10 Mayıs'03
Sayı: 18 (108)


  Kızıl Bayrak'tan
  ABD azarlıyor, uşakları hazırola geçiyor!
  Kölelik yasası TBMM Genel Kurulu'nda madde madde geçiyor...
  İşçi ve emekçilerle röportajlar...
  Kölelik yasasına karşı ilk tepkiler...
  1 Mayıs ve sınıf hareketi
  Filistin halkına onur kırıcı bir teslimiyet dayatılıyor...
  Amerikan emperyalizmi açık tehdit diplomasisine hız verdi
  Türkiye'nin Kıbrıs politikası iflas etti
  Sağlık işçilerinden çağrı:
  Saldırılara karşı mücadele barikatlarını örelim!
  Haydut takımının başı Bush'un "zafer konuşması"...
  ABD'nin Avrupa'nın göbeğinde egemenliğini yeni güçlerle inşa girişimi
  Bingöl'de önce kamu binaları çöktü!
  Deprem, ölüm ve acı kader mi?
  Fransa'da eğitim alanında eylem dalgası!
  '68'in ve Denizler'in devrimci mirasını sahiplenmek!
  Deniz, Hüseyin ve Yusuf için mesaj
  ODTÜ'de Alternatif Şenlik...
  Devlet güdümlü "Türk Solu" güruhu
  Hiçbir güç devrimci faaliyetimizi engelleyemeyecektir!
  İTÜ Şenliği nereye?
  1 Mayıs ve kamu emekçi hareketi...
  Liseli gençlik ve 1 Mayıs
  Mücadele postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 
Deniz, Hüseyin ve Yusuf için mesaj

Türkiye devrimci gençlik hareketinin üç önderi Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ı, ışıklı bir sonsuzlukta son yolculuklarına uğurladığımız günden bu yana otuz bir yıl geçti. Onlar yine her zaman olduğu gibi kendileri için gönlümüzde kurduğumuz tahtlarda oturuyorlar. Toplumsal yaşamımızda ve dünyada olup biten tüm olaylar bize onları anımsatıyor. Bir çocuğun gülüşü ya da ağlayışından emperyalizmin Irak saldırısına kadar insancıl ya da barbarca tüm olayları beraber yaşıyoruz. Bu da olaylara onlarla aynı gözle bakışımızdan, aynı dünya görüşünü paylaşmamızdan kaynaklanıyor.

Bu dünya görüşüne göre, emperyalizm kapitalist sistemin zorunlu bir uzantısı ve aşamasıdır. Savaş emperyalizmin ayrılmaz bir parçasıdır. Başka bir deyişle, emperyalizm savaşsız yaşayamaz. Kapitalizmin tarihi bunun örnekleri ile doludur. Savaşı ve onun getirdiği öldürümü, açlığı, yoksulluğu istemiyorsak emperyalizme karşı savaşmak ve onu ortadan kaldırmak zorundayız.

Emperyalizm baskı, sömürü ve kan demektir. Öldürüm, yalan, tehdit ve benzeri yöntemler onun vazgeçilmez özellikleridir. Bütün bunlar yüzyıllardan beri özgürlük maskesi altında uygulanagelmektedir. Irak’a özgürlük ve demokrasi getirme yalanı gibi.

İnsanlığın mutluluğu için kullanılması gereken teknoloji, dünya sermaye sınıflarının elinde bir ölüm makinesine dönüşerek Irak halkının üzerine haftalarca ölüm yağdırdı. Okulları, hastaneleri, pazaryerlerini harabe haline getirdi. Mezopotamya uygarlığının korunduğu müzelerin ve tüm yapıtların yağmalanmasına ve tahribine göz yumdu. Böylece bir uygarlık yok oldu.

Artık maske düştü kel göründü. Önümüzde “hak”ın yerine “güc”ü, demokrasi yerine barbarlığı koyan ve dünyaya egemen olmak isteyen bir canavarlık sistemi var. Bu sistem, geçmişte Hiroşima’da, Nagazaki’de ve Vietnam’da insanlığa karşı soykırım ve savaş suçları işledi. Hiroşima’da 400 bin günahsız insanı öldürdü. Vietnam Savaşı’nda ölenlerin sayısının 2 milyondan fazla olduğu biliniyor. Tarih emperyalizmin sabıkaları, cinayetleri ve savaş suçlarıyla doludur. Nürnberg ve Russell mahkemeleri ve kararları unutulmamalıdır.

