7 Ocak 2011
Sayı: SİKB 2011/01

 Kızıl Bayrak'tan
Kürt sorununda inkarcı politikada ısrar sürüyor!
2011 Kürt sorununda
çetin bir mücadele yılı olacak!
Türk-İş’in “torba”sından ihanet çıktı!
Kılıçdaroğlu’nun
yeni yıl ikiyüzlülüğü
Petro-kimya işçileri direniyor.
MESS Grup Tis sürecinde
greve doğru
“Birleşmek ve
örgütlenmek gerek!”
“Kendi sınıfımızın
mücadelesini verelim!”
Teklif reddedildi
eylemler sürüyor..
PTT’de işçi kıyımına karşı direniş!
Patronların saldırılarına karşı tek yol direniş!
Büyük madenci
yürüyüşü 20. yılında...
Kampanya çalışması
üzerine notlar.
Öğrenci gençliğe yine polis terörü
OMÜ’de soruşturma-ceza terörü
Öğrenci forumlarında
mücadele tartışıldı..
Mutlu gözdağı verdi
Ulucanlar’dan müze
yapma kepazeliği
Bolivyalı işçi ve emekçilerin mücadele geleneği sürüyor
Katledilişlerinin 92. yılında Rosa Luxemburg ve Karl Liebknecht’i saygıyla
2010 yılında emekçi kadınlar.
Kadın emekçilerin
hakları da ‘torba yasa’da!..
4 Ocak ‘96 Ümraniye: Bir kez daha katliam ve direniş
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

“Kendi sınıfımızın
mücadelesini verelim!”

Metal İşçileri Birliği, Birleşik Metal-İş’in örgütlü ZF Lemförder Fabrikası İşyeri Baştemsilcisi Şinasi Atıcı ile TİS süreci üzerine konuştu.

- Kaç yıldır sendikalısınız, bu imzaladığınız kaçıncı toplu sözleşme olacak?

- Şinasi Atıcı: ZF’de 5,5 yıldır sendikalıyız. Altıncı yıla gireceğiz. Sömürülmek istemediğimiz için sendikalaştık. Sendika çalışması başlamadan önce bize 2009 yılına kadar zam yapılmayacağı ve ikramiyelerin kaldırıldığı söylendi. Bundan sonra 6–7 arkadaş önderliğinde bu süreci başlattık. Ben daha önce 5 sene Türk Metal’in örgütlü olduğu Kemalpaşa’da bir fabrikada çalışmıştım. Baştemsilciyi görme şansımız bile yoktu. Kendisi ulaşılmaz biriydi. Yani Türk Metal’in işleyişini iyi biliyordum bu yüzden Birleşik Metal-İş Sendikası’nda örgütlendik. Bu bizim 3. toplu sözleşmemiz olacak. Yani iki yılda bir toplu sözleşme imzalıyoruz. İlk toplu sözleşme döneminde komite olarak bir toplantı yaptık ve işçi arkadaşlarla görüştük. 2 yıllık mı 3 yıllık mı sözleşme imzalayalım diye. işçi arkadaşlar da 2 yıllık sözleşme istediler. Zaten sendikamız da en mantıklısının 2 yıllık sözleşme olduğunu söylüyordu.

 

- Toplu Sözleşme sürecindesiniz, görüşmeler nasıl gidiyor, bu sürece nasıl hazırlandınız?

- Biz sendikal işleyiş terbiyemiz doğrultusunda tamamen işçilerle birlikte hazırlanıyoruz. Ayakları yere basan talepler üzerinden, bütün işçi arkadaşlarımızdan taleplerini yazmalarını istiyoruz. İşçi arkadaşlarımız her bölümden bir temsilci ve her vardiyadan bir temsilci seçtiler yani bir vardiyada 10, üç vardiyada toplam 30 kişiden oluşan bir komite oluşturduk. Her bölüm kendi içerisinde ortaklaştırdığı talepleri komiteye iletti. Biz komitedeki işçi arkadaşlarla beraber sendikamızdan yöneticilerin de bulunduğu toplantılarda talepleri tartışıp taslak hazırladık. Bütün işçi arkadaşlarımızı toplayarak hepsine ilettik. Tüm bu süreç üç-dört toplantıda görüşüldü. Biz taslakta ortaklaştıktan sonra sendikamızın uzmanlarına ilettik. Onların da bir-iki düzeltmesinden sonra taslağımızı işverene ilettik. Bir nüshasını biz aldık isteyen her arkadaşa taslağı veriyoruz. Şu an işverenden görüşme tarihi bekliyoruz. Ocak ayında bir toplantı gerçekleştireceğiz işverenle. Kısacası sözleşmeyi tamamen işçi arkadaşlarımız hazırladılar.

