17 Şubat 2012
Sayı: SYKB 2012/07

 Kızıl Bayrak'tan
Dinci-gerici güçlerin iktidar kavgası
İktidar ve rant kavgası dinci-gerici odakları birbirine düşürdü
NATO Genel Sekreteri
Rasmussen’den açıklamalar
Faşist baskı ve teröre eylemli yanıt
“Saldırıları mücadeleyle aşacağız!”
İşsizlik oranları artıyor, işsizlik fonu yağmalanıyor
“Geleceğimizin iyice
kararmaması için...”.
DİSK’te ruhsuz genel kurul
Taşeron işçileri
Ankara’ya yürüyor!.
Sinter işçileri
mücadeleyi bırakmıyor
Devrimci sınıf çalışmalarından
Parti ve yeni döneme hazırlık!
Suriye üzerindeki
baskıyı arttırıyor
Dört kıtadan grev ve eylemler.
Yunanistan’da Troyka “darbesi”
ve sokakta politika -
Volkan Yaraşır
“Okullar hayat bulsun projesi” ve eğitimde son saldırılar
BDSP’den seminerler
8 Mart’ta alanlara!
Geleceğine sahip çık!.
ÇHD İstanbul Şube Sekreteri
Av. Güçlü Sevimli ile konuştuk.
Emekçi Kadın Platformu toplantısı
Ares’i kıskandıran askerler diyarında
acı olağandır!
Gazi’de çeteleşmeye ve yozlaşmaya karşı yürüyüş
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Okullar hayat bulsun projesi” ve

eğitimde son saldırılar

 

Okullar Hayat Olsun Projesi” uygulama protokolü 13 Aralık 2011 tarihinde Milli Eğitim Bakanı, Orman ve Su işleri Bakanı ve Türkiye Belediyeler Birliği Başkanı tarafından imzalandı. Projenin temel amacı “Okulların bundan böyle, velilerin mahallenin ve çevrenin hizmetine açılması, öğrenciler ve yetişkinler için birer “hayat boyu öğrenme merkezi” ve eğlenme ve dinlenme aktivitelerine imkan veren “yaşayana güvenli alanlar’” haline dönüştürülmesidir. Okullarda eğlenme! Ne de güzel bir proje böyle.

Projede yerel yönetimlerle işbirliği, okul bahçelerinin peyzaj ve ağaçlandırılması gibi birtakım makyajlarla asıl yapılmak istenen gizlenmekte ve projenin nasıl uygulanacağı muğlaklığını korumaktadır.

Genelgenin içeriği okunduğunda asıl içerik konusunda bilgiler netliğe kavuşmaktadır. “Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı olarak faaliyet gösteren tüm okulların eğitim öğretim saatleri dışında, hafta sonlarında ve yaz aylarında derslikleri, kütüphaneleri, bilgi teknoloji sınıfları, çok amaçlı salonları, konferans salonları, spor salonları ve okul bahçeleri toplum hizmetine açılacaktır.’’ 

Ne kadar halkı düşünen bir proje canım bunun neyini eleştireceksiniz? Peki, ülkemizde okulların büyük bölümü ikili eğitim yapmaktadır, yani ders çıkışları çoğunun akşam saat 18.00’i hatta 19.00’u bulmaktadır. Ayrıca okulların hafta sonu ile yazın da açık olacağı ve halkın eğleneceği, dinleneceği, yerlere dönüştürülecek. Okullarda bu hizmeti kim nasıl verecek. İkili eğitimin yapıldığı okullarda, çoğu idareci sabah 07.00’den akşam 19.00’a kadar günün 12 saatini okullarda geçirmekte. Ayrıca okulların çoğunda kadrolu hizmetli ya hiç yok ya da 1500-2000 öğrencinin olduğu yerlerde hizmetli görevindeki çalışanlar bir-iki kişiyi geçmemektedir. Okulların çıkış ziliyle birlikte ertesi gün okulu eğitim-öğretim için hazır hale getirmek için canla başla çalışan bu insanlar akşamları saat 22.00’ye kadar ve hafta sonları da okul temizliğinden sorumlu tutulacaklar.

Anlaşılan 7 gün 24 saat çalışmamızı isteyen Milli Eğitim Bakanı, bu şaheser projeyi hazırlarken herkesin fikrini almış! (Orman ve Su işleri Bakanı ve Türkiye Belediyeler Birliği Başkanı)

Her zaman olduğu gibi eğitim emekçilerine, eğitim işkolunda örgütlü sendikalara danışılmadan alelacele hazırlanmış bir proje. Üstelik halkın okulun imkanlarından yararlanarak eğlenmesini ve nasıl olacaksa okul-çevre ilişkisinin en üst seviyede yakalanacağını iddia eden, bu müthiş proje! Daha önce de uygulanmış diğer projeler gibi içi boş ve anlamsız. Okulları ticarethane, velileri ise birer  müşteri olarak gören anlayışın esas uygulamaya çalıştığı şey okullarda yapılan harcamanın ve ödeneğin tamamen kesilmesi olacaktır.

