Suriye’de bir kez daha ateşkesi boşa düşürdüler
ABD yıkıcı savaştan çıkışın yollarını tıkıyor
Suriye’deki yıkıcı savaşın sona erdirilmesine zemin hazırlayabileceği söylenen ateşkes anlaşmasının ömrü beş günle sınırlı kaldı. Cihatçı katil çeteler ateşkese uymazken, IŞİD’le savaşan Suriye askerlerini F16-A10 savaş uçaklarıyla vuran ABD ordusu süreci fiilen sona erdirdi. Rusya-ABD arasında yaşanan yoğun diplomatik trafiğe rağmen ateşkesin beş günde bitirilmesi, emperyalistlerle işbirlikçilerinin Suriye’ye karşı savaşı sürdürme politikasının devam ettiğini gözler önüne serdi.
“IŞİD’e karşı savaş” riyakarlığı
Öncekiler gibi, kutlamalara vesile olan son ateşkesin de ABD ile cihatçılar tarafından sabote edilmesi, emperyalistlerin “IŞİD’e karşı savaş” naralarının kaba bir riyakarlıktan başka bir anlam taşımadığını bir kez daha kanıtladı. Sadece belirledikleri sınırları aştığında IŞİD’i vuran ABD, aynı çizgide, aynı zihniyette, aynı barbarlıkta olan diğer cihatçıları ise destekliyor. Türk devleti, Suudi Arabistan Krallığı, Katar Emirliği gibi uşaklarıyla birlikte cihatçılardan “ılımlı muhalif” icat etmeye çalışan ABD, hegemonya savaşında bu güçleri tetikçi olarak kullanıyor. Çizgiyi aştıklarında hizaya getirmek için hedef alsa da, cihatçıları koruyup kollamaya, eğitip silahlandırmaya devam ediyor.
Emperyalist güçlerle işbirlikçilerinin güdümünde olan cihatçılar, kapitalizmin iğrenç bir görünümünden başka bir şey değiller. Kontrol altında tutuldukları sürece gerici devletler için maşa işlevi gören cihatçılar, aksi yöndeki tüm vaazlara rağmen himaye ediliyor. ABD ile Türkiye gibi işbirlikçileri tarafından sağlanan bu himaye, Suriye başta olmak üzere bölge halklarına karşı işlenen ağır bir suçtur. Hegemonya savaşında cihatçılara muhtaç hale gelen kapitalist emperyalist sistem, bu pratiği ile de insanlığa yıkım ve ölümden başka bir şey sunamayacağını ispatlıyor. Hal böyleyken “IŞİD’e karşı savaş” naralarının atılması, iğrenç bir yalandan öte bir anlam taşımıyor.
“Ilımlı muhalif” bulunamadı
ABD ile işbirlikçilerinin Suriye’deki temel dayanakları vahşi cihatçılardan başkası değil. Nitekim “ılımlı” olduğu iddia edilen cihatçılar ya IŞİD’le ya El Nusra ile işbirliği yapıyor. Barbarlıkta birbiriyle yarışan bu çetelerin savunulması emperyalistler için bile kolay olmadığından, bunlara “ılımlı muhalifler” yaftası asılmak isteniyor. Rusya–ABD ittifakı ile varılan anlaşmaya göre “ılımlılar” ile “teröristler” birbirinden ayrıştırılacak, ardından hem ABD hem Rusya tarafından hedef alınacaktı. Ancak kağıt üzerinde varılan bu anlaşmanın gerçek hayatta bir karşılığının olmadığı birkaç günde ortaya çıktı. Zira “ılımlı” diye yaftalanan çeteler El Nusra ile araya mesafe koymayı reddettiler. Bu durum, cihatçılar arasında “ılımlı muhalif” olduğu iddiasının temelden yoksun olduğunu gözler önüne serdi.
Bu noktada açmaza düşen ABD emperyalizmi, Rusya’ya verdiği taahhüte rağmen Suriye ordusuna saldırarak ateşkesi fiilen bitirdi. ABD’nin Suriye askerlerini hedef alması cihatçı çeteleri korumak adına ne kadar pervasızlaşabileceğini de gözler önüne serdi. “Ilımlı muhalifler” olduğu iddiası çöken ABD ile işbirlikçilerinin daha da saldırganlaşma ihtimali yüksek.
