6 Ocak 2017
Sayı: KB 2017/01

Katliamlara ve barbarlığa geçit verme!
Kitle katliamlarını “lütfa” çevirenler
İşçi sınıfı mücadeleyi 2017’ye taşıyor
İşçi derneklerine yönelik saldırılar ve devrimci sorumluluk
Asgari ücret AGİ dahil 1404 TL oldu
İşçi sınıfı yasalara değil, kendi tarihine sırtını dayamalı!
Metal Fırtına ruhunu kuşanmaya!
Metal işçisinin mücadele tarihi yol gösteriyor!
“Hep birlikte tekstil işçilerinin birliğini ve mücadelesini örelim!”
Temel özellikleriyle kapitalist emperyalizm
Türkiye-AB ilişkilerinde “yeni” gelişmeler
“Operasyonel mekanizma”dan “Fırat Kalkanı”na...
Suriye savaşı yeni bir aşamada
Kapitalizmin “küreselleşme” efsanesinin çöküşü
Kadın işçi grevlerinin gösterdikleri:3
Kapitalist üretimde kadın iş gücü
“Kadınlar için önemli”
Komer’in arabası 49 yıldır yanıyor!
Kauçuk granül skandalı
Hasret Gültekin: Bir insan ömrünü neye vermeli?
Metin Göktepe'nin katledilmesinin üzerinden 21 yıl geçti!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Kauçuk granül skandalı

A. Deliorman

 

Eskimiş oto lastikleri öğütülerek halı sahalara dökülmektedir. Bu granüller sağlığa ve çevreye zararlı ve zehirlidir, kansere yol açmaktadır. Bu gerçek, bir TV dokümanterinde (Zembla - Gevaarlijk spel) ayrıntılı şekilde açıklanıyor. Buna karşın burjuva kurumlar Avrupa Birliği normlarını fersah fersah aşan zehirli içeriğe rağmen bu sahalarda spor yapmanın sağlığa zararlı olmadığını iddia etmektedirler.

Örneğin asbest maddesinin 19. yüzyılın sonlarına doğru Dr. Hubert Montague tarafından asbestoz hastalığına yol açtığı kanıtlamış, ancak düzen bunu onyıllarca gizli tutmuştu. Kapitalist emperyalist sermaye asbestin kansere yol açtığını bildiği halde, özellikle 1945’lerden sonra bu maddeyi hemen her alanda yaygın şekilde kullanmıştır. Bu maddenin kullanımı bugün yasaklanmaktadır. Ancak halihazırda emperyalist metropollerde bu maddenin kullanılmadığı hemen hiçbir yapı bulunmamaktadır. Bir yangın durumunda en acil tehlike ateş değil, asbestin çevreye yayılmasıdır. Böylesi absürt bir durumla yüz yüzeyiz. Hiç kuşku yok ki asbest gibi onlarca-yüzlerce zehirli madde sözde "bilimsel" araştırma sonucunda aklanmış ve hâlâ kullanılmaktadırlar. Şimdi asbest dramasının yeni bir perdesi, lastik granülleri için oynanmak istenmektedir.

Bildiğimiz gibi dünyamızda artık eski lastik dağları var. Bu lastikler kendi başına bile devasa bir çevre problemi oluşturmaktadır. Sermaye, bu eskimiş lastikleri doğaya zarar vermeden işlemek yerine, bu lastik dağından bile kâr yapabilmenin yollarını aramaktadır. Ancak bu eski lastikler birçok zehir ve kansere yol açan madde içermektedirler. Son yıllarda düzen kendi normlarını bile hiçe saymakta, bu lastikleri granüle ederek halı sahalara dökmektedir. Böylece hem eski lastiklerden sözde kurtulmakta hem de bu atıklardan kâr elde edebilmektedir.

Bu eski lastik dağları hiç kuşku yok ki yanlış üretim ve yanlış tüketimden kaynaklanmaktadır. Bu lastikler zehirli ve zararlı madde kullanılmadan yapılamaz mı? Keza bireysel taşımaya ağırlık verilmesi ve deniz ve demir yollarının taşıma alanında marjinal kalması bu çevresel felaketin asıl nedenleridir. Kapitalist sistemde ulaşım sektörünün çevreye zarar vermemesi imkansızdır. Zira bu sistemin tek amacı kâr ve daha fazla kârdır.

Sistem ekonomik, sosyal, politik, yönetsel vs. krizler içindedir. Battıkça batmaktadır. Eceli yakındır. Bunu kendisi de çok iyi bilmekte, politikasını buna göre ayarlamaktadır. İşte bu yüzden dünyamızı resmen zehirlemektedir. Gelecek kuşaklara zehirlenmiş bir dünya bırakmak istemektedir. Nitekim bugün hemen her bina ve yapıda asbest vardır. Zehirli lastik granüller halı sahalara, oradan da çevreye, yaşam alanlarına ve doğaya yayılmaktadır.

Yukarıda adı geçen belgeselde konuyla ilgili şu çarpıcı bilgiler yer almaktadır:

"Son yıllarda Hollanda’da halı saha kullanımında bir patlama yaşandı. Bugün 2000 halı saha bulunmaktadır. Bu sahaları okullar ve hatta kreşler bile kullanmaktadırlar. Bu sahaların yüzde doksanına lastik granülleri serpiştirilmiştir. Halbuki bu lastikleri (çöp dönüşüm merkezlerinde) yakmak ve yer altında depolamak bile yasaktır.

