15 Ağustos 2008 Sayı: SİKB 2008/33

  Kızıl Bayrak'tan
  Kafkasya’da emperyalist
nüfuz mücadeleleri
   Emperyalist planlar Kafkas halklarının başına savaş açtı!
AKP’nin kapatılmaması üzerinden yayılan boş hayaller
“Cari açık” polemiğinin ardına gizlenen gerçekler!

İşçi ve emekçi hareketinden…

KESK: “Toplu görüşme değil toplu sözleşme!”
  KESK toplu görüşme sürecine ilişkin “mücadele programı ve eylem takvimi”ni açıkladı…
Grev ve TİS komiteleri kurulmalı,
işyerlerini temel alan bir süreç örülmelidir!
  Sİ-DER kampanyası güçlenerek sürüyor…
  Mamak 5. Kültür-Sanat Festivali binlerce işçi ve emekçinin katılımıyla başarıyla gerçekleşti…
  Dünyadan kısa kısa...
  Diktatör Pervez Müşerref’in cumhurbaşkanlığından azli gündemde…
  Filistinli şair Mahmud Derviş’i yitirdik...
  DHKP: “Komutanımız, önderimiz, dayımızı yitirdik”
  Bir kez daha Ergenekon tartışmaları ve doğru yaklaşım üzerine...
M. Can Yüce
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

TİB-DER’den iş cinayetine ilişkin açıklama ve çağrı…

İşçinin canı kum torbası!

Bu çarkı bozacağız!

GİSAN Tersanesi’nde yapımı tamamlanan Turkuaz -1 İsimli tankerin filikasının denize inme açısının ayarlanması için yapılan test işleminde filikanın halatları koptu. İçine kum torbası yerine 16 işçi yerleştirilen filikanın denize düşmesi sonucu 3 işçi kardeşimiz yaşamını yitirirken 13 işçi de yaralandı. Yaralanan işçilerden birinin durumunun ağır olduğu gelen bilgiler arasında.

Tersanelere devletin tüm resmi kurumlarının çektiği makyajın ürünü olan bu katliam bir kez daha devletin atmış olduğu sözde adımların çözüme ne kadar uzak olduğunu göstermiştir. Zira atılan adımlar biçimseldir, kamuoyunun ve işçilerin tepkisini dindirmeye dönüktür. Meclis’in açıkladığı raporun ne kadarının uygulanabilirliği vardır, tartışma konusuydu. Tersane işletmesine dönük çıkarılan yönetmelik ise tersane patronlarının çıkarlarının kollanmasından başka bir şey ifade etmemektedir.

Yıllardır söylüyoruz; yaşanan iş cinayetlerinin temel nedeni tersane patronlarının aşırı kâr hırsıdır. Ölümleri “işçilerin cahilliğine, ihmaline” bağlayan patron ve yandaşlarının bu açıklamalarının herhangi bir dayanağının olmadığını yaşanan her ölüm göstermiştir. Son ölümlerde de görüldüğü gibi 3 işçinin canı bir filika halatının fiyatına feda edilmiştir. Dahası kum torbası kullanılması gereken yerde 16 işçinin hayatı tehlikeye sokulmuştur. İhmalden bahsedilecekse, patronların işçi katleden ihmalinden bahsedilmelidir. Ayrıca daha çok ölümün olmaması da tamamen tesadüftür. Biliyoruz ki tersane patronları için işçinin üç kuruşluk değeri yoktur. 105. ölüm bunu bütün açıklığıyla göstermektedir. Ne de olsa işçiler ücret karşılığı çalıştırılıyor, bunun için de kum torbası olarak da kullanılabilir! Patron için bunun herhangi bir önemi yok.

