18 Ocak 2013
Sayı: KB 2013/03

 Kızıl Bayrak'tan
Paris katliamı ve “İmralı görüşmeleri” üzerine
Sermaye iktidarı, Suriye’deki çatışmaları körüklemeye devam ediyor
Kürt halkı tepkili,
AKP pervasız ve pişkin!
Devrimci Kadın Kurultayı’ndan 8 Mart’a
Yeni Akit, eski hikaye!
Devrimci sınıf faaliyetlerinden
Bir direnişin ardından... / Can Şafak
Teknopark işçileri: Ücret hakkımızı gaspettirmeyeceğiz!
Manisalı metal işçileri, birliğin çatısı altında güçleniyor!
Daiyang-SK Metal işçileriyle dayanışma etkinliği
“Eylemlerimizi sürdüreceğiz!”
Türk Metalciler’in gardiyanı olduğu
bir çalışma kampı!
Hatice Yürekli Parti Okulu Açılış Konuşması
Gıdanın jeo-politiği / Volkan Yaraşır
Mali’ye emperyalist müdahale, yalanlar ve gerçekler
Onbinler Rosa Luxemburg ve Karl Liebknecht’i andı
Yeni YÖK Yasa Taslağı’nın son hali hazırlandı
RedHack YÖK’ü hackledi
Emperyalizmin Ortadoğu projesinin faturasını en çok kadınlar ödüyor!
Devrimci Kadın Kurultayı hazırlıklarından
“Sistem değişmedikçe
kadın sorunu da çözülemez!”
Kapitalizm enerji sorununu çözer mi?
Çocuk işçiliği üzerine
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Devrimci Kadın Kurultayı’ndan 8 Mart’a...

Özgürlük ve eşitlik mücadelesini yükseltelim!

 

10 Şubat tarihinde gerçekleştirilecek olan Devrimci Kadın Kurultayı’nın çalışmaları yoğunlaşmış bulunuyor. Kadın sorununun toplumsal ve sınıfsal özünün karartıldığı, sınıflardan bağımsız, cinsiyet temelinde bir kadın mücadelesinin savunulduğu bir kesitte, kadın sorunu konusunda devrimci-marksist bakışı en güçlü şekilde ortaya koymak, sınıf mücadelesi açısından çok önemli bir yerde duruyor.

Devrimci Kadın Kurultayı çalışmasının içe dönük bir çalışma ve etkinlik olmadığı, kadın sorunu konusunda marksist bakış açısının ortaya konulmasının kurultay gününden ibaret görülemeyeceğini, kurultay hazırlıklarının ilk aşamasında açıklıkla ifade edilmişti. Kurultay çalışmasının sınıf ve emekçi kitleleri, somutta da ilerici kadınları devrimci mücadeleye kazanmanın etkin bir aracı olması, faaliyetin de bu bakışla örgütlenmesi gerekliliğinin altı çizilmişti.

Komünistler açısından kurultay çalışması, başta emekçi kadınlar olmak üzere, sınıf ve emekçilere siyasal müdahalenin bir aracı, aynı zamanda 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nün öngünlerinde gerçekleşmesi nedeniyle, 8 Mart çalışmasının bir parçası ve ilk adımıdır. Dolayısıyla Devrimci Kadın Kurultayı çalışması bu bütünlük içinde ele alınmalı, 8 Mart çalışması da kurultay hazırlıkları ile birlikte en etkin şekilde örgütlenmelidir.

