6 Haziran 2014
Sayi: KB 2014/23

Sermayenin saldırıları 15-16 Haziran’ın
direniş ruhuyla püskürtülebilir!
Burjuvazinin saldırıları ve sendikal bürokrasi
AKP iktidarının polis ordusu!
Haziran eylemleri ve
düzenin topyekûn saldırısı!
TOMA’nın üzerine çıkan direnişçi o anları anlattı!
Maskeli düzenin
‘maske’ alerjisi
Çocuklardan elinizi ve dilinizi çekin!
Mehmet Ayvalıtaş anıldı!
Cam işçisi taban inisiyatifi ile grevi kazanıma taşıyabilir!
AKP’nin taşeron anlayışında kölelik baki!

Erdemir’de işçiler
direnerek kazandılar

Soma: Ücretli köleliğin dayandığı sınır

Madenciler kutsal ittifakı parçalıyor!

15-16 Haziran, sol hareket ve işçi hareketi - H. Fırat
Greif’in onurlu ve yiğit öncülerine açık mektup
“Bundan sonra sınıf tarihinde Greif var!”
Paris’te Haziran Direnişi selamlandı
Suriye’de cumhurbaşkanlığı seçimleri - M. Dağlı
Siemens’ın rekabet savaşında işten atma politikası
Ekim Gençliği
2. Yaz Kampı’nda buluşalım!
Kapitalizm sağlığa zararlıdır!
Çocuk istismarı…
Kartal EKK’dan “Çocuklara dokunma” paneli
‘84 Ölüm Orucu direnişçileri ölümsüzdür!
Bir gözaltı deneyimi
15-16 Haziran Büyük İşçi Direnişi yolumuza ışık tutuyor
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Suriye’de cumhurbaşkanlığı seçimleri

M. Dağlı

 

Yıkıcı savaşın devam ettiği Suriye’de cumhurbaşkanlığı seçimleri, daha önce ilan edildiği üzere, 3 Haziran’da gerçekleştirildi. Resmi sonuçlara göre, Beşar Esad geçerli oyların yüzde 88’ini aldı.

Batılı emperyalistlerle onlar adına tetikçilik yapan cihatçı çeteler, seçimlerin yapılmasını engellemek için her yola başvurdular, ancak tüm girişimleri fiyaskoyla sonuçlandı. Zira ne seçimleri engelleyebildiler ne savaş ortamında olan bir ülke için yüksek kabul edilen katılımı önleyebildiler.

Baas yönetimine yakın çevre ve güçler, cumhurbaşkanlığı seçimlerini hem Esad yönetiminin hem Suriye halkının zaferi olarak nitelerken, batılı emperyalistler ve onlar güdümündeki muhalifler ise, seçimlerin saçmalıktan ibaret bir gösteri olduğunu savunuyorlar. Emperyalist müdahaleye ve cihatçı çetelerin katliamlarına karşı çıkan ülke içindeki muhalefet ise, çatışmaların olduğu bir ortamda demokratik seçimlerin düzenlenemeyeceğini savunarak, boykot taktiği izledi. Bu arada Rojava’da özerk yönetim kuran PYD ile diğer Kürt partilerin de, seçimlere katılmadıkları bildirildi.

Halk yıkıcı savaştan kurtulmak istiyor

Ülke savaş ve çatışma içinde olmasına rağmen, seçimlere katılım tahmin edilenin üstünde gerçekleşti. Geçen hafta Lübnan’ın başkenti Beyrut’ta yüz binlerce Suriyeli’nin büyükelçilikte oy kullanması ve Esad’ı desteklemesi, ülkedeki genel atmosferin bir yansıması olarak değerlendirilmişti. 3 Haziran’daki seçimler, bu değerlendirmeyi doğruladı.

Yoğun katılımdan dolayı oy verme işlemlerinin beş saat uzatılması, katılım oranının yüksekliğini gözler önüne serdi. Seçimlere katılanların büyük bir çoğunluğunun Esad’a oy verdikleri de, seçim gözlemcileri tarafından da teyit ediliyor. Suriye Anayasa Mahkemesi tarafından Şam’da yapılan açıklamaya göre, katılım oranı yüzde 73’e ulaştı. Bu oran, seçimlerin gayr-ı meşru olduğunu savunan çevrelerin gerekçelerini ciddi şekilde zayıflattı.