Şimdi bir kez daha yetkili bütün kurumlar timsah gözyaşları dökecekler. Tersaneyi 3-5 gün kapatıp mevcut tepkileri yatıştırmaya çalışacaklar. Bu ölümler bile göstermiştir ki, tersane kapatmak ölümlerin önüne geçmemektedir. Bu konuda yapılması gerekenler açıktır. Biz yıllardır söylüyoruz. Patronların istediği ve savunduğu 4857 sayılı İş Kanunu kapsamında yer alan işçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirleri dahi alınsa bu kadar ölüm yaşanmaz. Oysa onlar yasadışılıklarıyla biliniyor. GİSBİR cumhuriyeti içerisinde kendi yasalarıyla davranıyorlar.

Bu devran böyle gitmeyecek. İşçi kanıyla beslenenler bu kadar rahat bir şekilde saltanat süremeyecekler. İki elimiz yakalarında olacak. Taleplerimiz bellidir. Uygulanması zor değildir. UYGULATACAĞIZ! Ölümlerin yaşanmaması için direnmekten başka bir yolumuz olmadığını da biliyoruz. DİRENECEĞİZ.

Bugüne kadar devletin hep onları kolladığını gördük. Şu halde söz bizim. Son sözü biz söyleyeceğiz. Birbirimize kenetlenerek söyleyeceğiz. Eylem alanlarında, direniş meydanlarında söyleyeceğiz. Yaşamak için dişe diş bir kavgaya girilmesi gerektiğini de biliyoruz. Bundan çekinmeyeceğiz. GİSBİR’in korkusunu büyüten budur ki korkularını büyütmeye devam edeceğiz.

Tersane İşçileri Birliği

11 Ağustos 2008


Çapa işçileriyle dayanışmayı büyütelim!

Çapa Tıp Fakültesi’nde Seven Avrupa Grup isimli taşeron temizlik firmasında çalışan ve 1 Temmuz 2008 tarihi itibariyle Çağ Müşavirlik İnş. San. Tic. Ltd. Şti. ismindeki temizlik firmasına geçirilen işçilerin önlerine konulan kölelik sözleşmesi sonucu, 55 yaş üstü işçilerin işten çıkarılması, ilkokul diploması olmayan işçilerin çalıştırılmaması vb. dayatılmış, sonuçta 85 işçi işten çıkarılmıştı.

Çapa temizlik işçilerinin İstanbul Tıp Fakültesi bahçesinde süren direnişleri 43. gününe ulaşmışken, 11 Ağustos günü iki işçi daha diploması olmadığı gerekçesiyle işten atıldı.

Belediye-İş 5 Nolu Şube üyesi olan işçiler, direnişlerinin 43. gününde kendi imkanlarıyla ayakta kalmaya çalışıyorlar. 1 Temmuz’dan bu yana maddi imkanlardan yoksun olarak direnişlerini sürdüren işçilerin bir kısmı tazminat davası, bir kısmı da işe iade davası açarken, 6 işçi de yeni sözleşmeyi kabul ederek yeniden işbaşı yapmak zorunda kaldı.

Belediye-İş Sendikası 5 Nolu Şube’den aktif destek alamayan temizlik işçilerinin sendikalarına güvensizliği sürüyor. Alınan kararları bir türlü hayata geçiremeyen Belediye-İş Sendikası 5 Nolu Şube’nin suskunluğu devam ediyor. Direniş, mücadelede kararlı az sayıdaki öncü işçinin iradesiyle devam ediyor. Çapa temizlik işçileri, direnişlerinin ilk günlerinde karşı karşıya kaldıkları saldırılar karşısında işi sıkı tutmamaları, direnişleri süresince kararlarını hayata geçirecek, sendikaya baskı oluşturacak direniş komitesini oluşturamamaları nedeniyle bugün için mücadelelerini istenilen düzeyde sürdüremiyorlar. Çapa temizlik işçileri direnişlerini kazanımla taçlandırmak istiyorlarsa, bundan sonraki süreci iyi değerlendirmeli, seslerini daha da yükseltmelidirler. Bedel ödemeyi göze almalı, dişe diş bir mücadeleye atılmalıdırlar.

