11 Ekim 2019
Sayı: KB 2019/37

İşgal, savaş ve saldırganlık politikalarına karşı halkların kardeşliği ve birleşik mücadelesi!
Kahrolsun sömürgecilik, Kürt halkına özgürlük!
Sürekli güncellenen saldırı programları
Özel sektörün borcunu elektrik faturasına yansıttılar!
Saray rejimi sıkıştıkça saldırganlaşıyor!
Tekirdağ’da DEV TEKSTİL’e yönelik baskınlar
Sendikal ağalık düzenini parçalayalım / 1
HT Solar aynasında delege seçimleri
Birleşik Metal-İş Bursa Şubesi 7. Olağan Genel Kurulu üzerine…
İnsanca yaşamaya yeten, vergiden muaf ücret için mücadeleye!
Teslim Demir’in anısına... / 1 - H. Fırat
Irak’ta kitlelerin isyanı hükümete geri adım attırdı
Dünya sınıf ve kitle hareketinden…
Nadira Kadirova’nın ölümü: Tek kurşunla örgütlü cinayet
MESS Grup TİS’leri ve kadın metal işçileri
Üniversiteler ranta ve talana açılıyor
Türk dış politikasında riyakarlığa devam
Bize bu ölü yaşamı hazırlayan burjuvazidir!
Anadil bir kültür, bir tarih, bir haktır!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Nadira Kadirova’nın ölümü: Tek kurşunla örgütlü cinayet

 

Memleketi Özbekistan’dan çalışmak için Türkiye’ye gelen Nadira Kadirova’nın 23 yıllık kısa yaşamı, dünyanın farklı yerlerinde göçmen kadınların güvencesizlik ve istismara açık yaşamlarına ayna tutuyor. “Şüpheli” denilen ölümü ise üst sınıfa mensupların ayan beyan işledikleri cinayetlerden nasıl sıyrıldıklarını, delilleri nasıl kararttıklarını ve ne kadar örgütlü olduklarını bir kez daha gözler önüne seriyor.

Emekli General AKP milletvekili Şirin Ünal’ın evinde bir yıldır sigortasız çalıştırılan Kadirova, Ünal’a ait silahla göğsünden vurulmuştu. Ortada yaşamını yitiren bir insan vardı fakat “şüpheli kimse” bulunamadı! Kadirova’nın ölümü “silahla gerçekleştirilmiş intihar” olarak kaydedildi. Ankara emniyet müdürlüğü “intihar” beyanıyla olayın üzerini hızlıca örtmeye çalıştı. İntihar vakalarında dahi, aile ve arkadaşlarının beyanlarına başvurulur. İntihara sürüklenme durumunun olup olmadığı araştırılır. Kadirova’nın ölüm nedeni iki gün içerisinde oldubittiye getirildi. İntihar, kovandan ya da silahtan alınan parmak iziyle basit bir şekilde ortaya çıkarılabilecekken hem de…

Nadira’nın, ölümünden bir gün önce, AKP’li milletvekilinin tacizine uğradığı, bu durumu telefonda arkadaşına anlattığı biliniyor. Polis arkadaşlarının beyanına ihtiyaç duymamış, dahası “Vebal altında kalırsınız” diyerek tehditte bulunmuştu. Savcılık, Kadirova’nın daha sonra ifadesi alınan yakın arkadaşı Leyla Niyazova’ya “fuhuş” yapma suçlamasında bulundu. Göçmen kadın işçi, Nadira’nın ölümünün aydınlatılmasıyla ilgili bilgi vermek isterken, kendisinin ve Nadira’nın fuhuş yapmadığını kanıtlamaya çalışmak zorunda kaldı. Öte taraftan hakkında “taciz” beyanında bulunulan ve silahın sahibi olan patron AKP’li Şirin Ünal “şüpheli” olarak dahi görülmedi!

Bunların yanı sıra, olağan koşullarda ayları bulabilen otopsi işlemi, Kadirova olayında hızlıca yapılıp, iki gün içinde adli tıp raporu hazırlandı. 23 Eylül Pazartesi yaşamını yitiren genç kadının cenazesi 25 Eylül Çarşamba günü Özbekistan topraklarındaydı. Kardeşini son kez öpmek istediğini söylen ağabeye, cesedin ilaçlandığı söylendi. Adli tıp fotoğrafları gösterilmedi. Ağabeyle yola çıkan Şirin Ünal’ın adamlarından biri cenaze toprağa verilene kadar ayrılmadı. Kızlarının “şüpheli” ölümü nedeniyle ailenin avukat talebi, pek çok avukat tarafından reddedildi. Cenaze evinde polis bekledi, aile tehdit edildi. Dosyaya müdahil olmaya çalışan avukatlar cenazenin çok hızlı bir şekilde Özbekistan’a götürülmesi nedeniyle vekâlet alma sorunu yaşadılar. Ayrıca gizlilik kararı varmış gibi, dosyaya ulaşamadılar.

