Anadolu Kartalı Tatbikatı... ABD-İsrail-Türkiye ittifakının
18 Haziranda başlayan tatbikat, 20 Haziran tarihli Hürriyette
böyle duyuruluyordu. Ancak devam eden günlerde, Hürriyet başta olmak üzere
medya, tüm hızıyla sürdüğünü bildirdikleri bu önemli tatbikatı
adeta ve birden unutuverdi. Bunu yeni bir andıç mı sağlamıştı,
yoksa çok da farklı olmayan Genelkurmay açıklaması mı etkili olmuştu,
bilinmez. Sonuçta, hangi yolla olursa olsun, düzen medyasının görevi düzenin
çıkarlarını korumak olduğuna göre, bu çıkarlar neyin gizlenmesini-neyin
reklam edilmesini gerektiriyorsa, medya onu yapacaktır ve yapmaktadır. Önemli olan, düzenin böylesine önemli bir tatbikatı gündem dışı tutmak
istemiş olmasıdır. Tatbikat Konyada, yani Türkiyenin göbeğinde
yapılıyor. Aynı haberlere göre, Konya 3. Ana Jet Üssüne, ABD,
İsrail ve Türk Silahlı Kuvvetlerine ait yaklaşık 150 uçak konuşlandırıldı.
Ve tatbikatta görev alan uçaklar 07.00-17.30 saatleri arasında Konya
3üncü Ana Jet Üssüne birer dakika arayla inip kalkıyor.,
Tatbikatla ilgili gelişmeleri Suriye, İran ve Irak da yakından takip
ediyor. Ve kuşkusuz, Avrupa başta olmak üzere tüm dünya takip
ediyor. Amerikan basını bunu, ABDnin jandarmalığının ve silah gücünün
bir propagandasına dönüştürebiliyor. Amerikan Associated Press Ajansının
yayınladığı bol fotoğraflı bir röportajda, İncirlik Hava Üssü, Iraka
yönelik 200 bin sortide kayıp vermeyen üs olarak reklam edilebiliyor. Demek ki, Türk medyasının suskunluk fesadı sadece iç kamuoyunu
hedefleyebilir, ki pek çok konuda olduğu gibi bugün olan da budur. Nedeni
ise yapılanın halkın aleyhine olmasıdır. Aslında ordunun konuya ilişkin açıklaması yeterince açıklayıcıdır.
Genelkurmayın, ABD ve İsrailin yeni geliştirdiği
silahların denenmesi, indirgenmiş uranyum ihtiva eden bombaların kullanılması,
100 metreden alçak uçuş yapılmasının kesinlikle tatbikat kapsamında
yer almadığı savunmasını, karşı saldırı izliyor: Sahip oldukları
çağdışı görüşleri, her fırsatta bir propaganda aracı olarak kullanmayı
amaç ve alışkanlık haline getirmiş bazı kimselerin, uydurdukları yalanlarla
halkı tedirgin etmeleri üzüntü vericidir. Varlığını, vatan ve ulusuna
adamış bulunan TSKnın halkına ve toprağına zarar verecek uygulamaların
içinde bulunduğunu ifade etmek, ancak bu yüce değerleri benimsemeyen,
çarpık ve çağdışı düşünce sahiplerinin hezeyanları olarak değerlendirilebilir. Tatbikat, ABD ve İsrailin de katılımıyla yapılıyor. Senaryosu,
İncirlik Üssüne yönelik olası bir füze saldırısı. Bir başka deyişle,
ABDnin tartışmalı füze kalkanı projesinin bir tatbikatı oluyor Anadolu
Kartalı. Tatbikatın hemen öncesinde toplanan NATO özel zirvesinde, Avrupalı
liderler, ABDnin Irak, İran, Kuzey Kore tehdidi gerekçesine
katılmadıklarını ve stratejik dengelerin korunması gerektiğini belirtmişlerdi.
