11 Ekim 2019
Sayı: KB 2019/37

İşgal, savaş ve saldırganlık politikalarına karşı halkların kardeşliği ve birleşik mücadelesi!
Kahrolsun sömürgecilik, Kürt halkına özgürlük!
Sürekli güncellenen saldırı programları
Özel sektörün borcunu elektrik faturasına yansıttılar!
Saray rejimi sıkıştıkça saldırganlaşıyor!
Tekirdağ’da DEV TEKSTİL’e yönelik baskınlar
Sendikal ağalık düzenini parçalayalım / 1
HT Solar aynasında delege seçimleri
Birleşik Metal-İş Bursa Şubesi 7. Olağan Genel Kurulu üzerine…
İnsanca yaşamaya yeten, vergiden muaf ücret için mücadeleye!
Teslim Demir’in anısına... / 1 - H. Fırat
Irak’ta kitlelerin isyanı hükümete geri adım attırdı
Dünya sınıf ve kitle hareketinden…
Nadira Kadirova’nın ölümü: Tek kurşunla örgütlü cinayet
MESS Grup TİS’leri ve kadın metal işçileri
Üniversiteler ranta ve talana açılıyor
Türk dış politikasında riyakarlığa devam
Bize bu ölü yaşamı hazırlayan burjuvazidir!
Anadil bir kültür, bir tarih, bir haktır!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Kahrolsun sömürgecilik, Kürt halkına özgürlük!

Türk sermaye devletinin saldırganlığına karşı mücadeleye!

 

Ortadoğu’da akan kanın, yaşanan yıkımın ve çekilen acıların sorumlularından biri olan Türk sermaye devleti, Ortadoğu halklarına karşı suç işemeye devam ediyor. Şimdi bir kez daha hedefte Kürt halkı bulunuyor. ABD emperyalizminin de onayıyla sömürgeci devlet, AKP iktidarının öncülüğünde Kürt halkına karşı yeni bir savaşa hazırlanıyor.

Kürt halkının Rojava’daki özerklik adımı baştan itibaren Türk sermaye devletinin büyük kabusu oldu. O yüzdendir ki ne yapıp edip Kürt halkının Rojava kazanımını tasfiye etmeye çalışmak onun öncelikli hedefleri arasındadır. Suriye’deki
kanlı savaşın ve Kürt halkının katilleri olan dinci-gerici çeteleri tek şemsiye altında toplayan sermaye devleti, onları da önüne katarak yeni bir saldırıya hazırlanmaktadır.

Türk devletinin Ortadoğu’da iflasla sonuçlanan dış politikasının odağında Kürtlerin bölgesel düzeydeki kazanımlarının tasfiye edilmesi vardır. Bölgede karşı karşıya bulunan ABD ve Rusya arasındaki manevra olanaklarından da bu amaçla yararlanmayı hedeflemektedir. Fakat Türk sermaye devletinin izlediği politikanın öteki yüzünde ise, ‘yeni Osmanlıcılık’ hayalleriyle kendi gerici-yayılmacı hesapları vardır. Bunun içindir ki o, halen de Suriye’de işgalci bir güç konumundadır ve işgali genişletme çabasındadır. Bölgedeki tüm kirli ve kanlı hesaplarını da emperyalizm ve Siyonizm ile suç ortaklığı yoluyla ve uşak ruhuyla yapmaktadır.

Bugün hazırlandığı Rojava ve Suriye saldırganlığını ABD’ye rağmen değil, ABD’den kopardığı icazetle yapmak istemektedir. ABD emperyalizmi bir kez daha Kürt halkını arkadan hançerlemiş oldu. Bunu yakın tarihte, 2017’de Irak Kürdistan Bölgesi’nin bağımsızlık referandumunda da yapmıştı. Şaşırmak için bir neden yok. Zira Kürt halkının çektiği acılar, yüz yüze kaldığı kırımlar ve yoksun kaldığı hak ve özgürlükler onun umurunda değil.

Emperyalistler hiçbir zaman “özgürlük” değil, fakat her zaman egemenlik ve kölelik peşindedirler. Dünyanın dört bir yanında özgürlüğü boğan da bizzat emperyalistlerdir. Halklara büyük sosyal, siyasal ve manevi acılar yaşatanlar da onlardır. Sömürgeci, şeriatçı ve gerici diktatörlük rejimlerinin gerisinde, dün olduğu gibi bugün de onlar vardır. Dolayısıyla emperyalizme karşı mücadele vazgeçilmez yakıcı bir görevdir.

İşçilerin Birliği Halkların Kardeşliği Platformu (BİR-KAR) olarak emekçi kitleleri Kürt halkının tümüyle meşru olan ulusal özgürlük ve eşitlik istemlerini sahiplenmeye çağırıyoruz. Emek ve özgürlüklerden yana olan herkesi, Kürdistan’ın
tüm parçalarında büyük bedeller pahasına elde edilen ulusal demokratik kazanımları korumak için, komşu bir ülkenin topraklarını işgal etme girişimine karşı mücadeleye çağırıyoruz.

