14 Ağustos 2015
Sayı: KB 2015/31

Kirli savaşa, faşist baskı ve devlet terörüne karşı birleşik-militan mücadeleye!
Emperyalist koalisyon halklara karanlık bir gelecek hazırlıyor!
Kapitalizm ulusal sömürü ve kirli savaşların kaynağıdır
Bu devlet ne yapmadı ki?
Savaş ve saldırganlığın suçlusu kim?
Kürdistan’da devlet terörü ve direniş
İstanbul ve Ankara’da Barış Bloku mitingleri
Ankara’da 4 sınıf devrimcisi tutuklandı
Yaşasın devrim! Yaşasın sosyalizm!
BDSP’den operasyon ve devlet terörüne karşı eylemler
Devlet terörü alabildiğine sürüyor!
AKP-CHP koalisyonu: Sistemin ve egemen sınıfın öncelikli tercihi
Barış sorunu - V. İ. Lenin
“Mücadelemiz dışarıda da içeride de devam edecek”
“Elimizden gelen savaşı, gayreti sonuna kadar göstereceğiz!”
Mersin serbest sömürü bölgesi
İş cinayetleri
Maden patronlarına 2019’a kadar güvence
“Sanat, mücadele içinde bir araç, bir silah bizim için!”
Dünyada işçi ve emekçi eylemleri
Filistin’de öfke birikiyor
Halid Barakat’la röportaj...
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Mersin serbest sömürü bölgesi

 

Ben Mersin Serbest Bölge’de çalışan bir tekstil işçisiyim. Sabahları saat 7.20’de iş başı yapıyoruz. Şans eseri akşam mesaiye kalmadığımız zamanlar 18.00’da iş bitiyor. Günde 2 kere 15‘er dakikalık çay molası ve bir de 1 saatlik öğle yemeği molası var. Mesaiye kaldığımızda saat 22.30’da mesaimiz bitiyor. Mesaide yarım saat yemek ve 15 dakikalık çay molası daha yapıyoruz.

Genelde iş yoğun oluyor. Ve nerdeyse haftanın her günü mesaiye kalıyoruz. Pazar günleri tatil olmasına rağmen işin yetişmesi gerekiyorsa Pazar günleri de mesaiye kalıyoruz. Ancak resmi tatil olmasına rağmen normal mesai ücretlendirmesi yapılıyor. Gidecek olan işi mesai saati içinde bitiremezsek gece ne zaman biterse o zaman eve geliyoruz. Gece geç saate kadar da bitmezse fabrikada yatıp ertesi gün işe devam ediyoruz. Nerdeyse haftanın her günü mesai yapmamıza rağmen denetlemeye gelen memurlara fazla mesai yapılmadığı söyleniyor. Hiç kimse de bu olaya tepki gösterip bir şey söyleyemiyor. Çünkü işsizlikle korkutuluyoruz. Çalışanlar da “en azından bir işim var, evime ekmek götürüyorum” diyerek susmak zorunda kalıyor. Fabrikada 200’ün üzerinde işçi çalışmakta ve Serbest Bölge’nin genelinde olduğu gibi bizim fabrikamızda da çoğu işçi sigortasız. İşe giren kişiye hemen sigorta yapmıyorlar. Deneme süresi ve benzeri söylemlerle oyalanıyoruz.

Tekstilde tozun fazla olmasına rağmen bizlere maske, kulak tıkayıcı verilmiyor. Bir çalışma arkadaşımın anlattığına göre hastaneye kulağını temizlemeye gittiğinde sigara izmariti büyüklüğünde kulağından toz çıktığını söylemişti. Ciğerlerimizin nasıl bir durumda olduğunu bilmiyoruz! Makinecilere, ütü bölümü çalışanlarına, kesimhane çalışanlarına da eldiven verilmiyor. 15’er dakikalık mola ve 1 saatlik yemek arasından bahsetmiştim fakat bu aralar yetersiz. Çünkü molamızın bir süresi yemekhane sırasında beklemekle geçiyor. Yemekte uzun kuyruklar oluyor. Yemekhanedeki diğer bir sorun ise masa sandalye sayısının yetersiz olması. Bu sorun toplantılarda sürekli dile getiriliyor ancak bir çözüme kavuşturulmuyor. Yükleme bölümünde çalışanlar için de hiç bir güvenlik önlemi alınmıyor. Paletlerin üzerindeki koliler devrilebilir, ayağımız kayıp düşebiliriz. Fakat kimsenin umurunda bile değiliz. Bunların yanında yemekler de iyi çıkmıyor. Bir önceki gün mesaiden kalan yemekler ertesi gün öğle yemeğinde veriliyor. Bazen öğle yemeği ve mesai yemeği kahvaltılıklarla geçiştiriliyor. Diğer bir sorun ise servislerin aşırı dolulukta olmasıdır. Özellikle işi yetiştirmemiz gerektiğinde mesaiye kalan fazla işçi olduğu için az sayıda araçla çok işçi taşınıyor. Servislerin şoförlüğünü yine işçilere yaptırıyorlar.

