir dilekçe yazmıştım. Cenazeye katılamadığım için en azından ailemi ve babamın mezarını görürüm diye düşünüyordum. Ama olmadı, verdiğim dilekçe ‘güvenlik’ gerekçesiyle reddedildi. Hapishane idaresinin savcılığa gönderdiği yazıda ‘adı geçen tutuklunun kapılara vurma, oturma eylemi gibi eylemlerde bulunduğu, bu nedenle hakkında verilen iki adet disiplin cezası bulunduğu, örgütten ayrılmadığı, bu nedenle izin verilmesinin güvenlik bakımından sakıncalı olabileceğinin değerlendirildiği bildirilmiştir’ denmektedir. İdare kendini hüküm veren mahkeme yerine koymuş, halen tutuklu olmama ve hakkımda kesinleşmiş bir mahkeme kararı olmamasına rağmen ‘örgütten ayrılmadığıma’, dolayısıyla ‘örgüt üyesi olduğuma’ hükmetmiştir. Ayrıca hakkımda verilen kesinleşmiş bir ‘disiplin cezası’ yoktur. İzin talebimin reddedilmesine itiraz süreci halen devam etmektedir. Savcılık, hapishane idaresinin yalanlarını taziye izni talebimin reddi için kendine dayanak yapmıştır. Sen teslim olmaz, bize boyun eğmez ve direnmeye devam edersen biz de senin en insani isteğini reddederek seni böyle cezalandırırız denmektedir.”

 

 

 

 

87 yaşındaki tutsak yaşamını yitirdi

 

Maraş Türkoğlu L Tipi Kapalı Hapishanesi’nde bulunan 87 yaşındaki Mehmet Selim Buruhan 9 Eylül’de yaşamını yitirdi.

Buruhan, “örgüte yardım ve yataklık” iddiasından verilen 4 yıl 2 aylık hapis cezasının onanması üzerine 45 gün önce tutuklanmıştı.

Türkoğlu Hapishanesi’nde 8 Eylül akşamı fenalaşan Buruhan, Sütçü İmam Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne kaldırıldı. Ertesi gün ise hastanede yaşamını yitirdi.

Eşi yatalak olan Mehmet Selim Buruhan’ın davası 2014’te başlamış, ilk 7 ay tutuklu, sonrasında ise tutuksuz yargılanmıştı. Buruhan’ın bir oğlunun PKK saflarında yaşamını yitirdiği, gözaltında işkence gören iki oğlunun da bunun üzerine Avrupa’ya gittiği öğrenildi. Buruhan’ın diğer iki çocuğundan birinin engelli, diğerinin de Bingöl M Tipi Kapalı Hapishanesi’nde olduğu kaydedildi.