4 Kasım 2016
Sayı: KB 2016/41

Haklarımız ve geleceğimiz için mücadeleye!
Tek alternatif sosyalist işçi-emekçi cumhuriyeti!
Rejim krizine model arayışı
“Yeni cumhuriyet” sosyalist işçi-emekçi cumhuriyeti olacaktır
Direniş kendi yolunu açar elbet
Cumhuriyet Gazetesi baskını ve CHP’nin ikiyüzlülüğü
Darağacının gölgesinde kalan gerçekler
Amed saldırısına karşı eylemler ve polis terörü
Demokrasi İçin Birlik Bildirgesi, demokrasi sorunu ve ötesi
Başkanlık, sermaye devletinin istikrar arayışının bir ürünü
Ekim Devrimi ve devrim teorisi
Kamuda kıyımlar, tutumlar ve mücadelenin sorunları - I
Bakırköy Belediye işçileri grevinin ardından…
“Haklarımız için sonuna kadar direnmekte kararlıyız!”
Metalde Grup TİS görüşmeleri tıkandı
Kadın işçi grevlerinin gösterdikleri
Kadın işçilerin talepleri için örgütlü mücadeleye!
Düzenin hizmetindeki bir kurum: YÖK
Musul operasyonu ve ötesi
Çelişkiler keskinleşiyor; silahlanmaya dev bütçeler ayrılıyor!
Aydınlanma ve bir eylem klavuzu; Marksizm
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Çelişkiler keskinleşiyor; silahlanmaya dev bütçeler ayrılıyor!

 

Kapitalist dünyada, uluslararası ilişkilerde çoktandır yeni bir döneme girmiş bulunuyoruz. Kapitalist-emperyalist devletler arası ilişkilerde militarist yöntemler daha çok öne çıkıyor. Sorunları müzakereler yoluyla çözme-erteleme yöntemi yerini silahlara, militarist yöntemlere bırakıyor. Gerçekleri gizleyerek halkları aldatmanın aracı olan burjuva diplomasisinin o yatıştırıcı(!) dili açık bir militarist dile yerini bırakıyor. Tehditler, rakiplerini aşağılama ve şantajlar doludizgin yol alıyor.

İç ve dış politikada gücü gücü yetene ilkesinin geçerli olduğu orman kanunlarına açık bir dönüş yaşanıyor. Rakiplerine boyun eğdirmek için silahlanmaya, kitlesel imha silahlarının yeniden stratejik yerlere konumlandırılmasına, eskiyen(!) silahların yenileriyle değiştirilmesine hız veriliyor. Yüz milyarlarca dolarlık harcamalar büyük savaş hazırlığı için artık yetmiyor.

Kuzey Dakota’daki Minot Hava Kuvvetleri Üssü’nü 26 Eylül’deki ziyareti sırasında açıklamalarda bulunan ABD Savaş Bakanı Ashton Carter, yüzlerce milyar dolarlık bir harcama anlamına gelen “nükleer üçlemenin (nuclear triad) * üç ayağının da modernize edilmesi gerektiği” konusunda çağrıda bulunuyor.

Alman emperyalizmi de dünyanın yeniden paylaşılması savaşında payına(!) düşeni alabilmek için ordusunu yeniden yapılandırma projesini adım adım uygulamaya başladı. İlk elden askeri harcamalarını üç kat birden arttırarak 19 milyar avrodan 60 milyar avroya yükseltme kararı aldı. Siber savaşa karşı, sivil programlama uzmanlarının da Alman Ordusu’nda görevlendirileceği bir birim oluşturmak için düğmeye basıldı. Enformasyon teknolojisini (IT) elinde tutan kapitalist tekellerle ordunun daha yakın bir işbirliği içerisinde çalışması için adımlar atıldı. Almanya’nın en önemli 30 tekelinin kayıtlı bulunduğu DAX borsası şirketlerinin birçoğunun CEO’luğunu yapmış ve son olarak da Thyssen-Krupp’un CEO’luğunu yapan Klaus Hardy Mühleck, bu işlerin koordinasyonu için kurulan birimin başına getirildi. Eski Savunma Bakanı Franz-Josef Jung’un deyimiyle; “Ticaretin yüzde 80’i deniz taşımacılığı üzerinden yapılıyor. Ayrıca enerji ve hammadde kaynaklarının güvence altına alınması da önem taşıyor. Tedarik zincirinin devamlılığının sağlanması ve serbest ticaret yollarının güvenliğinin sağlanması” için daha çok silahlanmaya hız verildi.

Dünyanın paylaşımı sofrasına hep geç katılan Alman emperyalizminin, tarihsel deneyimlerin yanı sıra güncel olarak izlediği taktikler, sofraya geç oturmasının verdiği açığı kapatmak için çok büyük çılgınlıklara başvuracağını gösteriyor. Ekim ayında BM’de tüm nükleer silahların yasaklanması hakkında görüşmelerin yapılması için verilen önergeye Almanya büyükelçisi ret oyu kullanarak girdikleri yolun nereye çıkacağının sinyallerini verdi.