Bu direniş yalnız bırakılmamalıdır. Başta Belediye-İş Sendikası olmak üzere işçilerin haklarını korumakla yükümlü sendikalar ve emek örgütleri hakları için direnen Çapa Temizlik işçilerinin sesini artık duymalıdır. Çapa temizlik işçilerinin direnişine sahip çıkılmalı, her türlü maddi ve manevi destek sunulmalıdır. Sınıf dayanışması ve desteği büyütülmeli, işçilerin kazanma iradesi ve kararlılığı arttırılmalıdır.

Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz!

Direnen işçiler kazanacak!

 

Tuzla’daki iş cinayetine tepkiler…

“Kaza değil cinayet! Çalışma Bakanı istifa!”

GİSAN önünde eylem…

DİSK’e bağlı Limter-İş Sendikası GİSAN Tersanesi’nde yaşanan iş cinayetini 13 Ağustos günü gerçekleştirdiği basın açıklamasıyla protesto etti. “Sorumlular yargılansın, Çalışma Bakanı istifa!” ve “Bu kez de boğularak öldürüldük, kaza değil resmen cinayet!” pankartlarının açıldığı eylemde basın açıklamasını Limter-İş Genel Başkanı Cem Dinç okudu. Açıklamada Çalışma Bakanı’nın istifası istendi.

Arser A.Ş.’de sendikal örgütlenme mücadelesi veren işçiler de eyleme destek verdi. Basın açıklamasının ardından KESK Genel Başkanı Sami Evren Çalışma Bakanı’nı istifaya çağırırarak iş cinayetlerinin peşini bırakmayacaklarını söyledi. DTP İstanbul Milletvekili Sabahat Tuncel’in yanısıra liman işçileri adına da birer konuşma yapıldı.

Eyleme ESP, Tekstil-Sen, Emekli-Sen, Liman-İş, Deri-İş Tuzla Şubesi, EHP, DTP, UİD-DER, Çağrı, PDD, Nakliyat-İş, DİSK/ Basın-İş, Halkevleri, Partizan, Mazlum-Der, Köz, EMEP, ÖDP, Genç-Sen, Gebze İşçi Dayanışma Evi, CHP Bakırköy İlçe Başkanlığı, Şişli Belediye Başkan Yardımcısı, KESK Genel Başkanı Sami Evren, DTP İstanbul Milletvekili Sabahat Tuncel katıldı. Açıklamaya 100’ü aşkın bir katılım gerçekleşti.

Kızıl Bayrak / İstanbul


Alınteri: “Çalışma Bakanı istifa!”

Alınteri, Tuzla’da yaşanan toplu işçi ölümlerine ilişkin 13 Ağustos günü Galatasaray Meydanı’nda basın açıklaması gerçekleştirdi. Eylemde “Çalışma Bakanı istifa!/Alınteri” pankartı açıldı.

Yapılan açıklamada, Tuzla tersanelerinde sermaye terörünün 3 işçiyi daha katlettiği, 16 kişinin kıl payı ölümden döndüğü ve yaralandığı söylendi. Bu katliam ile sermayenin karlarını büyütmede ulaştığı barbarlık düzeyini ortaya koyduğu vurgulandı. Çalışma Bakanı Faruk Çelik ile İş Sağlığı ve Güvenliği Temel Müdürü Kasım Özer’in derhal istifası istendi.

Kızıl Bayrak / İstanbul


TÜMTİS: “Vahşi kapitalizm can alıyor!”

