7 Haziran 2013
Sayı: KB 2013/23

 Kızıl Bayrak'tan
Sarsıcı büyük halk hareketi!
Kuzey Afrika gezisinde şamar üstüne şamar
“Model” AKP, hedef “ılımlı İslam” sonuç: FİYASKO!
Mücadelemizi kırmak için tuzak kurdular, tuzağa düşmeyelim...
Taleplerimizin
arkasındayız!
‘Çözüm’ Taksim’de!
Büyük emekçi halk hareketi üzerine... - M. Emsalsiz
Orta yol yok! - Z. Rençber
Taksim: Direniş ve zafer!
Ankara: Günler süren direniş!
İzmir’de direnişin adı Gündoğdu!
“Her yer Taksim, her yer direniş!”
Tunus ve Mısır: Devrim için dersler...
Gezi direnişine sınır ötesi destekler...
Türkiye’nin 1 Mayıs’ı:
15-16 Haziran direnişi - Volkan Yaraşır
15-16 Haziran işçi direnişi yol gösteriyor…
“Yeni 15-16 Haziranlar yaratabiliriz!”
“Festival çalışmamız
ilgiyle karşılanıyor”

Türk Metal çetesini kovalım!

“Hepimiz ÇAPULCUYUZ!”
Polis şiddetine
karşı koymak meşrudur!
Direnişin içinden...
Halklar mücadelede
kardeşleşir!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Türk Metal çetesini kovalım!

Haklı taleplerimizi MESS’ten söke söke alalım!


Metal işçisi arkadaş!

MESS ve Türk Metal arasında oynanan satış oyununun son perdesi dün oynandı. Gece yarısı Türk Metal yaptığı açıklamayla “zafer” kazandığını ilan etti. Oysa bu koca bir yalandan başka bir şey değildir. Türk Metal, metal işçisinin gözüne baka baka yalan söylemekte satış sözleşmesini yutturmaya çalışmaktadır.

Elbette satış sözleşmesine imza atmak, Türk Metal için büyük bir zaferdir. Onbinlerce metal işçisinin emeğini, geleceğini bir kez daha masada MESS’e peşkeş çekmiştir. Türk Metal’in “Zaferi“ metal işçisinin satışıdır.

Satıştır çünkü masaya ilk 6 ay için 40 kuruş+yüzde 18 zam talebiyle oturanlar, ancak 20 kuruş+yüzde 7 oranında bir zam alabilmişlerdir. Ama rakamlarla oynayıp öyle bir hesap cambazlığı yapıyorlar ki, ortalama yüzde 14 rakamını metal işçisinin gözüne sokuyorlar. Oysa bu rakam ilk 6 ay için değil, 1 yıllık dönem için geçerlidir. Türk Metal metal işçisini cahil sanıyor, böyle cambazlıklarla gözünü boyayıp kandırabileceğini sanıyor.

Taleplerimizi karşılamayan, üstüne de onayımız alınmadan imzalanan bu belgenin hiçbir meşruluğu yoktur. Bu nedenle satış sözleşmesini tanımamalıyız. Buna rağmen satış sözleşmesini bize dayatan Türk Metal çetesini de sırtımızdan atmalıyız.

Metal işçisi arkadaş!

Türk Metal bu satışı bize yutturmak için, “mücadele ettik, MESS’i de bu noktaya getirdik” diyerek yatıştırmaya çalışıyor.

Elbette bugün MESS üç kuruş da olsa fazla bir zam vermişse bu her şeyden önce metal işçisinin Türk Metal’i de eyleme zorlayan iradesinden dolayıdır. Hiç kuşkumuz olmasın ki eğer Bosch işçilerinin çıkışı, eğer Renault işçilerinin öfkesi olmasıydı, eğer fabrikalar barut fıçısı haline gelmemiş olsaydı bu kadarını dahi yapmayacaklardı.

Ama hepimiz biliyoruz ki, Türk Metal gibi bir satış şebekesi olmasaydı metal işçisi yüzde 18’leri değil çok daha fazlasını da alırdı. Bunun için gerekirse grev silahını kullanır ve MESS’e diz çöktürebilirdi.

