İçindekiler:

1 Ağustos 2023
Sayı: KB 2023/12

İktidarı ve muhalefetiyle kokuşmuş bir düzen
Mafya şeflerinin şefi: Devlet Bahçeli!
Tarikatların karanlığını yaymak tercihi
Doğayı savunmak için topyekün direniş
AKP şefinin "Siyonizm'e hizmet maratonu"
Zorbalık "AB şalı" ile örtülebilir mi?
Doğalgaz "müjdesi" çok kullanışlı
Rant-talan politikaları
Sınıfa karşı sınıf
Metal işçilerinden TM'ye tepki
Metal TİSleri öncesi TM'nin bahaneleri
"Birlik olduğumuzda sesimiz daha gür çıkıyor!"
"İkinci Keman"dan da öte
Peru'da Lima'nın işgali
Yunanistan'da gerici saldırılar yoğunlaşıyor
Siyonist rejimin iç krizi derinleşiyor
Tahıl koridoru ve timsah gözyaşları
Lozan Antlaşması'na karşı yürüyüş
Frankfurt Havalimanı'nda işçi eylemi!
Gaz ve Nükleere "yeşil enerji" etiketi!
Grevdeki Corning Kablo işçileri anlatıyor...
Belediye işçisinin mücadelesi ve açmazları!
Kız çocukları gericiliğin girdabında!
"İmamların okula girmesine karşıyız!"
"Mücadelemizi güçlendirerek devam ettireceğiz"
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Avrupa Birliği’nden benzersiz sahtekarlık!

Gaz ve Nükleere “yeşil enerji” etiketi!

 

ABD-NATO cephesinin sürekli benzin döktüğü Ukrayna savaşı uzarken, enerji krizi de derinleşiyor. ABD’nin sürdüğü savaş arabasına atlayan AB şefleri, savaşın yarattığı krizleri aşmaktan aciz duruma düşünce sahtekarlık yaparak güya sorunlara çözüm üretiyorlar.

Enerji krizini tetikleyen savaşı bitirmek için çaba harcamayan AB Komisyonu, absürt denecek kararlara imza atıyor. Bu komisyon, yeni aldığı bir kararla gaz ve nükleer santral yatırımlarını “iklim dostu” olarak sınıflandırdı. Bazı AB ülkeleri bunu memnuniyetle karşılarken, Avusturya ve Lüksemburg ise karara itiraz ederek dava açma kararı aldılar.

Emperyalist/kapitalist sistemin neden olduğu doğanın tahribatı, çevre kirliliği, savaş gibi sorunlar derinleşiyor. Kendi sistemlerinin yarattığı bu sorunlarla boğuşan emperyalist devletler insanlığın yaşam alanlarını yok eden icraatlarına devam ediyor. Bu icraatlar ise, sorunları çözmekten çok var olanları derinleştiriyor. Örneğin “AB taksonomisi/Avrupa’nın sürdürülebilir yatırımlarını hızlandırmak” adı altında alınan bir kararla yüzyılın ortasına kadar iklim nötrlüğüne ulaşmak ve enerji arzının karbonmonoksitsiz olmasını sağlamak istediklerini iddia ediyorlar. Yapılan açıklamalarda bunu gerçekleştirmek için ekonominin ve toplumun yeniden yapılandırılmasının yanı sıra, maddi kaynağın yıllık yaklaşık 350 milyar avroluk yatırım gerektiği söyleniyor. Bu yatırımların özel şirketlerce sağlanmasını hedefleyen AB şefleri, Taksonomi’nin buna olanak sağlayacağını öne sürüyorlar. Oysa aldıkları kararla nükleer ve gaz enerjisine ağırlık vererek yeni sorunların ortaya çıkmasına kapı aralıyorlar.

*** 

Almanya’da son 3 nükleer reaktör 15 Nisan 2023’de kapatılmıştı. Amerikan savaş arabasına binen sosyal demokratlarla Yeşiller, yeniden kömüre, yani en zehirli enerjiye dönüş yaptılar. Avrupa Birliği’nde ise “Nükleer enerji yeşil mi, değil mi?” anlaşmazlığı sürüyor. Dünyada birçok ülke, nükleere yeşil ışık yakarken, büyük reaktörlerin yanı sıra küçük reaktörlerin gördüğü ilgi de artıyor. Oysa 11 Mart 2011’de Japonya’nın Fukuşima kentinde depremden sonra oluşan Tsunami Nükleer Santrali vurmuş ve olay büyük bir felakete neden olmuştu. Daha önce de benzer “kazalar” yaşanmış ve nükleerin ne kadar ölümcül olduğu görülmüştü. Ancak Fukuşima kazasından sonra Avrupa’da nükleere alternatif enerji geliştirme tartışmaları özel bir ağırlık kazanmıştı. AB’nin aldığı karar, nükleere yeninden dönüşü teşvik edici niteliktedir.