Emekçi kadın çalışması özünde, kadınlar içerisinde devrimci siyasal çalışma ve kadınları devrimci mücadelenin saflarına kazanmaksa eğer, kadınların gerçek kurtuluşunun nasıl olacağı, yani sosyalist propaganda büyük önem taşımaktadır. Aynı zamanda, kadınların ezilmişliğine karşı güncel talepler uğruna verilecek mücadele de, emekçi kadınların tepkisini açığa çıkarmak ve harekete geçirmek bakımından büyük bir önem taşımaktadır. Özel olarak belirtmek gerekir ki, kadınların ezilmişliğinin ve güncel sorunlarının gelip dayandığı yer, esasta erkeğin egemenliği değil, mevcut kapitalist sistem ve burjuva sınıf egemenliğidir. Dolayısıyla, kadının gerçek kurtuluşunu kurulu toplumsal düzeninin alaşağı edilmesine bağlayarak, kadınların güncel sorun ve istemlerini de bu temelde ele alan bir mücadele yürütmek, bu bütünlük içerisinde devrimci propaganda-ajitasyonu yükseltmek, kurultay adımı ile birlikte 8 Mart çalışmasında temel alınmalıdır.

Emperyalist savaşa, çifte sömürüye, baskıya, eşitsizliğe ve kadına yönelik şiddete karşı mücadele çağrısını yükseltmeliyiz!

Bugün işçi ve emekçi kadınlar çok sayıda sorun ile karşı karşıya bulunuyorlar. Kadın emeğinin pervasızca sömürüsü, toplum ölçeğinde kadınlara yönelik şiddetin tahammül edilemez boyutlara varması, cinsiyete dayalı ayrımcılık ve eşitsizliğin toplumsal yaşamın tüm alanlarında derinleşmesi vb…. Bunları günümüz toplumunda kadınların yaşadığı en temel sorunlar olarak sayabiliriz. Ancak emekçi kadın çalışması toplam siyasal sınıf çalışmamızdan bağımsız değildir ve onun doğrudan bir uzantısıdır. Emperyalizmin Ortadoğu’daki savaş ve saldırganlık politikalarının taşıyıcılığını ve onun taşeronluğunu yapan Türk sermaye devletini teşhir etmek, işçi ve emekçileri bu politikalara karşı örgütlemek ve tutum almaya çağırmak, siyasal sınıf çalışmamızın temel gündemlerinden birini oluşturuyor. Bugün kadınlara yönelik yürüteceğimiz siyasal faaliyet, kendilerini de doğrudan etkileyen emperyalist savaş ve saldırganlık politikalarına karşı emekçi kadınları bilinçlendirmeyi, örgütlemeyi ve mücadeleye sevk etmeyi hedeflemelidir. Kadının kurtuluşu mücadelesini esas alan bir kurultayın en somut güncel çağrısı da emperyalist savaş ve saldırganlık politikalarına karşı mücadeleyi yükseltmek olmalıdır.

Bugün coğrafyamızda, sınıfsal ve cinsel sömürünün yanı sıra, özellikle Kürt kadınları nezdinde ulusal baskı ve eşitsizlik yaşanmaktadır. Sömürgeci sermaye devleti, Kürt halkının haklı ve meşru taleplerini baskı, inkâr, imha ve tasfiye politikaları ile yok etmek istemektedir. Kürt ulusal hareketinin ön saflarında yer alan üç kadın militanın Paris’in göbeğinde vahşice katledilmesi de, bu politikalardan asla bağımsız değildir.

Son dönemdeki gelişmeler, tüm bu tasfiyeci politikalar karşısında sermaye düzenine karşı işçi ve emekçilerin birleşik mücadelesinin hayati önemini bir kez daha göstermektedir. Bu koşullarda Kürt, Türk ve diğer tüm milliyetlerden işçi ve emekçi kadınların kader birliğinin önemini işlemek büyük bir değer taşımaktadır.

