6 Ocak 2017
Sayı: KB 2017/01

Katliamlara ve barbarlığa geçit verme!
Kitle katliamlarını “lütfa” çevirenler
İşçi sınıfı mücadeleyi 2017’ye taşıyor
İşçi derneklerine yönelik saldırılar ve devrimci sorumluluk
Asgari ücret AGİ dahil 1404 TL oldu
İşçi sınıfı yasalara değil, kendi tarihine sırtını dayamalı!
Metal Fırtına ruhunu kuşanmaya!
Metal işçisinin mücadele tarihi yol gösteriyor!
“Hep birlikte tekstil işçilerinin birliğini ve mücadelesini örelim!”
Temel özellikleriyle kapitalist emperyalizm
Türkiye-AB ilişkilerinde “yeni” gelişmeler
“Operasyonel mekanizma”dan “Fırat Kalkanı”na...
Suriye savaşı yeni bir aşamada
Kapitalizmin “küreselleşme” efsanesinin çöküşü
Kadın işçi grevlerinin gösterdikleri:3
Kapitalist üretimde kadın iş gücü
“Kadınlar için önemli”
Komer’in arabası 49 yıldır yanıyor!
Kauçuk granül skandalı
Hasret Gültekin: Bir insan ömrünü neye vermeli?
Metin Göktepe'nin katledilmesinin üzerinden 21 yıl geçti!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

İşçi derneklerine yönelik saldırılar ve devrimci sorumluluk

 

Faaliyetlerinin Kayseri Valiliği OHAL Bürosu tarafından durdurulduğuna dair yazı 30 Aralık’ta Kayseri İşçi Derneği’ne tebliğ edildi. Derneğe gelen görevliler derneği mühürlediler. Bu arada mühürlenme sırasında kolluk da görevlilerin yanındaydı. Derneğin mühürlenmesi saldırısının ardından dernek yöneticisi Haydar Baran yasadışı yayın bulundurma gerekçesiyle savcılık talebiyle gözaltına alındı. İfadesinin ardından serbest bırakıldı.

Erdoğan “Başka dönemlerde yapma imkanı bulamadığımız şeyleri yapabiliyoruz” diyerek, OHAL’in düzene sağladığı imkanı kısaca özetlemişti. Yine Erdoğan AB’ye yönelik beylik sözler sarf ettiği konuşmalarından birinde OHAL’in uzatılacağını söylemişti. AB’ye “Size ne?” diye seslenen Erdoğan “Belki de OHAL 3 ay daha uzatılacak” diyerek, OHAL’den duyduğu memnuniyeti, daha doğrusu hizmetinde olduğu tekelci burjuvazinin memnuniyetini kısaca özetlemişti.

Bu açıklamanın ardından gözaltı ve tutuklama terörü ayyuka çıktı. Onlarca aydın gözaltı terörüne maruz kaldı. Düzen hukukunun ayaklar altına alınması pahasına tutuklandılar. Sosyal medyada AKP iktidarına karşı eleştirel her ifadenin karşılığı gözaltı ve tutuklama terörü oldu. AKP’nin maaşlı elemanları sosyal medyada muhalif avına çıkıp, cumhuriyet savcılıklarına ihbarlarda bulundular.

OHAL karanlığı ile boğulmak istenen ses, sadece AKP’nin siyasal emellerine muhalefet edenlerden ibaret değildi. Zira OHAL işçi sınıfına ve emekçilere karşı da bir savaş ilanıydı. Bunun için yüzlerce kamu işçisi işten atıldı, binlerce kamu emekçisi işinden ekmeğinden oldu.

İşçi sınıfı örgütlerinin de saldırılardan payını aldığı tüm çıplaklığı ile ortaya çıktı. İzmir’de İşçi Kültür Sanat Evi Derneği ve Kayseri’de İşçi Derneği mühürlendi. Her ne kadar Valilik OHAL büroları yaşanan mühürleme saldırısının kapatma anlamına gelmediğini söyleseler de bunun zerrece inandırıcılığı yoktur. Zira faaliyeti durdurma kararının ardından kapatma kararının geldiğinin kanıtı yüzlerce örnek var.

OHAL’in işçiye karşı olduğu, işçi sınıfının örgütlü mücadelesini durdurmak için kullanılacağı bilinmez değildi. Yaşanan mühürleme saldırıları bu durumun pratikte tescillenmesidir. Emeğin korunması mücadelesinin mevzisi olan işçi derneklerini kapatma saldırısıyla düzen cephesi devrimci sınıf mücadelesini zayıflatmayı, güçten düşürmeyi hedefliyor.

Kapatma saldırısına maruz kalan işçi dernekleri işçi sınıfının hakları ve gelecekleri için mücadeleyi büyütme konusunda özel bir çaba içindeydiler. Bu çaba sınıf devrimcilerinin işçi sınıfının bilinç ve örgütlenme düzeyini yükseltmeye yönelik sistematik çabasının parçasıydı.

İşçi derneklerinin kapatılması saldırısının nedeni kapitalistlerin ve devletin her gün daha fazla artan korkularıdır. Korkuları büyüdükçe saldırganlıkları artıyor. İşçi sınıfının devrimcileştirilmesine hizmet eden kurum ve yayınlara ilişkin tehditleri büyüyor. Zira 2017 yılının kazasız belasız atlatılması sermaye cephesinin ortak kaygısıdır.