AB’nin bu kararına Fransa başta olmak üzere birçok ülke destek veriyor. Bunun en önemli nedeni ise AB kriterlerine göre mevcut enerji santrallerinin kullanım ömrünün uzatılması sırasında ilgili ülkelerin 2050 yılına kadar yüksek seviyeli radyoaktif atıklar için bir deponun işletmeye alınması için ayrıntılı bir planının olması gibi çeşitli koşulları içermesidir. Bu kriterler katı bir şekilde uygulanırsa çoğu AB ülkesinin bunları karşılayamaması muhtemeldir. Ayrıca bu ülkeler mevcut santrallerin iyileştirilmesinde ve yapılacak nükleer santral projelerinde özellikle araştırma ve güvenlik konularında yakın işbirliği yapmak istiyor. AB şefleri kriterleri gevşetip nükleere yatırımı cazip hale getirmeye çalışıyor. Uygulanırsa bu politikanın gelecekte ne tür felaketlere neden olabileceğini ise kimse tahmin etmek istemiyor.

AB şeflerinin aldığı karara karşı iklim aktivistleri Frankfurt’ta protesto gösterileri düzenledi. Alınan kararın siyasi olduğunu ifade eden aktivistler, karşı çıkma gerekçelerini şöyle açıkladılar:

“AB Parlamentosu’nun kararı, nükleer ve doğal gaz santrallerine yapılan yatırımların sürdürülebilir olup olmadığı sorusunun çok ötesine geçiyor. AB standartlarına göre nükleer ve doğal gaz santrallerindeki yatırımların gelecekte sürdürülebilir olarak belirlenmesine izin verilmesi inandırıcılıktan uzaktır. Çünkü nükleer enerji ve doğal gaz gibi teknolojilerin sürdürülemez olduğu aşikardir. Ayrıca nükleer yayılma riski ve üretilen yüksek seviyeli radyoaktif atıkla uğraşmanın tehlikeleri nedeniyle nükleer enerji sürdürülebilir olarak değerlendirilemez.”

Ukrayna savaşı silahlanma yarışını kızıştırdığı gibi büyük bir enerji krizine de yol açtı. Emperyalist ülkelerin birbirlerine olan bağımlılıkları gün yüzüne çıktı ve bu sorunları aşma noktasında zorlandıkları görüldü. Buna rağmen savaşa benzin dökme politikasından vaz geçmiyorlar. ABD ve AB’nin Rusya’ya karşı aldıkları yaptırım kararlar kendilerine büyük bir enerji krizi olarak geri döndü. Bu kriz, özellikle AB ülkelerinde çok daha belirgin. Şimdi, kendi eserleri olan bu krizlerden çıkabilmek adına aldıkları kararlarla insanlığın ve doğanın düşmanı olduklarını bir kez daha kanıtlamış oldular. Zira hem savaşı kışkırtarak hem “enerji krizinden çıkış” diye önerdikleri politikalarla insan soyunun geleceğini riske atıyorlar.

 

Engels eylemi davasında beraat

 

7 Ağustos 2021’de, Wuppertal’da Friedrich Engels’i anma eyleminde gözaltına alınanlara açılan davalar sürüyor. 25 Temmuz’da saat 10’da Wuppertal Asliye Mahkemesi’nde gerçekleşen davanın konusu RJ’li bir gencin polise saldırdığı iddiası idi. Mahkemeye genç devrimciyle dayanışmada bulunmak için kalabalık bir dinleyici grubu da katıldı. 

Mahkemede, dayanışmada bulunan dinleyicilerin dışında, devletin “politik suçlar”da devreye soktuğu polisler de vardı. Polislerin üçü dışarıda şahit olarak beklerken, iki polis salonda dinleyicilerin arasında sivil olarak oturdu. 

Duruşmada ilk olarak hâkim gence yönelik “suçlamaları” okudu. Sonra savunmaya söz verdi ve yargılanan genç Engels’i anma eyleminde ilk kez böyle bir polis şiddetinin yaşandığını vurguladı. Baştan itibaren eylemi engellemeye yönelik belirtileri ve polisin vahşi tutumunu anlattı. Katılımcılara karşı saldırı ve suçlamaların haksız ve eylemin engellemesinin yasadışı olduğunu dile getirerek sözünü bitirdi.

Ardından, gencin gözaltına alındığı sırada polis tarafından yapılan kamera kayıtları izlendi. Hâkim savunmaya birkaç soru sorduktan sonra şahit olan polisi içeriye çağırdı. Polis, o günden bir şey hatırlamadığını, fakat yazdığı suçlamaların arkasında durduğunu söyledi. Kamera kayıtları tekrar izlendi ve hâkim polise o sahnelere yönelik sorular sordu. Videolarda suçlamaların hiç birisinin görülmediğini dile getirdi. Net bir cevap veremeyen polis, son olarak yazdığı şeylerin ve video kayıtlarının bağdaşmadığını itiraf etti. Hâkim polisi dışarıya gönderdi ve olaya birebir şahit olan başkasının olmadığını hatırlattı. Bundan dolayı avukatın da onayını alarak meselenin net olduğunu ve başka şahitlere gerek kalmadığını söyledi. Böylece Wuppertal mahkemelerinde ender olarak yaşanan beraat kararı alındı ve dava sonlandırıldı.

Duruşmanın ardından mahkeme karşısında kısa bir basın açıklaması düzenlendi. Duruşmaya ve eyleme BİR-KAR ve RJ’liler dışında MLPD temsilci de katıldı. Yapılan konuşmada davalarda bireyler için değil, her kesin demokratik hakları için mücadele edildiği ve bundan dolayı kolektif bir mücadele yürütüldüğü dile getirildi. Mücadelenin mahkeme salonlarında da eylemlerde de süreceği vurgulandı. 

Kızıl Bayrak / Wuppertal