17 Şubat 2017
Sayı: KB 2017/07

Savaşa ve yayılmacılığa karşı işçilerin birliği halkların kardeşliği
Türkiye ve İsrail arasında ‘derin muhabbet!’
Özelleştirmenin, gaspın, talanın OHAL’i; Varlık Fonu
Suruç Katliamı iddianamesi: Devlet katliamı örtmeye çalışıyor!
Bir katliamın aynasından yansıyan devlet gerçeği
“Bulunduğumuz her noktayı direniş mevzisine dönüştüreceğiz!”
Kitlesel kıyımları, yaygın direnişlerle karşılamalıyız!
Tekstil İşçileri Sempozyumu gerçekleştirildi
Sınıf cephesinde eylem ve direnişler
Petro-kimya işçilerinin mücadele tarihi-3
Devrimci sınıf hareketi!
Gençlik akademisyenlere sahip çıktı
AKP iktidarı üniversiteleri “kavgaya davet etti!”
Trump ve hegemonya savaşları
Avrupa metropollerinde mülteci dramı
Sertleşen NATO-Rusya gerilimi
Almanya’da seçimler ve Alman burjuvazisinin beklentileri
İyi ki doğdun Charles Darwin!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Sınıf cephesinde eylem ve direnişler

 

İşçi sınıfı haklarını talep etmek için eylem ve direnişlerini sürdürürken patronların ve sermaye devletinin kolluğu da işçilere saldırmaktan geri durmuyor.

Petkim’de TİS sürecinde uyarı eylemleri

Petrol-İş’in örgütlü olduğu Petkim’de 8-9 Şubat tarihlerinde 2 gün boyunca eylemler ve basın açıklaması yapıldı.

Petkim’de Bakım Grupları, Döner Ekipman, İş Makinaları, İmalat Kontrol, Çevre Birim ve genel anlamda işletmeler de dahil olmak üzere eksik personel nedeniyle yaşanan sıkıntı konusunda şirket yöneticileriyle yapılan görüşmelerde olumlu bir sonuç alınmadığı için, Petkim işyerinde vardiya giriş ve çıkışlarında açıklamalar yapıldı. Petrol-İş Aliağa Şube Başkanı Ahmet Oktay açıklamalarda bulunurken toplu sözleşme sürecinde olduklarını, yoğun ve mücadeleci bir döneme girdiklerini hatırlattı.

Renault’da sendikal baskı

Renault’da sendikal baskılara yeni bir halka eklendi. Yeni bir uygulama ile bakımcı ve teknik elemanlara elden 200 TL civarında paralar ödenmeye başlandı. Fakat bu paralar Türk Metal çetesine üye olma şartıyla işçilere veriliyor. Böylelikle aynı işi yapan işçiler arasında sendikal tercihlerinden dolayı ayrım yapılıyor. Bu sendikal baskı ve mobbing uygulamalarına karşı Renault işçilerinde büyük bir tepki var. Farklı zamanlarda “sözleşmenin dışına çıkamayız” diyerek işçilerin ücret artışı taleplerini reddeden Türk Metal çetesinin yardımına koşan Renault yönetimi işçileri satın almaya çalışıyor. Bu işin başında ise kendisini sosyal demokrat olarak tanımlayan genel müdür Tunç Başeğmez var.

Eti Maden işçilerinden fon protestosu

Balıkesir’in Bandırma ilçesindeki Eti Maden İşletme Müdürlüğü’nde çalışan işçiler çalıştıkları kurumun da Varlık Fonu’na devredilmesini 10 Şubat’ta yaptıkları eylemle protesto etti.

Petrol-İş Sendikası Bandırma Şubesi üyesi yaklaşık 300 kişinin Eti Maden İşletmeleri önünde yaptıkları basın açıklamasında konuşan Petrol-İş Sendikası Bandırma Şube Başkanı İsmail Kayan devir ile birlikte bor, toryum, uranyum madenlerinin devlet eliyle işletilmesini sağlayan 2840 Sayılı Yasa’nın devre dışı kaldığını belirterek başta Eti Maden İşletmeleri olmak üzere bütün kurumların fondan çıkarılmasını talep ettiklerini söyledi.

Jandarma zoruyla şantiyeden çıkarıldılar

Mersin’in Tarsus ilçesinde TCDD’ye bağlı demiryolu inşaatında çalışan işçilerin 4 aylık ücretlerinin gasp edilmesine karşı başlattıkları direniş 7. gününde (14 Şubat) jandarma saldırısına uğradı.

Yenice Mahallesi’nde Dalgıçlar, Nuhoğlu ve Ulaşım İnşaat isimli şirketlerin üstlendiği 4. hat projesinde çalışan işçiler maaşlarını alabilmek için şantiyede direnişlerini sürdürüyorlardı.