8 Mart’ı sınıfsal, tarihsel özüne uygun kutlamak için...

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kutlamaları yıllardır bir ayrışmaya sahne oluyor. Somutta “emekçi” kavramının ve “kadın-erkek katılımının” reddedilmesi, biçimsel değil, tümüyle sınıfsal bir ayrışmayı ifade etmektedir. Kurulu toplumsal düzeni karşısına almayan, düzen kulvarında kendisine yer bulma uğraşına giren reformist-feminist güçler tarafından, sınıfsal çizgiden soyutlanmış bir “kadın mücadelesi” yürütülmektedir. Reformizmin “kadın mücadelesi” cinsiyetler arası eşitsizliği temel alan, kadının ezilmişliğinin kaynağı olan kurulu toplumsal düzene değil, onun sonuçlarına, somutta ise erkek egemenliğine karşı bir mücadele hattına oturmaktadır. Dolayısıyla 8 Mart kutlamaları da bu bakışa göre şekillenmekte, sınıfsal karakterinden soyutlanmakta, kadın-erkek birleşik mücadelesi reddedilmekte, hatta çok “ilkel” karşılanmaktadır.

Bu bakış, reformistlerin denetimindeki sendikalara da sirayet etmekte, emek örgütü olan sendikalarda “emekçi kadın” mücadelesi, sınıflardan soyutlanmış “kadın mücadelesine” dönüştürülmekte, 8 Mart da dahil olmak üzere kadın emekçileri doğrudan ilgilendiren sorun ve talepler karşısında kadın-erkek birleşik mücadelenin önü kesilmektedir.

Bu anlayışı kırmanın en temel yolu, kadın emekçiler içinde devrimci-sınıfsal bakış açısına dayalı mücadeleyi kökleştirmekse, bir diğer yanı, kadın sorununda ifadesini bulan reformist-feminist çizgiye karşı ideolojik mücadeleyi yükseltmektir. Devrimci Kadın Kurultayı, tam da bu temelde oluşturulmuş ideolojik-politik bir mücadele zeminidir. Ancak yukarıda da ifade ettiğimiz gibi, ideolojik mücadele, tek başına, kurultay günü kadın sorununda devrimci-marksist tutumu güçlü bir şekilde ifade etmek değil, kurultayı da kapsayacak şekilde 8 Mart’a kadar uzanan dönemde özel olarak yoğunlaşmış bir çalışma anlamına gelmektedir. Bu süreçte, tarihsel olarak işçi sınıfına ve sosyalizme ait olan 8 Mart’ı sınıfsal ve tarihsel özüne uygun bir şekilde, bir mücadele günü olarak kutlamak için, devrimci temellerde ayrıştırmanın her alanda, her türlü aracı değerlendirerek yürütülmesi önemlidir.

Özgürlük ve eşitlik mücadelesini büyütelim!

Devrimci Kadın Kurultayı’na bir aydan daha kısa bir süre kalmış bulunuyor. Bu süreyi 8 Mart’a bağlayacak şekilde en etkin ve güçlü bir şekilde değerlendirmek, bugün için öncelikli görevimizdir. İçe dönük seminerlerle, dışa dönük etkinlikleri birbirlerini güçlendirecek tarzda değerlendirmek, propaganda materyallerine sıkışmayan, yüzünü emekçi kadın kitlelerine dönen, her türlü aracı kullanarak (toplantı, ev ziyaretleri, film gösterimleri, stantlar, bildiri, imza metinleri vb.) siyasal propaganda-ajitasyon yürütmek, kadın sorununun devrimci çözümü konusunda açıklık yaratmak gerekmektedir.

Kurultay ve 8 Mart çalışmalarımız boyunca işçi-emekçi kadınlara yönelik devrimci siyasal propaganda ve ajitasyonumuz, aynı zamanda eylemli süreçlerle de birleştirilmek durumundadır. Bu çalışma vesilesiyle emekçi kadınların tepkilerini açığa çıkarmak, emekçi kadınları devrimci eyleme sevk edebilmek büyük önem taşımaktadır.

Açık ki, özgürlük ve eşitlik mücadelesini büyütmek ve kadınları devrimci mücadelenin saflarına katmak, günün görevlerine daha güçlü bir şekilde yüklenmekten geçiyor.