9 Ekim 2020
Sayı: KB 2020/Özel-17

Haklarımız ve geleceğimiz için mücadeleye!
Saray rejiminin skandalları bitmiyor!
Demokrasi mücadelesi ve reformizm
Rejim, kurumları tahkim etmeye çalışıyor
Saray rejimi Karabağ’da da savaşı körüklüyor
AKP’nin vurucu gücü: Cemaat ve tarikatlar
10 Ekim Katliamı’nın faili sermaye devleti!
MİB: İşçi sınıfımıza açık mektup…
İşçi sınıfını hedef alan saldırı dalgası
Korona salgını da, işçilerin tepkisi de büyüyor!
Türkiye’de İşçi Hareketi - P. Kitaygorodski
Dr. Hikmet Kıvılcımlı’yı saygıyla anıyoruz…
Kriz, pandemi ve işçi sınıfını bekleyen felaketler
Milyarderler zenginlik rekoru kırıyor
Sudan hükümeti ile “Devrimci Cephe” arasında “barış”
Dünyadan işçi-emekçi eylemleri
Covid-19 döneminde kadınlara ve çocuklara ağır fatura
Pandemi ve eğitim hakkı sorunu
Eğitimde dinci-gerici kuşatmayı kıralım!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Sudan hükümeti ile “Devrimci Cephe” arasında “barış”

 

Sudan’da 1989’da askeri darbeyle yönetimi ele geçiren dinci diktatör Ömer el-Beşir, Nisan 2019’da askeri müdahaleyle devrilmişti. Sudanlı emekçilerin, ülkede büyüyen ekonomik krize ve artan dinci-faşist baskılara karşı başlattığı militan kitle gösterileri, Beşir’in yerine yönetime el koyan orduya karşı da devam etti.

El Beşir’e karşı mücadelede emekçilerin çatı örgütlenmesi olan “Özgürlük ve Değişim Bildirgesi Güçleri” (ÖDBG), darbecilere karşı eylemlerinde bir dizi istemin yanısıra yönetimin sivillere devredilmesini talep ettiler. Darbeciler ise görüşme manevralarıyla halkı oyalamaya çalıştılar. Bunun üzerine ÖDBG’nin talebi ve sendikaların çoğunu bünyesinde bulunduran Sudan Profesyoneller Derneği’nin (SPA) çağrısıyla iki gün sürecek genel grev başlatıldı. Eylemciler genel grevin ardından darbeciler yönetimi sivillere devredinceye kadar eylemlerine aralıksız devam edeceklerini ilan ettiler. Genel grevin örgütlenmesinde yer alan muhalif liderlerden Sıddik Faruk, “Greve katılım beklentimizin çok ötesinde. İki günlük grev ile tüm dünyaya Sudan halkının gerçek bir değişim istediğini ve gücün ordunun tekelinde olmasını istemediği mesajını vermeyi amaçlıyoruz” dedi.

Öncelikle ulaşımı etkileyen grevden dolayı çok sayıda iç ve dış hat uçak seferleri iptal edildi. Başkent Hartum başta olmak üzere birçok kentte otobüs firmaları ve otogarlarda çalışan görevliler iş bıraktı. Sudan Doktorlar Komitesi, acil, yoğun bakım servisleri, diyaliz merkezleri ve küçük yerleşim birimlerindeki sağlık merkezleri dışında sağlık çalışanlarının greve gittiğini duyurdu. Bununla birlikte nöbetçi eczaneler dışındaki eczaneler de hizmet vermedi. Halkın devam eden basıncı altında bulunan askeri yönetim, belli talepleri yerine getirdi. Askeri yönetim, Sudan Komünist Partisi’nin de etkin bir şekilde yer aldığı kitle eylemleri ve grevler karşısında geri atarak, iktidarı dinci diktaya karşı harekette etkin olan güçlerle paylaşmak zorunda kaldı.

Ülkede kesintisiz olarak devam eden grevler ve kitle gösterilerinin de etkisiyle Güney Sudan Devlet Başkanı Mayardit, Sudan Askeri Geçiş Konseyi ile silahlı hareketler arasında uzlaşı sağlanması amacıyla arabuluculuk girişimi başlattı. Ülkede rejim değişikliği sonrasında “Adalet ve Eşitlik Hareketi”, “Sudan Halk Kurtuluş Hareketi-Kuzey (SPLM-N)” isimli silahlı hareketleri bünyesinde barındıran ve yıllardır hükümete karşı mücadele eden Sudan Devrimci Cephesi, devlete karşı savaşa son vermişti.