Maaşları gerçek ücretleri üzerinden değil de asgari ücret üzerinden yatan işçilere jandarma zoruyla asgari ücret aldıklarına dair kağıtlar imzalatıldı. Ardından ise yine jandarma zoruyla işçiler şantiyeden dışarı atıldı.

İşçilerin ücretlerini alamadan memleketlerine döneceği ve mahkemenin vereceği sonucu bekleyecekleri öğrenildi.

 

 

 

 

Taban örgütleri; söz, yetki, kararın işçilerde vücut bulması

 

Her işçi, emekçi devrim potansiyeli taşıyor.

Yıllar önce küçük kız, en fazla genç kız diyebileceğim bir tanıdığım, Tekstil İşçileri Sempozyumu’nda iki çocuk sahibi genç bir anne ve en önemlisi genç bir kadın yoldaş olarak konuşma yaptı. Konuşması sempozyuma katılan herkesi çok etkiledi. Ama konuşmasından önce, beni olumlu olarak çok şaşırttığını vurgulamalıyım.

Yıllar önce, onun devrimci potansiyel taşımadığını düşünüyordum. Bu düşünce ukalalığa varan bir yanılgıymış. Bugün iki çocuk annesi kadın yoldaşı görünce, ukalaca düşündüğümün farkına vardım. Bu durum her işçi ve emekçinin devrim potansiyeli taşıdığını çok net gösterdi bana. DEV TEKSTİL’i doğuran Greif Direnişi de her işçinin devrim potansiyeli taşıdığını çok net göstermişti. Greif Direnişi'ne katılan her işçi devrimci olmadı ama Greif Direnişi sınıf hareketinde önemli bir devrimci eylem olarak, sınıf mücadelesi tarihine işlendi. Bunu bilmeme rağmen genç kadın yoldaş çarpıcı biçimde bunu, bana yeniden gösterdi.

Yoldaş devrimci kadın işçilerin anne olunca yaşadığı sorunları ve bu sorunların inançlı, kararlı bir duruşla nasıl aşıldığını anlattı; “İki çocuğum var. Şimdi ancak kiralık işçilik yapıyorum. Kiralık işçilik sömürünün en yoğun hali; kiralık işçilik güvencesizlik... İki çocuğum ve kiralık işçilikle kitap okumaya bile zamanım kalmıyor. Ama çok şey yapmalıyım ve yapacağım. Çünkü devrimci kadın işçi, öncü işçi oluyor. Ben de olacağım.” Yoldaşın sözleri bu temeldeydi. En önemlisi devrimci kadın işçi olarak koşullara teslim olmayı değil, bir devrimci olarak mücadele kararlılığını anlatıyordu.

Fiili bölgesel asgari ücret

Daha önce gazetede Midyat’tan tekstil işçilerinin durumunu okumuştum. Ama sempozyumda birebir dinleme fırsatı buldum. Sosyal medya paylaşımından kaynaklı bir süre tutuklu kalan işçi dostumuz da sempozyum kürsüsündeydi. Şunları söyledi; “Midyat’ta sorunlar buradan misliyle fazla. Orada ulusal sorun var. Çalışma saatleri çok daha yoğun. Üstelik orada çoğunlukla sigorta olmadığı gibi, ayda 300, 400 liraya çalışılıyor. Buradaki asgari ücret, orada en fazla alınan ücret.”

Bölgesel asgari ücretin fiili olarak uygulamada olduğunu anlattı işçi dostumuz.

Hak elde edici özgül örgütlenmeler: Taban örgütlülükleri

Greif Direnişi, taban örgütlülüklerinin neler yapabileceğini çok net gösterdi. Direniş öncesi hak arama eylemlerine katılan kadınlara “terörist” algısıyla bakan kadın işçiler, direnişteki taban örgütlülüğü sayesinde Boğaz Köprüsü’nde yol kesme eylemi yaptılar. Tek başına bu bile, taban örgütlülüklerinin gücü hakkında yeterince fikir veriyor.

Sempozyumda taban örgütlülükleri üzerine değinmeler oldu ama en son toparlayıcı bir konuşma yapıldı ve şunlar söylendi; ‘Bir işyerinde temel sorun yemek sorunuysa, bu sorun üzerine taban örgütlenmesini öncelemek gerekiyor. Taban örgütlülükleri, işçilerin öncelikli gördüğü sorunlardan hareketle oluşturulmalı. Fabrikada her işçinin öncelikli sorunu yemeklerin kötü olmasıyken, ücreti arttırmak için bir taban örgütlülüğü kurma hedefi başarısız olur. Somut öncelikli ihtiyaç temelinde taban örgütlülüğünü öncelemek gerekiyor’.

“Söz, yetki, karar işçilerde” önermesinin vücut bulmuş hali, taban örgütlülüğü oluyor. Bu, Greif Direnişi ve Metal Fırtına'da çarpıcı olarak doğrulandı. Sempozyumda da bir kez daha dillendirildi.

M. Kurşun


 
§