03 Eylül 2010
Sayı: SİKB 2010/35

 Kızıl Bayrak'tan
İşçi sınıfı ayak bağlarından kurtulmaksızın sınıf mücadelesinde
yol alamaz!
Orduda resmi çizgi devam ederken
rejim krizi derinleşiyor!
Kürt halkının özgürlük ve eşitlik
istemleri boğulamaz!
BDSP’nin referandum seminerleri
devam etti..
Metal İşçileri Birliği MYK Eylül ayı toplantısı sonuçları
BETESAN’da direniş
dayanışmayla büyüyor!.
UPS direnişiyle uluslararası
dayanışma büyüyor
Direnişçi UPS işçileri
eğitim seminerinde buluştu
Toplu görüşme oyunu sona erdi..
İşçi ve emekçi hareketinden.
12 Eylül’ün hesabını
işçi ve emekçiler soracak!
Eyvah; Lenin de
boykota karşıymış!
Devleti aklamanın yeni hamlesi: Ergenekon’dan sonra Cemaat!.
Güney Afrika kapitalizminin konsolidasyonu ve işçi hareketi
Güney Afrika Cumhuriyeti’nde
kitlesel militan grev!
UPS’de sendika düşmanlığı tüm dünyada protesto edildi..
“Yok olup gitsinler!”
Rize’de su boşa değil felakete aktı
Tacizciye terfi,
tacize uğrayana ceza!..
Dünya Barış Günü, TC ve Kürdistan
M. Can Yüce
“Hasta tutsaklar
serbest bırakılmasın”
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

“Yok olup gitsinler!”

İşbirlikçi yönetimin de desteğini alarak Filistin sorununda sözde “çözüm” politikalarını devreye sokan emperyalist ve siyonist güçler, attıkları her adımda sunabilecekleri tek çözümün daha fazla baskı ve katliam olduğunu gözler önüne seriyorlar. Gerici odakların kimi sözcüleri bu niyetlerini açık açık dile getirirken, kimi ise ikiyüzlü tutumlarını sürdürüyor.

İsrail’in dinci gerici partisi Şas’ın lideri ve etkin hahamlardan Ovadia Yosef, Filistin halkı ve Mahmud Abbas için “Bu dünyadan yok olup gitsinler” dedi.

İsrail Ordu Radyosu’nun yayınladığı habere göre Yosef, geçtiğimiz Cumartesi günü verdiği vaazda Filistin halkı ile ilgili kin ve nefret dolu sözler sarf ederken Mahmud Abbas için de “Vebaya yakalansın” dedi. Filistin halkının “bela ve amansız İsrail düşmanları” olduğunu söyleyen dinci gerici haham tüm Filistinliler için de “Bu dünyadan yok olup gitsinler” ifadesini kullandı.

Şu anki koalisyon hükümetinin küçük ortağı olan dinci gerici Şas Partisi’nin manevi lideri Ovadia Yosef, Arap ve Filistin halkına duyduğu düşmanlıkla tanınıyor. Dinci gericiliğinin gereği olarak düşmanlığını Araplar ve Filistinliler’le sınırlamayan Yosef’in, daha önceden yaptığı konuşmalarda kadınları, eşcinselleri ve seküler Yahudiler’i de hedef tahtasına çaktığı biliniyor.

Kafatasçı açıklamaların ardından Siyonist İsrail rejimi ve hamisi ABD emperyalizmi adına yapılan açıklamalarla Yosef’in sözleri kınandı. ABD emperyalizmi adına Beyaz Saray Sözcüsü Philip Crowley, Yosef’in açıklamalarını “onur kırıcı” olarak tanımlarken, İsrail Başbakanlığı’ndan yapılan açıklamada ise Yosef’in sözlerinin Başbakan Benyamin Netenyahu’nun düşüncelerini yansıtmadığını iddia etti.

İşgal inşaatları hızlanacak

Yosef’in kafatasçı açıklamaları her ne kadar “sahiplenilmemiş” gibi gösterilmeye çalışılsa da Filistin topraklarındaki pratik gerçek amaçları ortaya koyuyor. Siyonist rejimin sözcüleri işgale hız vereceklerinin sinyallerini verirken emperyalist hamileri de bu politikaya destek oluyorlar. Siyonist rejimin Batı Şeria’da devam ettiği işgal inşaatlarına ilişkin ilan ettiği moratoryum, 26 Eylül’de sona erecek. İsrail parlamentosundan sızdırılan bilgilere göre de hükümetin büyük ortağı Siyonist Likud partisinin grup toplantısında konuşan Başbakan Benyamin Netenyahu, işgalin hızlandırılacağı yönünde demeçler verdi. Bir ABD yetkilisi yaptığı açıklamada ise İsrail hükümetinin işgal inşaatları hakkındaki moratoryumu uzatmasıyla ilgili bir sözlerinin olmadığını belirtti.


 

 


Emperyalist güçler işgal bataklığında

Yüzyılı aşkın bir süredir işgallerle, katliamlarla, tehditlerle dünya halklarını teslim almaya çalışan ABD emperyalizmi, 2011 yazında Afganistan’daki askerlerini çekmeye başlayacağını söylese de gerçekte ABD ordusu Afganistan’a yerleşmeyi sürdürüyor. ABD Kongresi’nin çıkardığı son yasa da bunu doğruluyor. Zira, sözkonusu yasa 2011 yılında gelecekteki ABD saldırılarını desteklemek amaçlı Afganistan’da yapılacak ve geliştirilecek askeri üsler için 1,3 milyar dolar ek bütçe ayırıyor.

Açıktır ki, söz konusu yeni üsler, ABD emperyalizminin Orta Asya’daki yeni askerî stratejisini destekleyecek önemli bir unsur olacaktır.

