26 Ağustos 2016
Sayı: KB 2016/32

Özgürlük devrimde, barış sosyalizmde!
AKP’ye uyumlu ve ayarlı bombalar
Haklarımız ve geleceğimiz için mücadeleye
Basın özgürlüğü yalnız düzenin kalemşorları için…
OHAL’de fırsatçılığa devam!
Tarihten bugüne NATO ve Türkiye gerçeğine dair…
ABD ve Türk sermaye devletinin Cerablus seferi üzerine
Emperyalizme hizmet halklara düşmanlık bakidir
Biden ve Yıldırım’dan “ilişkileri onarma” vurgusu
TKİP V. Kongresi sunumlarından... Gençlik çalışmamızın sorunları
Direnmeyi seçmeyenler teslimiyete yürürler
Sermaye-hükümet-Türk Metal ittifakı iş başında!
Japon sömürü teknikleri
“Kaybedecek neyimiz kaldı!”
“Mezarda emeklilik”ten “bireysel emeklilik” yalanına
1900-Novecento
Kapitalizm ve çocuk
Sosyal-demokrat hükümetler ve günümüzdeki rolleri
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

AKP’ye uyumlu ve ayarlı bombalar

 

IŞİD vahşetinin sermaye devletiyle olan kirli ilişkisini ülke halkları patlatılan her yeni canlı bomba ile tekrar tekrar yaşıyor. Bu kez Antep’te bir düğünde patlatılan bombayla çoğu kadın ve çocuk 54 kişi ölürken, onlarcası ise yaralandı.

IŞİD’in Türkiye’de gerçekleştirdiği bu bombalı saldırıları “üstlenmediği” ancak sermaye devleti ve AKP’nin dönemsel politik ihtiyaçlarına ne denli uyumlu ve ayarlı olduğu biliniyor. Suruç’tan Ankara Katliamı'na ve diğerlerine bakıldığında bu çok rahat görülecektir. Zaten AKP de ilan ettiği diğer “terör” örgütlerine nazaran IŞİD’e farklı davranmaktadır. Ki ilk zamanlar “öfkeli kalabalık” olarak adlandırdığı IŞİD ile ilgili bugün serzenişten ve göstermelik tepkilerden öteye gitmeyen açıklamalar yapılmakta, devamında “kokteyl örgüt” saçmalığıyla iş geçiştirilmektedir. IŞİD üyeleri elini kolunu sallaya sallaya sınırı geçerken, kirli savaşta yaralananlar Türkiye hastanelerinde tedavi edilirken, silahtan sağlık, istihbarat ve lojistiğe kadar çok yönlü desteklenirken tabi ki böylesi geçiştirmeleri duymak şaşırtıcı değil. Bu nedenle son 3 yılda, IŞİD’in Türkiye’deki yapılanmasının araştırılması talebiyle meclise verilen 5 önerge hep de AKP-MHP oylarıyla engellenmiştir. Ülkede son dönemde pek çok katliama imza atmış IŞİD’in neden araştırılmadığı sorusunun yanıtı, bizlere Antep katliamı faillerinin sadece IŞİD’den ibaret olmadığını da gösterecektir.

Gerçekleşen saldırının Kürt mahallesinde olması ise bilinçli bir tercihin ürünüdür. Kürt halkına yönelik yenilenen kirli savaş konseptinin ve de gerici iktidarın toplumun genelinde ihtiyaç duyduğu baskıcı ortamın döşenmesinde bu tarz bombalı saldırıların ne gibi “katkıları” olduğunu yakın dönemden gayet iyi biliyoruz. Sermaye devleti faşist baskı ve katliamları çeşitli “enstrümanlarla” sürdürmektedir. Bu yolla yaratılan kaotik ve karanlık ortamda kendi iktidarını korumayı uman Erdoğan ve AKP gericiliği Diyarbakır, Suruç, Ankara gibi bombalı saldırılar silsilesi sayesinde epey yol kat etti. Kirli amaca hizmet ettiği oranda son dönemlerde ülke gerçeğinin rutini haline geldi bu bombalı katliamlar.

