11 Mayıs 2012
Sayı: SYKB 2012/19

Kızıl Bayrak'tan
“Sendikal ayrışma”nın önemi ve sınırları
Tanıkları ve belgeleriyle
‘77 1 Mayıs katliamı
Kayseri 1 Mayısı’nın gösterdikleri
Komünistler Denizler’i andı
Denizler mezarı
başında anıldı
İstanbul’da üç fidan anmaları
İşçi cinayetlerinin hesabını sormak için örgütlenmeye!
TOGO Ayakkabı’da köleliğe karşı direniş
“TOGO’ya söke söke gireceğiz!”
ART direnişi kazanımla
sonuçlandı
TİS uygulanmadı, işçiler iş bıraktı
Sağlıkçılar şiddete
karşı eylem
KESK: 1 Mayıs’ın mesajı ortak mücadele!
Bosch’ta taraflar ve tutumlar
MİB Merkezi Yürütme Kurulu Mayıs ayı toplantısı
Avrupa işsizlikte rekor kırıyor
Emekçiler grevde, direnişte!
Kamusal alanın tasfiyesinden ironiler
Bielefeld’de 6 Mayıs anması
“Denizler’in yolunda düzene başkaldırıyoruz!”
İzmir Öğrenci Kurultayı bileşenlerinden kurultaya dair
Bologna Süreci üzerine...
Sincan’da çocuklara
işkence tutanakta!
10 ilde baskın, gözaltı, polis terörü
Ser verip sır vermeyen bir yiğit:
İbrahim Kaypakkaya...
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Sincan’da çocuklara işkence tutanakta!

Pozantı Cezaevi’nde işkence, kötü muamele ve tacize maruz kaldıkları açığa çıkınca sözde çözüm için Sincan’a nakledilen çocuklardan gelen haberler tablonun çok değişmediğini gösterdi.

Pozantı’da yaşanan işkenceden sadece cinsel istismarı öne çıkarıp gardiyanların sistematik işkencesini gölgeleyenler Sincan’daki tablo karşısında sessiz kalıyor. Çocuklar için cezaevi değil, eğitim merkezi “niteliği” taşıyacağı söylenen Sincan’ın da Pozantı’nın devamı niteliğinde olduğu görülüyor.

Ankara Barosu’ndan avukatlarla konuşan çocuklar Sincan’da da sistematik işkence altında olduklarını aktardı.

Özellikle “Yumuşak oda” olarak tabir edilen odada dayak atıldığını söyleyen çocuklardan altısı ile görüşüldü.

Baro heyetinin yaptığı görüşmeler tutanak altına alınırken çocuklar işkenceyi tutanakta şöyle aktardı: “B.H. bilgisayar odası sorumlusu ile yaşanılan bir tartışma nedeniyle ‘Köksal Başkan’ diye bilinen bir gardiyanın tokat attığını, bir masayı kaldırıp üzerine fırlattığını, kolundan yaralandığını, infaz memurlarının kendilerini kızdıranları “Yumuşak oda” diye bilinen bir odaya götürüp burada işkence yapıldığını anlattı.

Sincan’da da sistematik işkence var

Çocukların anlatımlarına göre tutulan tutanak, Baro Başkanı Feyzioğlu tarafından, 18 Nisan 2012 tarihinde Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Ethem İbrahim Kuriş ile yapılan görüşmede sunuldu. Ve gardiyanlar hakkında suç duyurusunda bulunuldu. Suç duyurusu için hazırlanan dilekçede, “Anlatımların önceden ezberlenmediği ve aralarında yapılan bir anlaşmaya bağlı olarak aktarılan bilgiler olmadığı kuvvetle muhtemeldir. Çocukların tümünün aynı cevapları vermiş olması, söz konusu ceza ve tutukevinde sistemli şekilde işkence uygulandığına dair ciddi bir şüphe doğmuştur” denildi.

Ankara Cumhuriyet Başsavcısı Kuriş, baronun çalışmaları sonrası soruşturma talimatı vermek zorunda kaldı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı işkence iddialarıyla ilgili idari soruşturma, Sincan Cumhuriyet Başsavcılığı ise adli soruşturma açtı. Soruşturma kapsamında 5 infaz koruma memuru ile müşteki durumundaki çocuklardan 7’sinin ifadesi alındı. Çocuklar soruşturma kapsamında tekrar dinlenirken işkenceyi anlattıktan sonra infaz koruma memurlarından şikâyetçi olduklarını belirttiler.

