İçindekiler:

25 Haziran 2022
Sayı: KB 2022/23

İşçi direnişleri ve sınıf hareketi
TÜSİAD ve AKP dalaşı
Yeni bir "açılım" sahtekarlığı mı?
AKP'nin Kürt sorunundaki "çözümsüzlüğü"
"Sansür Yasası"
Sermaye yargısı iş başında!
Pressan'da TM'ye yetki verildi
Kılıçlar'da asbest tehlikesi
Sınıf hareketinin dünü, bugünü ve imkanları
NATO, "yıllarca sürebilecek" bir savaş bekliyor
Kolombiya'da solun zaferi!
Zenginler göç yollarında
Uluslararası Ekonomi Formu
Almanya'da metalde TİS süreci başladı
BRİCS Zirvesi
Çorum Katliamı 42. yılında...
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Almanya’da metalde TİS süreci başladı

D. Meriç

 

Almanya’da metal ve elektronik sektöründe çalışan 4 milyon işçiyi kapsayan TİS görüşmeleri mayıs ayından beri devam etmektedir. IG Metal Sendikası tarafından yaptırılan ve 166 bin sendika üyesinin katıldığı anket sonuçlarına göre, bu yılki TİS sürecinde talep edilecek ücret artışının az yüzde 8,2 olması ve sözleşmenin bir yıllığına imzalanması önerisi kabul edildi. Yapılan anket sonucunda işçilerin ortak iradesini temsil eden bu karar, sendikanın toplu sözleşme komisyonu bürokratları tarafından 8 Mayıs tarihinde bir “öneri” olarak sendika yönetimine iletildi. Sunulan bu “öneri” üzerine 20 Haziran tarihinde bir açıklama yapan sendika yöneticisi bürokratlar, Almanya çapında metal ve elektronik sektörünü kapsayan toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde yüzde 7 ile 8 oranında bir ücret artışı talep edileceğini duyurdu.

Sendika bürokratları tarafından açıklanan bu karar, Almanya’daki verili enflasyon ve ücret artışları ile kıyaslandığında, milyonlarca çalışan için açlık ücretinin daha kötüleşmesi anlamına gelmektedir. Ayrıca açıklanan bu kararın, Almanya Başbakanı Scholz’un, sermaye temsilcileri ve sendika bürokratlarından oluşan tarafları yeni “barış politikasına” dahil etmek için yaptığı toplantıdan bir hafta sonrasına gelmesi ise dikkat çekicidir. Sendika bürokratlarının bu kararın arkasında bile duramayacakları açıktır. Çünkü, IG Metal Sendikası Başkanı Jörg Hofmann’ın Süddeutsche Zeitung’a verdiği röportajda, sendikasının TİS sürecinde Avrupa Merkez Bankası’nın açıklamış olduğu yüzde iki enflasyon hedefine göre pazarlık yapılacağının garantisini vermiş bulunmaktadır. Hofmann’ın verdiği garantiye göre, bu yıl TİS masalarında iki yıllığına olmak şartıyla en fazla yüzde 7 ücret artışı talep edilecektir. Bütün bu gerçekler, toplu iş sözleşmesi sürecinde milyonlarca çalışanın sendika bürokratları tarafından bir kez daha satılacağının göstergesidir.

Halihazırda, bu satış sözleşmesinin ilk adımı atılmış bulunmaktadır. 15 Haziran tarihinde            IG Metall temsilcisi Knut Giesler tarafından, NRW, Aşağı Saksonya, Bremen, Hessen ve Doğu Almanya’dan oluşan eyaletler için toplu sözleşme imzalanmıştır. Bu satış sözleşmesine göre, bu eyaletlerde çalışan 76.500 metal işçisinin ücretlerinde yüzde 6,5 artış ve bir sefere mahsus olmak üzere çalışanlara 500, meslek öğrencilerine 200 Euro ödeme yapılacak. On iki ay üzerinden hesaplandığında, yüzde 6,5 olan ücret artışının gerçek karşılığı sadece yüzde 4,6’lık bir brüt ücret artışına denk gelmektedir. 18 ay için imzalanan toplu sözleşmede, çalışanların en temel istemlerinden olan, kısmi emeklilik ve istihdamın güvence altına alınması ilişkin konular muğlak bırakılmıştır. Yapılan anlaşmanın ardından basına açıklama yapan IG Metall temsilcisi Knut Giesler, “metal işkolundaki son otuz yılın en iyi, en başarılı anlaşması imzalanmıştır. Bu sonuca göre, çalışanlar sektördeki şu anda çok iyi olan ekonomik durumdan meşru paylarını alacaklardır” diyerek, bu satış sözleşmesini “başarı” diye sunmaktadır.