Suriye’yi yakından gözlemleyenler için bu tablo şaşırtıcı değil. Zira Suriyeliler’in çoğu, -Esad muhaliflerinin bir kesimi de dahil-, üç yıldır devam eden yıkıcı savaştan kurtulmak istiyor. Verili koşullarda bunun tek yolunun, Esad yönetiminin cihatçı çeteleri yenilgiye uğratması ve ülkeye yeniden hakim olmasından geçtiği düşünülüyor. Dolayısıyla seçimlerde Esad’a oy veren çoğunluk, savaşa da dış müdahaleye de karşı olduğunu dile getirmiş oldu.

Cihatçıların egemen olduğu yerde demokratik haklardan, siyasal özgürlüklerden, sosyal adaletten söz edilemeyeceğini bilen Suriye halkının çoğunluğu, emperyalistler ve bölgenin gerici devletleri adına tetikçilik yapan Selefiler’in ele geçirdikleri bölgelerde işledikleri vahşetin farkındalar. Bu koşullarda can güvenliğinin sağlanabilmesi ve etnik, dinsel, mezhepsel çatışmanın önlenebilmesi için Esad yönetiminin cihatçıları yenilgiye uğratmasıyla sağlanabileceği kanaatine varan halk, seçimlerdeki tercihlerini de buna göre yaptı. Cihatçı çetelerin günler boyu süren iğrenç tehditlerine rağmen, sonuç değişmedi.

Seçimleri tanımadığını ilan eden batılı emperyalistlerle onlar güdümündeki muhalefet şefleri, seçimlerin saçmalık olduğunu iddia etseler de, seçim sonuçlarını göz ardı etme olanağından yoksunlar. Zira seçimlere katılım ve ortaya çıkan sonuçlar, emperyalistlerle işbirlikçilerinin argümanlarına etkili bir darbe indirmiş oldu.

Esad konumunu güçlendirdi

Başını ABD’nin çektiği emperyalist blok ile Türkiye, Suudi Arabistan, Katar gibi bölgedeki aktif tetikçiler tarafından yıkılmak istenen Esad, seçimleri gerçekleştirerek, bu güçlere meydan okudu. Seçim sonuçları, Esad yönetiminin konumunu güçlendirmiş oldu. Zira hem seçimlere katılım oranı yüksek oldu, hem biri Suriye Komünist Partisi’nden biri liberal iki rakibi olmasına rağmen, Esad oyların çoğunluğunu alabildi.

Üç yıl önce Esad yönetimine birkaç hafta ömür biçenler, seçimlerin gerçekleştirilmesi ve Beşar Esad’ın cumhurbaşkanlığına üçüncü kez yeniden seçilmesi üzerine, yeni bir hezimet yaşadılar. Esad yönetiminin gayr-ı meşru olduğunu savunan bu güçler, Suriye’de halkın önemli bir kısmının, farklı düşündüğünü ve seçimlerin Esad yönetimini güçlendirdiğini görmek zorunda kaldılar.

Emperyalistlerle tetikçileri savaşta ısrarlılar

Emperyalistlerle tetikçi muhalefet, seçimleri engellemek istediler. Cihatçı çeteler, seçimlere katılacak halkı ölümle tehdit ettiler, bazı yerleşim yerlerine füze saldırıları düzenlediler. Ancak bu girişim, etkili olamadı. Yoğun tehditler savuran çeteler, ele geçirdikleri bölgeler dışındaki seçimleri etkileyemediler.

On binlerce NATO askerinin işgali altında bulunan Afganistan’da, sandıkları katır sırtında taşıyarak gerçekleştirdikleri seçimleri “demokrasinin zaferi” ilan eden batılı emperyalistler, Suriye’de seçimleri engellemeye çalıştılar. Seçimleri önden gayr-ı meşru ilan eden bu güçler, kendi ülkelerinde bulunan Suriyeliler’in büyükelçiliklerde oy kullanmalarını engellediler. Seçimlerin gerçekleşmesiyle hezimete uğrayan batılı emperyalistler, attıkları hamasi nutuklarda farklı sözler etseler de, Suriye’deki seçimlerin sonuçlarını hiçe sayabilecek durumda değiller.

