28 Ağustos 2009
Sayı: SİKB 2009/33

  Kızıl Bayrak'tan
  Düzenin “Kürt açılımı” açmazda!
  “Demokratik açılım” tartışmaları Kürt halkına saldırılar eşliğinde sürüyor!
  Emperyalist-kapitalist sistemin haydutları 1-7 Ekim’de Türkiye’ye geliyor.
  Haksız savaşların kiri silinemiyor
Sosyal yıkım saldırılarına
karşı mücadeleye!
Sermaye düzeninin
kolladığı iki katil!
Asemat’ta eylem, Asil Çelik’te
açlık grevi..!
Entes direnişinden
  İşçi ve emekçi hareketinden .
  Sermaye düzeninin Kürt sorununda tarihi çözümsüzlüğü
  Bir sendikalaşma deneyiminin gösterdikleri.
  3. köprü projesi: Yeni bir talan ve
çevre katliamı
  Afganistan’da seçim oyunu
  CIA’ya işkence soruşturması
  İlaç tekelleri insan yaşamını
hiçe sayıyorlar
  “Açılımlar” ve devrimci yurtsever
tutum üzerine
  Din tacirlerinin Ramazan’dan yansıyan görüntüleri
  Bültenlerdern.
  Hasta tutsaklar serbest bırakılsın!
  Sincan Kadın Hapishanesi’nden
mektup
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Mücadeli Postası

 

Kartal İşçi Kültür Evi Gençlik Komisyonu faaliyetleri…

Kartal İşçi Kültür Evi bünyesinde oluşturduğumuz gençlik komisyonu çalışmaları devam ediyor.

Komisyonun hazırladığı Eylül ayı programı çerçevesinde ilk etkinlik, 1 Eylül Dünya Barış günü vesilesiyle 29 Ağustos günü gerçekleştireceğimiz “Savaş Tanrısı” adlı filmin gösterimi ile başlayacak. Son dönem gündemde olan “Kürt açılımı” tartışmaları ile beraber emperyalistlerin Ortadoğu’daki kanlı politikalarını teşhir etmek amacıyla hazırladığımız film gösteriminin çağrısını çıkaracağımız el ilanı ve afişlerle daha yaygın bir biçimde yapmayı hedefliyoruz.

40 gün boyunca devam edecek olan Kartal Şenliği kapsamında 1 Eylül’de yapılacak olan Nazım Hikmet anmasına gençlik komisyonu olarak katılıp gazetemizin satışını yapacağız.

Kartal İşçi Kültür Evi’nde BDSP’nin 12 Eylül üzerinden gerçekleştireceği etkinliğe, gençlik komisyonu olarak hazırlandığımız “Darbe” isimli tiyatro oyunu ve şiir dinletisi ile katılacağız. Etkinlik sonrasında mahallemizde meşaleli yürüyüş düzenleyeceğiz. Yine etkinlik ve yürüyüşün çağrısını yapmak için afiş ve el ilanlarımızın dağıtımını yapacağız.

26 Eylül Ulucanlar katliamı anma etkinliği ise BDSP tarafından 27 Eylül akşamı gerçekleştirilecek. Kartal İşçi Kültür Evi’nde gerçekleştirilecek olan anmaya bizler de Habipler’den, Ümitler’den devraldığımız bayrağı, zindanlardaki direnişlerini şiirlerimizle dillendirerek katılacağız.

“Yeni bir dünya, yeni bir kültür için ileri!” sloganı ile gerçekleştirdiğimiz okuma çalışmalarına hız kazandırmak için iki hafta önce başlattığımız kitap toplama kampanyamızın duyurusunu, çıkarttığımız el ilanları ile Pazartesi gününden itibaren yapacağız.

Kartal İşçi Kültür Evi Gençlik Komisyonu


Kriz fırsatçısı Öztiryakiler patronu kâr üstüne kâr yapıyor!  

Bir avuç kapitalist tekel milyonlarca işçi ve emekçiyi işsizlik ve sefaletin dipsiz kuyusuna iterek her geçen gün daha da palazlanıyor. Sabancı, Koç, Aydın Doğan, Ciner, Doğuş ailesi gibi Öztiryakiler ailesi de bu asalaklardan biri.

Geçtiğimiz ay Star ve Hürriyet gazetelerine demeçler veren Öztiryakiler patronu Tahsin Öztiryaki, bu krizde kârlarını koruduklarını, dahası yeni atılımlar yaptıklarını belirtiyor. 

