İçindekiler:

25 Haziran 2022
Sayı: KB 2022/23

İşçi direnişleri ve sınıf hareketi
TÜSİAD ve AKP dalaşı
Yeni bir "açılım" sahtekarlığı mı?
AKP'nin Kürt sorunundaki "çözümsüzlüğü"
"Sansür Yasası"
Sermaye yargısı iş başında!
Pressan'da TM'ye yetki verildi
Kılıçlar'da asbest tehlikesi
Sınıf hareketinin dünü, bugünü ve imkanları
NATO, "yıllarca sürebilecek" bir savaş bekliyor
Kolombiya'da solun zaferi!
Zenginler göç yollarında
Uluslararası Ekonomi Formu
Almanya'da metalde TİS süreci başladı
BRİCS Zirvesi
Çorum Katliamı 42. yılında...
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Pekin’de BRİCS Zirvesi

 

Ukrayna krizinin damgasını vurduğu zirveler maratonu başladı. Avrupa Birliği (AB), 23-24 Haziran günü Ukrayna’nın katılım konusunu görüşecek bir zirvede buluşuyor. G-7 zirvesi de 26 Haziran günü toplanıyor. Önümüzdeki hafta ise NATO ülkeleri buluşacak. Art arda gerçekleşecek bu zirvelerde, BRICS ülkelerinin zirvesi de özel dikkat çekiyor. Zira yıllardan beridir birbirleriyle yakın iş birliği içinde olan beş büyük ülke olan BRICS, küresel ekonomik çıktının neredeyse beşte birini oluşturuyorlar. Yanı sıra G7’den çok daha hızlı büyüdüğü iddia ediliyor.

BRİCS ülkeleri Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika’nın ekonomik zirvesidir. Adını ilgili ülkelerin ilk harflerinden almaktadır, 2009’dan beri yılda bir kez bir araya geliyor. Resmi ev sahibi olan Çin’deki sıkı korona önlemleri nedeniyle bu yılki zirve video bağlantısı olarak gerçekleşiyor. Devlet ve hükümet başkanlarının bir araya geldiği zirve, 23 Haziran günü Çin’den Batı’nın yaptırımlarına karşı yenilenen bir çağrı ile başladı ve 24 Haziran gününe kadar sürecek.

Sanal zirvedeki açılış konuşmasını yapan Çin Devlet Başkanı Şi Jinping, Brezilya, Hindistan ve Güney Afrika’yı da içeren BRİCS ülkelerinin “daha ??fazla sorumluluk üstlenmelerini” ve dünyada “eşitlik ve adalet” için çalışmalarını talep etti. ‘‘Tek taraflı yaptırımlara” karşı çıkılması gerektiğini ifade etti. Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ise, Batı yaptırımlarına atıfta bulunarak, BRICS ülkelerini daha yakın iş birliği yapmaya çağırdı. Batı’yı bencillikle eleştirdi ve Batılı devletleri küresel ekonomik krizleri körüklemekle suçladı. Kremlin şefi, bu bağlamda BRİCS grubuna özel bir rol biçti. Ona göre örgüt, devletler arasındaki ilişkilerin uluslararası hukuka dayandığı bir “çok kutuplu dünya” yaratmaya öncülük etmelidir.