Suriye’de seçimler fiili bir durum yaratsa da, emperyalistlerle onlar adına tetikçilik yapan cihatçılar, yıkıcı savaşı devam ettireceklerini gizlemiyorlar. Cihatçı çeteler, esas olarak dış desteye yaslandıkları için, çatışmaların seyrine de emperyalist merkezler karar verecek. Dolayısıyla Suriye’deki yıkıcı savaşın hemen bitmesi olası görünmüyor. Buna karşı yıkıcı savaşı körükleyen gerici güç odaklarının hesaplarını gözden geçirmeye başladıklarına dair veriler artıyor.

Üç yıllık yıkıcı savaşın ardından…

Emperyalistlere ve Türkiye, Katar, Suudi Arabistan gibi bölgenin en gerici devletlerine sırtını dayayarak Suriye’de iktidar savaşına girişen Müslüman Kardeşler, dünyanın cihatçılarını da yanlarına alarak, yıkıcı bir savaş başlattılar. İktidarını savunan Baas yönetimi ise, emperyalistler güdümündeki bu saldırıya şiddetle karşılık vererek, gücünü korumaya çalıştı. Gelinen yerde, Beşar Esad liderliğindeki Baas yönetiminin iktidarını korumaya muvaffak olduğu, artık düşmanları tarafından da kabul ediliyor.

Üç yıldır devam eden savaşın ağır bedelini Suriye halkı ödedi. Baas yönetimini yıkmak için cihatçı çeteleri Suriye’de toplayarak yıkıcı savaşı körükleyen batılı emperyalistlerle bölgedeki “şer ekseni” Türkiye, Suudi Arabistan, Katar üçlüsü, gelinen yerde hesaplarını gözden geçirmeye başlamak zorunda kaldılar. Bu gerici güç odakları milyarlarca dolar, on binlerce ton silah, 60’ı aşkın ülkeden on binlerce cihatçıyı, çoğunluğu Türkiye üzerinden Suriye’ye taşıdılar; Suriye kentlerinin bir kısmının enkaza çevrilmesinde önemli bir rol oynadılar ancak bu acımasız yıkıma rağmen amaçlarına ulaşamadılar.

Bu devletlerin el attığı her ülkenin kan deryasına döndüğü Afganistan, Irak, Libya ve diğer örneklerden de bilinmektedir. Başını Müslüman Kardeşlerin çektiği güdümlü muhalefet ise, halktan beklediği desteği alamadığı için, emperyalist savaş aygıtı NATO’ya umut bağladı, ancak Rusya-Çin ikilisinin net tutumundan dolayı bu hevesleri kursaklarında kaldı.

Tetikçi muhalefet, emperyalistler ve gerici bölge devletleri ittifakı, Suriye’deki demokratik hareketi sakatlamış ve Baas yönetimine verilen desteğin artmasına vesile olmuştur. Bu gerici koalisyonun oynadığı uğursuz rol, emekçileri demokratik haklar, siyasal özgürlükler ve toplumsal adalet özlemlerini ertelemeye zorladı; etnik, dinsel, mezhepsel çatışmanın önlenmesi ve can güvenliğinin sağlanması için Baas yönetimini, -en azından verili koşullarda- “geçici kurtuluş” kabul etmek zorunda bıraktı.

Baas yönetiminin Suriyeli işçi ve emekçileri temsil etmediği kesin. Ancak yıkıcı savaşın bitmesi için Esad yönetimi dışında güven duyabilecekleri bir gücün olmadığı yerde halkın çoğunluğu Baas yönetimini, verili koşullarda “tek umut” olarak görmeye başladı.

Suriyeli emekçilerin demokratik haklar, siyasal özgürlükler ve sosyal adalet talepleri uğruna mücadeleye devam etmeleri kaçınılmazdır. Ancak görünen o ki, bu sürecin yeniden başlayabilmesi için, yıkıcı savaşın bitmesi gerekecek.

