30 Haziran'01
Sayı: 15


  Kızıl Bayrak'tan
  Konya Tatbikatı aynasından yansıyanlar
  ABD-İsrail-Türkiye ittifakı...
  Ek vergiler krizin yeni taksididir..
  Fazilet Partisi kapatıldı
  Sivasın katili sermaye devletidir
  Kamu emekçileri hareketi
  Sınıf hareketi
  Ölüm Orucu ile dayanışma etkinlikleri
  Kriz ve devrimci sınıf çizgisi/9
  PKK-DÇS: Teslimiyet ve tasfiye süreci derinleştiriliyor
  Otadoğu
  Kapitalizmin kadın sağlığına genel etkileri
   Uluslararası hareket
  Ölüm Orucu direnişçilerinden mektup
  Müzik ve politik mücadele
  Politik çıkmaza doğru sürüklenen ÖDP
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

  Kızıl Bayrak'tan...

 

Sermaye iktidarının ülkeyi pazarlama programı, tüm itirazlara, tüm tepkilere rağmen inatla ısrarla sürdürülmeye çalışılıyor. Emperyalizme tam kölelik yolunda hiçbir değer, hiçbir engel tanınmıyor. Hükümet cephesinde çıkan küçücük pürüzlerin bile İMF’nin araya girmesi, direktif vermesiyle çözümleniyor olması, bu uşak ruhlu yöneticilere dokunmuyor. Manda gönünden suratları kızarmak nedir bilmiyor. Telekom meselesi de diğerleri gibi yine İMF direktifiyle çözüme bağlandı. MHP’nin “erkek” ulaştırma bakanının horozlanması İMF’den gelen emre kadar sürebildi. Emir demiri kesti ve uzlaşma sağlandı. Bütün bunlar ortada iken, burjuva medya hala, “Telekom krizini Ecevit çözdü” şeklinde sunmaya çalışıyor. Ecevit’in katkısı olsa olsa “İMF’ye verdi&curen;imiz sözü tutmak zorundayız arkadaşlar, sorun çıkarmayın lütfen” demekten ibaret olabilir, ki, nitekim yaptığı da budur.

Kapitalist sınıf ve siyasal iktidarı cephesinde bunlar olup biterken, işçi sınıfı ve emekçiler cephesinde ise bu peşkeşe karşı öfke ve tepki günden güne birikiyor, büyüyor. Her fırsatta kendini ortaya koyuyor. Sahte sendika yasasına karşı direnen kamu emekçileri, özelleştirme ve kapatmalarla işlerinden olan, işleriyle birlikte kazanılmış haklarını kaybeden banka çalışanları, 3 ay boyunca ücretleri ödenmeyen Sümerbank fabrikalarının işçileri, eylemlerinde, emperyalizm karşıtlığını taleplerinin merkezine yerleştiriyorlar. İşçi sınıfı emperyalist tahakküm-kapitalist sömürü ve soygundan kurtuluş yolunda tüm ezilenlerin umudu olduğunu kanıtlamaya devam ediyor. Sloganların çok cılız olduğu, zar-zor duyulduğu, hatta çoğunluk tarafından hiç duyulmadığı söylenebilir. Doğrudur. Sesler henüz çok cılız olabilir. Burjuva medyan özel çabasıyla olduğundan da cılız gösterilebilir. Ancak madalyonun diğer yüzünde, işçi sınıfından yükselen bu itirazın, tek olumlu ses, tek onurlu ses olduğu gerçeği vardır.

Her olumlu ve onurlu tutum gibi, işçi sınıfının tutumu da yaygınlaşma, büyüme ve sonuçta kazanma şansı olan tek tutumdur. Bu tutumun sınıf ve emekçi kitleler arasında yaygınlaştırılması, örgütlü ve birleşik bir mücadeleye evrilmesi ise, sınıf devrimcilerinin, öncü ve sınıf bilinçli işçi ve emekçilerinin görev ve sorumluluklarına sahip çıkmalarıyla sağlanacaktır.