 

- Bu yıl toplu iş sözleşmeniz MESS grup toplu iş sözleşmeleriyle aynı döneme denk geldi bunun sizin sözleşmenize etkileri nasıl oldu?

- ZF Lemförder MESS üyesi değil. İşveren kendi lehine olan her şeyi, buna MESS’in talepleri dahil, karşımıza getiriyor. Biz de doğal olarak MESS’in taleplerini ve karşılığında sendikamızın MESS’e sunduğu teklifleri vs. aynı sürecin tamamını gözönünde bulunduruyoruz. Asgari ücreti, Türkiye ekonomisinin gerçeğini, yakınımızdaki benzer statüdeki fabrikaların durumunu, sendikalı işyerlerinin aldığı zam oranını ve sendikamızın sınıf adına ileri sürdüğü bütün taleplerini, MESS’in birinci ve ikinci grup tekliflerini gözönünde bulunduruyoruz. 100 binin üzerinde işçiyi ilgilendiren bir toplu sözleşme ve tabii ki asgari ücret bizi doğrudan etkiliyor.

 

- Geçtiğimiz günlerde Türk Metal çetesinin adamları fabrikanıza bildiri dağıtmaya gelmişler, bu olaydan bahseder misiniz?

- Ben bu olayı çok önemsiyorum, sınıf adına utanç verici bir durum. Bir sendikanın başka bir sendikanın örgütlü olduğu bir yere gelmesi utanç verici. Bir yerde bir sendika çalışması varsa ben destek olmak isterim. Ama bu gerçekten sendikaysa. Bence Türk Metal bir sendika değil. Fabrikamıza bildiri dağıtmaya gelmişler, bildiri elime geçti. %99’u yalan. MESS toplu sözleşmelerinde %5’e imza atmışlar. Türkiye’nin en iyi sözleşmesi diye gelip bildiri dağıtmaya gelmişler, aptalca bir iş bence. Türk Metal, MESS toplu sözleşmelerinde ve asgari ücret vs. diğer konularda yediği nanelerin üstünü örtmek için böyle yapıyor. Gidip sağda solda biz DİSK’in tabanına da gidiyoruz diyeceklerdi ama yedikleri dayakla kaldılar. Bizim fabrikaya 12 kişi gelmişlerdi biz 2 kişi dışarıya çıkınca 12 kişi birden kaçtı. Durumu hemen karşımızda olan TOTOMAK’a ilettik. Biz saat 15.00’te çıkıyoruz, TOTOMAK ise 16.00’da çıkıyor. TOTOMAK’ta da 8 kişi bildiri dağıtmaya çalışınca işçi arkadaşlarımız tarafından çok feci şekilde dövüldüler. Türk Metal’in tabanında bir kaynama var. Bizim sendikamızı isteyen işçiler var. Olayın kendisi sınıf adına utanç verici, biz geri döndüğümüzde bizim müdürümüz TOTOMAK’ın müdürü ve yanımızdaki Senkromeç’in müdürü camdan olayları seyrediyor ve gülüyorlardı. Daha sonra polis ve jandarma geldi. TOTOMAK’ın müdürü de Türk Metal’cilere bağırarak huzursuzluk yaratmamalarını ve gitmelerini istedi. Polise şikayetçi olunmadığı için de olay kapandı. Benim bugüne kadar hatırladığım en çirkin olaylardan biriydi. Muhtemelen o insanlar toplama, seçme ve para karşılığında bu işi yapan insanlardı. Yoksa gerçekten emeğiyle geçinen hiç kimse böyle bir işe kalkışmaz.

