8 Nisan 2016
Sayı: KB 2016/14

Gündem: Devrimci 1 Mayıs
Miadı dolan işbirlikçiye burun sürtme operasyonu
4 Nisan ‘utanç günü!’
Emperyalist kapitalizmin ahlaki çöküntüsü!
“Cizre’de 665 kişi katledildi”
Direnişin 1 Mayıs’ına!
Devrimci olmayan her şey çürür!
Kastaş’ta direniş devam ediyor
Yeni Çeltek işçileri açlık grevine başladı
Üç ayda 415 işçi iş cinayetinde katledildi
İşçi-emekçi kadınlar haksız ve kirli savaşlara neden karşı çıkmalıdır?
Kiralık işçi yasa tasarısı
Gençliğin geleceği ve özgürlüğü kavga alanlarında
Meslek liseliler buluşuyor!
Sultanın mühimmat deposu
Suriye’de “siyasi çözüm” dansı
Suudi Arabistan’ın “İslam İttifakı”
“Sokaklar fırçamız, alanlar paletimizdir”
Pablo Picasso’yu ölümünün 43. yılında saygıyla anıyoruz!
Osmanlı’dan bugüne Bursa’da emek ve işçi hareketleri
Talat Türkoğlu’nun failleri cezalandırılsın!
1 Mayıs'ta alanlara!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Sultanın mühimmat deposu

Peter Schaber

 

Ankara’nın gönderdiği polis ve ordu birlikleri aylardır Türkiye’nin güneydoğusunda bulunan Kürt köylerini ablukaya almış bulunuyor. Yüzün üzerinde sivili katlettiler ve 100 binin üzerinde sivil ise çatışmalardan dolayı bölgeden kaçıyor. Kesintisiz sürmekte olan bu olağanüstü hal, komşu ülke Suriye’nin bazı bölgelerindekine benzer insani kriz durumu yaratmış durumda. Yerleşim yerleri panzer ve topçu atışları ile; gerillanın denetimindeki dağlık bölgeler ise havadan bombalanıyor. Tepeden tırnağa silahlı, düzenli ve düzensiz binlerce özel harekat birlikleri Diyarbakır (Amed) ve Hakkari (Colêmerg) arasındaki bölgeyi yağmalıyor. Bu kanlı seferin yürütülmekte olduğu savaş mühimmatının nereden geldiğini araştırmaya başlayan bir kişi ise -Almanya’nın da aralarında olduğu- uluslararası tüccarlar ağı ile karşılaşacaktır.

Bundan iki hafta önce Kürt şehirleri Yüksekova ve Nusaybin’in kuşatıldığı ilan edildiğinde ağır askeri teçhizattan oluşan uzun bir konvoy yola koyuldu. Sadece Gever’e 20 bin personel ve 80 panzer gönderildi. Daha önce Cizre’de ve Diyarbakır’ın Sur ilçesinde olduğu gibi ABD yapımı “M60 Patton”lar kullanıldı. Türkiye, İsrail devlet tekeli olan Israel Military Industries Ltd. (IMI) tarafından modernize edilmiş olan “Sabra Mk. III” de kullanmakta. Türkiye’de modernize edilmiş olan bu panzerde Alman üretimi parçalar da bulunmakta: MTU Friedrichafen yapımı 1000 beygir gücünde Turbo dizel motor ve Augsburger Renk AG yapımı şanzıman bulunmakta.

Türk silahlı kuvvetlerinin deposunda ayrıca Alman üreticisi Kraus-Maffei Wegmann üretimi 100’ün üzerinde “Leopard” tipi panzer bulunmakta. Panzerlerin satışına yönelik anlaşmanın bir bölümü 2005 ile 2007 yılları arasından SPD ve CDU koalisyonu döneminde, bir diğer bölümü de 2010 ile 2013 yılları arasında yine büyük bir koalisyon tarafından yapılmıştı. “Leopard” panzerlerinin şu an Kürtlere yönelik savaşta kullanılıp kullanılmadığını kesin olarak saptamak şu anki kaynaklar üzerinde mümkün değil.

“Sabra Mk. III”ün yanı sıra en çok kullanılan zırhlı araçlar: birlik taşımada kullanılan “Kirpi”, genel olarak gösterilere müdahalede kullanılan Akrep ve Türk silah üretim şirketi Otokar yapımı “Cobra” yaygın biçimde kullanılmakta. Üçü de Türk yerli malı olarak görülmekte ama bunlar da İsrail araçlarının modellerine dayanmakta ve ABD üretimi ögeler içermekte.

Kuzey Kürdistan’da işlenen cinayetlerde kullanılan Alman silahlarını aramaya kalkan bir kişi Sig Sauer ve Swiss Arms AG üzerinde tabanca ve tüfek satışı yapmakta olan Michael Lüke ve Thomas Ortmeier’in Kuzey Ren-Vestfalya’da bulunan L&O Holding ile karşılaşır. Yarı otomatik “Sig SG 516” silahı bu holdingin ürettiği silahtır. Polis Özel Harekat’ın (PÖH) elinde bu modelden çok sayıda bulunuyor. Fotoğraflar bu silahın Diyarbakır-Sur ve Cizre’de kullanıldığını kanıtlıyor. Bu polis ve ordunun gerçekleştirdiği operasyonlar yüzlerce sivilin hayatına mal oldu. PÖH her defasında insafsız davranışları ile dikkat çekiyor. Şehrin “temizlenmiş” bölgelerinde duvarlara ırkçı ve milliyetçi yazılar yazan PÖH mensupları gururlu şekilde tahrip edilmiş evlerin önünde faşist “bozkurt” selamı vermekteler.