(...)Bir saha için 120 büyük çuval granül kullanılmaktadır. Bir çuval bir tondur. Yani bir sahaya 120 ton granül dökülmektedir. Bu aynı zamanda 20 bin araba lastiğinin kullanılması anlamına geliyor. Bu granüllerde çinko, kurşun ve benzen gibi maddeler bulunmakta. Bunun yanında PAK’lar (polycyclic aromatic hydro carbons) da vardır. Bu grup maddelerin kansere yol açtığı kanıtlanmıştır.

Granülün kullanımı hakkında halihazırda herhangi bir kanun yoktur. Bu tamamen endüstriye bırakılmıştır. Örneğin Hendrik İdo Ambacht kasabasına yapılan bir halı sahaya dökülen granüller çevre sakinlerinde sağlık problemlerine yol açmıştır. Kusma, göz yanması, mide bulantısı, solunum sorunları, kafa ağrısı. Belli bir süre sonra bu halı sahada kimyasal laboratuvar araştırması yapılmış, ancak kamuoyuna bu sonuçlar açıklanmamıştır. Zembla bu araştırmayı ele geçirmiştir. Bu araştırmaya göre ekstrem oranda çinko, yağ ve PAK maddeleri içerdiği sonucuna varılmıştır. Bu yeni yapılan halı saha kamuoyu muhalefeti sayesinde temelden yenilenmiş ve kauçuk granülü kullanılmamıştır. Çevre sakinlerinin şikayetleri de ortadan kalkmıştır.

İşin ilginç yanı, kauçuk granülün hangi maddeler içerdiği tam olarak bilinmemektedir. Öte yandan bu granüllerin içerisinde eski PVC boruları gibi diğer endüstri atıkları da işlenmektedir.

İngiltere’de lastik granüllerin kullanıldığı bir halı sahada spor yapan kaleci 2 kere kan kanserine yakalanmıştır. Sporu bıraktıktan sonra sağlığı düzelmiştir. Granülde en az 27 değişik potansiyel tehlikeli kimyasal madde vardır. Bunların 11’i kansere yol açmaktadır. Bugüne kadar 200 kişinin halı saha granüllerinden dolayı kansere yakalandığı bilinmektedir. Bunlardan yüzü kalecilerdir. (...)

Bugüne kadar bu konuda Hollanda Halk Sağlığı ve Çevre Kurumu yalnızca tek bir araştıra yapmıştır. Bu kurum, araştırmasında lastik granüllerin halı sahalara dökülmesinin sporcu sağlığına zarar vermediğini iddia etmektedir. Kurum, araştırmayı Industox şirketine yaptırmıştır. Araştırma 2,5 saat sürmüş ve 7 sporcu dahil olmuştur. Bunlar halı sahada birkaç hareket yaptıktan bir gün sonra idrarları araştırılmıştır. Alınan örneklerin 25’i neden gösterilmeksizin araştırma dışı bırakılmıştır. Ve sonuçta PAK oranının normların altında olduğu sonucuna ulaşılmıştır. (...)

2015’te granül üreticileri arasında panik oluştu. Zira Avrupa Birliği insan teniyle temas eden kauçuk ürünlerinin içeriği hakkında bir düzenleme yaptı. Buna göre kauçuk, içinde kansere yol açan 8 PAK’tan en fazla 1 kiloda 1 gram içerebilir. Çocuklara yönelik ürünlerde bu yalnızca 0,5 gram içerebilir. Oysa kauçuk granülde bu oranlar 10 ila 100 kat daha fazladır. Bu granüllerle tüketicilerin temasının olmaması gerekmektedir.

Endüstriden gelen talep üzerine Avrupa Birliği kendi düzenlediği normlara endüstrinin uymak zorunda olmadığını açıkladı.

Sporcuların bu sahalarda oynaması yasaklanmalıdır. Sporcular bu sahalarda oynamayı reddetmelidir." (Zembla)

Öte yandan RIVM ikinci bir araştırma yaptırmıştır. Bu araştırmaya göre de kauçuk granüllerinin kan kanseri ve lenf kanserine yol açmadığı iddia edilmektedir. Kauçuk üreten sermaye bu araştırma sonuçlarından memnun kalmıştır. Bir devlet kurumu olan RIVM’in kime hizmet ettiği ortaya çıkmıştır.

Kısaca bir çocuk bir oyuncak ile oynuyorsa, bu oyuncağın malzemesinde, kansere yol açan PAK’lar belli normların altında olmak zorundadır. Aynı çocuk kauçuk granül dökülmüş bir halı sahada spor yapıyorsa kansere yol açan PAK’lara yüz kat daha fazla maruz kalabiliyor. Yani kendi koydukları normlar geçersiz, yok hükmünde sayılıyor. İşte kapitalizm budur. Başka yerde aramaya gerek yok. Kapitalizmde her şey sermayeye hizmet içindir. Sermayenin çıkarları söz konusuysa, çocuk ve sporcu sağlığının hiçbir değeri yoktur.

Sistemin parolası günü kurtarmaktan ibarettir. Zehirleyerek, kanseri yayarak kendisinin son kullanma tarihini uzatmaya çalışmaktadır. İşte tam da burada işçi sınıfına ve yalnızca ona, dünyamızı bu beladan kurtarmak misyonu düşmektedir. Ya sınıf o tarihi rolünü oynayacak ya da dünyamız toptan yok oluşa sürüklenecektir. Başka alternatif yoktur. İçinde yaşadığımız dünyamızın zehirlenmesini önlemek için düzenin fişini çekmemiz gerekiyor.


 
§