9 Mayıs 2008 Sayı: SİKB 2008/19

  Kızıl Bayrak'tan
  İşçi sınıfı ve emekçilerin öfkesini büyütelim!
   Kandil’in bombalanmasıyla ABD planı yeniden yürürlükte!
1 Mayıs Taksim direnişi ruhunu kuşanalım!
1 Mayıs direnişi ve CHP’nin hesapları!
1 Mayıs eylemlerinden...
Devrimci 1 Mayıs Platformu’ndan açıklama:
  Zulmün borazanı dinci–gerici medyanın
1 Mayıs’a kin kusma ayini!
  Denizler’i savunmak, devrimi savunmaktır!
  Devrimci mirası yaşatmak,
daha ileriye taşımakla mümkündür!
  Taksim kararlılığının kazanımları
  1 Mayıs gözlemlerinden...
  Faşist zorbalardan hesap sorma zamanı…
  Gençlik hareketinden...
  Adana Sanayi İşçileri Kurultayı Sonuç Bildirgesi...
  İşçi ve emekçi hareketinden...
  Dünyadan...
  1 Mayıs: İslami faşizmin turnusol kağıdı
Yüksel Akkaya
  1 Mayıs 2008’in öğrettikleri
M. Can Yüce
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

1 Mayıs gözlemlerinden...

Şişli Meydanı’nda emekçilerin kararlılığı!

Eğitim emekçileri olarak işçi ve emekçilerin 1 Mayıs kutlamalarında simgesi haline gelen Taksim’e çıkma kararlılığımızı çalıştığımız işyerinden sabah 08:30 sularında 60 kişiyle toplu çıkış yaparak başlattık. Toplanma yeri olarak belirlenen alana geldiğimizde beklediğimiz manzarayla karşılaştık. Polis her yeri işgal etmişti.

Alana giden tüm cadde ve sokakların polis ablukası ve barikatlarıyla kapatılması nedeniyle, belli bir noktaya kadar tek tek giriş yapabildik. Diğer sendika şubeleriyle buluştuk. Kitleyle buluşmak için önümüzdeki barikatı aşmamız gerekiyordu ve yüklendik. Yüklenmemiz yoğun gaz atışlarıyla karşılandı. Bu sırada ilk darbelerimizi de almış olduk.

Polis saldırısı sonucu kitle dağıldığı koşullarda Aksaray SES kriz bölgesi olarak belirlenmiş ve arkadaşlarımızla burada buluşmak üzere sözleşmiştik. Birleştiğimiz kitleye polis bir kez daha saldırdı. Burada da süren çatışmanın ardından atılan gaza karşı koyamayan kitlemiz dağıldı. Başlatılan telefon trafiğiyle beraber dağılan kitle bulundukları alanlardan Kurtuluş Caddesi üzerindeki otobüs duraklarında tekrar toparlandı. Saldırı sonucu yaralanan ve gazdan etkilenen arkadaşlarımıza müdahale ettik. Kitle bir parça kendini topladıktan sonra tekrar barikata yüklenme hedefiyle yürüyüş başlatıldı. Kurtuluş Caddesi’ndeki son duraktan ilerledikçe sayı artarak sürdü. AGOS’un önünde bulunan kitleyle birleşmek için bir hayli uğraş verildi. Yürüyüş sırasında atılan sloganlar Taksim kararlılığının ifadesiydi ve sık sık “Ayaklar Taksim’e!” sloganı atılıyordu.

AGOS binası önündeki oluşturulan polis barikatlarının yoğunluğu ve gaz bombalarının etkileri 350 metre öteden kendisini hissettiriyordu. Fakat kararlılığımız attığımız “Yaşasın sınıf dayanışması!” sloganlarıyla giderek güçleniyordu. Barikatların üzerimize doğru yaklaştığı ve gaz bombaları eşliğinde saldırmaya başlandığı andan itibaren çatışma çıktı. Bu çatışma sırasında aramızda bulunan İstanbul Üniversitesi çalışanı iki emekçi arkadaşımız darp ve gaz bombasının etkisiyle bayıldı. Yapılan müdahalelerle arkadaşlarımız saftaki yerine tekrar döndü. Oluşturulan polis barikatından gelen saldırıya rağmen dağılmayan kitlemiz, atılan sloganlarla daha da kararlı bir hale geldi. Kolektif direnişin coşkusu ve öfkesi öyle bir safhadaydı ki, bu sırada “Polis simit sat şerefine sahip çık” sloganı çevik kuvvet polislerinin yüzünde patlatılıyordu.