Oysa bu sendika bürokratının “büyük bir başarı” olarak pazarlamaya çalıştığı bu sözleşme aslında son otuz yıldır sermayenin hizmetindeki sendika bürokratlarının işçi sınıfına ihanetinin itirafı olmaktadır. Öyle ki, Avrupa İstatistik Kurumu’nun verilerine göre Almanya’daki çalışanlar ücret artışları bazında Avrupa sıralamasında 18. sırada iken, eriyen reel alım gücü kayıpları bakımından eksi 6 ile son sıralarda bulunmaktadır.

Kriz, pandemi, emperyalist savaş ile derinleşen sefalet

Alman Spiegel dergisinin 14 Haziran tarihli internet sayfasında yayınlanan, enflasyon oranları ve ekonomik durum hakkındaki kapsamlı yazı, emekçileri kuşatan sefaleti gözler önüne sermektedir. Son bir yıl içinde Almanya’da bütün temel tüketim ihtiyaçlarına yapılan zamlar korkunç boyutlara ulaşmış bulunmaktadır. Aşağıda verilen birkaç örnek bunu ortaya koymaya yetmektedir: Enerji amaçlı kullanılan yağ yüzde 98,8, doğalgaz 55,2, mazot 44, benzin 36,2, tereyağı 38,7, yemeklik sıvı yağ 36,6, un 21,5, elektrik 21,5, sebze-meyve 76,6, et ürünleri 35,8, süt-yumurta 13,7 oranında zamlanmıştır. Spiegel’in aynı başlıklı yazısında, emekçilerin son bir yıl içinde alım gücünün yüzde 20 eridiğini ayrıca dile getirilmektedir. Tüm bu verilerin ortaya koyduğu gerçek ise, resmi kurumlar tarafından yüzde 8,2 olarak açıklanan enflasyon rakamlarının koca bir yalandan ibaret olduğudur. Bunların yanı sıra, Alman Tarım Bakanı Cem Özdemir Rheinische Post gazetesine yaptığı açıklamada, sonbahara doğru fiyat artışlarının çok daha vahim boyutlara ulaşacağını dile getirmektedir.

Almanya’da milyonlarca emekçi her geçen gün daha da ağırlaşan sefalet şartlarında TİS sürecine girmektedirler. Bu yılın sonuna kadar metal, kimya, hizmet, inşaat gibi sektörlerde çalışan 10 milyonun üzerindeki emekçinin toplu sözleşme görüşmeleri yapılacak. Daha şimdiden sendika bürokratları sermaye sınıfı ile gizli kapaklı kirli görüşmeler gerçekleştiriyorlar. Kapitalist tekeller, kriz, pandemi ve savaşa rağmen büyük vurgunlar vurdular. Ayrıca sermaye devleti tarafından kendilerine hediye edilen 2,5 trilyona rağmen TİS süreçlerinde emekçileri açlık ücretine mahkûm etmek için her türlü çabayı sarf ediyorlar. Kapitalist tekellerin işçi sınıfına karşı bu savaşımında, başta sermaye devleti olmak üzere, sendika bürokratları ve burjuva medyası tam bir ittifak içerisinde hareket etmektedirler.

İşçi ve emekçiler kendilerini kuşatan bu şer ittifakına karşı kararlı, militan, kendi öz gücüne güvenerek ve devrimci bir sınıf kimliği kazanarak mücadele edebilir. Keza Nisan ayı içerisinde hizmet sektöründe çalışan yüzbinlerce emekçinin, Haziran’ın başından beri ise Almanya’nın 80 kentinde yüzbinlerce metal işçisinin katıldığı grev ve direnişler sınıf cephesinde biriken mücadele potansiyelini göstermektedir. TİS süreçleri işçi ve emekçiler cephesinde biriken sorunların kendisini eylemli bir şekilde ortaya koyduğu dönemlerdir. İşçi ve emekçiler, bu dönemlerde politik ajitasyona ve devrimci çalışmaya normal zamanlardan çok daha fazla ilgi gösterirler. Sınıf devrimcileri böylesi dönemlerde enerjilerini en üst düzeye çıkararak sınıfla bütünleşmek ve onu kuşatabilmek için bütün olanakları en azami düzeyde kullanmak zorundadırlar.