Almanya’nın başkanlığında 19 Haziran günü Almanya’da bir araya gelen büyük sanayileşmiş ülkelerin (G7) aksine, BRİCS üyeleri şimdiye kadar Rusya’yı eleştirmekten kaçındı ve Batı’nın dayattığı yaptırımları birçok kez kınadı. Örneğin Hindistan, ülkenin Rusya ile uzun ve yakın bağları olduğu ve askeri teçhizatının çoğu oradan geldiği için çatışma konusunda tarafsız bir duruş sergiliyor. Son zamanlarda o da Çin gibi Rusya’dan petrol ithalatını önemli ölçüde arttırdı. Brezilya ayrıca ticaret ve ekonomi üzerindeki olumsuz etkisi nedeniyle yaptırımlara karşı çıktı. Diğer BRICS ülkeleri de Moskova’ya yönelik yaptırımları reddediyor. Çin, Rusya, Brezilya, Güney Afrika ve Hindistan dünya nüfusunun yüzde 40’ından fazlasını ve dünya gayri safi yurtiçi hasılasının neredeyse dörtte birini temsil ediyor.   Yaptırımlar konusundaki ortak tutuma rağmen, BRİCS ortakları tüm konularda   anlaşamıyorlar. Aralarında önemli gerilimler de yaşanıyor. Özellikle Hindistan ile Çin arasındaki ilişkiler, Himalaya bölgesindeki ortak sınırlarda yaşanan çatışmalar nedeniyle gerilimlere konu oldu. Hindistan ayrıca ABD, Japonya ve Avustralya ile birlikte dörtlü İttifak’ı oluşturuyor. Hint-Pasifik bölgesindeki önde gelen dörtlü, Çin’in bölgedeki etkisini azaltmak istiyor.

BRİCS liderlerinin toplantısının ardından, 24 Haziran günü bir dizi gelişmekte olan ülkenin davet edildiği başka bir çevrimiçi forum planlanıyor. Çin, BRİCS formatını diğer devletleri de kapsayacak şekilde genişletmeyi hedeflediğini önceden açıklamıştı. Arjantin, BRICS’e katılmak istiyor ve BRICS zirvesine konuk olacak. G7 zirvesine de katılacak olan Endonezya, bir başka BRICS adayı olarak kabul edilirken, G7 konuğu Senegal, mayıs ayında bir BRICS dışişleri bakanları toplantısında temsil edildi. Yeni üyeleri içerecek bir BRICS genişlemesine esasen karar verilmiş durumda. 

 

 

 

Birleşmiş Milletler Dünya Mülteci Raporu

 

Milyarlarca insanın kabusuna dönüşen sayısız sosyal-toplumsal felaket ve yıkımlar üreten kapitalizm, aynı zamanda en büyük insan trajedilerinden biri olan göçmenlik-mültecilik sorununu da derinleştirmiştir.

Sadece 21. yüzyılda 100 milyon insanın evini, ailesini ve ülkesini terk etmesine yol açmış bulunuyor. Açıklanan raporlar ise bunun artacağını gösteriyor. Çünkü savaşlar, çatışmalar ve krizler dünya çapında mülteci krizini dolaysız bir şekilde derinleştiriyor. Yayınlanan son Birleşmiş Milletler (BM) raporu da bu durumu teyit ediyor. 

