27 Eylül 2013
Sayı: KB 2013/38

AKP’den savaş tezkeresi
Yayılmacılık ve yağma odaklı dış politika
Suriye halklarıyla dayanışmayı büyütelim!
CHP’nin sahte savaş karşıtlığı
Yeni Haziranlar işçi sınıfının önderliği ile zafere ulaşacak! - K. Toprak
Haziran ruhu AKP’yi korkutuyor!
Asimilasyon politikalarına karşı birleşik-kitlesel-militan direniş!
“Emekçilerin direnmesinden daha doğal bir şey olamaz!”
“Benimle aynı durumda olan arkadaşları yan yana gelmeye çağırıyorum!”
Çocuklarımızın katili bu düzendir!
Feniş direnişi eylemlerle sürüyor!
Gericiliğin ağırlığı ve devrimci çıkış yolu
İran-Batı yakınlaşması
Yunanistan, ırkçı-faşist saldırganlık ve çözüm

Almanya seçimleri ve sonuçları

Kapitalist düzene rahat yok!
Güney Kürdistan’da seçimler
Gençlik forumlarda mücadeleyi büyütüyor
Düzen üniversitelerde baskılarını arttırıyor…
Savunma sanayinin bir parçası olarak üniversiteler
“Direniş dediğimiz aslında tam bir diriliş!”
“Devrim yürüyüşümüz ON’larla sürüyor!”
ODTÜ yolu, ‘çevreci’ AKP ve direniş çizgisi - T. Kor
Faşist devlet terörüne karşı direnişi yükseltelim!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

İran-Batı yakınlaşması

 

Hasan Ruhani’nin Cumhurbaşkanı olmasıyla İran ile Batılı emperyalistler arasında başlayan yakınlaşma, kontrollü bir şekilde ilerliyor. Medyaya yaptıkları açıklamalarla birbirine kur yapmaya başlayan taraflar, BM Genel Kurulu vesilesiyle bulundukları New York’ta karşılıklı görüşme sürecini fiilen başlattılar.

Göreve başlar başlamaz “ılımlı” mesajlar vermeye başlayan Ruhani, Batılı güçlerle yakınlaşma konusunda ciddi olduğu mesajını verirken, Obama dahil, Batılı şefler de, İran Cumhurbaşkanı’nın bu jestlerine karşılık verdiler. Görünen o ki, ortada birçok pürüz bulunmasına rağmen taraflar ilişkileri geliştirme konusunda ciddiler.

İngiltere-Fransa ikilisiyle görüşmeler başladı

Ruhani ile birlikte New York’a giden İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevat Zarif, İngiltere Dışişleri Bakanı William Hague ile görüştü.

Görüşme sonrası resmi twitter hesabından açıklama yapan Hague, karşılıklı adımlar atılarak nükleer konusunda ilerleme sağlandığını belirtti ve şunları söyledi: “İngiltere-İran ilişkileri mümkün.” Hague, İran’ın Batı’yla daha iyi ilişki içinde bulunma isteğini somut adımlarla kanıtlaması durumunda İngiltere’nin de karşılık vermeye hazır olduğunu vurguladı.

Hague’nin yanısıra Fransız meslektaşı Laurent Fabius ile görüşen Zarif, İran’ın AB ülkeleriyle işbirliğini geliştirmeye hazır olduğunu gösterdi. İngiliz-Fransız bakanlar görüşmeden memnun kalırken, “jestleri” karşılık bulan İran tarafı da, atılan bu adımın arkasının geleceğinden umutlu görünüyor.

AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikasından Sorumlu Yüksek Temsilcisi Catherine Ashton ise, Zarif’in İngiliz ve Fransız Dışişleri bakanlarıyla yaptığı görüşmeleri, “yapıcı” bulduğunu açıkladı. Görüşmeler, İran burjuvazisi ile AB emperyalistlerinin işbirliğini geliştirme konusunda nasıl da istekli olduklarını gösteriyor.

Zarif-Kerry görüşmesi

İran’ın “ılımlı” tavrı ve Rusya’nın sorunu gündeme taşıması üzerine, 5+1 (Güvenlik Konseyi daimi üyeleri Rusya, Fransa, AB, Çin, İngiltere ile Almanya) ülkeleri ile İran arasında görüşme yapılması karara bağlandı.

BM Güvenlik Konseyi’nin 5 daimi üyesi ve Almanya’nın İran’ın nükleer programıyla ilgili yapacağı görüşmeler sırasında Amerikan Dışişleri Bakanı John Kerry ile Cevat Zarif’in biraraya geleceği bildirildi. Taraflar, görüşmeye istekli ve hazırlıklı oldukları mesajını yaptıkları açıklamalarla gösterdiler.

