27 Nisan 2012
Sayı: SYKB 2012/17

 Kızıl Bayrak'tan
Sermaye düzeni ve Truva atlarından hesap sormak için
Barzani’nin Türkiye ziyareti
Halkların kardeşliğini yükseltmek için
1 Mayıs’a!..
BDSP’den 1 Mayıs etkinlikleri
Kamu emekçilerinin toplu sözleşme görüşmeleri başlıyor
Yağma ve talana dur demek için mücadeleye!
Sağlıkta dönüşümün fotoğrafı
Rexroth’da istifa baskısı
ELTA direnişi aynasında tersaneler
Taşeron İşçileri Kurultayı sonuç bildirgesi
Yerel işçi bültenleri 1 Mayıs’a çağırıyor!
2011 1 Mayısı aynasında
Türkiye’de 1 Mayıs H.Fırat
Savaş kışkırtıcılığının başını Erdoğan’la Katar Emiri çekiyor
Fransa’da sosyal-liberal Hollande dönemine doğru
Volkan Yaraşır
Kapitalizm: Faşizmin ve faşist çetelerin ürediği bataklık
İki Sudan’ın petrol savaşı
Avrupa’da 1 Mayıs çalışmalarından
Bielefeld’de “Birlik, mücadele, dayanışma’’ gecesi
İzmir Öğrenci Kurultayı toplandı
Ekim Gençliği’nin
1 Mayıs çalışmaları
Ekim Gençliği: Baskı ve taciz bizi yıldıramaz!
Tutsak sınıf devrimcisi Burcu Deniz’den mektup
“Yasalar sömürenlerin çıkarına göre şekillenir!”
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Sermaye düzeni ve Truva atlarından hesap sormak için

1 Mayıs’ta alanlara!

Dünya işçi sınıfının birlik, mücadele ve dayanışma günü 1 Mayıs’a sayılı günler kala sahneye çıkan düşkün sendika ağaları, yeni bir ihanetin altına imza attılar. Taksim’de birleşik bir 1 Mayıs’ın kutlanmasını sabote eden Türk-İş, Hak-İş, Kamu-Sen, Memur-Sen şefleri işçi sınıfı ve emekçilere düşman olduklarını bir kez daha kanıtladılar.

Sermayeye ve dinci-Amerikancı AKP iktidarına hizmet etmeyi, aynı anlama gelmek üzere işçi ve emekçileri sırtından hançerlemeyi marifet sayan bu konfederasyonların şefleri, “sermayenin organik sendikacıları” olduklarını, aldıkları bu tutumla yeniden ispat etmiş oldular.

AKP iktidarının pervasız saldırılarına karşı mücadele çağrısına, emperyalistlerin komşu halklara karşı yeni bir savaş başlatma planının protesto edilmesine, Kürt halkına karşı devam eden kirli savaşın eleştirilmesine tahammül edemeyen “dörtlü çete”nin şefleri, “ya içi boş bir kutlama ya ayrışma” ikilemini dayatarak rezil misyonlarını oynadılar. Amaç hem Taksim’deki kutlamayı baltalamak hem de dinci-Amerikancı iktidarın Taksim’i emekçilere tamamen kapatma projesine önden destek vermektir.

Sendikacılık değil dinci gericiliğe yardakçılık yapan bu zihniyetin temsilcileri, sermayenin işçi sınıfı ve emekçiler içindeki Truva atları olmakla kalmıyor, Kürt halkına karşı yürütülen kirli savaşa tam destek veriyor, dahası emperyalist saldırganlık ve savaş planlarının şakşakçılığını yaparak ihaneti sınır ötesine de taşıyorlar.

Ankara’daki Amerikancılar tarafından güdülen “dörtlü çete”, İstanbul’da 1 Mayıs kutlamayacaklarını ilan ederek İzmir ve Ankara’da ayrı kutlamalar yapmaya hazırlanıyor. Konuyla ilgili yapılan açıklamaya göre, Türk-İş ile Kamu-Sen 1 Mayıs’ı merkezi olarak İzmir Bornova Meydanı’nda, Hak-İş ile Memur-Sen ise merkezi olarak Ankara Tandoğan Meydanı’nda kutlayacaklar.

