8 Nisan 2016
Sayı: KB 2016/14

Gündem: Devrimci 1 Mayıs
Miadı dolan işbirlikçiye burun sürtme operasyonu
4 Nisan ‘utanç günü!’
Emperyalist kapitalizmin ahlaki çöküntüsü!
“Cizre’de 665 kişi katledildi”
Direnişin 1 Mayıs’ına!
Devrimci olmayan her şey çürür!
Kastaş’ta direniş devam ediyor
Yeni Çeltek işçileri açlık grevine başladı
Üç ayda 415 işçi iş cinayetinde katledildi
İşçi-emekçi kadınlar haksız ve kirli savaşlara neden karşı çıkmalıdır?
Kiralık işçi yasa tasarısı
Gençliğin geleceği ve özgürlüğü kavga alanlarında
Meslek liseliler buluşuyor!
Sultanın mühimmat deposu
Suriye’de “siyasi çözüm” dansı
Suudi Arabistan’ın “İslam İttifakı”
“Sokaklar fırçamız, alanlar paletimizdir”
Pablo Picasso’yu ölümünün 43. yılında saygıyla anıyoruz!
Osmanlı’dan bugüne Bursa’da emek ve işçi hareketleri
Talat Türkoğlu’nun failleri cezalandırılsın!
1 Mayıs'ta alanlara!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Kiralık işçi yasa tasarısı…

Artan kölelik, katmerleşen sömürü!

 

Özel İstihdam Büroları (ÖİB) aracılığıyla sömürüyü kat be kat arttırıp esnek ve güvencesiz çalışmayı temel çalışma biçimi haline getiren Kiralık İşçi Yasa tasarısı meclisin gündeminde…

Yasa tasarısı, 2009 yılında nabız ölçülerek ertelenmişti. 2015'te meclise getirilen kölelik yasası, 25 Şubat 2016’da alt komisyonda kabul edildi. Özel İstihdam Büroları aslında 2003'ten bu yana varlığını gösteriyor, ancak "geçici iş ilişkisi" kuramıyordu. Danışmanlık yapıyor, iş bulmaya aracılık ediyor, ancak ÖİB’lere kayıtlı işçileri, başka işyerlerine kiralayamıyorlardı. Yasa ile birlikte bu yetkiyi almış olacaklar.

Bu yasa tasarısının geçmesi halinde Özel İstihdam Büroları aracılığıyla fabrikalara, iş yerlerine "geçici işçi" kiralanacak. Sermayedarlar askerlik, doğum izni vb. dönemlerde geçici olarak işçi kiralayabilecek. Kiralanan işçinin iki patronu olacak. İşçi, asıl patrona değil Özel İstihdam Büroları’na bağlı olacak. Bunun yanı sıra kamudaki alt işverenler de kurulan bu bürolardan işçi kiralayabilecek ve kamuda çalıştırabilecek.

Esnek çalışma ve güvencesiz çalışmanın en boyutlu hallerinden biri olan kiralık işçi uygulaması, neo-liberal saldırıların 20. yy sonlarına doğru artmaya başlamasıyla birlikte pervasızca önü açılarak çalışma yaşamında genişçe yer buldu. Avrupa’daki adı “kullan-at” sistemi olan kiralık işçilik ile emek sömürüsü daha da katmerlenecek.

İşçi simsarları iş başında

Kiralık işçi yasa tasarısının geçmesiyle birlikte işçi simsarlarının pazarlarında (bürolarında) köle gibi alınıp satılacağımız dönem başlamış olacak. Bir işyerinde çalışan işçilerin 1/4’i kiralık işçi olabilecek. Ücretler, sigortalar vb. işçi simsarlarının elinden yapılacak. İş güvencesi ortadan kalkacak. Patronlara hiçbir yaptırım uygulanmadığından işten atma kolaylaşacak. Sigorta primleri kesik kesik yatacağından mezarda bile emekli olunamayacak. Bir işte sürekli çalışmanın ortadan kalkmasıyla örgütlenme ve sendikalaşma da fiilen engellenmiş olacak. Ayrıca kıdem tazminatı, haftalık ve yıllık izin fiili olarak ortadan kalkacak. Kiralanan işçi iş sağlığı ve iş güvenliği uygulamalarından yararlanamamış olacak. İşçiler geçici ve belirsiz süreli olarak çalıştırılacağından İşsizlik Fonu’ndan da faydalanamayacak. ÖİB'ler düşük ücret ödediğinde, sigortayı yatırmadığında bir yaptırım uygulanmayacak. İki yıl içerisinde üç kez usulsüzlüklerin tekrarlanmaması şartı aranacak.