Polis barikatının önünde çatışmalarla devam eden kararlı bekleyişimiz barikatı açtırdı ve AGOS binası önünde toplanan kitleyle birleştik. Buradaki iki kitlenin birleşmesiyle müthiş bir coşku yaşandı ve hiç susmadan “Ayaklar Taksim’e!”, “Yaşasın 1 Mayıs!”, “Yaşasın devrim ve sosyalizm!”, “Kurtuluş yok tek başına, ha hep beraber ya hiçbirimiz!” sloganları haykırıldı. Yaklaşık 15-20 dakika sonra 4 panzerin alana girmesiyle beraber kitlenin üzerine su sıkıldı, gaz bombaları atıldı. Saldırı geri püskürtülmeye çalışsa atılan yoğun gaz sebebiyle Haber-Sen ve Tek Gıda-İş Sendika üyeleri zayıf düştü ve kitle sıkıştırıldı. Azgınca saldıran polis bir müddet sonra “Yıkalım bu köhne düzeni, biz başka bir âlem isteriz!” pankartıyla ara sokaktan gelen Topkapı İşçi Derneği ve diğer bileşenlerin üzerine yoğunlaştı. Topkapı İşçi Derneği’ne yönelen polis bize yönelik saldırıya ara verdi. Ancak ara sokaktan gelenlerin direnişi bizim kitlemizi de harekete geçirdi ve karşılıklı olarak polisle çatışmaya girildi. Bir süreliğine duran saldırının ardından Topkapı İşçi Derneği’nin önüne barikat kuruldu ve saldırı başlatıldı. Saldırıya karşı Topkapılı işçiler direnirken bizden de “Yaşasın sınıf dayanışması!”, “Emekçiye değil çetelere barikat!” sloganları atılıyordu. Sloganlar yerini tekrar çatışmaya bıraktı. Uzun sayılabilecek bir süre kitlenin üzerine gaz bombası ve panzerden su sıkıldı. Fakat hem Topkapı işçilerinin hem de bizim kitlenin kararlığı daha da arttı ve ilk kez kitlemiz burada dağılmadı. Dağılmayan kararlılık bir kez daha ablukayı ve barikatı açtırdı ve ara sokaktakiler de ana kitleyle birleşmeyi başardı.

Ara sokaktakilerin de katılmasıyla biraz daha kalabalıklaşan kitleyle alanda yürüyüş başlatıldı ve Şişli CHP ilçe binası önüne kadar gelindi. CHP binasında bekleyen CHP’lilerin de alana gelmesi ve açılan müzik eşliğinde işçi ve emekçiler halaylar çekmeye başlamıştı. Çekilen halaylar sırasında CHP’den yapılan açıklamalarla alana giren DİSK, KESK ve Türk-İş yöneticileri alanda kısa süreli ve sönük bir konuşmayla büyük bir öfkeye yol açtılar ve yuhalandılar. Bu sırada “Kahrolsun sendika ağaları!” sloganları geldi kitlenin içinden. Bürokratların yapmış olduğu açıklamalar kitlenin kararlılığını düşürmüş, coşkuyu söndürmüştü. Sürekli “Kahrolsun sendika ağaları!” sloganıyla yuhalanan bürokratlar, can güvenliği tehlikesiyle karşı karşıya kaldıklarını ve bunun büyük bir savaşa dönüşeceğini gözlemlemelerinden dolayı eylemi bitirme kararı aldıklarını açıklamalarıyla beraber kitle “Taksim’e! Taksime!” sloganlarını attı. Fakat Türk-İş Genel Sekreteri eylemin bittiğini duyurdu. Sendikacıların eylemi sona erdirmelerinin ardından yüzünü tekrar Kurtuluş Caddesi’ne dönen kitle kararlılığın vermiş olduğu coşkuyla “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!” sloganları eşliğinde Dolapdere Caddesi’ne barikatlara yüklendi.

Polis helikopterleri ve polis panzerlerinin yoğunlaşmasıyla, gaz bombalarının atılmasıyla çatışma yeniden başladı. Dolapdere Caddesi’nde çatışmanın başlamasıyla beraber “Yaşasın devrimci dayanışma!” sloganı coşkuyla atıldı. Çatışmanın uzamasıyla dağıtılan kitle 10 dakika arayla tekrar buluştu. Çatışmada gaz bombalarının yoğunluğu ve polisin sert tutumu çevredeki halk tarafından nefretle karşılandı, sokaktaki binalarda oturan mahalle sakinleri tarafından alanda polisle çatışan kitleye su ve limon yardımı yapıldı. Halkın desteğiyle kitle son kez barikata militan bir kararlıkla yüklendi ve barikatı geri püskürttü.