 

 

 

 

“Filistin uzlaşı hükümeti” kuruldu

 

Filistin’de yeni hükümeti oluşturacak isimler netleşti. Filistin’de kurulan yeni hükümetin bakanları için Devlet Başkanı Mahmud Abbas’ın huzurunda yemin töreni düzenlendi. Törenin hemen ardından ilk Bakanlar Kurulu toplantısı da gerçekleştirildi. Başbakan Rami el-Hamdallah aynı zamanda İçişleri Bakanlığı görevini de yürütecek.

Bu arada İsmail Haniye, önemli konulardan biri olan İsrail’deki tutsaklara ilişkin şunları ifade etti: ”Esirler Bakanlığı’nın bağımsız bir kurula devredilmesini içeren Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin dondurulmasında görüş birliğine vardık. Esirler ve haklarının korunması için daha sonra görüşmeler yapılacak. Başbakan Rami el-Hamdallah, Tarım ve Sosyal İşler Bakanı Şevki el-İsa’yı Esirler Bakanı olarak görevlendirdi.”

Siyonist İsrail yönetimi kurulan yeni hükümete karşı tahammülsüzlüğünü kabinedeki Gazzeli 5 bakandan 4’ünün, Ramallah’a geçişlerine izin vermemesiyle gösterdi. Engelleme nedeniyle, törene katılamayan bakanların yeminleri daha sonraki bir tarihe bırakıldı. 4 bakan bakanlar kurulu toplantısına telekonferans yöntemi ile katıldı.

Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, “uzlaşı hükümeti”nin kuruluşuyla “Filistin halkının tarihindeki kara bir sayfayı kapattığını”, “birlik ve beraberliğin yeniden sağlandığını” savundu.

Göreve başlayan hükümetin geçici olduğunu ve görevinin “yakın zamanda seçimlerin yapılmasını sağlamak, halkın taleplerini yerine getirmek” olduğunu belirten Abbas şu noktaları vurguladı: “Hükümet, ulusal hedefler doğrultusunda diplomatik ve barışçıl mücadelenin devam etmesini, 1967 sınırlarına tabi, başkenti Kudüs olan bağımsız bir devletin kurulması için Filistin yönetiminin kararlarını taahhüt edecek ve Filistin Kurtuluş Örgütü (FKÖ) tarafından belirlenen siyasi programa uyacaktır.”

Yeni hükümet üzerinden ABD’nin “barışına” ilişkin de konuşan Abbas “Barış görüşmeleri”nin FKÖ’nün denetimi altında olduğunu ve yeni hükümetle direk bir ilgisinin olmadığını söyledi. Abbas, Rusya ve Avrupa Birliği’nin yanı sıra ABD’nin de yeni hükümete olumlu yaklaştığına dair işaretler aldıklarını anlatarak, bundan duyduğu ‘memnuniyeti’ dile getirdi.

İngiltere Dışişleri Bakanı Hague, ülkesinin, Filistin’de uzlaşı hükümeti kurulmasını “memnuniyetle karşıladığını” duyurdu. Çin Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hong Ley ise “Filistin’deki iç uzlaşmanın, Filistin halkının dayanışmasını güçlendireceğine inandığını”, “bunun Filistinliler için bağımsız bir devlet kurulmasını teşvik edeceğini” belirtti.

 

 

 

 

370 Filistinliye gözaltı

 

Ahrar Esir Araştırmaları ve İnsan Hakları Merkezi tarafından yayınlanan Mayıs ayı raporunda, Batı Şeria, Kudüs ve Gazze’de İsrail güçleri tarafından gözaltına alınan Filistinlilerin sayısının 370 olduğu ifade edildi.

Raporda, “Kudüs’te 118, Halil’de 86, Nablus’ta 40, Beytullahim’de 30, Ramallah’da 27, Cenin’de 27, Kalkıliyye’de 16, Selfiyet’te 8, Tulkerm’de 4 kişi gözaltına alındı. Çeşitli bölgelerde gözaltına alınan 5 Filistinli kadından 3’ü serbest bırakıldı, 2’si hala gözaltında” denildi.

Filistin’de yeni kurulan birlik hükümetini tecrit etmeye çalışan Siyonist İsrail, katliam ve operasyonlarına devam ediyor. İsrail askerleri Nablus kenti yakınlarında bir Filistinliye ateş açarak katletti.

 
§