28 Mayıs 2005
Sayı: 2005/21 (21)


  Kızıl Bayrak'tan
  Her yerde devlet terörü ve her yerde saldırı!
  Ordu buyurdu, cüppeliler ipi çekti,
Eğitim-Sen’e kapatma kararı verildi
  Yargıtay'ın Eğitim-Sen kararı; İnkar politikasına devam!
  Eğitim emekçilerinin eylemlerinden
  Kapatma kararına karşı eğitim emekçileri alanlarda
  Seydişehir direnişi
  İSDEMİR’de TİS kazanımla sonuçlandı
  Kamu TİS görüşmeleri başladı
  İşten atılan Coca-Cola işçileri direnişte!
  AKP hükümeti Beyaz Saray yolunda...
  Yeni Türk Ceza Kanunu 1 Haziran’da yürürlükte
  Derviş evine döndü!
  Güney Kürdistan sorunu üzerine
tamamlayıcı düşünceler/2
(Orta sayfa)
  KESK Kongresi/Yüksel Akkaya
  Arap halkı Sünni-Şii çatışmasına
sürüklenmek isteniyor
  Caferi’yi ağırlayan işbirlikçiler
Washington’daki efendilerine
yaranmaya çalışıyor

  Kontra şefleri koruyan Bush yönetimi Havana ve Caracas’ta protesto
edildi

  Özbekistan; Emekçi halkların örgütlü gücü
zorba diktatörlerden hesap soracaktır!
  Almanya’da eyalet seçimleri ve SDP’nin çöküşü
  Bir kez daha “savaş” üzerine
  İ.Ü.'’nde militan yaz okulu eylemi
  Sakarya’da faşist saldırılara karşı yürüyüş
  19 Aralık davası
  İşçi Kültür Evleri; Etkin bir kampanya hazırlığı
içindeyiz
  Basından
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

19 Aralık davası…

Devlet katillerini koruyor!

Kamuoyunda oluşan tepkiler ve devrimci tutsak yakınlarının şikâyeti üzerine köşeye sıkışan sermaye devleti, bu tür durumlarda çokça kullandığı yönteme başvurdu. Operasyonlara katılanlar hakkında cumhuriyet savcılarının soruşturma açma istemlerine Adalet Bakanlığı usulen izin verdi. Savcılık soruşturmaları yoluyla zevahiri kurtarmak isteyen sermaye devleti, bir yandan da katliama maruz kalan devrimci tutsaklara dönük davalar açtı.

Eyüp Cumhuriyet Savcılığı 19 Aralık katliamına yönelik olarak soruşturma başlattı. Eyüp Cumhuriyet Savcılığı İstanbul Valiliği'nden 19 Aralık katliamında yeralan personelin kimlik bilgilerini istedi. 2,5 yıldır istenen kimlik bilgileri hala savcılığa ulaşmadı. İstanbul Valiliği, Bölge İdari Mahkemesi'nin Eyüp Cumhuriyet Savcılığı'nın isteminin yerinde olduğu kararına rağmen, katilleri koruma tutumunu sürdürüyor, soruşturmanın önünü tıkıyor.

Eyüp Cumhuriyet Savcılığı operasyonda görevli personelin açık kimliklerinin Bölge İdari Mahkemesi kararına rağmen verilmemesi üzerine ikinci kez İstanbul İdari Mahkemesi'ne başvurdu. İstanbul Valiliği'nin katilleri koruma yönündeki açık tutumuna itiraz etti. Bunun üzerine idari mahkemede dava tekrar görülmeye başlandı.

Devrimci tutsakların katledilmesinin üstünden 5 yıla yakın bir zaman geçti. Hala mahkemeye çıkarılmayan katiller görevlerinin başındalar. Bir dizi davada olduğu gibi (Buca, Ümraniye, Diyarbakır) bu dava da zaman aşımına uğratılmak isteniyor.

19–22 Aralık tarihleri arasında 20 cezaevinde aynı anda başlatılan operasyonlarda devrimci tutsaklar, Naziler'e rahmet okutacak katliam ve işkencelere maruz kalmışlar, 28 devrimci tutsak vahşice katledilmiş, yüzlercesi yaralanmıştı.

İstanbul Valisi katillere sahip çıktı!

İstanbul Bölge İdari Mahkemesi'nin dört kez İstanbul Valiliği'nden savunma istemesinin ardından, 2 Nisan 2005'te, İstanbul Valisi Muammer Güler'in altında imzasının bulunduğu savunma metni savcılığa ulaştı. Savunma metninde, “jandarma personeli aşırı ve orantısız güç kullanmamıştır, kendisine verilen emirlerin dışına çıkmamıştır” denildi. Valilik bu tutumuyla hem katliamları savundu, hem de jandarmaların kimliklerine ilişkin bilgiler vermeyerek katiller sürüsünü himaye etti. Bunun üzerine dosya İstanbul İl Jandarma Komutanlığı'na gönderildi. İl Jandarma Komutanlığı operasyona katılanlarla ilgili herhangi bir bilgisi olmadığını bildirmekle yetindi. Katillerin korunması tutumunu sürdürdü. Tüm bu süreçlerde İstanbul Valisi ve İl Jandarma Komutanlığı, devletin devrimcilere yönelik katliamcı yaklaşımına uygun bir tutum sergiledi.

