4 Kasım 2016
Sayı: KB 2016/41

Haklarımız ve geleceğimiz için mücadeleye!
Tek alternatif sosyalist işçi-emekçi cumhuriyeti!
Rejim krizine model arayışı
“Yeni cumhuriyet” sosyalist işçi-emekçi cumhuriyeti olacaktır
Direniş kendi yolunu açar elbet
Cumhuriyet Gazetesi baskını ve CHP’nin ikiyüzlülüğü
Darağacının gölgesinde kalan gerçekler
Amed saldırısına karşı eylemler ve polis terörü
Demokrasi İçin Birlik Bildirgesi, demokrasi sorunu ve ötesi
Başkanlık, sermaye devletinin istikrar arayışının bir ürünü
Ekim Devrimi ve devrim teorisi
Kamuda kıyımlar, tutumlar ve mücadelenin sorunları - I
Bakırköy Belediye işçileri grevinin ardından…
“Haklarımız için sonuna kadar direnmekte kararlıyız!”
Metalde Grup TİS görüşmeleri tıkandı
Kadın işçi grevlerinin gösterdikleri
Kadın işçilerin talepleri için örgütlü mücadeleye!
Düzenin hizmetindeki bir kurum: YÖK
Musul operasyonu ve ötesi
Çelişkiler keskinleşiyor; silahlanmaya dev bütçeler ayrılıyor!
Aydınlanma ve bir eylem klavuzu; Marksizm
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Kadın işçilerin talepleri için örgütlü mücadeleye!

 

İşçi sınıfı ve emekçilerin ağır çalışma koşullarına karşı geçmişten bugüne yükselttikleri taleplerin yanında, kadın işçilerin kadın olmaktan kaynaklı özgül talepleri de bulunmaktadır. Bu talepler uğruna mücadelenin anlamlı örneklerinden biri geçtiğimiz haftalarda yaşandı. Valfsan adlı işyerinde DİSK/Birleşik Metal-İş Sendikası’na üye kadın işçiler, regl iznini ve 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nün ücretli izin olmasını Toplu İş Sözleşmesi’ne yazdırdılar.

Bilindiği gibi kapitalistlerin tek amacı her zaman için daha fazla kâr elde etmektir. Bu nedenle işçi hakları en asgari düzeyde karşılanmakta, mümkünse yok sayılmaktadır. Kadın işçiler söz konusu olduğunda bu durum daha belirgindir. Kapitalizmin hüküm sürdüğü her yerde kadın işçilerin taleplerinin uygulanmasının önünde fiili engeller bulunmaktadır. Örneğin bu yılın Şubat ayında Çin’de geçen ve basına yansıyan örnekte olduğu gibi... Çin’de Anhui Eyaleti’nde kadın çalışanlara ayda birkaç gün olmak üzere regl ve doğum izni, 1 yaşından küçük çocuğu olanlara da günde bir saat emzirme izni hakkı verilmesi gündeme gelmişti. Ancak kadın işçiler bu uygulamanın eyalette iş bulma şanslarını azaltacağından endişelenmektedir. Çinli kadınlar patronların her ay erkeklere göre daha çok izin kullanan kadınlara iş vermeyeceği ve erkeklere öncelik tanıyacağını düşünmektedirler. Öte yandan kadın işçiler “kadınlık hallerinin afişe olmasından” ve buradan gelen baskıdan endişe duyduklarını ifade etmişlerdir. Görüldüğü gibi ataerkil kapitalist düzende kadın işçiler hak elde etseler dahi, bu haklarını kullanmalarının önüne yine mevcut düzenin yarattığı engeller çıkmaktadır.

Kapitalist düzenin bir başka yüzünde ise kadın işçilerin hakları farklı bir sömürünün konusu haline getirilmektedir. Buna dair çarpıcı bir örnek, Bristol’da kurulu Coexist isimli firma üzerinden geçtiğimiz Mart ayında basında yer alan haberlerden yansıdı. İngiltere’de kadın çalışanlara regl izni sunan sayılı şirketlerden biri olmakla övünen bu firma, olması gereken bir hakkı kadın işçilere bir lütuf gibi sunarak aynı zamanda reklam yapmaktadır. Asıl niyet ise şirket yöneticilerinin şu ifadelerinde yer almaktadır: “Bu izin çalışanların daha çok izin yapmaları anlamına değil, daha esnek ve verimli çalışmaları anlamına gelmektedir.” Özetle kadın işçileri düşündükleri için değil, esnek çalışmayı dayatıp “verimi” arttırarak, daha çok kâr elde etme hesabındadırlar.

Türkiye’de durum nedir?