ABD-Rusya atışması
Ateşkesi bitiren saldırıya sert tepki gösteren Rusya, ABD’nin IŞİD’i desteklediğini ilan etti. Rusya’nın çağrısıyla toplanan BM Güvenlik Konseyi toplantısında taraflar arasındaki atışmı, iki güç arasındaki hegemonya savaşının şiddetlenebileceğine işaret ediyor. Sık sık gerçekleşen üst düzey görüşmelere rağmen gerilimin artmasında ABD’nin iki yüzlü/kaypak politikasının önemli bir payı var. Varılan birçok anlaşmayı kağıt üzerinde bırakan ABD son hamlesiyle, Suriye’deki yıkıcı savaşı elinden geldiğince uzatacağının işaretini verdi.
Nitekim BM Güvenlik Konseyi’nin toplantıya çağrılmasından rahatsız olan ABD, Rusya’yı “ikiyüzlülük” yapmakla suçladı. “Neden bu akşam bu toplantıyı yapıyoruz?” diye soran ABD’nin BM Daimi Temsilcisi Samantha Power, Moskova’nın amacının Washington’ın IŞİD’le mücadelesinin altını oymak olduğunu iddia etti.
ABD saldırısından duyulan rahatsızlığı dile getiren Rusya’nın BM Daimi Temsilcisi Vitaliy Çurkin ise, ABD’nin Suriye’deki durumun kontrolünden çıktığını saklamaya çalışıyor olabileceğini belirtti. “ABD’nin şimdi böyle bir hava saldırısı düzenlemesi çok şüpheli” diyen Çurkin, Washington’ın IŞİD’le mücadele etmek yerine Suriye’de bir hükümet değişikliği için çalıştığını savundu.
Yaşanan atışma, diplomatik alandaki yoğun trafiğe rağmen tarafların ortak zeminde buluşmalarının zorluğuna işaret ediyor. Görünen o ki, bu atışma ve sürtüşmeler önümüzdeki dönemde de devam edecek.
Hegemonya savaşına karşı...
Hegemonyası zayıflayan ABD’nin, “dünyada ‘tek kutuplu’ dönem sona ermiştir” tezini savunan Rusya ile ortak zeminde buluşması ancak belli tavizler vermesiyle mümkündür. Suriye’ye karşı savaşı kazanamayan ABD ile suç ortaklarının her ateşkes girişimini boşa düşürmeleri, taviz verme konusunda ayak diremelerinden kaynaklanıyor.
Suriye/Ortadoğu politikası net olan Rusya ise uluslararası anlaşmaların sunduğu imkanları da kullanarak bölgede etkili bir güç olmaya çalışıyor. BM anlaşmalarına göre “meşru” zeminde duran Rusya, uzalaşmaya açık ama çizgisinde net bir tutum sergiliyor. Bu tutumu ile oluşmakta olan yeni jeo politik iklimi ABD’ye kabul ettirmeye çalışıyor. Devam eden hegemonya çatışmasının ABD ile Rusya’yı doğrudan karşı karşıya getirme ihtimali olduğu gibi, ABD’nin yeni durumu kabullenmesi koşuluyla bölgesel savaşlar sınırlarında kalması da mümkün. Bölge halkları açısından “ehveni şer” olan bu seçenek, sorunları ortadan kaldırmaz. Olsa olsa felaketleri sınırlar.
Şimdiye kadar çatışmanın bedelini Suriye halkları ağır bir şekilde ödedi/ödüyor. Çatışmanın yansımaları ise tüm bölgede hissedilirken, savaşın uzaması durumunda felaketlerin hem daha derin hem daha yaygın bir hal alması kaçınılmaz olacaktır.
Yıkıcı savaşların bedelini ödeyen emekçilerle ezilen halkların bilinç ve örgütlülük düzeyi, yazık ki kapitalist-emperyalizmin yarattığı bu felaketleri engelleme gücünden yoksundur. Verili koşullar böyle olsa da işçilerin, emekçilerin, ezilen halkların birleşik, devrimci bir direniş inşa etmeleri dışında bir seçenekleri bulunmuyor. Emperyalizme, işbirlikçilerine, dinci-ırkçı gericiliğe karşı birleşik/militan bir mücadele hattı oluşturulmadan yıkıcı savaşların bedelini ödemekten kurtulmak da mümkün olmayacaktır. |