17 Mayıs 2013
Sayı: KB 2013/20

 Kızıl Bayrak'tan
Reyhanlı katliamının sorumluları emperyalistler ve yerli taşeronlarıdır!
Tayyip Erdoğan Washington’da
Amerikancı gericilerin özlü sözü
Sahibinin sesi medya iş başında
Bu fotoğrafa iyi bakın!
Reyhanlı için emekçiler hesap soruyor!
THY siyonist İsrail’e sponsor oldu
Kargo işçisi geleceği için direniyor!
THY’de baskılara rağmen grev kararlılığı
“Bu işin peşini bırakmayacağız!”
Taşeron cumhuriyeti - Volkan Yaraşır
Anti-emperyalist mücadele ve ulusal etken - H.Fırat
Libya’da çeteler savaşı
Ölümü değersiz gören değersiz yaşayanlara dair... - T. Kor
15-16 Haziran direniş ruhuyla...
“Bedeller ödemeliyiz ki yarın çocuklarımız daha iyi bir dünyada yaşasınlar!”
Üniversitelerden...
Geleceğimiz ve özgürlüğümüz için
yaz kampında buluşalım!
Faşizmin işkencehanelerinde
devrim savunması!
Nükleer tekellerin çıkarına insan ve doğa sağlığı katlediliyor!
Mücadele Postası
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Reformist sol ile dinci-gericiler kol kola

 

İzmir’de 11 Mayıs günü Emperyalizm ve Nato’ya Karşı Eylem Birliği’nin bir eylemi gerçekleştirildi. Bu birliğin bileşenlerinin arasında Anti-Kapitalist Müslümanlar, Kudsi-Der, Uyanış, İştiraki gibi birçok İslamcı örgüt yer alıyor. Bu birliğin diğer bileşenleri arasında ESP, EMEP, Kaldıraç, BDP, SDP gibi reformist sol çevreler de var. Bu bileşenin İstanbul merkezli olduğu biliniyor. Kaldıraç, İzmir’de oluşturulan ‘NATO ve İşgal Karşıtı Birlik’ içerisinde de yer alıyor. Bu ilginç birliğin bir araya gelmesi çarpık bir “anti-emperyalizm” algısı üzerine galiba. Yoksa dinci örgütlerle ortak bir eylem yapmanın anlamı yok.

Eylemde ‘Allah’u ekber’ nidalarının atılmasını seyretmek, dinci örgütleri meşrulaştırmaktır. Bugüne kadar dinci örgütlerin sol bakışa, devrime, ilericiliğe yaklaşımı hep bilince gelen bir durumdur. Bu aynı İslamcı örgütler Sivaslar’ı, Gaziler’i, Maraşlar’ı yaratan ve alkış tutan örgütlerdir. Bu bileşenlerle bir araya gelinmesini anlamak mümkün değil. İslamcı örgütlerin İzmir’i pilot bölge seçtiklerini, burada İslami örgütlenmelerini yaymak istediklerini medyaya yansıyan haberlerden biliyoruz. Bu yapılan eylemle İslamcı örgütler meşrulaştırmış ve onlara alan açılmış oldu. Kendine devrimciyim diyen yapıların böyle bir birlikteliğe imza atmaları geldikleri noktayı açıklamaktadır. Bu eylem reformist solun geldiği son aşamayı göstermiştir bir kez daha.

Daha acı olanı ise kendisine devrimciyim diyen yapıların da bu eylemde yer almasıdır. Sosyalizmin dine yaklaşımını unutan, dinci örgütlenmelerin asıl misyonunu unutan, bu ülkedeki dinci örgütlenmelerin nasıl da devlet tarafından beslenip büyütüldüğünü unutan, Suriye’de ve Ortadoğu’da dinci örgütlerin nasıl da emperyalistlerin taşeronluğunu yaptığını unutan, dinci örgütlerin anti-emperyalistliğinin ikiyüzlülüğünü göremeyen, “Yeşil kuşak” projesinin bu ülkede kimler tarafından hayata geçirildiğini unutan ve son olarak İran İslam devriminin o acı verici deneyimlerini unutan, tarihinden ders almayan sol tükenmeye mahkumdur.

