03 Eylül 2005
Sayı: 2005/35 (35)


  Kızıl Bayrak'tan
  Ters tepen oyunlar ve büyüyen korkular
  Genelkurmay Başkanı'nın 30 Ağustos açıklamaları üzerine
   İncirlik yürüyüşü
  İncirlik yürüyüşü ve destek eylemleri
  Batman'da 20 bin kişi Hasan İş'i uğurladı
Özelleştirme tekelleşmeye hizmet ediyor
Kamuda toplu görüşme oyunu bitti
  Demokratikleşme paketlerinden yeni saldırılar çıkıyor
  Ekim Gençliği; Yeni döneme güçlü bir başlangıç için!
  TİSK:Sendikaya dost(!), işçi sınıfına düşman!
  "Sen 'sen' ol" ihanete geçit verme
  Ümraniye İşçi Kurultayı faaliyetlerinden...
  Küçükçekmece İşçi Kurultayı çalışmaları
  Sınıf çalışmasının sorunları ve kurultay çalışması
  Irak işgalindeki başarısızlık gizlenemiyor
  İşgalciler Irak'ı kaosa sürüklüyor

  Filistin direnişini bitirme planları tutmayacak

  Dünya Katolik Gençlik Günü ve gösterdikleri
  AKP H ükümeti "ucuz konut" adı altında emekçileri kandırıyor
  Türkiye'de aydın olmak!
  İçi boşaltılan kavramlar: Savaş ve barış!
  Düzene mahkum olmaktansa düzenin mahkumu olmak yeğdir
  Genç komünistlerin deneyimlerinden
  Bültenlerden / GOP İşçi Bülteni
  Emniyet gençleri "sevmeye" çağırıyor...
  İspanya'nın kızıl karanfili; Garcia Lorca
  Basından: Savaş bitiyor / Y. Türker
  Mücadele Postası

Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın


 

AKP hükümeti “ucuz konut” adı altında emekçileri kandırıyor...

Sermaye devleti yeni vurgunlar peşinde

Her an olabilecek büyük bir deprem riskiyle karşı karşıya olan İstanbul'un dört bir tarafında binalar yükseliyor. İstanbul Büyük Şehir Belediyesi ve Başbakanlık Toplu Konut İdaresi'nin (TOKİ) ortak yaptığı bu konutlar cafcaflı kampanyalar eşliğinde gündemde tutuluyor. Bir “Amerikan rüyası” olduğu söylenen ve adına Mortgage denen bu sisteme göre, dar gelirli emekçiler düşük faizli uzun vadeli taksitlerle kira öder gibi ev sahibi olabileceklermiş!

Geçtiğimiz günlerde Hazine, Maliye, Sanayi bakanlıkları ile Devlet Planlama Teşkilatı (DTP) ve Sermaye Piyasaları Kurulu'ndan oluşan Ekonomi Koordinasyon Kurulu (EKK), Başbakan Yardımcısı Abdullatif Şener başkanlığında toplandı. Şener yaptığı açıklamada, inşaat ve emlak piyasasında büyük canlanmalar yaratacak olan Mortgage sisteminin yasa taslağı üzerinde uzlaştıklarını, meclisin açılmasıyla bu taslağın meclise sunulup yasalaşacağını söyledi. Şener ayrıca Türkiye'de inşaat sektörüne “hızla konut yapmaları”, belediyelere ise “arsa üretmeleri” çağrısında bulundu. Anlaşıldığı üzere bu proje Türkiye genelinde uygulanacak.

Peki “Kentsel Dönüşüm Projesi” kapsamında gündeme getirilen ve Dünya Bankası'nın belli kredi dilimleriyle destek sunacağı söylenen “Mortgage” sistemi nasıl işleyecek? Bu sistemin maddelerini incelediğimizde nasıl bir vurgunla karşı karşıya olduğumuzu açığa çıkıyor!

Sabah'ın 28 Ağustos tarihli sayısında Mortgage sisteminin nasıl işleyeceğine dair şu bilgiler yer alıyor:

* Sade vatandaş kesesine göre müteahhitten ev alacak.

* Mortgage Kanunu ile “Gayrimenkul Değerleme Uzmanlığı” adıyla oluşturulacak profesyoneller evin değerini belirleyecek.

* Evin değerinin en az dörtte biri peşin ödenecek. Kalan kısmı için ise bankalar devreye girecek.

* Tüketiciler kendi konumlarına göre sabit veya değişken faiz tercih edebilecek. Eğer tüketici değişken faizli seçeneği kabul ederse düşen enflasyon ortamının avantajlarından yararlanabilecek. (Ya da tersinden yükselen enflasyon veya 2001 Şubat krizi gibi durumlarda kazığı da yiyebilecek.)

* Bankalar kredi karşılığı ipotek senedi düzenleyecek. İpotek kredili konutlar zorunlu olarak sigortalandırılacak.