Buna göre ayrılan bütçenin 300 milyon dolarlık kısmı halen ABD askerlerinin kullandığı üç hava üssünü yenilemeye harcanacak. Afganistan’da gerçekleştirilen operasyonların birçoğunun yönettiği Shindand, genişletilerek geliştirilecek. İran’a 100 km mesafede bulunan üstte, ABD’nin özel birlikleri de konuşlanmış durumda. Üs, yenilendikten sonra olası bir İran saldırısının da merkezinde yer alacağı söyleniyor. Bir diğer üs Güney Afganistan’daki operasyonları koordine edilmesinde kullanılan Camp Dwyer. Ayrıca ülkenin kuzeyindeki lojistik destek merkezi olarak faaliyet gösteren Mezar-ı Şerif’deki hava üssü de yenilenecek.

ABD emperyalizmi, Kuzey Afganistan’a askerî bakımdan daha çok ağırlık veriyor. Bu çerçevede Kuzey Afganistan’ın önemli kentlerinden Mezar-ı Şerif’te çok büyük bir özel operasyonlar üssü kurmak için planlama yaptığı basına yansıyan bilgiler arasında. Burada planlanan askeri üsler arasında C-5 ağır nakliye uçakları için dev pistler, üç helikopter pisti, bakım hangarları ve başka tesisler yer alacak. Bu üssün maliyetinin 100 milyon dolar, özel operasyonlar üssünün ise yaklaşık aynı miktara mal olacağı belirtiliyor. Genişletilecek olan bir önemli üs de 2001 yılına kadar Taliban yönetiminin başkenti ve halen Afganistan’ın en büyük üçüncü kenti olan Kandehar’da. Çatışmaların en yaygın olduğu bölgede bulunan buradaki askeri üste 25 binin üzerinde işgalci ABD askeri bulunuyor.

Afganistan’da istediği sonucu alamayan ve tam bir bataklık içinde debelenen ABD, kentlerde ve kırsalda yaygın halde bulunan askerlerini üslerde toplayarak hem maliyeti hem de kayıplarını azaltmaya çalışıyor. Ancak buna rağmen emperyalist rejimin Afganistan’daki kayıpları her geçen gün artıyor.

Emperyalist ABD rejimi, işgal bataklığına saplandığı Afganistan’da son 8 ayda 323 askerini kaybetti. 2001’deki işgalden bu yana 2010 yılının ilk 8 ayında yaşanan asker ölümleri bile şimdiden en fazla kaybın verildiği yıl oldu. NATO’ya bağlı Uluslararası Güvenlik ve Destek Gücü’nden (ISAF) yapılan açıklamada, Afganistan’da 6, 5 günde 23 Amerikan askerinin öldüğü belirtildi.

Diğer yandan 2009’da 317’si Amerikan askeri olmak üzere 521 yabancı askerin öldüğü de ifade edildi. Elbette ABD emperyalizminin Orta Asya’ya yönelik planları Afganistan’la sınırlı değildir. Ayrıca bu çerçevede başka Orta Asya ülkeleri ile de görüşmeler yaptığı da söyleniyor. Bütün bunlar Afganistan’dan çekilmesi halinde ABD’nin kullanmayı planladığı stratejik üslerdir. ABD benzer bir politikayı Irak’ta da uygularken, Irak’taki muharip askerlerini bu ay itibariyle çeken ABD, ülke genelinde 100’e yakın askeri üste etkinliğini koruyor.

 

 


Siyonist İsrail’e boykot protestosu

Siyonist İsrail devletinin Filistin halkını abluka altına almak ve direnişi kırmak için hayata geçirdiği yöntemlerden biri olan yerleşim merkezlerinin inşası sürüyor. Bununla beraber İsrail’de bir grup akademisyen ve bir grup tiyatrocu bulundukları alanlar üzerinden İsrail devletine boykot kararı aldı.

İsrail’de 150’den fazla akademisyen yayınladıkları mektupla işgal altındaki Batı Şeria’da kurulan Yahudi yerleşimlerinde ders vermeyeceklerini ve tartışmalara katılmayacaklarını duyurdu.

Geçtiğimiz günlerde de aralarında İsrailli ünlü tiyatro yazarı Yehoshua Sobol’un da bulunduğu 53 tiyatro oyuncusu, Batı Şeria’daki Ariel yerleşim biriminde yapımı süren ve kasım ayında hizmete girmesi planlanan tiyatro salonunda sahne almayacaklarını dile getirmişlerdi. Habima Ulusal Tiyatrosu, Cameri Tiyatrosu, Be’er Sheva Tiyatrosu ve Kudüs Khan Tiyatrosu’nda görev yapan ve aralarında tanınmış sanatçılardan Yehoshua Sobol, Yossi Pollak, Yousef Sweid, Anat Gov ve Savyon Liebrecht’ın da bulunduğu tiyatrocular, yayınladıkları ortak bildiriyle yerleşim bölgelerinde sahne almayı reddettiklerini açıkladılar.

Akademisyenler de sanatçıların bu tutumunu destekledikleri için bu adımı attıklarını belirttiler.

Tiyatro sahipleri sanatçıların siyasal tercihlerine saygı duyacaklarını açıklarken, İsrail hükümeti saldırgan bir tutum aldı.

İsrail Kültür ve Spor Bakanı Limor Livnat tiyatrocuları kararlarından vazgeçmeye çağırırken, sanatın siyasal yaşamın dışında tutulması gerektiğini öne sürdü. İsrail Başbakanı Netanyahu ise tiyatro gruplarını maddi yardımı kesmekle tehdit etti. Siyonist İsrail hükümetinden yapılan açıklamalara göre ilan edilen morotoryumun son günü olan 26 Eylül’ün ardından işgal inşaatlarına hız verilmesi planlanıyor.