<

4 Aralık 2009
Sayı: SİKB 2009/46

  Kızıl Bayrak'tan
  Devrimci bir çıkışın
artan imkanları ve görevler.
  TKİP MK’nın Alaattin Karadağ yoldaşın katledilmesine ilişkin açıklaması.
Alaattin Karadağ cinayeti polis-yargı işbirliğiyle örtbas edilmeye çalışılıyor!
Alaattin Karadağ çeşitli illerde gerçekleştirilen eylemlerle anıldı.
Kazanana kadar grev,
kazanana kadar mücadele!
  Kamu emekçileri GREV’e çıktı,
hayat durdu!..
  Şovenist saldırganlığa karşı
birleşik mücadele!
  Kürdistan’da sokak gösterileri ve
dizginsiz devlet terörü
  Dünyaya gururla bakan proleter devrimci Alaattin yoldaşa..
  Alaattin Karadağ (Nurettin) yoldaşın Parti üyeliği başvurusu
  Alaattin Karadağ’a
yoldaşlarından
  III. Parti Kongresi kitlesel bir coşkuyla selamlandı!
  Kapitalist kriz tipleri IV
- Volkan Yaraşır
  Metal İşçileri Kurultayı
gerçekleştirildi!
  Metal İşçileri Kurultayı
Sonuç Bildirgesi
  Ulusal soruna devrimci yaklaşımın paradoksları - 3 - M. Can Yüce.
  Mücadele Postası.
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Kazanana kadar grev,
kazanana kadar mücadele!


25 Kasım bir günlük uyarı grevi tüm ülkede belli bir katılımla gerçekleşti. On binlerce emekçi gerçekleştirdiği eylemlerle taleplerini haykırdı. Her ne kadar devlet güdümlü sendika Kamu-Sen iş bırakma eylemini sevk eylemine çevirerek eylem kırıcılığı yapsa da ağırlığını KESK üyelerinin oluşturduğu emekçiler iş bırakarak alanlara çıktılar. Ne yazık ki KESK içinde de sevk alarak eylemi kıranlar oldu. Ama bunda KESK yönetiminin payı da büyüktür. Zira KESK yönetimi eyleme sevkli katılmak isteyen emekçilerin el altından desteklenmesi gerektiğini ifade etmiş, eylemin kırılmaması yönünde bir çaba göstermemiştir. Ancak bu durum eylemin toplam etkisini ve gücünü azaltmamakta, önemli eksikliklerine işaret etmektedir.

Kamu emekçileri hareketinin uzun bir dönemdir içinde bulunduğu sessizliğe ve geri çekilmeye rağmen 25 Kasım eylemiyle birlikte öncüleri şahsında gösterilen sınırlı çaba ve irade sonucunda on binlerce kamu emekçisi harekete geçirilebildi. Emekçi kitlelerin toplumsal desteği alabildi.

25 Kasım eylemi talepleri net, zamanı önceden ilan edilmiş, belli bir planlama çerçevesinde fiili-meşru bir eylemin tabandan, işyerlerinden doğru örgütlenme güç ve iradesi gösterilebildiğinde on binleri harekete geçirebileceğini göstermiştir. Zira 25 Kasım eylemi günü geçiştiren, birbirini tekrar eden eylemlerle “taban hazır değil” argümanına sığınan KESK reformistlerinin yanılgısını göstermiştir. Sınırlı ve dağınık bir çabaya rağmen kendi sınırları içerisinde azami bir başarıyla gerçekleşen 25 Kasım eylemi devrimci bir mücadele programı ve anlayışı çerçevesinde fiili-meşru mücadelenin ihtiyaçlarını dile getiren ve devrimci önderlik boşluğuna işaret eden Sosyalist Kamu Emekçileri’nin haklılığını bir kez daha göstermiştir.

25 Kasım’ın başarısının arkasında öncü, devrimci kamu emekçilerinin çabası ve basıncıyla değişik şekillerde oluşturulan, işyeri gezilerini planlayan ve gerçekleştiren, hazırlanan materyalleri etkin kullanan, grev pankartlarını işyerlerine asan komite ve komisyonlar bulunmaktadır. Eylemi örgütleyen taban inisiyatifleri hem işyerlerinin nabzını tutmayı başarabilmiş, hem tabandaki emekçilerin soruşturma terörü vb. baskılardan duyduğu kaygıları gidermeye çalışmış, hem de eylem gününü ve sonrasını işyerlerinde tartışmaya açmaya çalışmıştır. Kuşkusuz bu yönlü bir çabanın KESK’in bütünü tarafından sergilendiğini söylemek mümkün değildir. Ancak sözkonusu çabaların sınırlılıklarına rağmen kamu emekçileri hareketinde bir canlanma yarattığı açıktır.