İşkence için “Yumuşak oda”

İfadeler için yapılan görüşmede B.H. “Yumuşak oda” diye nitelendirilen odayı şöyle anlattı: “Yumuşak odanın müşahede bölümünde olduğu, her tarafının sünger kapalı olduğu, odanın kapısında girince sağ tarafta bir vana bulunduğu, vananın bir hortuma bağlı olmadığı, odaya girdikten sonra bir infaz koruma memurunun vanayı açtığı ve kendisini suyun önüne ittiği, suyun odanın içine doğru hafif çapraz fışkırdığı, suyun önünden kaçtıkça odadaki memurların döverek kendisini suyun önüne ittiği, bu sırada odadaki camın da açıldığı ve içerisinin aşırı soğuduğu, memurların suyun altında şınav çektirdiği, sonra kendisinin sabaha kadar ıslak odada bırakıldığı, ifade edilmiştir.”

Çocukların soruşturma için ifadeleri alındığı sırada bile vücutlarındaki morlukların olması tutanaklara geçirildi.

Gardiyanın lakabı “Azrail”

M.C.A’nın aktarımında “Yumuşak oda” işkencesinden onun da geçtiğini ifade etti: “Köksal başkan” denen gardiyanın çocuklar arasında ‘Azrail’ olarak bilindiğini söyledi. Süngerli oda işkencesine birkaç kez maruz kaldığını da sözlerine ekledi.

T.T. için 26 yıl ceza talebi

Pozantı Cezaevi’nde yaşanan cinsel istismar ve işkencenin açığa çıkmasını sağlayan Tarık Tekin’in ise yargı üzerinden cezalandırma baskısı sürüyor. Dün görülen mahkemede Tarık Tekin (T.T.) için “örgüt üyesi olmak”, “örgüt propagandası yapmak” ve “polise mukavemet etmek” iddialarıyla ilgili olarak açılan davanın üçüncü duruşmasında 26 yıl hapis cezası istendi. Tarık Tekin’in avukatı Pozantı’daki işkenceden kaynaklı psikolojik olarak rahatsız olduğunu ve cezaevinden çıkması gerektiğini belirtirken savcıysa 26 yıla kadar hapis cezası isteyerek talebi cevapladı. Pozantı’da yaşanan işkence ve tecavüzü açıkladıktan kısa süre sonra tekrar tutuklanan Tarık Tekin tekrar girdiği cezaevinde yaşadıkları üzerine intihar girişiminde bulunmuştu. Duruşma Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nden alınacak raporlar için 28 Haziran’a ertelendi.

Olmayan suçtan da ceza

Pozantı’da tecavüz ve işkencenin açığa çıkması sonrası ailelerin görüş hakkını kısıtlayan sürgün kararı gelmişti. Şimdiyse Pozantı çocuklarına hiç işlemedikleri suçlardan dolayı para cezası kesiliyor. Ekonomik durumu kötü olan emekçi aileler üzerinde para cezaları ile basınç oluşturuluyor. Bugüne kadar 47 aileye kesilen para cezalarının 500 bin TL’yi bulduğu belirtiliyor.

Sermaye devleti para cezası uygulamasını o kadar sistematikleştirmiş ve pervasızlaşmış durumdaki çocuklardan cezaevinde oldukları zaman diliminde dahi yapılan eylemlere ilişkin para cezası kesebiliyor.

Akrepe taş 2 bin 590 lira

Evlere yollanan tebligatlar arasında para cezasının gerekçesi de sunuluyor. Akrep diye bilinen zırhlı polis aracına taş attığı iddia edilen çocuklara 2 bin 590 liralık para cezası kesiliyor. Burada asıl önemli olan tanımlanan “suçun” işlenip işlenmediğine dair bir yargı mekanizması işletilmiyor olması. Valilik tamamen keyfi olarak para cezalarını devreye sokuyor.

Mersin Vali Yardımcısı Turgut Serimer ise cezaevindeki çocuğa dahi para cezası kesilmesi üzerine sorulan sorulara ilişkin “yanlışlık olmuş” demekle yetindi.