Dünyanın dört bir tarafında binlerce bayisi, İstanbul-Kıraç’ta, Antalya’da ve Moskova’da fabrikaları bulunan Öztiryakiler bünyesinde 1100 işçi çalışıyor. Yıllık 400 ton paslanmaz çelik üretimi gerçekleştiren, buzdolabından tencereye 4 bin ürün üreten ve 103 ülkeye ihracat gerçekleştirilen Öztiryakiler, 110 milyon dolar ciroya sahip. Üretiminin yüzde 60’ını satan ve 2008 yılını 2 milyar dolarla kapatan Öztiryakiler, çelik mutfak ürünleri üretiminde Türkiye’de birinci, dünyada onuncu büyük şirket.   

Birçok kapitalist patron gibi Öztiryakiler de krize kendi sınıfsal çıkarları üzerinden bakıyor. Tahsin Öztiryaki krize dair şunları söylüyor: “Türkiye büyük grupların sanayiyi yarattığı bir ülke değil. Türkiye, kişisel başarıların olduğu sanayici ülke. Aile şirketleri çoğunlukta. Bizler enflasyonun yüzde 70’lerde olduğu dönemler, gecelik faizlerin yüzde 200’lerde olduğu dönemleri gördük. Bunun altından kalkabiliriz diye düşünüyorum…”.  “Hükümet, tüketiciye verdiği imkanları, tüketiciye üretim yapacak olan sanayiciye de verecektir. Özellikle istihdam üzerindeki yükler çok ağır, bunların bir süre ertelenmesi kredi vermek kadar gerekli. Mali disiplin çok önemli. Mali disiplini çok bozmamak lazım, buraya kadar kolay gelinmedi.”

İşçileri kontrol edebilmek için fabrikaya her gün farklı kapıdan giren Tahsin Öztiryaki, “işçilerin gerçekten çalışıp çalışmadıklarını şıp diye anlarım” diyor. Çalışanları ile söz yerine gözle anlaşmaya çalıştığını dile getiren Öztiryaki’nin bu sözleri, onun işçileri güdülecek koyun olarak gördüğünü ele veriyor.

“Ben bu işin sermaye ortağı değil, emek ortağıyım. Demire hakim olmayı seviyorum. İşi bilen patronun üretim süresini yarıya indirebileceğini düşünüyorum” diyor!

Tahsin Öztiryaki’nin ne demek istediğini Öztiryakiler işçileri şahsında tüm metal işçileri gayet iyi biliyor. Özellikle 2001 krizinin ardından dev holdinglere dönüşen birçok şirket gibi Öztiryakiler de krizin faturalarını işçinin sırtına yıkarak palazlandı ve bugünlere geldi. İşte birçok patron gibi Tahsin Öztiryaki de krizin faturasını işçi sınıfına rahat ödetebilmenin özgüveniyle konuşuyor. Son aylarda Öztiryakiler işçisinin ikramiyeleri ve diğer sosyal hakları gaspedildi, ücretlerine zam yapılmadı, maaşlar geç ödenmeye başlandı. İşçi atılmadı ama “ya işsizlik ya köle işçilik” dayatmasıyla atılmaktan beter hale getirildi.

Öztiryakiler işçisi elbette bu kölece çalışma koşullarına sonsuza kadar sessiz kalmayacak. Çeliğe su veren o kocaman nasırlı eller birleştiğinde, her şeyi önüne katıp götüren coşkun nehirler gibi önlerinde hiçbir güç duramayacak. O gün gelip çattığında Öztiryakiler patronu gibi tüm patronlar kaçacak delik arayacak.

 Esenyurt’tan bir metal işçisi


Kayıp yakınlarının eylemleri sürüyor

Kayıp yakınları 22 Ağustos günü oturma eylemi gerçekleştirdiler.

“Kayıplar belli, failler nerede?” pankartının açıldığı eylemde açıklamayı İHD Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon adına Elif Babül gerçekleştirdi. Babül, 230 haftadır kaybedilenlerin akıbetinin açıklanmasını istediklerini, ülkeyi yönetenlerin “görmediklerini”, “duymadıklarını” söyledi. Savcılara seslenerek, hukuka sahip çıkmalarını ve adaleti sağlamalarını istedi.

Gözaltında kaybedilen Fehmi Tosun’un eşi Hanım Tosun da sorumluların yargılanmasını istedi. Yine gözaltında kaybedilen Menan Çaçan’ın annesi ise, “Ben de bir barış annesi olarak, yeraltında bulunan ve çürümeye mahkum edilen evlatlarımızın akıbetlerinini gün yüzüne çıkmasını istiyorum” dedi.

Yazar Cihan Aktaş da kayıp yakınları için yazdığı “Döneceği güne inanalım” adlı öyküsünü paylaştı.

Kızıl Bayrak / İstanbul