Yani, ABD halihazırda Avrupalı emperyalistleri projesine dahil edebilmiş
değil. Ancak Konyadaki tatbikat da gösteriyor ki, emperyalist dünyanın
jandarması aslında kimseyi ikna etmek zorunda olmadığını düşünüyor. Yeni
silahların deneneceğinden de kimsenin kuşkusu olmamakla birlikte, açık
olan, tatbikatla yeni savunma kalkanı projesinin denendiğidir. Projenin adındaki savunmanın da kimseyi kandırması ya da
ikna etmesi mümkün değildir. Emperyalist haydutluğun çetebaşı ve dünya
halklarının başbelası ABD, savunma konumunda değil saldırı konumundadır.
Adını saydığı devletlerin ABDyi tehdit edebileceği iddiası son derece
gülünçtür. Bu ülkelerin halkları da, tıpkı dünyanın diğer ülke halkları
gibi, ABD emperyalizminin tehdidi altındadır. Özellikle Ortadoğunun,
stratejik konumu nedeniyle sürekli tehdit altındaki bölge konumunu daha
uzun bir süre (bir devrimle dengeler değişinceye kadar) koruyacağı açıktır. Türkiyenin ABD ile kölelik ilişkilerinin tarihi, NATO çerçevesinde
görev yapacak İncirlik ile ilgili ilk anlaşmanın yapıldığı 1954 yılına
kadar uzanıyor. 1969da imzalanan Türk- Amerikan Savunma İşbirliği
anlaşmasının 1975te bozulmasıyla NATO çerçevesinde kalan İncirlik,
29 Mart 1980de imzalanan anlaşmayla, ABDnin 39uncu Taktik
Grup Komutanlığı, Türkiyenin Tesis Komutanlığı (sonradan 10uncu
Tanker Üs Komutanlığı) adını almıştı. Görüldüğü gibi 80li yıllar, pek çok konuda olduğu gibi emperyalizme
köleliğin derinleştirilmesi konusunda da önemli bir dönüm noktasıdır.
O günden bu yana, 20 yılı aşan bir süreçte, sadece ülkede ABD hegemonyası
pekiştirilmekle kalmadı, Türk ordusu da Pentagonun Ortadoğudaki
maşası haline getirildi. ABD-İsrail-Türkiye askeri ittifakı tüm Ortadoğu
halklarını her geçen gün daha fazla tehdit eder hale geldi. Emperyalist haydutlar ve işbirlikçileri arasındaki bu kirli ittifak,
diğer yandan, bölge halkları arasında bir devrim ittifakını acil ve yakıcı
hale getirmiş bulunuyor. Zaten haydutların ittifakını kışkırtan da bölgenin
bir devrim toprağı olma özelliğini korumasıdır. Bölgenin herhangi bir
yerinde çakacak bir devrim kıvılcımının hızla yayılacağı ihtimali bu haydutları
tedirgin etmeye devam ediyor. Savunma kalkanı projesine gerekçe gösterdikleri
İran, Irak tehdidi, bu ülkelerin bugünkü devletlerinden duyulan bir endişeden
ziyade, bu ülke halklarında yer etmiş bulunan derin anti-emperyalist,
Amerikan karşıtı bilinçtir. Bölgede gelişecek her devrimci kalkışmanın,
kendi emperyalist çıkarlarını doğrudan tehdit edeceğinin bilinci ve kaygısıyla
hareket etmektedirler. Son kriz vesilesiyle tüm açıklığıyla ortaya çıkan ABD ile kölelik ilişkilerinin,
Türkiyeli işçi ve emekçilerin tepkisini çektiği oldu. Bu bilinçlenme,
Türkiye devriminin anti-emperyalist/anti-kapitalist niteliğini de göstermesi
açısından önemlidir. Türkiyeli devrimciler artık, her gelişmeyi İMF-ABD
karşıtı gösteriye vesile etmeye başlayan işçi sınıfı ve emekçi kitlelere
devrimimizin bu karakterini çok daha kolay anlatabileceklerdir. |
|||||