Metal işçileri grev silahını kullanmaktan çekinmediklerini Türk Metal’e gösteriyor, bunun için grev tarihi de istiyorlardı. Ama satıştan başka bir amacı olmayan Türk Metal yönetimi, metal işçisinin bu iradesini hiçe sayıp bu satış sözleşmesine imzayı attı. Bunun için “ancak bu kadarını alabildik” diyenler yalan söylüyor.

Arkadaşlar!

Bu göz göre göre gelen satışın hesabını Türk Metal’den sormalıyız. Bizi satanları fabrikalardan kovmalı, sırtımızdan atmalı, onlardan kurtulmalıyız.

Bununla birlikte hiç kimse imzalar atıldı, yapacak bir şey yok dememelidir. Çünkü önemli olan biz işçilerin bu sözleşmeyi nasıl gördüğümüzdür. Temsilcimiz olarak kabul etmediğimiz bir şebekenin imza attığı, taleplerimize karşılık vermeyen bir sözleşmenin hiçbir hükmü olamaz.

Bunun için öncelikle bu sözleşmeyi kabul etmediğimiz konusunda net bir irade oluşturmalı, sonra da haklı taleplerimizi içeren yeni bir sözleşmeyi hep birlikte MESS’in önüne koymalıyız. Unutmayalım ki bu yolda yalnız değiliz, Birleşik Metal’de örgütlü metal işçileri de mücadeleyi sürdürüyorlar. Bunun için onlarla mücadeleyi ortaklaştırmalı, metal işçisinin tabandan birliğini yaratarak MESS’i ezecek bir güç yaratmalıyız.

Arkadaşlar!

Metal işçileri bu satış şebekesinden kurtulmak için geçmişte de harekete geçti. Örneğin 1998 yılında satış sözleşmesi imzalandığında birçok fabrikada ayağa kalkmıştık. Son olarak bu dönem taslaklar açıklandığında da Renault’ta, Arçelik’te aynı yolu tutmuştuk. Fakat ayağa kalkmamıza rağmen amacımıza ulaşamadık.

Bugün de yapmamız gereken satış sözleşmesine karşı ayağa kalmaktır. Ama elbette geçmişte yaşadığımız bu yenilgilerden öğreneceğiz, aynı hatalara düşmeyeceğiz.

Deneyimlerimiz gösteriyor ki yenilgilerimizin en büyük nedeni sonuna kadar hareket edebilecek bir iç birliğe sahip olmamaktır. Bir yumruk gibi sonuna kadar hareket edemediğimiz için bir süre sonra MESS ve Türk Metal çetesi elbirliği yapıp yeniden kontrolü ele geçirdiler.

Bunun için yapmamız gereken ilk iş, fabrikalarda sözü dinlenir ve güvenilir deneyimli ve bilinçli işçilerden bir komite oluşturmaktır. Bu komite fiilen yönetim rolü oynayacak ve bir yerden sonra da Türk Metal’i altettikten sonra MESS’in karşısında irademizi temsil edecektir. Elbette zafere ulaşmak tek bir fabrikada verilecek mücadeleyle mümkün değildir. Bunun için tek tek fabrikalarda oluşturacağımız komiteleri fabrikalar arasında koordinasyonu sağlayacak bir örgütlenme ile merkezileştirmeliyiz.

Arkadaşlar!

Satış sözleşmesine karşı gösterdiğimiz öfke son derece haklı ve meşrudur. Ama önemli olan bu tepkimizi kararlı ve bilinçli bir şekilde sonuca götürmektir. Yani Türk Metal asalağından kurtulmak ve MESS’i yenebilmektir. MESS ve Türk Metal’in baskı ve yıldırma girişimlerine karşı hazırlıklı olmalı, tok bir tutum göstermeliyiz. Gelebilecek herhangi bir saldırıya karşı tek vücut olmalı, buna cüret edenlerin heveslerini kursaklarında bırakmalıyız.

Gün hesap sorma ve geleceğimize sahip çıkma günüdür. Gün yıllardır sırtımızda taşıdığımız asalaklardan kurtulma günüdür. Gün haklarımızı söke söke alma günüdür.

Metal İşçileri Birliği

31 Mayıs 2013