2011 ile 2012 yılları arasında Almanya tarafından Avusturya silah üreticisi Steyr-Mannlicher yapımı 600 kara keskin nişancı tüfeği “SSG08” Türkiye’ye satıldı. Federal hükümet Sol Parti milletvekili Sevim Dağdelen’in soru önergesi üzerine silahların alıcısının “Türkiye İçişleri Bakanlığı’na bağlı bulunan ve özel harekat komandolarının da bağlı olduğu güvenlikten sorumlu genel müdürlük” olduğunu doğruladı.

Türk güvenlik güçlerinin silah depoları, Glock tabancalarından Heckler&Koch üretimi makinalı tabancalara ve General Dynamics ile McDonnel üretimi savaş uçaklarına kadar batı üretimi cinayet aletleriyle tıklım tıklım doludur. Dolaysız silah satışlarının yanı sıra lisans anlaşmaları ve ortak girişimler (müşterek yönetime tabi) rejimin silahlanmasına imkan sağlamaktadır. Sadece 2015 yılında onaylanan, tabancadan yarı otomatik silahlara, top parçaları ve bomba, torpil ve füze ögelerine kadar silah ve mühimmat satış listesi, Almanya’nın Türkiye’ye sattığı savaş teçhizatının geniş yelpazesini göstermektedir.

Almanya, ABD ve diğer batılı ülkelerin silah ihracatı devam ettiği, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu yönetimindeki otoriter devlet yönetimine diplomatik baskı yapılmadığı sürece Ankara, Kürt halkına karşı kanlı savaşı durdurmak zorunda hissetmeyecektir. Hedef, Türkiye’yi muhalefetin her türünden “temizlemektir”. Rejim sistematik olarak sivilleri katledip sürgün etmekte. Söz konusu kentlerdeki kesintisiz olağanüstü hal bunun dayanağıdır. Batılı hükümetler bu imha savaşının suç ortaklarıdır.

01/04/16
Kaynak: Junge Welt
Çeviren: Kızıl Bayrak Çeviri Kolektifi

 

 

 

 

Kapitalistlerin kirli yüzü yine ifşa oldu

 

Dünyanın çeşitli ülkelerinde vergi kaçırma ya da para aklama gibi yollarla servetlerine servet katan kapitalistlerin kirli oyunları ifşa oldu.

Dünyanın “gizliliğe en önem veren” hukuk firmalarından biri olan Panamalı Moses Fonseka’ya ait olduğu belirtilen 11 milyon gizli belge sızdırıldı.

Belgelerde ünlülerin, burjuva politikacılarının ve bir dizi kapitalistin kirli yöntemleri ortaya çıktı.

Birçok farklı ülkeden gazetecilerin bir yılı aşkın bir süredir yürüttüğü çalışmalar neticesinde toplanan 11 milyonu aşan gizli belge, Mossack Fonseca şirketinin müşterilerinin vergi kaçırmasına, yaptırımları bertaraf etmesine ve kara para aklamasına yardımcı olduğunu gösteriyor.

Sızdırılan belgelerde, 12 devlet yöneticisi ve 143 burjuva politikacının adı geçiyor. Alman Süddeutsche Zeitung, belgelerin, uyuşturucu kaçakçıları, sanatçılar, FIFA yetkilileri ve sporcuların da bu bilinmeyen dünyadaki ilişkilerine bakış fırsatı sunduğunu söyledi.

210 bin kadar şirket veya müşterinin yer aldığı belgelerde, Türkiye’den de 101 şirketin ve 10 müşterinin yer aldığı belirtiliyor.

Mossack Fonseca belgelerinde, Muammer Kaddafi ve Hüsnü Mübarek’in yanı sıra, Beşar Esad ve Vladimir Putin’in aileleriyle yakın çevrelerine ait gizli hesaplarıyla ilgili olarak isimlerinin anıldığı belirtiliyor.

Araştırmayı yürüten Uluslararası Araştırmacı Gazeteciler Konsorsiyumu (ICIJ) Direktörü Gerard Ryle, ele geçirilen belgelerin Mossack Fonseca şirketinin son 40 yıl boyunca yürüttüğü günlük işlemleri kapsadığını ifade ediyor. Ryle, “Ele geçirilen belgelerin sayısına bakıldığında sanırım bu olay, vergi cennetlerine indirilmiş en sert darbe oldu” diyor.

Panama Papers (Panama Belgeleri) adı verilen belgeler, 2010’da ABD diplomatik yazışmalarının yayınlandığı Wikileaks’ten ve 2013’te Edward Snowden’in ABD istihbarat belgelerini ifşa etmesinden daha büyük.


 
§