12 Nisan 2013
Sayı: KB 2013/15

 Kızıl Bayrak'tan
1 Mayıs alanlarında işçiler birlik, halklar kardeş olmalı!
“Çözüm sürecinin” yeni manevraları ve
temelsiz hayaller
Kürt sorununda “Akil insanlar” sahnede!
Savaş baronlarından Ankara’daki işbirlikçilerine aktif bir rol
Devrimci tutsaklar aldatmalara alet olmayacaklar!
Sınıfa Karşı Sınıf Kurultayları 4 kentte gerçekleştirildi
DİSK Olağanüstü Genel Kurulu’nun ardından
DİSK’in Olağanüstü Genel Kurulu gerçekleşti
MESS’e karşı eylemler 3. haftasında
PMR Kauçuk’ta direniş sürüyor!
Koç Üniversitesi taşeron işçileri
direndi ve kazandı!
Sermaye elini Emek’ten çek!

Kürt Sorunu Üzerine Konferanslar... 5
Kürt açılımı ve burjuva gericiliği - H. Fırat

Tarihselliği içinde 1 Mayıs
2013 1 Mayısı: Kavganın rahmi - Volkan Yaraşır
Margaret Thatcher öldü
Kore Yarımadası’nda gerginlik tırmanıyor
Nazi terörü ve ırkçılığa karşı Almanya çapında yürüyüş
“Görünmeyen emeğin” ekonomi-politiği - B. Aziz
Kadının kurtuluşu sosyalizmde!
Devlet katletmeye,
saldırmaya devam ediyor!
Üniversitelerde dinci-gerici-faşist çeteler, polis terörü
Özgürlük ve eşitlik için gençlik buluşması!
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

 

Savaş baronlarından Ankara’daki işbirlikçilerine aktif bir rol

 

ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin bir ay içinde ikinci kez Türkiye’yi ziyaret etmesi, hayra alamet değil. Kerry’nin 9 gün süreceği açıklanan Ortadoğu ve Asya gezisinin ilk durağının Türkiye olmasını, Beyaz Saray şeflerinin Ankara’daki işbirlikçi iktidara biçtiği uğursuz rolün göstermesi saymak gerek.

“Ortadoğu’yu yeniden dizayn etme planı” kapsamında gerçekleşen ABD’li bakanın ziyaretinin gündeminde Türkiye-İsrail ilişkilerinin daha da pekiştirilmesi, Suriye’ye karşı yürütülen emperyalist/siyonist saldırının kapsamının genişletilmesi, Filistin direnişinin bitirilmesi ve İran üzerindeki kuşatmanın sıkılaştırılması gibi başlıklar vardı.

İsrail’le aranızdaki pürüzleri hemen giderin”

Ortadoğu’yu yeniden dizayn etmeye çaba harcayan ABD emperyalizmi, Irak bataklığında on yıl çırpındıktan sonra, bu bölgede kendi ordusunu doğrudan çatışmalara bulaştırmak istemiyor. Oysa, bölge bir yana, ülkeleri yeniden dizayn etmek bile esas olarak savaş aygıtları tarafından yapılıyor. Afganistan, Irak, Bahreyn, Libya, Suriye örnekleri ve daha niceleri bunu gösteriyor.

Ortadoğu halklarına karşı savaş yürütecek bir güç gerekiyorsa, ABD kendi ordusunu bu işe bulaştırmayacaksa, bu kirli/kanlı iş taşeronlara düşecek demektir. Kökten dinci silahlı çeteleri bir yana koyarsak, ABD’nin bölgedeki en sadık taşeronları Türkiye-İsrail ikilisidir. Bundan dolayı ikili arasındaki sorunların giderilmesi, büyük bir aciliyet taşıyor. İşte Türkiye-İsrail ilişkilerinin pekiştirilmesi, bundan dolayı birkaç yıldan beri ABD başkanı Barack Obama’nın gündeminde idi.

Benyamin Netanyahu-Tayyip Erdoğan ikilisini barıştıran Obama, şimdi bu işbirlikçilerin aralarındaki pürüzleri derhal giderip, emperyalist/siyonist plan için birlikte işe koyulmalarını istiyor. Nitekim Tayyip Erdoğan-Ahmet Davutoğlu ikilisiyle görüşen Kerry’nin, AKP iktidarının şeflerine, “İsrail’le aranızdaki pürüzleri biran önce giderin” talimatı verdiğini, sermaye medyasındaki kalemşör takımı bile açıkça yazıp-çiziyor. Türkiye-İsrail ikilisinin, Washington güdümünde sıkı bir işbirliği içinde hareket etmeleri ise, vurgulamak gerekiyor ki, bölge halklarına karşı daha saldırgan bir pozisyon takınacaklarından başka bir anlama gelmez.

Esad yönetimini yıkmak için ABD-Türkiye-İsrail koalisyonu

ABD yönetiminde Kerry, emperyalistler güdümündeki Suriye muhalefetine daha güçlü destek verenlerin temsilcisi kabul ediliyor.

Nitekim Kerry’nin hem AKP şefi Erdoğan hem Ahmet Davutoğlu ile yaptığı görüşmelerde, Suriye’deki silahlı muhalefet ile siyasi muhalefet arasında koordinasyonun sağlanması ve bu gerici güçlere verilen desteğin arttırılması öncelikli gündem maddeleri arasında yer aldı.

Diplomatik girişimlerin, Suriye’deki yıkıcı savaşın durdurulmasında etkin mekanizmalar olmadığı konusunda mutabık kalan ABD emperyalizmi ile Ankara’daki işbirlikçileri, savaşı daha da azdıracak ortak adımlar atmaya hazırlanıyorlar.