2017’de metal sektöründeki toplu sözleşme sürecinin MESS patronlarının isteği doğrultusunda sonuçlandırılması, keza kıdem tazminatının fona devri saldırısının başarıyla tamamlanması sermaye cephesi açısından temel önceliklerdir. Sermaye cephesi, başarısının önünde engel olarak gördüğü her mücadele ve örgütlenmenin, bu doğrultuda yoğun bir çaba içinde olan sınıf devrimcilerinin ve sınıfa devrimci ruhu taşıyan kurumların etkisizleştirilmesine özel önem veriyor. İşçi sınıfının bilinç ve örgütlenme düzeyini yükseltmeye yönelik her türden devrimci girişimin engellenmesini hayati bir sorun olarak görüyor.

Ülkenin dört bir yanında sınıf devrimcileri gerek asgari ücret, gerek kiralık işçilik, gerekse de kıdem tazminatının fona devri saldırılarına karşı mücadele konusunda yoğun bir faaliyet yürütüyorlardı. Kayseri’de de sınıf devrimcilerinin faaliyetleri artarak sürüyordu. Kayseri İşçi Birliği Temsilciler Kurulu kısa bir süre önce toplanmış, aylık periyodik toplantı kararları almıştı. Asgari ücret ve kıdem tazminatı konulu toplantılara 25 iş yerinden temsilci işçiler katılmıştı. Tüm bu süreçlerde Kayseri İşçi Derneği, kolluk güçlerinin özel ilgisine mazhar olmuştu.

Baskılara rağmen İşçi Derneği’nin kervanı yürüyordu. Her gün daha fazla işçi haklarına sahip çıkıyordu. Emeğin korunması mücadelesi yeni katılımlarla büyüyordu. İşçilerin hak arama, geleceğine sahip çıkma tutumu gelişiyordu. Bunun doğal sonucu olarak işçilerin bilinci gelişiyor, örgütlenme ve mücadele isteği artıyordu.

İşçi dernekleri işçilerin yanı başındaydı. Dernekler her gün daha fazla güçleniyordu. Gün geçtikçe daha fazla işçi, gözlerini derneklerine çeviriyordu. Daha fazla işçi derneklerine bağlanıyordu. Öte yandan işçilere ulaşmak için, bilinç ve örgütlenme düzeylerini yükseltmek için dernek yöneticileri çabalarını arttırıyorlardı. İnsanca yaşamaya yeten ücret için mücadeleye katılan işçi sayısı artıyordu. Kölelik yasası ve kıdem tazminatı fonu yasasına karşı işçi tepkisini örgütlemeye yönelik çaba büyüyordu. Dahası işçi sınıfının öncü unsurları şahsında, işçi sınıfının iktidarı için mücadele zemini gelişiyordu.

Emeğin korunması mücadelesinde önemli bir yere sahip olan işçi örgütlerine karşı sermaye ve devletinin boş durmayacağı aşikardı. Onlar da görevlerini yapmak için OHAL silahına sarıldılar. Emeğin korunması mücadelesinde öne çıkan işçi derneklerini mühürlediler. Aynı zamanda derneklerin işçilerin gözündeki imajını yıpratmayı hedeflediler.

İşçi derneklerine yönelik saldırıların asıl hedefi işçileri hakları ve geleceği için mücadele edemez, örgütlenemez, birlikte davranamaz hale getirmektir. Zira düzen cephesi sigortasız, işçi sağlığı ve güvenliğinden yoksun, asgari sefalet koşullarında işçi çalıştırmayı, işçilerin kazanımlarını sıfırlamayı hedefliyor. Yani sermaye için ülkeyi dikensiz bir gül bahçesine çevirmek istiyor. Diken olarak gördüğü işçi örgütlerini bunun için kapatıyor.

İşçi derneklerine yönelik kapatma saldırıları OHAL’in işçi düşmanı uygulamalarından, onun arkasındaki burjuvazinin planlarından ayrı ele alınamaz. Kapatmalar kapitalistlerin ve devletlerinin gerçek niteliğini anlamak için fazlasıyla yeterlidir. Kapatma saldırıları kapitalizmin ve sermaye devletinin doğasının zorbalık hamuru ile yoğrulduğu gerçeğinin en açık göstergesidir.

Emeğin örgütsüzlüğe mahkum edilmesi sermaye açısından beka sorunudur. Zira emeğin örgütsüz olduğu koşullarda işçi sınıfı ve emekçileri yönetmek, yönlendirmek, her gün daha fazla hissedilen krizin faturasını işçi sınıfı ve emekçilere ödetmek çok daha kolaydır.

Sınıf devrimcileri ve devrimci sınıf mücadelesinin öznesi tüm örgütlülükler, emeğin korunması mücadelesinin, işçi sınıfının kurtuluş mücadelesinin örülmesi yolunda daha yoğun bir çaba içinde olacaklardır. Bu yolda bedel ödemeleri gerekiyorsa, tereddütsüzce bedel ödeyeceklerdir. İşçi sınıfının onurlu evlatları olma misyonunu layıkıyla taşımayı sürdüreceklerdir.

Elbette ki işçi derneklerine yönelik saldırılar işçi sınıfının devrimcileştirilmesini darbelemeye yöneliktir. Ancak çokça bilinen ve tarihsel olarak defalarca kanıtlanmış olan gerçek, devirmeyen darbenin sınıf mücadelesini daha da güçlendirdiğidir. Devirmeyen darbenin işçi sınıfının kurtuluş mücadelesini daha da büyüttüğüdür. Şimdi başta sınıf devrimcileri olmak üzere, öncü ve ilerici işçilerin kazanımlara daha fazla sahip çıkması zamanıdır. Şimdi işçi sınıfının örgütlü birliği için daha fazla çaba gösterme zamanıdır.

 
§