Devletin katliam geleneği

Cezaevlerine yönelik katliamlar faşist devletin on yıllardır süren sistematik tbir politikasıdır. Geride bıraktığımız on yıllık zaman dilimi içinde onlarca devrimci tutsak katledildi, yüzlercesi yaralandı.

26 Eylül ‘99'da Ankara Ulucanlar Hapishanesi'ne yapılan vahşi saldırı sonucunda on devrimci katledildi, onlarcası yaralandı. Hala Ulucanlar katliamında doğrudan rol alan katillerin yargılanması sürüyor. Öte yandan katliama maruz kalan devrimci tutsaklar arkadaşlarını öldürme iddiasıyla binlerce yıla varan ceza istemleriyle yargılanıyorlar.

5 Temmuz 2000 tarihinde Burdur Hapishanesi'ne yönelik yapılan operasyon sonucunda onlarca devrimci tutsak yaralandı. İş makinesiyle yapılan müdahale sonucunda Veli Saçılık isimli devrimci tutsağın kolu koptu. ‘95'te Buca Hapishanesi'ne yönelik katliam sonucunda 3 devrimci tutsak katledildi, onlarcası yaralandı. 4 Ocak ‘96 tarihinde Ümraniye Cezaevi'nde 4 devrimci tutsağı katleden de aynı devletti. Tüm bu katliamların sorumluları, tıpkı 19 Aralık katliamının sorumluları gibi, ellerini kollarını sallayarak serbestçe dolaşıyor, resmi görevli olarak maaş alıyor, devletin yeni katliam ihtiyaçları çerçevesinde görev bekliyorlar.

Faşist sermaye devletinin tarihi işçi sınıfı ve emekçilere yönelik katliamların tarihidir. Sermaye devletinden katilleri yargılamasını beklemek ölüden gözyaşı beklemekle eş değerdir. Katilleri korumak, yargılamamak, yargılamak zorunda kaldığı koşullarda ise aklamak sermayenin faşist devletinin geleneksel tutumudur.

------------------------------------------------------------------------------------------

İzelman işçileri sakal bırakma eylemine başladı

Büyükşehir Belediyesi ile yaptıkları görüşmelerden bir sonuç alamayan İzelman işçileri, 24 Mayıs günü Konak Kemeraltı girişinde yaptıkları basın açıklamasıyla sakal bırakma eylemi başlattılar. Ayrıca İzmir halkına yönelik bir bildiri çıkararak haklı mücadelelerine destek istediler. Bildirilerinde şu sözlere yer verdiler:

“İzelman Şirketi İzmir'de kent içi ulaşım, temizlik, park-bahçe, çevre, sağlık, oto park, su ve kanal gibi önemli belediye hizmetlerini üreten bir belediye şirketidir. İzelman işçileri tüm İzmir halkına belediyenin görevi olan ve İzmir'in yaşamasını sağlayan her türlü hizmeti sunmaktadırlar.

Yaklaşık 6 aydır İzmir Büyükşehir Belediyesi ile sendikamız arasında süren toplu iş sözleşmesi görüşmelerinde şu ana kadar anlaşma sağlayamadığımız için, yasal zorunluluk gereği grev kararı almak zorunda kaldık. Büyükşehir Belediyesi ile görüşmelerimiz devam etmektedir.

Bizim Büyükşehir Belediyesi'nden temel isteğimiz, Belediye'de ve Belediye'ye bağlı diğer kuruluşlarda bizimle aynı işi yapan ve büyük çoğunlukla aynı işyerini paylaştığımız diğer işçi kardeşlerimizle aynı ücreti almaktır.

Kısacası istiyoruz ki, Büyükşehir Belediyesi'nde “eşit işe eşit ücret” olsun; aynı değerde emek üreten işçiler arasında farklılık ve ayrım olmasın...”

Kızıl Bayrak/İzmir

-------------------------------------------------------------------------------------------

Mayıs şehitlerini andık...

“Öldüler ama yenilmediler!”

Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan güçlü bir devrim arzusu ve inancı ile donanmışlardı. Faşizme ve emperyalizme karşı sınırsız bir kin ve öfke ile doluydular. Devletin baskı ve zulmüne, sömürüsüne, emperyalist yağma ve kölelik ilişkilerine başkaldırdılar. Her zaman da en önde yürüdüler. ‘71 devrimci hareketi içerisinde yeralan diğer önderleri, Mahirler, İbrahimler de dönemin önderleri arasındaydılar.

Onların devrimci mirası devrime ve sosyalizme aittir. Bundan hareketle 22 Mayıs günü Şahintepe İşçi Kültür Evi'nde bir anma gerçekleştirdik. Devrimci miras ve değerleri sahiplenmek, onu genç kuşaklara aktarmak bizim için bir görev ve sorumluluktur.

Etkinlik günü programımızın sunulmasının ardından devrim mücadelesinde şehit düşenler anısına bir saygı duruşu gerçekleştirdik. Açılış konuşmasında devrimci önderlerin hayatı ve mücadelesinden kesitler sunuldu. Daha sonra bir dostumuz şiir okudu. Sinevizyon gösterimiyle devam eden etkinliğimiz marş ve halaylarla bitirildi.

Şahintepe İşçi Kültür Evi