Yasal olarak 8 saat çalışmamız gerekiyor. Fakat bizler mesaiyle birlikte 15-16 saat çalışıyoruz. Ancak yine yasal olarak asgari ücret almamız gerekirken mesailerle beraber ancak asgari ücret veriliyor. Yani neredeyse ayda 140 saati bulan mesai saati ücretlerimizi alamıyoruz. Bunlar dışında özel olarak kadınları ilgilendiren bir de kreş sorunu var. Serbest bölgede binlerce kadın işçi çalışmasına rağmen tek bir kreş yok.

Biz işçiler güvenli, sağlıklı çalışma koşulları için, daha fazla çalışıp daha az ücret almamak için, iş güvencesi için, yani kısacası insanca çalışıp insanca yaşamak için Devrimci Tekstil İşçileri Sendikası’nda (DEV TEKSTİL) örgütlenelim!

Mersin Serbest Bölge’de çalışan bir tekstil işçisi

 

 

 

 

Hleks Gıda’da
işten atmaya karşı direniş

 

Gebze Plastikçiler Organize Sanayi Bölgesi’nde kurulu bulunan ve bir süredir Tek Gıda-İş Sendikası’nın örgütlenme çalışması yürüttüğü Hleks Gıda’da işten atma saldırısı gerçekleşti. Patlayan şeker üretimi yapılan firmada sendikalaşma çalışması yaptığından dolayı 6 işçi işten çıkartıldı.

İşten çıkartıldıklarına dair 12 Ağustos gecesi 02.00’de bilgilendirilen işçiler sabah saatlerinde fabrika önünde direnişe başladılar. İşçiler sendika önlükleri ile fabrika önünde gün boyunca bekleyişlerini sürdürdü.

Hleks Gıda’nın işten atma saldırısına karşı Tek Gıda-İş Sendikası ve işten atılan işçiler tüm emek dostlarını dayanışmaya çağırıyor.

Kızıl Bayrak / Gebze

 

 

 

 

Karayolu işçileri iş bıraktı

 

Karayolları Eskişehir 46. Şube Şefliği’nde çalışan taşeron işçileri, yenilenecek sözleşmelerinde ücretlerine zam yapılması için 12 Ağustos’ta iş bıraktı. Sözleşmeye yazılan bin 100 TL’lik sefalet ücretine tepki gösteren işçiler, iki yıldır aynı ücreti aldıklarını belirterek ücretleri arttırılana dek işe başlamayacaklarını belirtti.

Gündoğdu Mahallesi’nde işyeri önünde toplanan işçilerden Mehmet Topçu, aldıkları ücretlerle geçinmelerinin mümkün olmadığını belirterek şunları söyledi:

Biz yeni ihale döneminde çalışmamaya karar verdik. Gerekçe ücretler. Geçen yıl bin 100 TL’ye çalışıyorduk. Arkadaşlarımız yollarda kazma kürek çalışıyorlar. Yemek parası yok. En kötü ihtimalle ayda 300 TL yemek parası veriyor. Kalan para 700 TL. Bu para ile insan ev kirasını mı versin, çocuğunu mu okutsun. Biz bu yüzden çalışmıyoruz. Gerekli yerlerin bu konuyu çözmesini istiyoruz. Bir çok arkadaşımızın izin hakları var, ancak kullanamıyorlar. Şu anda mağdur durumdayız.”



 


Çapa’da taşeron işçileri
eylem yaptı

 

İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesi Hastanesi taşeron sağlık işçileri, işyerlerinde çalışma ortamında karşılaştıkları sorunları dile getirmek için 6 Ağustos’ta hastane bahçesinde basın açıklaması yaptı.

Sloganlarla başlayan eylemde basın açıklamasını Taşeron İşçileri Derneği Başkanı Güneş Cengiz okudu. Cengiz, verilmeyen hakları için dava açtıkları bilgisini vererek “bugüne kadar açılan dava sayısı 522’dir. Hasta bakıcı bir arkadaşımız 45 bin TL alt mahkemede kazanmıştır” dedi.

Acil Cerrahi ve Monoblok'ta temizlik personeli olarak çalışan işçilerin dinlenme haklarının tanınmadığını belirten Cengiz, “‘Siz acil koşullarda çalışıyorsunuz, dinlenme olmaz’ denilmektedir. ‘Kahvaltınızı evinizde yapın’ diyerek baskı ile arkadaşlarımız çalıştırılmaktadır” ifadelerini kullandı. Cengiz açıklamanın devamında taşeron işçilerinin karşılaştığı ağır çalışma koşulları, baskı ve hakaretlere değinerek bunların son bulmasını istedi.

Basın açıklamasına geçtiğimiz yıl, zorla lağım temizlettirildiği için enfeksiyon kapan ve yaşamını yitiren Zafer Açıkgözoğlu’nun babası da katılarak destek verdi.

 
§