TÜMTİS Merkez Yönetim Kurulu yaptığı yazılı açıklama ile “Vahşi kapitalizm can almaya devam ediyor! İşçiler aşırı kar hırsına kurban ediliyor!” dedi. Açıklamada şu sözlere yer verildi: “Tuzla Tersaneler Bölgesinde çalışma düzeni kamuoyunda oldukça tartışılmasına rağmen, çalışma koşullarında ve işçi güvenliği uygulamalarında herhangi bir değişikliğin olmadığını yaşanan son ‘cinayet’ bir kez daha göstermiştir. (…) Bu ölümlerin sorumluları sadece tersane patronları değil, ihracat ve büyüme rakamlarına endekslenip işçilerin yaşamlarını hiçe sayan, hiçbir denetim ve cezai yaptırım uygulamayan sadece kar hırsı güden anlayıştır, zihniyettir.”


Odalardan cinayet protestosu

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği İl Koordinasyon Kurulu, İstanbul Tabip Odası ve Limter-İş Sendikası, Gisan Tersanesi’nde yaşanan iş cinayeti ile ilgili 12 Ağustos günü basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamaya değişik odalardan temsilciler katıldı.

Açıklamada, Tuzla tersanelerinde 106 işçinin öldüğü, meslek ve emek örgütleri tarafından yapılan uyarılara rağmen bu cinayet gibi kazaların yaşanmasının düşündürücü olduğu ifade edildi. Ağırlık testinin kum torbaları yerine insanlar yapılmasının ülkemizde insan hayatının ne kadar değersizleştiğini gözler önüne serdiği belirtildi. Kaza riski yüksek tüm çalışma alanlarında meslek odalarının ve sendikaların içinde yer aldığı bağımsız ve yaptırım gücü olan denetim kurullarının oluşturulması gerekliliği vurgulandı.


KESK: “Artık yeter!”

KESK yaptığı yazılı açıklama ile iş cinayetlerinin sorumlularının yargılanmasını ve Çalışma Bakanı’nın istifasını istedi. Açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“Yaşanan facianın boyutları ve olayın meydana geliş biçimi, ölümlerin kaza değil tam anlamıyla bir cinayet olduğunu göstermektedir.(…) Bu olay artık bardağı taşıran son damladır. Bugüne kadar yaşanan iş cinayetlerinin tüm sorumluları yargı önüne çıkartılmalıdır. Konuya duyarsız kalan ve gereken tedbirleri almayan çalışma ve sosyal güvenlik bakanı derhal istifa etmelidir.”


Tersanelerde bildiri dağıtımı...

“Bizi kurtaracak olan kendi kollarımızdır!”

GİSAN Tersanesi’nde 3 işçi kardeşimizin bile bile ölüme gönderilmesi üzerine, 12 Ağustos’ta akşam saatlerinde basın açıklaması yaptık,13 Ağustos sabahı işe giriş saatlerinde bildiri dağıtımı gerçekleştirdik.

“Bizi kurtaracak olan kendi kollarımızdır!” başlıklı bildiriyle işçi kardeşlerimize seslendik. Yaşanan cinayetlerin sorumlusunun GİSBİR ve asalak tersane patronları olduğunu belirttik. İşçileri tersane patronları örgütü GİSBİR’e karşı TİB-DER çatısı altında örgütlü mücadeleye çağırdık.

Tuzla Gemi önü, İçmeler İstasyon ve Aydıntepe İstasyonu’nda toplam 1500 adet bildiriyi dağıttık. Ajitasyon konuşmaları eşliğinde dağıtılan bildiride sermayenin ve onların resmi kurumlarının Tuzla gerçeği konusundaki samimiyetsizliğini vurguladık. İşçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirlerinin ancak ve ancak örgütlü mücadeleyle önlenebileceğini ifade ettik.

Dağıtım, tersane işçilerinin ilgisiyle karşılandı. Bildiri dağıtımının yanısıra 17 Ağustos Pazar günü saat 13.00’te Taksim Galatasaray’da kitlesel bir basın açıklaması gerçekleştireceğiz. İş cinayetlerine karşı dişe diş ve kararlı mücadelemiz her türlü zorluğa rağmen sürecek.

Tersane İşçileri Birliği Derneği

 

Tersane işçileri toplu cinayete karşı yürüdü…

“Tersane işçileri mücadele ederek kazanacak!”