Sudan hükümeti ile ülkenin batı ve güneyinde Devrimci Cephe bünyesindeki 9 silahlı örgütle çatışmaları sona erdirecek nihai barış anlaşması görüşmeleri başladı. Orgeneral Muhammed Hamdan Dakalu, Devrimci Cephesi Başkanı El Hadi İdris ve silahlı hareketlerin temsilcileri Sudan hükümeti ile ülkenin batı ve güneyinde Devrimci Cephesi bünyesinde 9 isyancı silahlı örgüt arasındaki çatışmaları sona erdirecek nihai barış görüşmeler başladı. Bu görüşmelerin sonucunda, Sudan’da Egemenlik Konseyi üyesi Muhammed Hasan et-Teayişi ile Devrimci Cephe arasında nihai barış anlaşması 3 Ekim’de imzalandı. Sudan hükümeti ile silahlı grupların temsilcileriyle birlikte Sudan Egemenlik Konseyi Başkanı Burhan, Güney Sudan Cumhurbaşkanı Mayardit, Çad Cumhurbaşkanı Debi, Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Katar, Afrika Birliği ve BM temsilcileri de tanık ve garantörler olarak anlaşmayı imzaladı.

Anlaşma sonrası yazılı açıklama yapan Teayişi, halihazırda 18 olan eyalet sayısını 8 bölgeye düşürecek anlaşmanın, “bölgelerin gerçek yetki ve yönetimlere sahip ve yurttaşlar arasındaki hakların vatandaşlık esaslarına dayalı olmasını sağladığı ve bunların tamamının bir sonraki anayasada güvence altına alınacağını” belirtti. Ancak, Abdelwahid Nur liderliğindeki SLM’nin bir kanadı ile Abdelaziz al-Hilu başkanlığındaki SPLM-N’den bir grup anlaşmaya katılmayı reddetti. Egemenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Dakalu’yu protesto ettiği için Ağustos’ta müzakerelerden çekilen Hılu da Mavi Nil ve Güney Kurdufan için bağımsızlık referandumu yapılması ve ülkede laik bir devlet kurulmasını istiyor. Başbakan Abdullah Hamduk hükûmetinin anlaşmaya yanaşmayan silahlı hareketleri ikna çabaları ise sürerken, protesto gösterileri de devam ediyor. Geçtiğimiz gün Sudan limanına giden yol protestocular tarafından kapatılırken, anlaşmaya karşı olan tershane işçileri sendikası da bir günlük grev ilan etti.

Sudan’da alışılagelmişin aksine hükümetin Sudan Halk Kurtuluş Cephesi kuzey kanadı ile imzaladığı anlaşmada, din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması ilkesinin garanti altına alınacağı belirtildi. Bu adım Sudan’ın mevcut gerçekliğinde radikal bir adım niteliğinde. Sudan’da din, dil, ırk ayrımı gözetilmeyecek çağdaş bir devletin kurulması için verilen mücadele birinci bağımsızlık dönemine kadar uzanıyor.

1958 yılında bağımsızlıktan sonra kurulan Sudan yönetimi, aradaki farklılıkları hesaba katmadan güney kesimini ülke içinde eritmek istedi. Bu da güneydeki halkın bağımsızlık talep etmesine ve bunun için silahlı mücadeleye başlamasına neden oldu. Bunun sonucunda da buraya özerklik verildi. Ancak 1983 yılında Devlet Başkanı Cafer El Numeyri anlaşmayı feshedince çatışmalar tekrar başladı ve Sudan’da laik bir sistemi hedefleyen Sudan Halk Kurtuluş Hareketi kuruldu. 1985 yılında Numeyri’nin düşürülmesinden sonra Sudan yönetimi, Halk Kurtuluş Hareketi’yle tekrar anlaşmanın yürürlüğe girmesi ve şeriat kanunlarının kaldırılması konusunda uzlaştı. Ancak 1989 yılında Ömer El Beşir darbesi geldi ve şeriat kanunlarını tekrar yürürlüğe koyarak bütün anlaşmalara da darbe indirdi.

Kurduğu dinci diktaya “İslami Kurtuluş Devrimi” adını veren el Beşir din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasını kabul etmediğini ve bu konunun tartışmaya açık olmadığını ilan etti. El Beşir zamanında silahlı çatışmalar daha da arttı ve iç savaş başladı. Birleşmiş Milletler’e göre, 2003 yılında sadece Darfur’daki çatışmalarda yaklaşık 300 bin kişi öldürüldü. Bundan dolayı, Tayyip Erdoğan’ın yakın dostu el Beşir başta olmak üzere eski hükümet liderleri soykırım ve insanlığa karşı suç işlemekle itham ediliyorlar. Uluslararası alandaki baskılar sonucu 2005 yılında yapılan anlaşma uyarınca 2011 yılında güneye kendi kaderini tayin hakkı verilmiş, bu da Sudan’ın ikiye bölünmesiyle neticelenmişti.