Nitekim BM Genel Kurulu’nda konuşan Ruhani ile Obama’da, benzer mesajlar vererek, görüşmelerin başlatılmasından yana olduklarını dile getirdiler. Bazı kaynaklar ABD tarafının Obama-Ruhani görüşmesi için girişimde bulunduğunu ancak İran’ın bunu reddettiğini iddia ettiler. Obama-Ruhani görüşmesi için henüz erken olsa da, Zarif-Kerry görüşmesi ise kesinleşti.

Rusya İran-Batı yakınlaşmasını teşvik ediyor

Suriye krizinde izlediği politika ile hem bölgede hem dünyada daha etkili bir güç olma yolunda mesafe kateden Rusya, nükleer programından dolayı ambargoya maruz kalan İran etrafındaki ablukanın kaldırılması için de çaba harcamaya başladı.

Ruhani yönetiminin verdiği “ılımlı” mesajlardan da güç alan Rusya, İran’ın barışçıl amaçlarla nükleer enerji üretme hakkına sahip olduğunu, bu konuda şeffaf bir politika izlemeyi vaat ettiğini, dolayısıyla ambargonun kaldırılması veya hafifletilmesi gerektiğini savunuyor. Cumhurbaşkanlığına seçilen Ruhani’nin ilk görüşmesini Putin’le yapması, iki ülke arasındaki ilişkilerin de güçlenme eğiliminde olduğuna işaret ediyor.

Irkçı-siyonist şefler diken üstünde

İran-Batı yakınlaşmasından rahatsız olanların başında İsrail’deki ırkçı-siyonist rejim var. Henüz belirgin bir tutum ifade etmemelerine rağmen, Körfez şeyhlerinin de bu yakınlaşmadan rahatsız oldukları bir sır değil. Bu ilkesiz/pragmatist şeyhler, eğer gündeme gelen yakınlaşma eğilimini sabote edemezlerse, İran’la arayı düzeltmenin yolunu arayacaklardır.

İran-Batı yakınlaşmasından duyduğu rahatsızlığı Başbakan Benyamin Netanyahu aracılığıyla ilan eden siyonist İsrail, İran’ın, Kuzey Kore gibi zaman kazanmaya çalıştığını ve asıl amacının nükleer silah üretmek olduğunu iddia etti. Siyonist medyada da bu iddiayı dile getiren haber ve makalelerin artışı dikkat çekiyor.

İran-Batı yakınlaşması ve bunun soncunda ambargonun kaldırılması, siyonist şeflerin “kabus” senaryosudur. Dolayısıyla hem İsrail rejimi hem ABD’deki Yahudi lobisi, bunu engellemek için histerik bir şekilde işe koyuldular bile…

Batı ile yakınlaşmak İran burjuvazisinin talebidir

Bu yakınlaşmanın gündeme gelmesi ne bir rastlantı ne Ruhani’nin “ılımlı” kişiliğiyle ilgilidir. Ruhani, İran burjuvazisinin bir kesimini temsil ediyor. Petrol gelirlerinden aldığı pay ve yoğun emek-gücü sömürüsüyle palazlanan bu kesimin çıkarları, gelinen aşamada sistemle tam bütünleşmeyi gerektirmektedir. Bu bütünleşme hem petrol satışının önündeki tüm engellerin kaldırılması hem ambargodan kaynaklı diğer kısıtlamaların yarattığı sorunların aşılması için gerekli görünüyor.

İranlı egemen sınıflarının bir kesimi bu yönelime itiraz etse de, dini lider Ali Hamaney’in de Ruhani’ye destek vermesi, çoğunluğun Batılı emperyalistlerle yakınlaşmaya meyilli olduğuna işaret ediyor.

Olayların bu yönde seyretmesi eşyanın doğası gereğidir. Zira burjuvazinin olduğu yerde, kapitalist/emperyalist sistemin merkezleriyle çok yönlü işbirliği de kaçınılmazdır. Bu süreç sancılı veya kesintili olabilir, ancak hem İran yönetiminin hem batılı emperyalistlerin işbirliğini geliştirmek istediğine kuşku yoktur.

Bu yakınlaşmanın İran işçi ve emekçilerine sağlayacağı bir şey olmayacaktır elbet. ABD ve diğer Batılı emperyalistlerin uyguladığı “dış baskıyı” iç politikada kullanan İslamcı rejim ise zamanla bu argümanı terk etmek zorunda kalacaktır.

 
§