Tuzla tersaneler havzası ölüm kampı olmaya devam ediyor. Tersane işçilerini kum torbaları ile eşdeğer tutan asalak tersane patronlarına karşı kölelik zincirlerini kırmak için mücadele eden Tersane İşçileri Birliği Derneği (TİB-DER), üç işçinin denizde boğularak katledildiği, 13 işçinin de yaralandığı GİSAN Tersanesi’ne 12 Ağustos günü yürüyüş düzenledi.

Torlak Tersanesi önünde “Patronlar sarayda, işçiler mezarda! / TİB-DER” pankartını açan tersane işçileri sloganlarla GİSAN Tersanesi önüne yürüdü. Tersane işçilerini, aynı dakikalarda GİSAN önünde eylem yapan TKP ve Yurtsever Cephe üyeleri karşıladı.

Sloganların ortaklaştığı eylemde Yurtsever Cepheliler’in açıklamasının ardından tersane işçileri basın açıklaması gerçekleştirdi.

“Yaşasın sınıf dayanışması!”, “Direne direne kazanacağız!”, “Yaşasın tersane işçileri birliği!”, “Kahrolsun ücretli kölelik düzeni!”, “Katil GİSAN hesap verecek!”, “Artık ölmek istemiyoruz!” sloganlarının atıldığı eylemde, pankartın önünde bir tersane işçisinin çocuğunun taşıdığı “Babamın iş cinayetine kurban gitmesini istemiyorum” dövizi dikkat çekti.

Burada, tersanelerdeki kölelik düzeninin teşhir edildiği konuşmanın ardından TİB-DER Başkanı Zeynel Nihadioğlu basın açıklamasını okudu. Yaşanan iş cinayetini aktarırken, sermayenin “yetkili kurumları”nın katliamlar karşısındaki sessizliğini ve suç ortaklığını vurguladı:

“Devletin tersanelerde sözde almış olduğu önlemlerin makyajdan ibaret olduğu bir kez daha açığa çıkmıştır. Başbakandan çalışma bakanına, milletvekillerine, müfettişlerine kadar önlem diye bizlere yutturmaya çalıştıkları şey aslında gelişen ve güçlenen kamuoyu tepkisini bertaraf etmeye dönüktür. Alınan önlemler biçimsel önlemlerdir. Sorunu ortadan kaldırmaya dönük çözücü bir yaklaşım ne devlet ne de patronlar cephesinden ortaya konmuştur.”

Göstermelik önlemlerle günü kurtarmaya çalışan patronların sorumluluğu kendi üzerlerinden atmak için işçileri suçladığını da belirten Nihadioğlu şunları söyledi:

“Oysa sorun bu cinayette de görüldüğü gibi işçilerden değil bizzat patronun ihmalinden kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla sorun bir eğitim sorunu değil, tamamen işçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirlerinin alınmamasıyla ilgilidir. Patronlar bu konuda adım atmamakta aşırı kar hırsı gütmektedir. Son ölümler bu gerçeği bir kez daha onların suratlarına vurmuştur. GİSAN Tersanesi’nde üç işçinin canı bir filika halatının fiyatına feda edilmiştir.

Şimdi bir kez daha yetkililer müeyyidelerden bahsedecek. Oysa bu sorun ne tersanelerin kapatılmasıyla ne de işçilerin eğitimiyle çözülebilecek bir sorundur. Sorun daha derinlerdedir, sistemdedir. Devlet Tuzla gerçeği üzerinden işte bu sistem gerçeğine dokunamamaktadır.”

Konuşma, sorunların çözümünün mücadeleden geçtiğinin vurgulanması ile son buldu.

Tersane işçileriyle sınıf dayanışması!