Daha öncesinde gerçekleştirilen iş bırakma eylemlerinde yaşanan eylem günü işyerlerinin boş bırakılması 25 Kasım’da nispeten ortadan kaldırılmıştır. Birçok işyerinde emekçiler grev önlüklerini giyerek, “Bu işyerinde grev var!” pankartını asarak eylem saatine kadar işyerlerinde bekleyerek diğer emekçileri greve katılmaya çağırmışlardır. Bildiri dağıtımlarıyla, ajitasyon konuşmalarıyla, basın açıklamalarıyla diğer emekçi kesimleri desteğe ve dayanışmaya çağırmıştır. Böylesi bir hazırlığın eyleme katılımı arttırdığı bilinmektedir.

Eylemin başarılarından birisi de ön hazırlık sürecinde eylemin taleplerinin geniş kamu emekçileri kitlesine anlatılması ve taleplerin kazanımı için emekçilerin eyleme çağrılmasıdır. Bilindiği gibi öncesinde KESK, kamu emekçilerinin taleplerini geniş emekçi kesimlere maletmeye çalışmak yerine söz konusu hazır kitlesini harekete geçirmeyi hedefleyen sınırlı bir pratiğe imza atmakla yetinmekteydi. 25 Kasım eylemiyle birlikte bu sınırlılığı zorlayan bir hat izlenmeye çalışılmıştır.

25 Kasım eyleminin diğer başarılarından birisi de bir yandan işyerindeki emekçiler mücadeleye çekilmeye çalışılırken diğer yandan kamu hizmetlerinden faydalanan geniş emekçi kitlelerin desteğe ve dayanışmaya çağrılmış olmasıdır. Bunun sonucunda da eylem geniş emekçi kitleler tarafından sahiplenilmiştir. Bu sahiplenme eylem alanlarına kitlesel katılım şeklinde doğrudan yansımasa bile okul, hastane, vergi dairesi vb. kamu hizmet alanlarında ve yerelliklerde gerçekleştirilen eylemlere yansımış, birçok emekçi çocuklarını okullara göndermemiş, hastanelerdeki yığılma o gün daha az olmuştur.

25 Kasım sendikasız kesimlerde de bir ilgi ve sempati yaratmış, sınırlı da olsa örgütsüz kesimler eylemlere katılmıştır. Eylem alanında ise katılımın ağırlığını kamu emekçileri oluşturmuştur. Özellikle eğitim emekçileri katılımıyla dikkat çekmiştir. Eylemin ön hazırlığının görece güçlü geçmesinin bir sonucu olarak da eyleme genç ve deneyimsiz kamu emekçilerinin katılımı yoğun olmuştur.

Eyleme katılım anlamında öne çıkan bir diğer kesim ise başta liseliler olmak üzere gençlik kitlesidir. Özellikle devrimci güçlerin ve reformist çevrelerin kortejlerinde gençlik kitlelerinin katılımı dikkat çekmiştir.

Eyleme hazırlık çerçevesinde gerçekleştirilen işyeri gezilerinden yansıyanlar KESK reformistlerinin iddia ettiği gibi tabanın “geri” olduğu söyleminin herhangi bir gerçekliği olmadığını göstermiştir. Zira tabandaki emekçilerin birçoğu iş bırakma gibi hak alıcı bir eylemin hayata geçirilmesi konusunda geç kalındığını ifade etmiş, eylemin arkasının gelmesi gerektiğini dile getirmiş ancak sendikalara duyduğu güvensizlik nedeniyle sürece temkinli yaklaşmıştır. Ne yazık ki tabandaki emekçinin eğilimi ve ruhhali böyleyken hareketin öncüsü konumundaki unsurlar ise “eylem kararı üstten dayatıldı, tabana sorulmadı, taban istemiyor” vb. söylemlerle görev ve sorumluluklarını yerine getirmekte atıl davranmıştır. 25 Kasım eylemi, tabanın mücadele istek ve dinamiği taşıdığını ancak üzerindeki ölü toprağını silkelemesi gerekenin asıl olarak öncü kamu emekçileri olduğunu göstermiştir. KESK reformistleri kendi umutsuzluklarını tabana dayatarak, mücadele kaçkınlıklarını tabana mal ederek görev ve sorumluluklarından kaçmaktadırlar. 25 Kasım eylemi artık bu kaçışın bir gerçekliği ve inandırıcılığı olmadığını bir kez daha açığa çıkarmıştır.

