Karadağ cinayet davasını sahiplenme çağrısı...
“Katillerin aklanmasına
izin vermeyeceğiz!”
Bağımsız Devrimci Sınıf Platformu (BDSP), Taksim ve Esenyurt’ta gerçekleştirdiği eylemlerle, Karadağ cinayeti davasının 21 Nisan günü Bakırköy Adliyesi 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen üçüncü duruşmasına katılım çağrısı yaptı.
Taksim
Cumartesi Anneleri’nin Galatasaray Lisesi önündeki eylemine Alaattin Karadağ’ın fotoğraflarıyla katılan BDSP’liler, eylemin ardından Taksim Tramvay Durağı’na yürüyerek bir kez daha “Polis terörü ve cinayetlerine son!” kararlılığını haykırdılar.
Kortejin en önünde, Alaattin Karadağ’ın fotoğrafının yer aldığı “Alaattin yoldaş ölümsüzdür! Devrimciler ölmez, devrim davası yenilmez / BDSP” ve “Karadağ cinayeti aydınlatılsın!” şiarlı pankartlar yer aldı. Alaattin Karadağ’ın fotoğrafının ve kızıl flamaların da taşındığı yürüyüşte coşku ve öfke hakimdi. Yürüyüş boyunca çevredeki işçi ve emekçilere dönük ajtasyon konuşmaları da yapıldı. Konuşmalarda, Alaattin Karadağ’ın sermaye devletinin eli kanlı cellatları polislerce sokak ortasında infaz edildiği vurgulandı. Karadağ cinayeti davasını sahiplenme ve polis terörü ve cinayetlerine karşı mücadele yükseltme çağrıları yapıldı.
Yürüyüşün ardından Taksim Tramvay Durağı’nda basın açıklaması gerçekleştirildi. Karadağ’ın katledilmesiyle birlikte polis terörü ve cinayetleri zincirine bir halka daha eklendiğine değinilen açıklamada, daha sonra başlatılan yargı sürecinin de katil polisleri ve katliamcı düzeni aklama amaçlı geliştirildiğine vurgu yapıldı.
EHP, EÖC ve PDD’nin destek verdiği eylem atılan sloganlarla birlikte sona erdi.
Esenyurt
17 Nisan günü Esenyurt’ta gerçekleştirilen eylemde “Karadağ cinayati aydınlatılsın” pankartı taşındı. Yürüyüşe geçen kitle öfkeli sloganlarla katil polislerden hesap sorma kararlılığını haykırdı. Yürüyüşte üzerinde “Alaattin Karadağ ölümsüzdür” yazılı Alaattin’in fotoğrafının olduğu dövizler ve kızıl bayraklar taşındı. Yürüyüşün ardından Köyiçi Meydanı’nda toplanan emekçilere Karadağ davasının süreci aktarıldı.
Ardından BDSP tarafından basın açıklaması gerçekleştirildi. Alaattin Karadağ’ın davasına sarsılmaz bir inançla bağlı bir devrimci olduğu ve bu uğurda tereddütsüzce ölümü karşıladığı anlatıldı. Alaattin’in işçi ve emekçileri açlığa, sefalete ve baskıya maruz bırakan bu çürümüş düzene karşı mücadele ettiği ifade edildi. Bu ülkede dün olduğu gibi bugün de işçilerin, emekçilerin ve devrimcilerin hak arama mücadelesinin karşısına sermaye devletinin polis terörüyle çıktığına değinildi. Baskıların ve katliamların devrimcilerin mücadelesini durduramayacağı tersine daha da bilediği söylendi.
Açıklamanın ardından 5 dakikalık oturma eylemi yapıldı. Oturma eylemi sırasında da sık sık sloganlar atıldı ve konuşmalar yapıldı. Oturma eyleminin ardından yapılan yürüyüşle eylem son buldu.