Dolapdere’de polisin yoğun gaz bombası atması esnafın kepenk kapatmasına neden oldu. Polisin çatışma çıkan alanı terk etmesi ve kitlenin değişik yollardan Taksim’e çıkmak için dağılmasından sonra kitle dağılmış, eylem de bitmiş oldu. Kararlılıklarından ve dayanışmalarından dolayı tüm yoldaşları kutluyorum.

İstanbul’dan bir Sosyalist Kamu Emekçisi

 

Herkes “seneye biz de geleceğiz” diyor!

1 Mayıs’a katılmak ve Taksim Meydanı’na çıkmak üzere yola çıktık. Vapurla karşıya geçtik ve Şişli’ye ancak taksilerle varabildik. Vapurdan indiğimiz zaman sanki İstanbul işgal edilmiş gibi bir hava vardı. Taksici de o kadar korkmuştu ki, Amerikan temsilciliğinden Osmanbey yokuşuna gelene kadar bir sürü örnekler verdi. Yokuşta iner inmez atılan gazdan nefesimiz kesildi. Alana girmek için gidip polisle konuştuk. Arkamızı dönüp iki adım attığımızda, arkamızdan dalga geçer gibi gaz bombası attılar. Biz de diğer işçilerle o gün Taksim Meydanı’na girmek için mücadele ettik. Sermaye sınıfının ne söylemleri, ne copları, ne de kimyasalları bizi yıldırabildi. Taksim alanına girememiş olsak bile kararlılığımızı o gün gösterdik.

Onların saldırıları bizi 2009 1 Mayısı’na daha güçlü hazırlanmamız için biliyor. 1 Mayıs’ı biz yeniden Taksim’de kutluyacağız. “Provokatör”lerden bahsediliyor. Bu provokatörler Cumhuriyet mitinglerinde, başka gösterilerde çıkmıyor da 1 Mayıs’ta mı çıkıyor?. Bu çok ucuz bir demagoji. Taksim bizim için anlamı olan bir alan. Biz işçiler emekçiler, öğrenciler 2009’a daha sağlam adımlarla yürüyoruz.

Eve geldiğimde herkesten iyi tepkiler aldım. Bu 1 Mayıs üzerimizden ölü toprağını attı. Çevremdeki herkes “seneye biz de geleceğiz” diyor. Bu demektir ki Taksim kazanıldı. Herkes bilsin ki kazanacağız, mutlaka kazanacağız!

Kartal’dan bir öğrenci


İşçilerden 1 Mayıs gözlemleri...


“Bu direniş gözlerimi yaşarttı!”

1 Mayıs sabahı erken saatlerde kalkıp Kartal Meydanı’nda yoldaşlarla buluştuk. Herkes geldikten sonra araçlara binerek Taksim’e doğru hareket ettik. Ancak devletin saldırıya programlanmış, içi boş parçalardan oluşan ve gerçekten robota benzeyen polisleri, bütün caddeleri ablukaya almışlardı. İlk kez katıldığım 1 Mayıs’ta birçok şey gördüm ve öğrendim. Çok güzel anlar da yaşadım. İlk kez polisle çatıştım, ilk kez slogan attım. Ara sokaklarda yoldaşlarla ve devrimcilerle birlikte Taksim kararlılığının mücadelesini verdik. Polisin gaz bombası, tazdikli suyu, boyalı suyu ve coplu saldırısının devrimcileri yolundan döndüremeyeceğini gördüm, yaşadım. Polisin biber gazından çok bu direniş benim gözlerimi yaşarttı. Bundan sonra da işçilerin, devrimcilerin ve bütün emekçilerin katıldığı 1 Mayıslar’a, eylemlere ve direnişlere katılacağımın sözünü veriyorum.

Yaşasın 1 Mayıs!

Yaşasın işçilerin ve emekçilerin kardeşliği!

Kartal’dan bir metal işçisi


“Seneye daha kalabalık bir şekilde 1 Mayıs’ta olacağız!”

Devletin işçileri alana sokmamak için tüm gücüyle saldırdığı 1 Mayıs’ta ben de vardım. İşyerinden arkadaşların çoğu patronun maaşları ayın 10’ununda yatırması gerekirken 1 Mayıs’ta yatıracağı vaadi ve ustabaşının 1 Mayıs’a giden bir daha işe gelmesin tehdidi nedeniyle 1 Mayıs’a gelemedi.