Deniz Gezmiş ve arkadaşları, bütün bunların bilinciyle yaşamları boyunca emperyalizme karşı savaşmışlardır. İstanbul’da Dolmabahçe’ye çıkan Amerikan deniz piyadelerini denize dökmüşlerdir. ODTÜ’ye gelen Amerikan yönetiminin Vietnam’da yaptığı soykırımın organizatörlüğünü yapan ve bu nedenle “Vietnam Kasabı” adı ile ün salan Amerikan Büyükelçisi Commer’in arabasını yakmışlar, onu yuhalayarak protesto etmişlerdir.

Yine onlar, idam sehpası altında son nefeslerini vermeden önce yaptıkları konuşmalarda; “Kahrolsun emperyalizm, yaşasın Marksizm’in-Leninizm’in yüce ilkeleri” sözlerini haykırmışlardır.

Bushlar, Blairler şimdilerde büyüklük ve güçlülük psikozu içinde bunları düşünemiyorlar. Gözlerini çıkar, petrol ve dünya egemenliği bürümüş. Ama tarih unutmaz. Onlar uzak olmayan bir zamanda yargılanacaklar, tarihin insanlık suçluları listesinde yerlerini alacaklar.

Bir halk türkümüz şunları söylüyor;

“Eşkıya dünyaya hükümdar olmaz!”

Bugüne dek iki paylaşım savaşı yaşadık. Üçüncüsünün eşiğindeyiz. İkinci Dünya Savaşı sonrasında Einstein’a sormuşlar: Üçüncü dünya savaşı nasıl olacak? diye. Einstein şu yanıtı vermiş:

“Üçüncüsünün nasıl olacağını bilemem ama dördüncüsü oklar ve yaylarla olacak.”

Büyük düşünür sanki bugünü görmüş gibi...

Denizlerle, Yusuflarla, Hüseyinlerle birlikte o günleri, yani bugünkü savaş suçlularının da yargılandıklarını görecek ve yaşayacağız. Bu bir hayal değil insanlık tarihinin bize öğrettiği derstir.

Emperyalizme karşı barış için savaşanların yolları açık olsun.

Onları bugün de bağrımıza basıyoruz.

Sözlerimi Nâzım’ın şu dizeleriyle bitirmek istiyorum:

“Ben elimi size verdim
Size verdik biz elimizi
kucaklayın bizi
Avrupa’nın san-külotları...
Sürelim yan yana bindiğimiz al atları!
Menzil yakın
Bakın
kurtuluş günü artık sayılı.
Önümüzde şarkın gelecek inkılap yılı
bize kanlı mendilini sallıyor.
Al atlarımız emperyalizmin göbeğini nallıyor.”

Halit Çelenk
(Evrensel, 6 Mayıs 2003)



İHD’ye dönük baskılar protesto edildi...

“Baskılar bizi yıldıramaz!”

İHD Genel Merkez ve Ankara Şubesi’nin basılarak bilgisayar, dosya ve her türlü dökümanlarına el konması İHD İstanbul Şubesi önünde protesto edildi.

7 Mayıs günü saat 12:30’da İHD İstanbul Şubesi önünde bir araya gelen yaklaşık 100 kişi ile basın açıklaması eylemi gerçekleştirildi. İHD İstanbul Şube Başkanı tarafından yapılan açıklamada şunlar söylendi:

“İnsan Hakları Derneği kurulduğu günden bu yana sürekli olarak devletin ve insan hakları ihlali işleyen güçlerin hedefi olmuştur. Bugüne kadar, derneğimizin üye ve yöneticilerine yapılan silahlı saldırılarda, 13 üye ve yöneticimizi kaybettik. Şubelerimizin çoğu polis tarafından defalarca basılarak arandı. Yöneticilerimiz hakkında dernek faaliyetlerinden dolayı yüzlerce dava açılmıştır. Sistem; işkenceyle mücadeleye, düşünce özgürlüğüne, hak taleplerine karşı tahammülsüz olduğu için mağdurların, ezilenlerin sesi olmayı başarmış olan İnsan Hakları Derneği’ne tahammülsüzlük gösteriyor...”

Açıklamanın ardından “Baskılar bizi yıldıramaz!” ve “İnsan hakları susmayacak!” sloganları atıldı.

SY Kızıl Bayrak/İstanbul