Kızıl Bayrak / İstanbul
Polis vuruyor, mahkeme koruyor
Özellikle TMY ve PVSK’da yapılan düzenlemelerin ardından daha da büyüyen polis terörü ve cinayetleri zincirine her geçen gün yeni halkalar eklenirken, bu cinayetler düzenin yargı kurumlarınca sistematik olarak aklanmaya devam ediyor.
Sermaye devletince sınırsız yetkilerle donatılan polislerin gerçekleştirdiği aleni katliamlardan olan Baran Tursun cinayetinde Yargıtay’ın verdiği son karar da bu gerçeği bir kez daha gözler önüne serdi.
Ödül gibi cezaya Yargıtay onayı
Baran Tursun “dur ihtarına uymadığı” gerekçesiyle polis tarafından kurşunlanmıştı. Tursun’un katledilmesinin ardından tutuklanan polis Oral Emre Atar hakkında, “olası kasıtla adam öldürmek” suçundan 25 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı. Karşıyaka 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde olaydan 1.5 ay sonra görülen davanın ilk duruşmasında katil polis Oral Emre Atar tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı. Bu süreçte 10 polis hakkında ise “delilleri gizlemek” suçlamasıyla iddianame hazırlandı.
Davanın karar duruşmasında savcı, polis Atar’ın “kanunun emrini yerine getirirken görev sınırını kasıt olmaksızın aşarak öldürme” suçundan 1 yıl 4 aydan 5 yıla kadar hapisle cezalandırılmasını, diğer polislerin ise beraatını istedi. Mahkeme heyeti sanıklardan Oral Emre Atar’ın “öldürme eylemini, silah kullanmaya ilişkin kanun hükmünü yerine getirmede kasıt olmaksızın sınır aşarak işlediği” yönünde karar vererek, Atar’ı önce “taksirin yoğunluğuna ve kullandığı silahın tehlikeliliğine göre” 3 yıl hapis cezasına çarptırdı. Ardından ise bunu, “sanığın eylemini kasıt olmaksızın, sınırı aşarak işlediği” gerekçesiyle 1/6 oranında indirip 2 yıl 6 aya düşürdü. Ceza, Atar’ın “duruşmalardaki iyi hali” nedeniyle de 2 yıl 1 aya düşürüldü. Diğer polislerin de beraatına karar verildi.
Tursun Ailesi’nin temyiz başvurusu üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 1. Ceza Dairesi Karşıyaka 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği ‘ödül gibi cezayı’ 18 Nisan günü onadığını açıkladı. Buna göre, daha önce 1.5 ay tutuklu kalan katil polis, 15 ay daha cezaevinde kalarak “cezasını” tamamlayacak.
Yargıtay sonrası Gemik davası yeniden görüldü
Polis cinayetlerine ilişkin çarpıcı örneklerden olan Çağdaş Gemik davasında son duruşma 19 Nisan günü görüldü.
Çağdaş Gemik ‘dur’ ihtarına uymadığı gerekçesiyle polis Mehmet Ergin tarafından kurşunlanarak katledilmişti. Ardından açılan davada Antalya 3. Ağır Ceza Mahkemesi katil polis Ergin hakkında 16 yıl 8 ay hapis cezası kararı vermişti. Yargıtay, polis Ergin’in “olası kastla adam öldürmekten değil, kasten yaralama sonucu ölüme neden olmaktan yargılanması gerektiğini” söyleyerek yerel mahkemenin kararını bozmuştu.
Yargıtay tarafından ‘’suç niteliğinde yanılgıya düşüldüğü’’ gerekçesiyle verilen ve sanık polis için daha az ceza öngören söz konusu kararın ardından Antalya 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yeniden görülen duruşmaya tutuklu sanık Mehmet Ergin ve avukatı Süleyman Çalıkuşu ile Gemik Ailesi ve avukatları katıldı.
Mahkeme heyeti, 16 yıl 8 ay hapis cezasında direndiğini açıkladı.
|