Ben 1 Mayıs’tan döndükten sonra işyerinden arkadaşların 1 Mayıs’ı televizyonlardan takip ettiklerini ve tartıştıklarını gördüm. Arkadaşların devletin faşist saldırısının zorbalıktan başka bir şey olmadığını, insanları yıldırmak için Taksim’i emekçilere yasakladıklarını söylüyorlardı. Sağ görüşlü arkadaşlar bile işçilerden çok korktukları için Taksim alanını yasakladıklarını düşünüyorlar. Sağcı arkdaşların hiçbiri devletin saldırmasını onaylamıyor. Çoğu 1 Mayıs’a gelmediği için pişman olduğunu söylüyor. Bir dahaki seneye kadar işyerimizde örgütlenme çalışması yapıp daha kalabalık bir şekilde 1 Mayıs’ta olacağız.

Kartal’dan bir metal işçisi


“Her yer Taksim alanına çevrildi!”

Biz Alkom işçileri olarak 1 Mayıs’ı toplu iş sözleşmemize tatil olarak koydurduk. Alkom işçileri olarak her dönem 1 Mayıs’a toplu katılım sağladık. 2008 1 Mayısı’nda “her türlü önlemi alacağız” diyerek ortamı terörize eden hükümet ve yetkililerin tehditlerine rağmen işçilerin tamamına yakınını 1 Mayıs sabahı erkenden Şişli’deki DİSK binası önüne taşıdık. Gördüklerimize inanamadık. Sendikamız talan edilmiş, akşamdan bekleyenlerin üzerlerine saldırılmıştı. Sendika önünde biriken kalabalıkla birlikte slogan atmaya başladık. Üzerimize tazyikli su ve gaz bombaları atıldı. Gördük ki hükümet işçi sınıfından çok korktuğu için en ufak bir protestoya bile tahammül edemiyor. İlk defa saldırıya ve gaz bombasına maruz kalan işçiler yapılanları lanetledi. Toparlayabildiğimiz işçilerle tekrar sendika önünde toplandık. Tekrar “Yaşasın 1 Mayıs!”, “Direne direne kazanacağız!” sloganlarıyla karşılık verdik.

Sendikacıların açıklamalarıyla birlikte her yer Taksim alanına çevrildi. Faşist devlet terörüne maruz kalan işçi sınıfı mücadele azmini körükleyerek, zorbalara gerçek gücünü göstererek, genel direnişle-genel grevle yanıt vermelidir.

Alkom işçileri


“Her 1 Mayıs’ta Taksim’de olacağız!”

1 Mayıs işçiler açısından çok önemlidir. Biz de böyle önemli bir günde Taksim’deydik. Orada üzerimize düşeni yaptığımıza inanıyorum. Bizi Taksim’e gitmekten caydırmak için televizyona çıkıp durdular ama biz caymadık. Biz kendimiz ve geleceğimiz için oradaydık. Bundan sonra her 1 Mayıs’ta Taksim’de olacağız.

Kartal’dan bir metal işçisi


“Bir dahaki sene de Taksim’de olacağız!”

Genel Sağlık Sigortası ve Sosyal Güvenlik Yasası’na karşı mücadele sürüyorken bizler de Telekom’da bu eylemlere katılmak ve işçi arkadaşlarımızı sürece duyarlı hale getirmek için çalışma yapmıştık. Bu çalışmalar sırasında 1 Mayıs’ı da gündemimize alarak işçileri hazırlamak için bu yönde çalışmalar yaptık. Özellikle sosyal güvenlik yasasına karşı çalışma sonuç vermiş ve hiçbir eyleme ve etkinliğe katılmayan sendika eyleme kitlesel bir katılım sağlamıştı. Bundan sonra bir grup Telekom işçisiyle 1 Mayıs’a hazırlık için toplantılar yaptık. İşyerlerinde 1 Mayıs’ın duyurusunu yapmaya çalıştık. Eğer sendika katılmaz ise işçilerin bağımsız olarak katılması için propaganda yaptık.

Ancak tam 1 Mayıs’tan bir gün önce Türk-İş’in 1 Mayıs’a katılmayacağız açıklaması yapması ve zaten bu açıklamayı dört gözle bekleyen şubenin açıklamanın üstüne yatmasından dolayı 1 Mayıs’a katılım kırıldı.