Eyleme Çapa Tıp Fakültesi’nde direnişlerini sürdüren Çağ temizlik işçileri dövizleriyle katıldılar. TİB-DER’in eylemlerine sürekli olarak katkı sunan DİSK / Genel-İş Sendikası Anadolu Yakası Bölge ve bağlı şubeler de eylemde yer aldılar. Genel-İş Anadolu Yakası Bölge Başkanı Veysel Demir eylemde yaptığı konuşmada, “Sorun sırf Tersane İşçileri Birliği’nin sorunu değil bu sorun Türkiye’nin sorunu, bu sorun kapitalizmle işçi sınıfının mücadele sorunudur. Kapitalizm hiçbir zaman kar amacının ötesinde başka bir şey düşünmüyor” dedi.

Çapa temizlik işçileri adına yapılan konuşmada ise patronların saldırılarının ortak olduğu vurgulandı. Üniversite işçilerinin tersane işçilerinin mücadelesinin yanında olduğu belirtildi.

Eylem atılan sloganlarla sona ererken, Tersane İşçileri Birliği Derneği’nin 17 Ağustos Pazar günü Taksim’de iş cinayetlerine karşı gerçekleştireceği yürüyüşe çağrı yapıldı. Eylem boyunca çevik kuvvet barikatı hazır bulundu.

Kızıl Bayrak / İstanbul


 

Kapitalizm işçi öğütüyor!

Yaz aylarıyla beraber iş kazaları ve cinayetlerine her gün bir yenisi ekleniyor. İnşaatlardan, tersanelerden, tarımdan, İSKİ’den son haftalarda yine ölüm haberleri geldi.

- GİSAN Tersanesi’nde bir geminin filikasının düşmesi sonucu 3 işçi öldü, 12 işçi yaralandı.

- Adapazarı’nda, 10 Ağustos günü doğalgaz bağlantı çalışmaları sırasında elektrik akımına kapılan kaynak işçisi kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirdi. 31 yaşındaki Yusuf Babayiğit tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı.

- Diyarbakır’dan Adapazarı’na fındık toplamaya giderken Antep-Urfa otoyolunun Birecik gişeleri yakınında tarım işçilerini taşıyan minibüsün bariyerlere çarparak takla atması sonucu meydana gelen kazada 27 kişi yaralandı.

- Pendik İstanbul Tersanesi’nde T. Harb-İş Sendikası üyesi Yusuf Aksungur 4 Ağustos günü saat 9.00 sularında bir geminin içinde küçük çaplı yangın çıktığını farketti. Ayağıyla yerdeki yangını söndürmek istedi. Elbiselerinin tutuşması sonucu vücudunun dörtte üçü yanan T. Harb-İş üyesi Aksungur hastaneye kaldırıldı ve yaşamını yitirdi.

- Ambarlı liman işçilerine patron-taşeron saldırısı hız kazanırken Pendik Limanı’nda da bir liman işçisi gemiden yük boşaltımı sırasında yaşamını yitirdi. Yük boşaltımı sırasında bileği kesilerek damarları kopan Yaşar Recep Rumen 5 Ağustos günü kaldırıldığı Pendik Devlet Hastanesi’nde yaşamını yitirdi.

- 4 Ağustos günü ise İzmit’in Kozluk Mahallesi’nde bir apartmanın dış boyasını yapan üç işçinin çalıştığı iskelenin halatlarının çözülmesi sonucu aynı zamanda Emek Partisi Körfez İlçe Temsilcisi olan Erkan Gündoğan yaşamını yitirdi. İki işçi ise yaralandı.

- İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi’nin (İSKİ) Tuzla İleri Biyolojik Arıtma Tesisi’nde inşaat iskelesinin çökmesi sonucu iskeleden düşen 7 işçiden 4’ü yaralandı.

- Balıkesir’in Ayvalık İlçesi’ne bağlı Alibey (Cunda) Adası’ndaki Jale Tur Tersanesi’nde çalışan elektrik teknisyeni 25 yaşındaki Alper Alpdoğan, akıma kapılarak yaşamını yitirdi.