* İpotek senetleri bir havuzda toplanacak. Bunun için İpotek Finans Kuruluşu (İFK) kurulacak.

Buraya kadar dar gelirli vatandaşın lehine normal bir işleyiş gibi gözüken bu sistemde vatandaşımız borcunu ödemediği/ödeyemediği koşullarda ne oluyor? Tabii ki o da düşünülmüş.

* Ödeme riski konusunda sigortacılık sistemi devreye girecek. Eğer kişi iki ay içinde yükümlülüğünü yerine getirmezse gayrimenkul elden çıkarılacak.

* Bankalar ellerindeki ipotekleri komisyon karşılığı İFK'ya satacak.

* İFK, ipotek senetlerini menkul kıymete dönüştürecek. İpotek senedi üzerinden varlığa dayalı menkul kıymet ihraç edecek. İpotek Yatırım Kuruluşları da alacağa dayalı menkul kıymetleri borsada ihraç edecek.

Maddelerden de anlaşıldığı gibi sermaye devleti emekçilere dağıttığı sahte umutlar üzerinden yeni bir vurgun kapısı aralıyor. Kentsel Dönüşüm Projesi kapsamında emekçilerin yaşamaya zorlandıkları ucuz binaların sağlamlığı da bu dolandırıcılığı belgeler nitelikte.

Evlerin zeminleri beton ve alt katlar rutubet içinde, küçük bir yağmurda içeriyi su basıyor. Bina ve çeredeki eksikliklerden şikayet edenlere ise “kendiniz yapacaksınız” deniyor. Kira ödemesinin geciktirildiği her günün faizi olarak 10 milyon ödemek zorunda bırakılan emekçiler, üç ay boyunca kira ödemedikleri durumda ise, savcılık kararıyla kapı önüne konulacaklar. 100 bin evi tapusu olmadığı gerekçesiyle yıkan Büyükşehir Belediyesi, bu evleri peşin para ile satın alanlara hala tapu vermiş değil!

Bu binalar en ucuz ve kalitesiz malzemelerle inşa edilerek “konforlu” diye yutturulmaya çalışılıyor. 100 binden fazla yapıyı depreme dayanaksız, tapusuz ve sağlıksız olduğu gerekçesiyle yıkmaya başlayan Büyükşehir Belediyesi, dere yatağında diye konutları yıktığını iddia ediyor ama kendi yaptığı konutları bir başka dere yatağına yapıyor. Emekçileri oralara yerleştiriyor. Bunun en bariz örneği Toplu Konut İdaresi'nin (TOKİ) Çobançeşme'de inşa ettiği toplu konutların dere yatağında bulunuyor olmaları. Temeli sağlam olmayan bu binaların en küçük bir depremle moloz yığınına dönmemeleri için hiçbir neden yok.

‘99 depreminde insanların diri diri gömülmesine göz yuman, cesetler üzerinden rant elde etmenin peşinde koşan, toplanan onca yardımı yağmalayan sermaye devletinin bu gerçeği orta yerde duruyorken, emekçilerin konut sorununu çözebilir mi? Dahası ‘99 depreminden sağ çıkan insanlar hala prefabrik evlerde ve çadırlarda yaşamak zorunda bırakılıyor. İstanbul'un her an büyük bir deprem yaşayabileceği gerçeği bilinmesine rağmen hiçbir şey yapmayan sermaye devleti konut sorununu çözebilir mi? AKP'nin, sermaye devletinin amacı yeni rant ve vurgun alanları açmaktan başka bir şey değildir.

Miladını çoktan doldurmuş olan ve yapısal krizlerle debelenen kapitalist sermaye düzeni, emekçilerin konut sorununu çözemez. Herkese ihtiyacına göre sağlıklı, ucuz, dayanaklı konut ancak sosyalizmle mümkün olacaktır. İşçi sınıfının partisi, devrimden sonra konut sorununu şu şekilde çözmeyi hedeflemektedir:

“Burjuvaziye ait kamulaştırılmış konutlar işçilerin ve emekçilerin kullanımına sunulur. Herkese ihtiyacına uygun sağlıklı ve güvenli konut sağlanır. Kira ödemeleri (elektrik, su ve ısınma gibi temel ihtiyaçlar da dahil) en aza indirilir ve zamanla kaldırılır.

“Konut yapım projelerinde dengeli ve sağlıklı bir kent yapımı ihtiyacı özenle gözetilir. Kentleşme kırsal kesime doğru yaygınlaştırılır. Eski düzenden miras kentsel yığılmalar planlı bir müdahale ile giderilir. Toplu taşımaya dayalı ücretsiz kent içi ulaşım esas alınır.” (TKİP Programı, C. Toplumsal Sorunlar Alanında, madde 4, s. 39)