Bilindiği gibi bu ihanet şebekesi Taksim’in kazanılmasını da sabote etmeye çalışmıştır. Taksim’i kazanma sürecinin ilk adımı olan 2004 1 Mayıs’ında Saraçhane’deki kutlamaya katılmayan Truva atları, “Çağlayan çukuru”nda kalmayı tercih etmiş, Taksim alanının zorlandığı 2007, 2008 ve 2009 1 Mayısları’nda ise Kadıköy’de kalmışlardır. Taksim Meydanı’nın kazanılmasını önleyemeyen bu hainler, onbinlerce işçi ve emekçinin mücadelesiyle kazanılan bu mevziyi, şimdi gerisin geri sermayenin kucağına atmaya çalışıyorlar. İstanbul’dan kaçmalarının gerisinde bu rezil hesap vardır.

Türk-İş Genel Merkezi’ne muhalif olan Sendikal Güç Birliği Platformu (SGBP), 1 Mayıs’ı Taksim alanında kutlama kararı alarak, Türk-İş şeflerinin ihanetine ortak olmayı reddetti. Taksim alanına çıkacağını ilan eden Türk-İş İstanbul Şubeler Platformu da, SGBP ile aynı tutumu alarak, 1 Mayıs kutlamalarının içini boşaltma saldırısının etkisini kısmen de olsa sınırladılar.

Her iki platformun Taksim’e çıkma kararı kuşkusuz anlamlıdır. Ancak bu anlamlı karar tok bir tutumla birleştirilememiştir. Zira ihanete ortak olmayı reddederek ileri bir tutum alan platformlar Türk-İş şeflerinin ihanetini teşhir etmekten, bu rezilliğin gerisindeki hesapları ortaya koymaktan geri duruyorlar. Oysa ihanetin adının konulması, bu suçu işleyenlerin kamuoyu ve işçi sınıfı nezdinde mahkum edilmesi gerekiyordu.

Taksim’e çıkma kararını açıklayan DİSK, KESK, TMMOB, TTB yönetimleri de aynı şekilde, “dörtlü çete” tarafından sergilenen ihanete karşı açık bir tutum almamaktadırlar. Bu durum, milyonları alanlara taşıyarak sermaye iktidarından hesap sorulacağı iddiasıyla tam bir tezatlık oluşturmaktadır.

Vurgulamak gerekiyor ki, “dörtlü çete”nin Taksim 1 Mayıs’ını sabote etme girişimi sıradan bir görüş ayrılığı meselesi değildir. Bu tutumun, sermaye ve emperyalizmin hizmetindeki AKP iktidarının direktifiyle belirlendiğinden zerre kadar kuşku duyulmamalıdır. Dolayısıyla işçi sınıfı ve emekçilerin davasını samimiyetle savunan herkesin Truva atlarının ihanetini ortaya sermesi, tutarlılığın asgari koşulu sayılmalıdır.

Sendikal cephede durum bu iken, AKP iktidarının hem içe hem dışa dönük saldırıları yeni boyutlar kazanarak devam ediyor. Gücünün doruğunda olduğunu hisseden dinci-Amerikancı iktidar, Suriye’den sonra Irak’a karşı da kışkırtıcılığa başladı. Sermaye sınıfı ve emperyalistlerin çıkarlarını savunmak adına izlenen bu gerici politikalar, zaten işsizlik, yoksulluk ve zorbalıkla boğuşan işçi sınıfı ve emekçilerin başına yeni belalar açmaktan başka bir işe yaramayacaktır.

Bu koşullarda birleşik, kitlesel, devrimci bir 1 Mayıs’ın kutlanması büyük bir önem ve değer taşıyor. Sendikal cephenin durumu ortada olduğuna göre, bu sorumluluk öncelikle ilerici-devrimci güçler ile öncü işçi ve emekçilerin omuzlarındadır.

Fabrikalarda, işletmelerde, sanayi sitelerinde, okullarda, kampüslerde, hizmet alanlarında, emekçi semtlerinde 1 Mayıs çalışmasını yoğunlaştırmak, işçileri, emekçileri, kadınları, gençleri alanlara taşımak için seferber olma zamanıdır.

Sermaye düzeni ile sınıfa ihanet eden Truva atlarından hesap sormak, emperyalist saldırganlık ve savaşa dur demek için, işçilerin birliği halkların kardeşliği şiarıyla 1 Mayıs’ta mücadele alanlarına!