Eğitimde özelleştirme adım adım çalışanlar ve veliler de sürece katılarak asıl amacın görmezden gelinmesi isteniyor. Müşterilere hoş gözükmek içinde benzer uygulamalar hep yapılıyor. Ayrıca bilgisayar teknolojisi, konferans ve spor salonlarındaki birtakım teknik donanıma ve özel bilgi gerektiren alanların öğretmenlerinin de bizzat okulda olması istenecek. Belki de akşam nöbetleri çıkacak. Ama bu proje bu tür sorunları çözmeden nasıl yapılacak? Bakanlığın derdi bu değil ki. Geçmişte yapılan ve günlerce basın önünde makyajlanarak anlatılan onca projeden ne çıktı? Bu kadar çağdaş ve önemli olarak görülen bu ve benzeri projelerin sonunda ortaçağ mantığıyla velilerden para toplama, bağış ve katkı payıyla sonlandığını biliyoruz. Bu hazin son hiç de müşteri memnuniyetiyle örtüşmüyordu. Şimdi diğerlerinden çok farklı ve eğitimde çağı yakalama, okullarda özgün politika üretilecek gibi ucube cilalı sözlerin havada kalacağı aşikardır. Tebeşir, kağıt, fotokopi gibi, eğitimde olması gereken en temel ihtiyaçlar bile öğrencilerden toplanmaktadır. Okul idaresi işini gücünü bırakıp okulun ihtiyaçlarını nasıl karşılayacağını düşünmektedir. Günümüzde okulların elektrik, su, yakıt gibi ihtiyaçları karşılanmaktadır. İşte bunun da bundan böyle karşılanmayacağının ilk işareti “Okullar Hayat Olsun Projesi”dir.                      

Didim’den Sosyalist Kamu Emekçileri

 

 

 

 

BES Mersin Şube Başkanı Kemal Göçmen ile 22 Şubat grevi üzerine...

Mücadelemiz güçlenerek sürecek!”

 

- AKP’nin uygulamaya koyduğu Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile ilgili ne söyleyeceksiniz?

- AKP hükümeti iktidara geldiği günden bu yana diğer hükümetler gibi sürekli emperyalizme hizmet etti. En büyük başarısını da ABD’ye yaptığı hizmetler oluşturuyor. Fakat emekçiye karşı tam bir saldırganlıkla hareket ediyor. KHK saldırısı ile bir kez daha emekçiye karşı saldırıya geçti. Anayasada yer alan başta çalışma yaşamında iş barışı ve eşit işe eşit ücret uygulamaları olmak üzere birçok hak gaspı yer almakta.

- KHK saldırısının sizin işkolunuzdaki etkileri nelerdir?

- 666 sayılı kararname çalışma yaşamında ciddi sorunlar ve emekçilerle ilgili haksızlıkları içeriyor. Gelir uzmanlığı yasasından dolayı aynı işi yapan memurlar ne amaca hizmet ettiği belli olmayan bir sınavla ayrıma tabi tutuluyorlar. Sınava giriş hakkının bütün çalışanlara verilmemesi ile de başka bir haksız durum ortaya çıkıyor. Burada ücret farklılıkları ile aynı işi yapan memurlar birbirinden farklı maaşlar alıyor. Böylelikle eşit işe eşit ücret hakkı ortadan kalkıyor. Bununla birlikte çalışanlar arasındaki bağ kopartılıp, birbirleriyle yarışır duruma getiriliyor. Bunun yanında gelir uzmanlığı uygulamasında sadece uzman olan olmayan ayrımı değil aynı zamanda taşra ve metropol uzmanları arasında da ücret farklılıkları ve ayrımlar bulunmakta. Bu uygulamanın doğrudan etkili olduğu alan maliye emekçileridir. Ama bunun yanında diğer memurlar da uygulamadan farklı şekillerde etkilenecektir.

- 22 Şubat grevi ve grevin ön hazırlık süreciyle ilgili çalışmalarınız neler?

- Grevle ilgili hazırlık sürecimiz 13 Şubat’tan itibaren başladı. 15 Şubat Çarşamba sabahı BES üyesi maliye emekçileri işe 1 saat geç başlama eylemi yaptılar. Ayrıca greve hazırlık kapsamında işyerlerinde bildiri ve broşürler dağıtılıyor. Biz saldırıları püskürtmek için gelir uzmanlığı yasasının çıktığı 2006’dan bu yana mücadele ediyoruz. Davalarımız da devam ediyor. Fakat biliyoruz ki bu dava süreçleri yürütmenin denetiminde ilerliyor. Bizim asıl mücadele alanımız fiili-meşru mücadeledir. Eylemlerimiz AKP güdümlü yandaş medya tarafından görmezden geliniyor. Fakat siz sol-sosyalist basın sayesinde sesimizi daha çok duyurabiliyoruz.

Kızıl Bayrak / Mersin