Önden talepleri ve hedefi net bir eylem süreci belirlendiğinde, yetersiz de olsa bu süreci örgütleyecek mekanizmalar oluşturulduğunda, tabana, işyerlerine yönelindiğinde, bir parça çaba gösterildiğinde, dirayetli davranıldığında ve işin başına geçildiğinde hiçbir şeyin imkansız olmadığı bir kez daha kanıtlanmıştır. 25 Kasım’ın en önemli kazanımı budur.

25 Kasım’ın bir günlük iş bırakma şeklinde uyarı grevi olduğu düşünüldüğüne eylemin sevk, izin, rapor vb. biçimlerde kırılmasına geçit vermeyecek bir hazırlık yapılması gerekirdi. Eylemin en önemli eksiklerinden birisi budur. Daha önce soruşturma terörüne maruz kalan kamu emekçilerinin en büyük çekincesi soruşturma terörüydü. Hatta birçok emekçinin 25 Kasım günü iş bırakırsa ne tür bir “ceza” alacağı konusunda bir bilgisi bulunmuyordu. Eylemin ön hazırlık sürecinde eksik bırakılan yanlarından birisi de bu oldu. Ön hazırlık sürecinde eylemin meşruluğu daha güçlü işlenebilir, soruşturma terörüne karşı hukuk mücadelesinin yanı sıra fiili bir takım eylemliliklerle sendikanın emekçilere sahip çıkacağı, soruşturmalar geri çektirilene kadar fiili eylemliliklerle sürecin devam edeceği işlenebilir, emekçiler bu bilinçle donatılabilirdi. Ancak KESK’in söylemi “soruşturmalara karşı hukuk mücadelemiz sürecek” söylemiyle sınırlı kaldı. Devlet ve hükümet yetkililerinin söylemlerine ve tehditlerine bakılırsa 25 Kasım’ın soruşturma ve cezalarla bastırılmaya, yarattığı güven ortamının bu şekilde zedelenmeye çalışılacağı ortadadır. Bu nedenle soruşturma terörüne karşı fiili eylemliliklerin hayata geçirilmesi için geç kalınmış değildir. Üstelik 25 Kasım bir uyarı greviyse sonrasının bugünden gündeme getirilmesi, yine somut talepler ve hedefler etrafında örgütlenmesi gerekmektedir. Soruşturma terörü de bu sürecin önemli bir parçası ve mücadele konusu edilmelidir.

25 Kasım kamu emekçilerinde anlamlı bir moral ve motivasyon yaratmış, alanlara akan onbinlerce kamu emekçisinin coşkusu ve kararlılığı öne çıkmıştır. Şimdi kazanıncaya kadar grev, kazanıncaya kadar mücadele için harekete geçme zamanıdır. 25 Kasım’ın ardından tüm işyeri ve sendika şubelerinde eylemi, ön hazırlık sürecini ve sonrasını değerlendiren, olumlulukların altını çizerken eksikliklerini mahkum eden değerlendirme toplantıları yapılmalı, daha etkin, yaygın ve güçlü bir hazırlıkla süresiz iş bırakma eylemi hedefiyle mücadele devam etmelidir.

Hiç vakit yitirilmeden 25 Kasım’ın arkası gelmeli, mücadele daha da yükseltilmelidir. Bir yandan devlet yanlısı, eylem kırıcı Kamu-Sen ve Memur-Sen’in işbirlikçi mücadele anlayışı teşhir edilirken diğer yandan tabanını kucaklayacak araç, yol ve yöntemler belirlenmeli, tarihi bugünden ilan edilmiş, talepleri netleştirilmiş ve değişik araçlarla gündemleştirilmiş bir mücadele programı oluşturulmalı, 25 Kasım’ın eksikleri giderilerek mücadeleye devam edilmelidir. 25 Kasım’ın gösterdiği en anlamlı ve önemli deneyim olan örgütlenme komisyonları, grev ve direniş komiteleri vb. taban inisiyatifleriyle süreç örgütlenmelidir.