 

- Son olarak neler söylemek istersiniz?

- Bu mücadelede enternasyonal dayanışma da çok önemlidir. Bildiğiniz gibi sermayenin sömürüsün sınırı yok. Mesela Romanya’da, Bulgaristan’da ucuz işçilik var. Sermaye hemen ucuz işçi neredeyse oraya kaçıyor. Biz oralarda da örgütlü olmak zorundayız.

Sendika ağalığına, patronluğuna bu ülkedeki emek sınıfının müsaade etmemesi gerekir diye düşünüyorum. İşçiler, emekçiler onlara sendikacı olduklarını hatırlatmalılar. Tabandan basınç olmadı mı kumarhaneler de açarlar, oteller de açarlar, Ergenekon’a para da aktarırlar. Sendika biziz yani emekçilerdir. İşçi arkadaşlarım beni burada oturtmayacaklar. Ben sürekli işçinin arasında gezmeliyim, bütün sendikacılar da böyle olmalı. Biz temsilcilere basınç yapmazsak, sendikacılara basınç yapmazsak onlar da o koltuklarda otururlar ve hiçbir şey yapmazlar. Bir anektod anlatmak istiyorum; Türkiye genelinde temsilci eğitimleri için 1000–1500 kişinin olduğu bir toplantıdayız. İşçinin biri el kaldırarak ben dedi Kemal Türkler gibi bir sendikacı istiyorum. Bunun özerine genel başkanımız Adnan Serdaroğlu da şöyle söyledi: “Arkadaşınız doğru söylüyor. Ancak ben de o günkü gibi işçi istiyorum. Yani sendikacıyı sendikacı yapan işçidir, tabandır”. Ben inanıyorum işçi sınıfı bu kaderi değiştirmek için birleşik mücadele ederse sömürüden kurtulması çok kolaydır. Yok, eğer menfaate dayalı bireysel çıkar düşünürse daha çok uzun yıllar hatta daha da kötü koşullarda yaşamaya ve çalışmaya devam eder. Bugün torba yasası, yarın çuval yasa, kıdem tazminatı, emeklilik yaşı vs... Saldırıların ardı arkası kesilmez. İşçiler ve emek örgütleri kazanmak için birleşik mücadele etmek zorundadırlar. Tabanın söz sahibi olduğu birliktelikler kurulmalı, bunun ismi önemli değil, önemli olan işlevidir. Yeni haklar kazanmanın yolu böyle mücadelelerden geçer. Kavel direnişi ülkedeki grev yasağını grev yaparak delmiştir. Biz büyülerimizden böyle bir mücadele mirası aldık ama kendimizden sonrakilere miras bırakamıyoruz. Bize bırakılan mirası yiyoruz. Kaderimizi elimize alalım kendi sınıfımızın mücadelesini verelim. Başka kurtuluş yolumuz yok.

 

- Bize zaman ayırdığınız için teşekkür ederiz.

- Ben teşekkür ederim.

Metal İşçileri Birliği / Çiğli



Gimsan ve Balıkçıoğlu’nda
görüşmeler sürüyor

Birleşik Metal-İş Sendikası İstanbul 2 Nolu Şube’nin örgütlü olduğu Gimsan ve Balıkçıoğlu fabrikalarında toplu sözleşme görüşmeleri sürüyor.

Balıkçıoğlu’ndaki toplusözleşme görüşmelerine 29 Aralık günü devam edildi. Gelinen aşamada, ağırlıklı olarak yan ve sosyal ödemeler görüşüldü ve 16 maddede daha anlaşma sağlandı. Görüşülen maddeler içerisinde yer alan sosyal haklarda yüzde 21 ile yüzde 44 arasında değişen oranlarda artış sağlandı. Ücret zammı konusunda anlaşma sağlanamadı.

Gimsan’da ise, ücret ile yan ve sosyal ödemelerle ilgili maddelerde görüşmeler sürüyor. 28 Aralık’ta yapılan toplantıda bu maddelere yönelik bir anlaşma sağlanamadı.