Kölelik yasasında kadın işçilerin payına düşenler

Kadın işçilerin ağırlıklı olarak esnek ve güvencesiz işlerde istihdam edildiğini biliyoruz. Bu yasayla birlikte de aslında sömürünün en katmerlisini yaşayacak olan kadınlar ve genç işçiler oluyor.

Bir süre önce meclisten geçen Yarı Zamanlı Çalışma yasasıyla birlikte kadın işçiler çocuk doğurmaya teşvik edilmişti. Doğum sonrasında yarı zamanlı çalışan kadın işçinin yerine işçi kiralanabileceği yine bu yarı zamanlı çalışma yasasında yer alıyordu. Dolayısıyla bu iki yasa birbirini tamamlıyor. Dahası “kadınlara doğum izni” müjdesiyle kiralık işçilik meşrulaştırılmaya çalışılıyor.

Yasaya göre, mevsimlik işçilerde, hasta, yaşlı bakımı, ev işlerinde süresiz olarak kiralık işçi çalıştırılabileceği yer alıyor. Bu işleri çok büyük oranda kadınların yaptığı düşünüldüğünde, bu sektörde çalışan kadın işçilerin güvencesiz çalışması artarak devam edecek. Küçük ve orta ölçekli işletmelerde de işçi kiralanacağı bu yasada yer alan maddelerden biri. Kadın emeğinin istihdamının da en fazla bu ölçekli işletmelerde olduğunu düşündüğümüzde, kadın işçilerin emekliliği de hayal olacak.

Aynı zamanda sermayenin saldırı yasaları işçilerin birlik olmasını ve örgütlenmesini de engelleyeceği için, kadın işçilerin örgütsüzlüğü daha da derinleşecek.

Sınıfa karşı sınıf

Sermaye sınıfı, özellikle son dönemlerde gerek kadın işçileri gerekse sınıfın bütününü ilgilendiren sömürü politikalarını yoğunlaştırıyor. Kıdem tazminatının fona devredilerek gasp edilmek istenmesi, taşeron köleliği yasa tasarısı, Yarı Zamanlı Çalışma, Aile Paketi, Kadın İstihdam Paketi, kiralık işçi yasa tasarısı vb. sermaye sınıfının ucuz işgücü cenneti yaratma politikalarının parçalarıdır.

Kiralık işçilik de dahil bütün saldırı yasalarına karşı kadınıyla, erkeğiyle “sınıfa karşı sınıf” çizgisiyle birleşik mücadeleyi yükseltmek gerekiyor. Bunun için kadın işçilere dönük saldırıların asıl boyutunu anlatan sistemli çalışmalar yürütmeli, fiili meşru mücadele ile saldırı yasalarını püskürtmeliyiz.

 

 

 

 

3 ayda en az 94 kadın öldürüldü”

 

Düzen sözcüleri, yargısı ve medyası kadın cinayetlerini ve kadına şiddeti teşvik ederken, kadın cinayetleri de giderek artıyor.

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu (KCDP), Mart ayı kadın cinayetleri raporunu açıkladı. Rapora göre 2016’nın ilk üç ayında en az 94 kadın öldürülürken, Mart ayında en az 31 kadın öldürüldü.

Raporda yer alan bilgilere göre kadınların tanımadıkları erkekler tarafından öldürülme oranı %3 olurken, kadın cinayetlerinin başındaki nedenin “boşanmak isteme” olduğu aktarıldı. Cinayetlerin %55’i ateşli silahlar ile işlendi.

Mart ayında katledilen kadınların %35’inin evli, %32’sinin bekar, %25’inin evli ve çocuklu olduğu aktarılırken %10’unun ise medeni durumunun tespit edilemediği ifade edildi.

Tespit edilen verilere göre kadınların %6.5’inin hakkında ‘koruma kararı’ olmasına rağmen öldü-rüldüğü belirtildi. Bu anlamda devletin veri paylaşmamasından kaynaklanan, tespiti yapılamayan % 93.5’lik büyük bir oran olduğu da eklendi.

Mart ayında öldürülen kadınların yarısının ölüm nedeni tespit edilemezken, cinayet sebeplerinde en yüksek oranın kadının ilişkiyi/evliliği sonlandırma isteği olduğuna dikkat çekildi. Bunu, başka bir kadını şiddetten korumaya çalışma ve homofobi-transfobi izledi.

 
§