Yasal mevzuata göre 4857 sayılı İş Kanunu, kadınların genel olarak ağır ve tehlikeli işlerde, yeraltı ve sualtı işlerinde çalıştırılamayacaklarını hükme bağlamıştır. Ancak 2004 yılında çıkarılan Ağır ve Tehlikeli İşler Yönetmeliği’nde bu değiştirilmiş, tekstil de dahil kimi işkolları bu kapsama alınmış ve kadın işçilerin bu alanlarda çalıştırılabileceği belirtilmiştir. Bilindiği gibi bir işkolunun ağır ve tehlikeli statüsüne alınması, beraberinde işçilere mesleki eğitim verilmesini ve koruyucu yeni bir takım yükümlülükler getirmektedir. Kadın işçiler için bu koruyucu önlemlerden biri yönetmelikte “Kadın İşçilerin Özel Günleri” başlığında şu şekilde belirtilmiştir: “Kadınlar, ay hali günlerinde ağır ve tehlikeli işlerde çalıştırılamazlar. Bu günlerin sayısı 5 gün olarak hesap edilir. Daha fazlası için hekim raporuna göre hareket edilir. Ay halinin başlangıcı işçinin ihbar tarihidir.”

Ancak kadın işçilere getirilen bu yeni “hak” çoğu patronu rahatsız etmiştir. Patronların şikayetleri, kadın işçileri işten çıkarma tehditleri ile birlikte, patronların bir dediğini ikiletmeyen AKP “sorunu” çözmüştür. Öncelikle 7 Mart 2010 tarihinde yapılan değişiklikle kadınların yoğun çalıştığı konfeksiyon/triko, dokuma, giyecek imali işyerleri ile otel ve tatil köylerinin mutfakları gibi 42 işkolu ağır ve tehlikeli işler kapsamından çıkarılmıştır. Sonrasında ise 30.12.2012 tarihinden geçerli olmak üzere Ağır ve Tehlikeli İşler Yönetmeliği tümden yürürlükten kaldırılmıştır. Bu şekilde kadın işçinin geriye dönük izin hakkı için dava açma imkanı da kaldırılmış olmaktadır. Zira kadın işçiler genelde işini kaybetme korkusu ile bu hakkı kullanamadığında, geriye dönük dava açarak, haklarını talep edebiliyorlardı.

Kadın işçilerin kazanmış olduğu haklardan dolayı patronların yaşadığı “sıkıntıyı”, o dönemde SANKO Holding Başkanı Abdülkadir Konukoğlu, “Fabrikanızda 4 bin kadın çalışıyor. Bir sabah bin tanesi yok. Nasıl çalışacaksınız? Bir kadın işçi idari mahkemeye giderse ne olacak” diyerek özetlemişti!

Kuşkusuz ki sorun sadece regl izni değildir. Bu bahaneyle ağır ve tehlikeli işte çalışan işçiler koruyucu bir takım haklardan mahrum bırakılmışlardır. Türkiye gibi ataerkil gerici kültürün güçlü olduğu bir ülkede kadın işçileri, hele de regl izni üzerinden hedef göstererek, bu büyük hak gaspını gerçekleştirmek daha sorunsuz olmuştur.

Bu açıdan Valfsan’da çalışan kadın işçilerin örneği oldukça anlamlıdır. Gerek işçilerin örgütlü olup, toplu sözleşme yapabildiklerinde mevcut yasalardan öte kazanımlar elde etmelerini göstermesi açısından, gerekse kadın işçilerin kadın olmaktan kaynaklı özgül bir talebin TİS maddesi şeklinde işçilerin ortak talebi olarak elde edilmesi açısından anlamlıdır.

Böylesi örnekler de göstermektedir ki kapitalizmde ağır sömürü ve baskı altında çifte ezilmişliği ve sömürüyü yaşayan kadın işçiler hak ve özgürlüklerini elde edebilmek, emeklerini koruyabilmek için örgütlü mücadelenin içinde yer almalıdır. Kadın işçilerin özgül talep ve istemlerinin ise sınıfın ortak talepleri olarak birleşik bir mücadelenin konusu haline getirilmesi gereklidir.

 

 

 

 

Gerici saldırgan yine serbest bırakıldı

 

İstanbul’da belediye otobüsünde “şort giydiği” gerekçesiyle hemşire Ayşegül Terzi’ye saldıran Abdullah Çakıroğlu, ikinci kez tahliye edildi.

Terzi’ye yönelik saldırısının ardından “inanç düşünce ve kanaat hürriyetinin kullanılmasını engelleme”, “halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama”, “kasten yaralama” ve “hakaret” suçlarından toplamda 2 yıl 7 aydan 9 yıl 4 aya kadar hapis cezası istemiyle hakkında dava açılan Çakıroğlu, geçtiğimiz günlerdeki ilk duruşmada serbest bırakılmıştı.

Saldırısını dini gerekçelere dayandıran bir savunma yapan saldırgan, başsavcılığın itirazı üzerine yeniden gözaltına alınmış ve tutuklanarak hapishaneye gönderilmişti.

Gerici saldırganın avukatı tarafından 31 Ekim’de yapılan tutukluluk itirazı ise 1 Kasım’da sonuçlandı.

Saldırgan Çakıroğlu ikinci kez serbest bırakıldı.


 
§