Silah ticaretinde ABD ve Rusya’dan sonra dünya üçüncüsü olan Almanya, elinde bulundurduğu silah teknolojisiyle rakipleri lehine olan açığını kapatabileceğini hesaplıyor, Beyaz Kitap’ta güncellenen yeni emperyalist stratejisini hayata geçirmek için bütün olanaklarını ordunun hizmetine açıyor. 2017’de yapılacak olan cumhurbaşkanlığı seçimleri için tekellerin has adamı, “Almanya dünya politikasıyla ilgili sadece yorum yapmak için fazla büyük bir ülkedir” sözlerinin sahibi SPD’li Dışişleri Bakanı Frank-Walter Steinmeier’in ismi bu kirli amaçların bir parçası olarak şimdiden öne çıkartıldı.

Türkiye ve bölgenin gerici devletleri de tam gaz silahlanıyorlar

Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü’nün (SIPRI) uluslararası silah ticareti raporunda, Türkiye’nin küresel silah ithalatı sıralamasında altıncı sırada yer aldığı belirtiliyor. Ve yine aynı raporda ABD’nin en çok silah sattığı ülkeler sıralamasında Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nden sonra Türkiye’nin üçüncü sırada yer aldığı belirtiliyor. Bölgede süren gerici savaşların aktif tarafı olan bu şer ekseni Almanya’nın da silah ticaretinde önde gelen müşterileri konumdadırlar. Almanya’dan silah alan ülkeler sıralamasında Türkiye 2016 yılında 25’incilikten 8’inci sıraya yükseldi. Almanya’nın Ortadoğu’da “istikrar unsuru” olarak nitelendirdiği Suudi Arabistan 3’üncü sıradaki yerini koruyarak Almanya’dan yaptığı silah ithalatını 179 milyondan 484 milyon avroya çıkardı. Türkiye ile İran arasındaki bölgede ağır silah satışı, bu aynı dönemde yüzde 61 oranında artış gösterdi.

İran, Türkiye ve Suud Krallığı leş kargaları misali bölgemizde süren emperyalistler arası savaşta iktidarlarını sağlamlaştırmayı ve etkinlik alanlarını genişletmeyi hesaplıyorlar. Bu amaçlarına ulaşabilmek için gerici savaşları kışkırtıp, paramiliter güçler aracılığıyla yayamaya çalışıyorlar. İşgal ettikleri komşu ülke topraklarını, muhtemelen yeniden çizileceğini hesapladıkları sınırları kendi lehlerine genişleterek toprak ilhakları rüyaları görüyorlar.

* “Nükleer üçleme” (nuclear triad): ABD’nin stratejik tutumunun üç kolu -Yere kurulu ICBM füzeleri, bombardıman uçaklarıyla taşınan, nakledilen silahlar ve denizaltıdan atılan atom füzeleri.

 

 

 

 

Nürnberg’de mültecileri sahiplenme mitingi

 

Aralarında Devrimci Gençlik Birliği’nin de olduğu ilerici ve devrimci güçler, "Mülteciliğin sebepleri ile mücadele" şiarı ile 29 Ekim'de Almanya’nın Nürnberg kentinde büyük bir eylem gerçekleştirdi.

Emperyalist saldırganlığa, savaşa, ırkçılığa, neonazilere ve gitgide büyüyen faşizm tehlikesine karşı, çoğunluğunu gençlerin oluşturduğu toplam 2000 kişi, Saat 14.00’te Jakobsplatz’da bir araya geldi. Burada önce bir miting yapıldı. Mitingde çeşitli kurum temsilcileri konuya dair konuşmalar gerçekleştirdiler. Konuşmaların tümü de emperyalizme, militarizme değindi. İşçilere ve en başta Ortadoğu’nun mazlum halkları olmak üzere, emekçi halklara büyük acılar yaşatan emperyalist saldırganlık ve savaş teşhir edildi. Kapitalist-emperyalizme, ırkçı saldırganlığa ve faşizme öfke kusan sloganlar atıldı.

Eylemin öngünlerinde ve eylem sırasında yaygın biçimde "Mültecileri suçlamayın, mülteci sorununu yaratan sizsiniz" içerikli bildiriler dağıtıldı. Gençliğn eyleme katılım oranındaki yükseklik eylemin atmosferini de etkiledi. İkinci Emperyalist Paylaşım Savaşı yıllarında Hitler faşizminin önemli alanlarından biri olan Nürnberg gün boyunca öfke yüklü sloganlarla çınlatıldı. Ardından canlı müzik eşliğinde bir yürüyüş gerçekleştirildi.

Binlerce kişi bu kez mülteci ve yabancılar dairesinin bulunduğu Aufseßplatz’a yürüdü. Yürüyüş boyunca bizzat mülteciler İngilizce olarak sorunları hakkında bilgilendirmede bulundular, bu sorunların kaynağı olan savaş politikalarını ve yaratıcısı emperyalizmi teşhir ettiler. Yol güzergahı üzerinde birkaç kez provakasyon girişimi yaşandı, ancak, bu, girişimler militan bir duruş ve güçlü devrimci sloganlarla savuşturuldu.

Mitingde ve eylemde en çok şu sloganlar atıldı; “Yaşasın enternasyonal dayanışma!”, “Vardık, varız, var olacağız!”, “Hiçbir insan ilegal değildir!”, “Sesli söyleyin – açık söyleyin – Mülteciler hoşgeldiniz!”, “A, anti, anti kapitalista!”, “Tek çözüm devrim!”, “Katil devlet hesap verecek!”, “Sınıfa karşı sınıf, savaşa karşı savaş!”

Mültecilerin güçlü bir şekilde sahiplenildiği eylem, mülteciler dairesinin önündeki kısa konuşmaların ardından sona erdi.

Kızıl Bayrak / Nürnberg

 
§