Kadirova’nın ölümünün incelenmesi ve araştırılmasına dair başından beri usulsüzlükler yaşandı. Savcılık, bilirkişi, polis, Emniyet Müdürlüğü vb. tüm yetkililerce cinayet örtbas edilmeye, deliller karartılmaya çalışıldı. Dahası Özbekistan devletince de bu girişimler devam etti. İkinci bir adli tıp incelemesi yapılmadı fakat cenazeyi yıkayanlar Nadira’nın vücudunda iki kurşun deliği, aynı zamanda çeşitli yerlerinde morlukların olduğunu dile getirdiler.

23 yaşındaki Nadira Kadirova, Balyoz, “FETÖ” vb. operasyonlarının göstermelik dahi dokunmadığı iktidar partisi üyesi Şirin Ünal’ın evinde tacize uğradı ve Ünal’ın silahından çıkan kurşunla cinayete kurban gitti, fakat Şirin Ünal’dan tek bir açıklama dahi yapılmış değil!

Siyasi güç ve mevki sahibi kişi ve yakınlarının işlediği suçlarda hep yapılageldiği gibi davranılıyor. Hatırlanırsa Rabia Naz olayında da benzer durumlar yaşanmıştı. İntihar denilerek 11 yaşındaki Rabia’nın cinayeti örtbas edilmeye çalışılmıştı. Kamuoyu ve ailenin yoğun çabalarıyla gerçekler ortaya çıkarılmaya çalışıldı.

Nadira’nın ölümü tek kurşunla işlenen örgütlü bir cinayet örneğidir. Tetiği çeken, cinayeti gizleyenler, arka çıkanlar ayan beyan ortadadır. Açık olan cinayetin kabul ettirilmesi ise toplumun duyarlılığına ve hep birlikte hesap sormaya bağlı olacaktır.

 

 

 

 

Kadın cinayetlerini acilen önleyin!”

 

İzmir’de ‘Kadınlar Birlikte Güçlüdür’ bileşenlerinin çağrısıyla bir araya gelen kadınlar “Kadın cinayetlerini acil önleyin” talebiyle başlattıkları kampanyayı basın açıklaması ile kamuoyuna duyurdu.

6 Ekim’de Karşıyaka İzban önünde toplanılarak başlayan eyleme Devrimci Tekstil İşçileri Sendikası da dövizlerle katıldı.

Karşıyaka İş Bankası önüne yürümek isteyen kadınların önü çevik kuvvet ile kesilerek yürüyüşe izin verilmedi. Bunun üzerine oturma eylemi yapıldı. Oturma eylemi sırasında sık atılan sloganlar ile kadın cinayetleri teşhir edilerek katillerin devlet tarafından korunduğu söylendi.

Oturma eyleminin ardından yapılan basın açıklamasında talepler sıralanarak şunlar söylendi: “Biz bu çağrıyı yaptığımız sırada Nadira Kadirova Ankara’da AKP’li milletvekili Şirin Ünal’ın evinde ölü bulundu. Vekilin silahı ile intihar ettiğini okuduk haberlerde. Adli tıp raporu bir günde çıktı ve cenaze hemen Özbekistan’a gönderildi. Ailesi ve arkadaşları Kadirova’nın, patronunun cinsel tacizine maruz kaldığını belirttiler, ama Emniyet’te dinleyen olmadı. Yetmedi 19 yaşındaki Melike Demirci kocası tarafından bıçaklanarak öldürüldü. Daha dün Ceren Damar’ın katili ‘iyi hal indirimi alırım’ düşüncesiyle hocasının kendisiyle ilişki istediği iftirasını attı, çünkü bunun mahkemelerde işe yaradığını biliyordu. Nitekim aynı gün İzmir’de bir mahkeme, boşanmaya çalıştığı kocası tarafından bıçaklanan ve ‘beni öldürmek için yaptı’ diyen bir kadına, ‘Seni öldürmek istediyse bıçak neden derine girmedi?’ diye sormaya cüret etti. Sonra da adamı tahliye etti.”

Kadın cinayetlerine dikkat çekilen açıklamada şunlar söylendi: “İddia ediyoruz: İstanbul Sözleşmesi ve 6284 etkin bir şekilde uygulanırsa, yeterli sığınak, kadın danışma/dayanışma merkezi ve tecavüz kriz merkezi açılırsa, toplumsal cinsiyet eşitliği tanınır ve politika metinlerinden çıkarmaktan vazgeçilirse, kadınların ekonomik hakları güvence altına alınır ve sosyal politikalar aileye bağlı olmaktan çıkarılırsa, toplumda da şiddeti ‘karı-koca arasına karışılmaz’ diyerek yok saymak yerine müdahale etme yaklaşımı yaygınlık kazanırsa kadın cinayetleri önlenir.”