23 Eylül 2016
Sayı: KB 2016/35

İşçi sınıfının alternatifi sosyalizmdir!
ABD yıkıcı savaştan çıkışın yollarını tıkıyor
ABD’nin Suriye’deki “mızrak”ı “Fırat Kalkanı”
Baskı ve zulme karşı direnişi büyütelim!
Burjuva yargısı kirli icraatlarını sürdürüyor
Hapishanelerde OHAL işkenceleri
Cerattepe davasında mahkeme heyeti reddedildi
İş cinayetleri sürüyor
İzmir’de Hasan Ülker’le dayanışma etkinliği
İşsizliğin panzehiri sosyalizm için mücadeleye!
Onlar partimizin özü ve özetidirler - H. Fırat
Kanlı ve kirli tarihiyle, burjuvazi yıkılmayı bekliyor!
Devrimci tutsaklarla dayanışmayı yükseltmek için...
Kirpiklerimiz yere düşmesin diye… / 1
Susma, kabullenme, gericiliğe karşı direnişe!
Güç ve eylem birlikleri üzerine
NATO yetmedi, şimdi de Avrupa Ordusu gündemde
Dünyadan işçi ve emekçi eylemleri
İsrail askerleri Filistinlileri katletmeye devam ediyor
1. Enternasyonal 152 yaşında!
Suat Derviş ve Fosforlu Cevriye
“Yeryüzünde konaklayan” bir ozanın tanıklıktan taraflaşmaya serüveni
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

NATO yetmedi, şimdi de Avrupa Ordusu gündemde

 

Avrupa Birliği (AB) üyesi emperyalist devletler geçtiğimiz hafta içinde çeşitli toplantılar gerçekleştirdiler. Toplantılardan yansıdığı kadarıyla birlik üyesi ülkelerin yaşadığı çok yönlü sorunlar yeni ittifak arayışları ve taraflaşmaları gündeme getirmiş bulunuyor. İngiltere’nin AB’nin dışına çıkması ve bu yönlü tartışmalar; arayış ve saflaşmaları daha da tetiklemiş görünüyor.

Geçen haftalarda yapılan toplantılarda, Yunanistan başta olmak üzere AB’nin güney kanadını oluşturan ülkeleri iflasın eşiğine getiren kemer sıkma paketleri ve ortaya çıkan sorun alanları da konuşuldu. Ancak esas olarak ortak bir güvenlik ve dış politika belirleme ihtiyacı, özellikle Yunanistan, İtalya ve Almanya’nın başını ağrıtan mülteci sorunu, yine Almanya’da AfD, Fransa’da Ulusal Cephe gibi ırkçı-faşist partilerin seçim başarıları vb. konular ele alındı. Öne çıkan bir gündem de mülteci sorunu ile ilişkili olarak ortak bir Avrupa ordusunun kurulması idi. Bu konuyu yeniden gündeme taşıyan ise Avrupa Komisyonu Başkanı Jean Claude Juncker oldu.

J.C. Juncker Avrupa ordusu önerisini, “Böyle bir ordu ortak bir dış politika ve güvenlik politikası oluşturmamızı ve Avrupa’nın dünyada daha çok sorumluluk almasına olanak tanır” şeklinde gerekçelendirdi. Avrupa ordusu önerisi daha önce de yapılmıştı ve yoğun tepkiler üzerine geri çeklimişti. Daha doğrusu bir başka zamana ertelenmişti. Şimdi yine nabız yoklanıyor.

İngiltere öneriyi peşinen reddetti. Bunun gereksiz olduğunu ve her şeyden önce NATO’yu sabote etmek anlamına geldiğini belirtti. AB’nin merkez ülkesi olan Fransa da Avrupa ordusu tarftarı değil. Polonya, Çek Cumhuriyeti, Macaristan ve Baltık ülkeleri de öneriye karşı çıkıyorlar. Avrupa’nın güney kanadındaki ülkeler ise bunun getireceği ek mali külfeti karşılayamayacaklarını ileri sürerek öneriye soğuk bakıyorlar.

Juncker’in önerisine aktif biçimde Alman emperyalizmi destek sundu. Bu öneriyi desteklediğini ilk açıklayan ise başbakan Angela Merkel oldu. Almanya Savunma Bakanı Ursula von der Leyen öneriyi desteklemek için fazla gecikmedi. Leyen AB ülkeleri arasında giderek artan askeri işbirliğine dikkat çekerek “Avrupalılar olarak geleceğimiz, elbet bir gün Avrupa ordusu olacak” dedi.

Koalisyon ortağı Sosyal Demokrat Parti (SPD) de öneriyi olumlu karşıladı. Federal Meclis Savunma Komisyonu Başkanı Hans-Peter Bartels “Eğer ortak bir Avrupa ordusu kurabilirsek ya da Avrupa savunma yapısını daha da iyileştirebilirsek, ki bunlar adım adım olacak işler, o zaman bu yapı, NATO’nun Avrupa ayağı olacaktır” dedi. Alman Yeşiller Partisi ise Avrupa ordusuna karşı çıktı.

Avrupa ordusu yeni bir savaş aygıtı olacaktır

AB, tüm tartışma ve ortaya çıkan sorun alanlarına rağmen hala daha önemli bir emperyalist merkez olma özelliğini koruyor. Keza, dünya siyasetinde ve diplomasi alanında hatırı sayılır bir ağırlığı var. Şimdi bu konumunu askeri alana da sıçratmak istemektedir. NATO’yu reddetmiyor, ancak yeterli de bulmuyor. Ortak dış politika ve güvenlik politikası gerekçesinin arkasına sığınarak ve NATO’nun Avrupa ayağı olacaktır söylemi ile Avrupa ordusunu gündeme taşıması da bunun bir ifadesi. Gerçek amaçları ise uluslararası rekabet ve hegemonya mücadelesinde daha etkin bir konum elde etmek. Zira günümüz dünyasında emperyalist güçler hummalı biçimde silahlanmakta ve savaşa hazırlanmaktadır. Avrupa ordusu işte bu çerçevede bir yere oturmaktadır. Söz konusu olan ikinci bir NATO’dur. Yeni bir saldırganlık, savaş ve iç savaş aygıtıdır.

Bunun kolay olmayacağı ise açık. Zira AB üyesi emperyalist merkezler bu konuda henüz bir ortaklık sağlamış görünmüyor. Zira farklı çıkarlara sahip, birbiri ile çatışmalı olan devletlerin ortak bir dış politika ve güvenlik politikası oluşturma şansları sıfıra yakın bir ihtimaldir.

Lakin tartışmasız bir gerçek daha var. AB demek, Almanya demektir. Almanya Avrupa’nın sadece merkez ülkesi değil, AB’nin hegemon gücüdür. Dünya ticaretinde başa güreşen, başta kriz bölgeleri olmak üzere, dünyanın çok sayıda ülkesinde asker bulunduran, hummalı biçimde yeni bir emperyalist savaşa hazırlanan ve Avrupa Ordusu önerisini yapan esas güç Alman emperyalizmidir. Gelişmelerin seyri içerisinde böylesi bir ordu kurulursa eğer, gerçekte Alman emperyalizminin hizmetinde bir ordu olacaktır.

 
§