‘Suriye’nin Dostları’ adlı oluşumun misyonunu doldurduğu sonucuna varan taraflar, Suriye’ye deki gerici muhalefeti destekleyen ülkelerin katılacağı ‘çekirdek’ bir temas grubunun oluşmasına ve bu ay toplanmasına karar verdiler.

Suriye’nin yıkımı pahasına da olsa Başar Esad rejimini yıkmak amacı etrafında birleşen ABD-İsrail-Türkiye koalisyonunun yaratılması, Amerika’nın sağladığı Ankara-Tel Aviv uzlaşmasının en önemli sonuçlarından bir kabul ediliyor. Uzlaşma, bu karşı devrimci koalisyonun, Suriye’deki yıkıcı savaşı daha da körüklemek için, birlikte hareket etmeye başlayacaklarına işaret ediyor. Zira Esad yönetiminin iki yıldır devam eden kuşatma ve yıkıcı savaşa rağmen ayakta durması, dahası askeri alanda silahlı çetelere üstünlük sağlamaya başlaması, özellikle AKP şeflerinin uykularını kaçırmaya başladı.

ABD’nin Suriye’deki yıkıcı savaşa doğrudan müdahale etmesi için iki yıldır çırpınan Erdoğan-Davutoğlu ikilisi, emellerine ulaşmış görünüyorlar. Ancak ABD’nin kendi askerini bölgeye göndermeyeceği açık olduğuna göre, aktif tetikçilik Türkiye-İsrail ikilisine, ama özellikle AKP iktidarına düşecektir.

AKP Filistin direnişini bitirmelidir”

Bilindiği üzere Kerry, Türkiye’den İsrail’e geçti. Oradan da Mahmut Abbas’la görüşmek üzere Batı Şeria’ya… Yani Filistin direnişini bitirmek de ABD emperyalizminin gündemindeki öncelikler arasındadır. Zira bu, hem İsrail’in rahatlatılması için gerekli hem “bakın biz Filistin sorununu çözmek için de çaba harcıyoruz” görüntüsü yaratmak için gereklidir.

Görünen o ki, bu konuda Erdoğan-Davutoğlu ikilisi, ABD için “bulunmaz nimet” sayılıyor. Çünkü Filistin adına demagoji yapmak konusunda kimse bu ikili ile yarışamaz. Hem dinci hem Amerikancı hem İsrail işbirlikçisi olabilmek, ancak AKP gibi gerici bir odağa nasip olabilir. Nitekim AKP şefinin Hamas’la da ilişkide olması, bu konuda Obama yönetimini umutlandırmış görünüyor. Bundan dolayı Kerry, (Ortada barış süreci varmış gibi) AKP şeflerinin “Barış sürecinde” aktif rol oynayabileceklerini söyleyerek, Ankara’daki işbirlikçilere verdikleri önemi dile getirdi. Oysa ne Filistin yönetimi ne İsrail, Türk devletini arabulucu olarak görmek istiyor.

Görüldüğü üzere, AKP iktidarının aktif taşeronluğu tetikçilikten ibaret değil. Bununla birlikte Filistin direnişini bitirme misyonunu da üstlenmeye dünden razı. Geçerken belirtelim ki, Filistin direnişini bitirmek ne siyonistlerin ne ABD’nin ne Ankara’daki işbirlikçi takımının haddine düşmüştür.

İran kuşatmasını sıkılaştırma…

Ortadoğu’da emperyalist/siyonist güçler önünde secde etmeyen İran-Suriye-Hizbullah-Filistin direnişi koalisyonunu parçalamak ve bu koalisyonun en güçlü tarafı olan İran’ı izole etmek, ABD-İsrail ikilisi ile körfez şeyhlerinin temel önceliği durumundadır. Aynı şeyin AKP iktidarı için de öncelikli olmaya başladığını gösteren veriler de giderek çoğalıyor. Özellikle Suriye konusunda İran’la zıt taraflarda durmaları ve İsrail’i korumak için Malatya Kürecik’e füze kalkanının yerleştirilmesi, iki devlet arasındaki ilişkileri gerginleştirmeye başladıktan sonra…

ABD-İsrail-Türkiye karşı-devrimci koalisyonunun asıl hedefinin İran olduğu konusunda bir tartışma bulunmuyor. Siyonist rejim gibi Obama yönetimi de, İsrail-AKP kucaklaşmasını, İran’ın etrafındaki kuşatmayı sıkılaştırmanın olanağına çevirmek için sabırsızlanıyor. Bundan dolayı Kerry’nin Türkiye ziyaretinin temel gündemlerinden biri de bu konu oldu.

İsrail-Türkiye anlaşmasından sonra gerçekleşen Kerry’nin Türkiye ziyareti, her yönüyle uğursuz gelişmelerin habercisidir. Tayyip Erdoğan’ın 16 Mayıs’ta Obama ile görüşeceğinin kesinleşmiş olması da ayrıca bunu teyit ediyor.

Pentagon’un savaş baronları Ankara’daki işbirlikçilere bölgede daha aktif bir rol vermek istediklerini ilan ederken, Ankara’daki işbirlikçiler ise, bu alçaltıcı role dünden razılar. Vahim sonuçlar yaratmaya aday bu mutabakat, emperyalizme, siyonizme ve işbirlikçi sermaye iktidarına karşı mücadelenin önemini daha da arttırmaktadır.