Reformist sol bu anlamda kendini çoktan tüketmiştir. Sözümüz devrim ve sosyalizm iddiası olanlaradır. Programsızlıklarıyla ve yasal zeminin verdiği erozyonla ne kadar devrimci olduklarını/olmadıklarını göstermişlerdir. Sadece eylem yapmak için mi bu işbirliği oluşturulmuştur ya da kitle toplamak için mi? Bunu anlamak da zor. İslamcı örgütlenmelerle işçi ve emekçilere ne verebileceklerini düşündüler acaba? İslamcı örgütlerle iş yapınca ‘onları da kazanacaklarını’ mı sanıyorlar.

Bugün İslami örgütlenmeye karşı durmayanlar yarın onların Alevilere, Kürtlere, devrimcilere ve ilericilere saldırmalarının da önüne geçemeyeceklerdir. Dinci örgütler kadar onlara bugünden alkış tutan, meşrulaştıran reformist sol da aynı suçu işlemiş, aynı saldırganlığa ortak olmuş demektir. İşçi ve emekçilerin zihnini bulandıran bu tür örgütlenmeler, devrimin önünde bir engeldir. Bizlere düşen işçi ve emekçileri bu tür örgütlenmelerden uzak tutmak ve kendi gerçek örgütleri olan, kendi gerçek kurtuluşlarını sağlayan yolda örgütleyip, mücadele etmelerini sağlamaktır. İşçi ve emekçilerin İslamcı, dinci, gerici örgütlerin etkisinden kurtulmalarını sağlamak için onlarla bir arada değil onlara karşı mücadele esas görevdir. Bu yüzden bu birlikte yer alanlara sormak istiyoruz. Sizin esas yeriniz, safınız neresi? Bir an önce karar verin ki işçi ve emekçilerde sizlerin safınızı bilsin.

İzmir’den bir Kızıl Bayrak okuru

 

 

 

 

“Yüreğimden sevda sevda, türküler söylesem sana...”

“Tel örgüler arkasından ulaşır mı ola?”

 

En gençlerimizi, en yiğitlerimizi veriyoruz toprağa. Düşmanla karşı karşıya gelinen her anda gözünü kırpmadan ölümü kucaklayan, “ölüme, yârine hasret bir sevdalı gibi sarılan” oğullarımız, kızlarımız var hala...

Onlardan birisi de Sultan. Devletin katlini vacip kıldığı, burjuva medyada boy boy fotoğraflarını yayınladığı ve nihayet bir yoldaşıyla birlikte üzerlerine kurşunlar yağdırdığı Sultan... Hasan Selim Gönen’in şehit düştüğü çatışmada yaralı halde yakalandı o ve tutsak edildi. Omzuna ve koluna saplanan kurşunlarla felç kalma riskine rağmen tedavisi engellenerek Bakırköy Kadın Kapalı Hapishanesi’ne gönderildi. Aylardır tutuklu Sultan... Onu yakından tanıyan biri olmanın verdiği duygusallıkla belki, onun inancı ve azmi beni çok etkiledi. Gözaltına alındığında başına üşüşen katillerin “Hangi elinle kullandın silahı?” sorusunu sorup kahkahalar atmasını, içinde biriktirdiği kin ve öfkeyle boşa çıkardı o. Önce sol eliyle yazı yazmaya başladı, sonra da sağ elini kıpırdatmaya başladı. Bu durumu o da tıpkı benim gibi “devrimci irade” ile açıklıyor.

Evet, devrimcilerin çelik gibi iradesi karşısında ne kurşunlar, ne de zindanlar kâr ediyor. Sultan zindanda da olsa, zafere olan inancını ve umudunu hiç kaybetmiyor. “Burada silahımız kalem ve kitap” diyor.

Ben, dışarıda barikat başlarında olduğu gibi, zindanda da devrimci siper yoldaşlığının ve dayanışmanın önemini bir kez daha vurguluyorum. Kitap yasağını, devrimcilerin ortak iradesi karşısında kaldırmak zorunda kalan Bakırköy Kadın Kapalı Hapishanesi idaresine ve F tipi tecrite inat, devrimci kadın tutsaklarla dayanışma çağrısı yapıyorum.

Bir Kızıl Bayrak okuru