Buna rağmen aylardır çalışma yapanlar olarak Taksim 1 Mayıs’ı için yola çıktık. Bazı arkadaşlar Tünel tarafından bazı arkadaşlar da Şişli tarafından Taksim’e girmeye, hiç değilse ana kitleyle buluşmaya çalıştı. Herkes gibi bizler de devletin gazından ve suyunda nasibimizi aldık. Ancak binlerce emekçi ve devrimci gibi biz de alanı terketmedik. Yapabileceğimiz her şeyi yaptık, birçok noktadan buluştuğumuz kitleyle barikatları zorladık ama Taksim’e giremedik. Yine de gelen işçi arkadaşlar adına oldukça iyi oldu. Bir dahaki sene de Taksim’de olacağız ve bunun için çalışmalarımızı tekrar yapacağız.

Anadolu Yakası’dan Telekom işçileri

“Onurlu mücadelemiz sürecek!”

Merhaba dostlar!

Ben Yeşiloba Metal Sanayi’nde çalışıyorum. İki yıldır Sİ-DER pankartı arkasında 1 Mayıs’a katılıyorum. Çalıştığım sanayi sitesinde her sanayi sitesinde olduğu gibi birçok sorunla boğuşuyoruz. Sigorta, maaş, iş kazaları, sağlıksız çalışma koşulları, yaşadığımız sorunların başında geliyor. Çalışma koşullarının bu kadar kötü ve ağır olmasının yanında en önemli sorunumuz işçilerin örgütlenme ve birlik olma sorunu. Sİ-DER bu amaçla yaklaşık üç yıldır çalışmalarını sürdürüyor. İnsanca çalışma ve yaşam koşullarımızın asgari düzeyde iyileşebilmesi için bir çatı altında örgütlenebilmek gerekiyor. Bu amaç etrafında birliğimizi sağlamaktan ve bu mücadeleyi sürekli kılmaktan geçiyor. Kendi geleceğimizi, çocuklarımızın geleceğini kazanmak biz işçilerin ne yapacağına bağlı.

Yaklaşık üç aydır sürdürdüğümüz çalışmalar karşılıksız kalmamış, birlik olmak yolunda önemli adımlar atmıştık. İlk defa yaşadığımız bir kurultay deneyimi vardı. Site içindeki örgütlenme ve hak alma mücadelemizde önemli bir yerde duruyordu. Kurultayımızda yaklaşık 90 işçi ve emekçi bir araya gelerek sorunlarımızı tartıştık, çözüm yolları aradık.

Belki bugün için sitelerden binlerce işçi yan yana değiliz. Ama nasıl ki kurultayda, 1 Mayıs’ta onlarca, yüzlerce işçi yan yana geliyorsak, site işçileri de yaşadıkları sorunlara karşı bu haklı mücadelede yan yana gelmeyi ve birlik olmayı öğrenecektir.

Bu duygularla gittiğim 2008 1 Mayıs’ı benim için çok ama çok anlamlı geçti. Biz sanayi işçileri olarak, bu bilinçle işçilerin birlik, mücadele, dayanışma ve mücadele günü olan 1 Mayıs’ta Sİ-DER pankartı arkasındaydık. Taşıdığımız “Köle değiliz işçiyiz, örgütlüysek güçlüyüz!” pankartı tam da durumumuzu yansıtıyordu. Attığımız sloganlar, taşıdığımız dövizlerle sorunlarımızı, taleplerimizi alana, bizimle birlikte orada bulunan binlerce işçi ve emekçiye taşımış olduk.

Bu yılki 1 Mayıs’ta her şeyden öte aramızda yeni sınıf kardeşlerimiz vardı. Haftalardır yürüttüğümüz çalışmalar karşılığını bulmuştu. Harcadığımız emek sınıf mücadelesine yeni kazanımlar sağlamıştı. Güvencesiz çalışmaya, geleceksiz yaşamaya karşı insanca çalışma ve yaşama koşullarının sağlanması için taleplerimizi haykırdık. Yaklaşık onbin kişinin katıldığı 1 Mayıs hem bizi sevindirip gururlandırdı hem de mücadele azmi kazandırdı.

Adana sanayi işçileri çürümeye yüz tutmuş bu sistemin sahiplerine ve sözcülerine 1 Mayıs alanında tok bir yanıt verdiler. Onurlu mücadelemiz 1 Mayıs alanında olduğu gibi tüm mücadele alanlarında sürecektir.

Yaşasın devrim ve sosyalizm!

Yaşasın 1 Mayıs!

Yeşilova Metal Sanayi Sitesi’nden bir işçi