BM’nin ‘yenidünya mülteci raporu’, bu konuda dramatik bir tablo çiziyor. Dünya çapında giderek daha fazla insan ülkesinden-evinden kaçmak zorunda kalıyor ve bu eğilimin sona ereceğine dair hiçbir belirti yok. Tersine, var olan sorunlara iklim değişikliği ve hızla yükselen gıda fiyatları da eklenince mülteci dalgasının daha da kabarması kaçınılmaz görünüyor. 16 Haziran günü yayınlanan rapora göre, 2021‘in sonunda yaklaşık 90 milyon insan kaçmak zorunda kaldı. Son on yılda, yerinden edilmiş kişilerin sayısı ikiye katlandı ve artış devam ediyor. BM Mülteciler Yüksek Komiserliği şimdi 100 milyondan fazla mülteci olduğunu tahmin ediyor. Yıllardır savaşın, şiddetin, zulmün, yoksulluk ve açlığın kol gezdiği birçok ülkede durum son aylarda daha da kötüleşti. Buna Ukrayna krizinin yarattığı sonuçlar da eklendi. BM Mülteciler Yüksek Komiseri Filippo Grandi, iyimser olmadığını ve çok uzun sürebilecek olan bir çatışmadan korktuğunu söylüyor. Ayrıca Ukrayna savaşının diğer ülkelerdeki insani yardımları da olumsuz etkilediğini belirtiyor. Bağış yapan ülkelere çaresizce sesleniyor;
 “lütfen en azından bize insani ihtiyaçları karşılama imkanı verin” diye yakarıyor ve mülteci kabul eden ülkelerin de baskı altında olduğuna işaret ediyor. Emperyalist saldırılara maruz kalan bu ve benzer ülkelerde insanların zulüm gördüğü, korkunç yıkımlar yaşadığı ve elbette ki yardıma ihtiyaç duyduğu çatışmalı ülkelerin listesi çok daha uzun. Yanı sıra mültecileri alan ülkeler de çoğunlukla benzer şekilde az kaynağa sahip yoksul komşu ülkeler oluyor. Rapor, bu ülkelerin de finansal desteğe ihtiyacı olduğunu belirtiyor. Ama bilindiği üzere trilyonlarca doları ölüm kusan silahlara yatıranlar, mülteciler söz konusu olunca utanmadan parasızlıktan söz ediyor, milyonlarca insanın çadır kentlerde insanlık dışı koşullarda perişan bir yaşam sürmesinin sorumluluğunu paylaşıyorlar.   BM Mülteci Teşkilatı’nın raporuna göre, yerinden edilmenin hızı ve kapsamı giderek büyüyor ve durumu “iyileştirmek” için gerekli olan uluslararası işbirliği de giderek kötüleşiyor.

Ülkelerin birlikte çalışmaması durumunda olumsuz gelişmenin durdurulamayacağını söyleyen Grandi, Ukrayna savaşının tüm iş birliği çabalarına ciddi bir darbe vurduğu için ülkelerin birlikte çalışması konusunda endişelerini dile getirdi. Bu gidişatın tersine çevrilmesini umut etti ve aksi takdirde mültecilerin sayısının önümüzdeki yıllarda artmaya devam edeceğini bildirdi. Yüksek Komiser Grandi, Ukrayna savaşı hükümetlerin, özellikle de Avrupalıların istemesi durumunda ne kadar büyük mülteci dalgalarını yönetilebileceğini, milyonlarca mültecinin Avrupa’ya kabul edilebileceğini gösterdiğine dikkat çekiyor. “Uzun yıllardır Avrupa‘daki politikacılar bize bunu yapamayacaklarını söylüyorlar” diyen Grandi, “Avrupa’nın altı ya da yedi milyon Ukraynalıyı alarak bunu yapılabileceğini gösterdi” dedi. Bunun başka ülkelerden gelen mülteciler için de mümkün olabileceğini belirtti. Çoklu krizler giderek daha karmaşık hale geliyor, çatışmalar artıyor ve bunlar yıkıcı sonuçlar üretiyor. Emperyalist saldırı ve savaşlar, etnik çatışma ve boğazlaşmalar, şiddet ve zulüm, giderek daha da artan eşitsizlikler, yoksulluk ve açlık gibi felaketler umut ve çaresizlikle daha iyi bir yaşam arayışına girenlerin sayısını da arttırıyor. Emperyalist/kapitalist sistem yıkılana kadar durumun kötüleşmeye devam etmesi kaçınılmaz. BM, raporlar hazırlayarak güya bu insanlık trajedisine dikkat çekip, sorunu yaratanlardan “çözüm” talep ediyor. Emperyalistler ise dolaysız bir şekilde sorumlusu oldukları bu soruna çözüm bulmak iddiasıyla zirveler düzenliyor. zirvelerde on milyonların yaşamı üzerinde tiksindirici pazarlıklar yapılıyor. ‘Çözüm’ diye zirvelerde sunulanlar, başka şeylerin yanı sıra, göçmenler için “aşılmaz bir Avrupa kalesi” yaratmak için on milyarlarca dolar kaynak aktarma kararları almak oluyor.