Darbe girişimi sonrası OHAL vb. uygulamalarla baskı arttırılırken, toplumun tümü için karanlık bir kuşatma hedefleniyor. Bu hedefin içinde özellikle Kürt halkına, ilerici-devrimci güçlere yönelik devlet terörü de dozu giderek artacak şekilde devreye sokulmaktadır. Bunun bir parçası olarak çeşitli katliam aygıtları ve yöntemleri kullanılmaktadır. Devamında kirli bir propaganda eşliğinde ölümlerden türlü fırsatlar yaratılmaktadır. Binali Yıldırım PKK, IŞİD, FETÖ için “aynı merkezden yönetildiklerini” söyleyerek, “milli birliğin bozulmayacağını” vurguluyor. Tayyip Erdoğan da “ezanlar susmayacak” türünden dini istismarcılık yapıyor. 15 Temmuz sonrası yaratmak istedikleri puslu ortamı pekiştirmek istiyorlar. Paralel olarak medya ise buna özel programlar yapıyor. Hatta yandaş basın işi “Antep saldırısı HDP ile danışıklı dövüştür” demeye dek vardırıyor. Böylelikle Kürt halkına ve HDP’ye yönelik çeşitli saldırıların önü açılıyor. Kirli savaş politikalarına dayanaklar yaratmaya çalışıyorlar.

Bu saldırı konseptinin bir parçası olarak Antep katliamında yaşamını yitirenlerin yakınlarına taziye için gelenlere polisin “dağılın” anonsu yapması, hastane önünde Türk bayrakları ile ırkçı-faşist grupların provokatif girişimi, yine AKP’li belediyenin araçlarıyla taşınan ırkçı bir grubun tekbir sesleriyle defin işlemleri yapılırken saldırması türü girişimler devreye sokulmuştur. Devamında yaşanan çatışma sonrasında saldırganlardan değil de cenaze sahiplerinden 4 kişi gözaltına alınmıştır. Açık ki “demokrasi nöbetinde” sokağa çağrılan, siyasal gericiliğin piyonu haline getirilen “vatandaşlar” şimdi de başka bir kirli politika için sokağa salınmak istenmektedir.

Erdoğan ve AKP’si Kürt düşmanlığından, halkları birbirine kırdırma politikasından medet umuyor. Bundan dolayı her yönüyle kriz içinde olan, tüm kurumlarıyla bataklığa gömülmüş sermaye devleti ve onun başındakilerin daha da pervasızlaşacağından kuşku duyulmamalıdır. Mevcutta toplumun belli bir çoğunluğunun siyasal gericiliğin etkisinde dinci, milliyetçi söylemlerle kuşatılmış olmasının rahatlığıyla, bunları da kullanarak en vahşi yöntemlerle ayakta kalmaya çalışıyorlar.

İşte tam da bu nedenle, işçi ve emekçilerin kendi bağımsız sınıf çıkarları için siyaset sahnesine çıkması, devrimci sınıf mücadelesinin yükseltilmesi için her zamankinden daha fazla çaba ve emek harcamak gerekiyor. İşçilerin birliği, halkların kardeşliği ancak bu şekilde yaşam bulacaktır.

 

 

 

 

Antep katliamı: Türk sermaye devleti bizzat sorumlu

 

Antep’te IŞİD’in gerçekleştirdiği katliamın ardından sermaye devletinin dinci-gerici çetenin ve katliamlarının önünü açtığı ve katliamdan bizzat sorumlu olduğu bir kez daha gözler önüne serildi.

IŞİD’cilere yönelik yapılan sözde takiplerin, hazırlanan dosyaların ve yürütülen soruşturmaların devletin kurumları tarafından bilinçli bir şekilde sonuçlandırılmadığı, IŞİD’cilerin örgütlenmesine ve dolayısıyla da katliamlara devletin yargı, istihbarat ve “güvenlik” kurumlarının geçit verdiği daha önce de ortaya çıkmıştı.

Düğünlere yönelik katliam hazırlığı da biliniyordu.

10 Ekim Ankara Katliamı’na ilişkin hazırlanan iddianamede IŞİD’cilerin, Kürt illerinde gerçekleştirilen düğünlere yönelik geçtiğimiz yıl da saldırı hazırlığında olduğu yer aldı.

İddianamede yer alan “WRD0904.TMP.DOCX” dosyasında, IŞİD’ci Yunus Durmaz’ın, IŞİD’in Türkiye emiri İlhami Balı’yı bilgilendirerek katliam için izin istediği dikkat çekti. 6 Ekim 2015’te yazıldığı öne sürülen dosyada Kürt halkına yönelik katliam hazırlığına ilişkin şu ifadeler kullanıldı:

PKK’liler düğün yapıyorlar. Bu düğüne sadece akraba olduğu için gelenler de var ama geneli PKK’li ve düğünlerde PKK bayrağı açılıyor, PKK şarkıları söyleniyor böyle bir yere amel yapalım mı diye soruyorum. Bugünlerde düğün var. Tamam derseniz amel yapacağız inşallah.”

7 Haziran seçimleri öncesinde Diyarbakır’da gerçekleştirilen HDP mitingine yönelik saldırıyı organize ettiği belirtilen Yunus Durmaz, bu yıl Mayıs ayında yakalanacağı şüphesiyle kendisini havaya uçurmuştu.


 
§