Yaşasın Kürt halkının eşitlik ve özgürlük mücadelesi!

Yaşasın işçilerin birliği halkların kardeşliği!

Kahrolsun emperyalizm!

İşçilerin Birliği Halkların Kardeşliği Platformu (BİR-KAR)

 

 

 

 

ABD yeşil ışık yaktı; Suriye’ye işgal harekatı başladı

 

Türk sermaye devletinin Fırat’ın doğusuna yönelik saldırı için sürdürdüğü askeri hazırlıkların ardından 9 Ekim Çarşamba günü işgal harekatının başladığı açıklandı.

Öncesinde, Suriye’den TSK eşliğinde Türkiye’ye getirilen 14 bin ÖSO’cu saldırının başlatılacağı Urfa Akçakale’ye konuşlandırıldı. Irak ile Suriye arasında lojistik destek için kullanılan geçiş noktalarının TSK tarafından vurularak kullanılmaz hale getirildiği duyuruldu.

Emperyalist efendilerden alınan icazetlerin ardından 9 Ekim günü saat 16.10’da T. Erdoğan, işgal harekatının başladığını Twitter üzerinden duyurdu. “Barış Pınarı” adı altındaki işgal harekatını “terör koridorunu yok etmek ve güvenli bölge oluşturmak” yalanıyla sunan Erdoğan, himaye ettikleri cihatçı çeteleri de “Suriye Milli Ordusu” diye tanımladı ve TSK’nın çetelerle birlikte harekatı başlattığını ifade etti.

Aynı sıralarda Serêkaniyê’nin (Resulayn) Mişrafa köyü savaş uçakları tarafından bombalandı. Qamişlo ve Girê Spî (Tel Abyad) de obüslerle bombalandı. Saldırıların 16.00’da başladığını duyuran Milli Savunma Bakanlığı, sosyal medya üzerinden yaptığı paylaşımda “ABD, Rusya Federasyonu, İngiltere, Almanya, Fransa ve İtalya ile NATO ve Birleşmiş Milletler Genel Sekreterlikleri saat 14.00’ten itibaren Barış Pınarı Harekâtı’na ilişkin bilgilendirildi” ifadelerini kullandı.

ABD askerlerini çekerek saldırının önünü açtı

Trump ve Erdoğan’ın görüşmesinin ardından 7 Ekim’de ABD tarafından yapılan açıklamada “Türkiye, yakın zamanda Suriye’nin kuzeyine uzun süredir planladığı operasyon için harekete geçecek. ABD Silahlı Kuvvetleri, bu operasyonu desteklemeyecek ya da bu operasyona dahil olmayacak” ifadeleri kullanıldı. “ABD kuvvetlerinin, artık doğrudan bu bölgelerde olmayacağı” söylenen açıklamada ayrıca “Türkiye bundan böyle, ABD’nin son iki yıldır, bölgede yakaladığı IŞİD savaşçılarından sorumlu olacak” denildi.

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) Sözcüsü Jonathan Hoffman ise “Kuzey Suriye’de askerlerimizi güvenliklerini sağlamak için olası bir Türk harekatının yolundan kaydırdık. Şu an için Suriye’deki askeri varlığımıza bir değişiklik yapmadık” dedi.

Suriye yönetimi ve Rusya’dan Kürtlere diyalog çağrısı

Öte yandan, Suriye Demokratik Güçleri (SDG) Genel Komutanı Mazlum Ebdî’nin Suriye ile anlaşma durumunda kalacaklarını açıklamasının ardından Suriye ve Rusya’dan da benzer çağrılar geldi.

Suriye Dışişleri Bakan Yardımcısı Faysal Mikdad, Kürtleri hükümet güçlerine katılmaya çağırdı. Tüm sorunları şiddet kullanmadan çözebileceklerini söyleyen Mikdad, ayrıca herhangi bir işgale izin vermeyeceklerini ileri sürdü.

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, ise 9 Ekim’de yaptığı açıklamada Kürtlerle Suriye yönetimi arasında diyalog çağrısı yaptı. Moskova’nın sorunların çözümü için diyaloğun başlamasına katkıda bulunacağını öne sürerek, “Bizim tavrımız kesinlikle Suriye’nin bu bölgesindeki sorunların Şam ve buralarda yaşayan Kürtlerin temsilcileri arasında diyalog yoluyla çözülmesinden yana” dedi. Lavrov ayrıca şunları ifade etti: “Dün Şam yetkilileri ve Kürt temsilcilerden bu tür bir diyaloğa hazır olduklarını duyduk. Biz diyaloğun başlamasına maksimum düzeyde katkıda bulunmaya hazırız. Diğer başlıca aktörlerin de bunu desteklemesini umuyoruz.”