Habip Gül yoldaşa...
Bilinçli, inançlı ve Herkes düşlerinin büyüklüğü kadar özgürdür Habip yoldaşla birlikte olduğumuz bir aya yakın bir zamanı, dolu dolu geçirdiğimiz günleri tüm yoldaşlarla paylaşmak istedim. Habip yoldaşla ilk karşılaşmamız emekçilerin yaşadığı bir semtte olmuştu. Ben de çalışıyordum. Şu an tüm yaşadıklarımız gözümün önüne geliyor bir bir... İlk çıktığımız pratik faaliyet, fabrika önlerinde koşuşturmamız, işçi semtlerinde işimizi bitirdikten sonra işçi servislerine koşturmamız... Fakat ben o zaman yaptıklarımızın henüz tam bilincinde değildim. Habip yoldaşa çok güvenmiştim, onun gerçek bir devrimci olduğuna inanıyordum. Bana hep yoldaş demesi çok hoşuma gidiyordu. Artık onun yoldaşı olmuştum. Bitmek bilmeyen bir inancı, bir enerjisi vardı. Ben bazen karamsarlığa düşerdim. Bunu farkeder, Yoldaş ne oldu sana, seni iyi görmüyorum derdi. Ben, yoldaş, bu insanlar, işçiler ve emekçiler bizleri anlamıyorlar, bu da benim canımı sıkıyor dediğimde, Habip yoldaş tebessümle güler, bana sosyalizmi ve devrimi anlatırdı. Uzun bir konuşmanın ardından tekrar ikna olurdum. Habip yoldaş bir gün bana hiç unutamadığım bir örnek verdi: Yoldaş, düşünsene, karşında kocaman bir tarla var ve her tarafı sarp kayalık. Zararlı otlarla dolu, biçimi bozulmuş bir tarlayla karşı karşıyayız. Ya bu tarlayı temizleyip, ekip ürün alacağız, ya da bizler de bu tarla gibi olacağız dedi. Söyledikleri beni çok etkilemişti. Bundan sonra hep Habip yoldaşa kulak vermeye başlamıştım. Artık sık sık görüşüp pratik faaliyet yürütüyorduk. Yoldaştan büyük bir güç alıyordum. Daha bir olgunlaşmaya başlamıştım. Beni en çok etkileyen yönü ise, yoldaşın konuşmalarını pratikte uygulamasıydı. Bu onun dürüstlüğünden kaynaklıyordu. Üstlendiği görevde payına düşenin fazlasını yerine getiriyordu. Habip yoldaş böyle biriydi. Evet yoldaşlar, şu an neler gelmiyor ki aklıma... Ama ne yazsam sözcüklere sığmayacak. Bana öğrettikleri için Habip yoldaşa büyük bir şükran borçlu olduğumu söylemek istiyorum. Ölümsüz üç fidanın önünde saygıyla eğiliyorum. Anıları mücadelemizde yaşayacak. H. Ali Tecrite karşı eylem... Tecriti kaldırın, ölümleri durdurun! Adana İHD Cezaevi Komisyonunun her cuma yaptığı tecritin kaldırılarak Ölüm Oruçlarının son erdirilmesi ile ilgili oturma eylemi 10 Mayıs günü İHD binası önünde gerçekleştirildi. Yapılan açıklamada; F tiplerinde tecritin devam ettiği, tüm çağrılara rağmen yetkililerin tecritte ısrar ederek yeni ölümlere davetiye çıkardığı vurgulandı. Ayrıca işkence ve kaba dayağın devam ettiği belirtilerek, buna son örnek olarak, F tipindeyken tüberküloz hastalığına yakalanan ve tedavisi yapılmayan Hıdır Demir'in ölmesi gösterildi. Tek çözüm yolunun tecritin ortadan kaldırılarak, üç kapı-üç kilitin açılması olduğu belirtildi. Yaklaşık 50 kişinin katıldığı eylemde, Tecriti kaldırın, ölümleri durdurun!, Devrimci tutsaklar onurumuzdur!, İnsanlık onuru işkenceyi yenecek!, Üç kapı üç kilit açılsın, ölümler son bulsun! sloganları atıldı. Eylemden sonra Tohum Kültür Merkezinin hazırlamış olduğu Bir Su Damlasına Sığdırılan Yaşam adlı belgesel film gösterildi. SY Kızıl Bayrak/Adana Esenyurt İşçi Kültür Evinde anma... Denizler devrime ve sosyalizme aittir! Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan, katledilişlerinin 30. yılında Esenyurt İşçi Kültür Evinde 10 Mayıs günü yapılan bir etkinlikle anıldılar. Etkinlik Denizler hakkında hazırlanan metnin okunması ile başladı. Metinde şu noktalar vurgulandı: ... Bugün Denizlerin devrimci mücadele çağrısı her zamankinden daha önemli. Emperyalist saldırıların, sömürü ve zulmün boğucu bir hal aldığı, sınıf mücadelesinin giderek sertleştiği günümüzde onların direngen ve militan kimliklerini anlamak, yaşatmak genç kuşak devrimcilerinin ve sınıf hareketinin en önemli ihtiyaçlarından biridir. ... Çünkü onlar, yapabileceklerinin en fazlasını yaptılar. Reformizm ile sert bir çatışma ve kopuş yaşayarak kendilerinden sonra gelenlere devrimci mücadele ve devrimci kimliğin nasıl olması gerektiğini anlattılar. Yaşamlarıyla olduğu gibi ölümleriyle de örnek oldular... Daha sonra sahneye çıkan müzik grubu yıllardır süren devrim mücadelesinin kızıllığından süzülüp gelen türkü, marş ve şiirleri seslendirdi. Müzik dinletisinin ardından etkinlik sona erdi. SY Kızıl Bayrak/İstanbul
Süreklileştirilmiş faaliyet hedefe yakınlaştırır 1 Mayıs faaliyetinin ardından komünistlerin işçi ve emekçi kitlelere seslenmeyi hedefleyen faaliyetleri devam ediyor. 1 Mayıs faaliyetinin yoğunluğu içerisinde kazandığmız refleksler ve taşıdığımız coşkuyla yine Anadolu yakası E-5 yolunu afişlerimizle donattık. Afişlerimiz içerisinde son süreçte sınıfın güncel yakıcı sorunu ve istemi olan iş güvencesi ile ilgili Herkese iş, tüm çalışanlara iş güvencesi!; özellikle kamu emekçilerine seslenen Tüm çalışanlara grevli, toplu sözleşmeli sendika hakkı!; ABD destekli siyonist vahşete karşı Filistin İntifadasına desteğe çağıran Filistin halkıyla dayanışmaya!; düzeni teşhir eden ve emekçileri taraf olmaya çağıran Kahrolsun sermaye iktidarı, Yaşasın sosyalist işçi-emekçi iktidarı! ile Sınıfa karşı sınıf, düzene karşı devrim, kapitalizme karşı sosyalizm! şiarlarını içeren afişlerimizi Anadolu yakası E-5 de, Acıbadem Köprüsüne 60, M. Dayan geçidine 20, Taşıtlar Sitesine 20, Göztepe Köprüsüne 23, Bostancı Köprüsüne 30, Maltepe Köpr&uum;süne 20, Gülsuyu Köprüsüne ve trafoya 50, Köy Hizmetleri geçidine 15 adet toplam ikiyüz elli civarında afişimizle binlerce emekçinin geçtiği güzergahları yeniden süsledik. Kuşkusuz bu çalışmamız genel bir propaganda faaliyeti niteliğindedir. Afişle sınırlı kaldığı ölçüde ise faaliyetin propaganda düzeyini aşamayacağı kesindir. Yürüttüğümüz bu genel propagandanın etkilerini toplamanın yolu yüzümüzü kitlelere dönebilmek, somut ilişkiler geliştirebilmek ve kalıcılaştırmayı başarabilmektir. Ancak bunu başarabildiğimiz oranda toplum düzeyinde gerçek bir güç olabileceğiz. Yaşasın devrim ve sosyalizm! Anadolu Yakasından komünistler
Nevşehir Cezaevinde 1 Mayıstan bu yana Nevşehir Cezaevinde bulunan siyasi tutsaklar yoğun bir saldırıyla karşı karşıyalar. Siyasi tutsaklara sayım adı altında tek sıraya geçme, sayımda sırasını söyleme dayatılmaktadır. Bu uygulamaya karşı konulduğunda da yoğun işkence yapılmaktadır. Ayrıca cezaevi kantininden çamaşır vb. ihtiyaçların giderilmesi, sınırlı sayıda elbise verilmesi gibi uygulamalar başlatılmıştır. İki ayrı koğuşta tutulan siyasi tutsaklar toplam 11 kişidir. PKK davasından tutuklu 5 kişi dışında diğer tutsaklara yönelik işkence 1 Mayıstan beri sürmektedir. Başlangıçta tek koğuş bulunurken, şimdi cezaevi idaresince iki koğuş şeklinde ayrılmıştır. Tutsakların sağlık durumları hakkında sağlıklı bilgi edinilememektedir. |
|||||