17 Şubat 2017
Sayı: KB 2017/07

Savaşa ve yayılmacılığa karşı işçilerin birliği halkların kardeşliği
Türkiye ve İsrail arasında ‘derin muhabbet!’
Özelleştirmenin, gaspın, talanın OHAL’i; Varlık Fonu
Suruç Katliamı iddianamesi: Devlet katliamı örtmeye çalışıyor!
Bir katliamın aynasından yansıyan devlet gerçeği
“Bulunduğumuz her noktayı direniş mevzisine dönüştüreceğiz!”
Kitlesel kıyımları, yaygın direnişlerle karşılamalıyız!
Tekstil İşçileri Sempozyumu gerçekleştirildi
Sınıf cephesinde eylem ve direnişler
Petro-kimya işçilerinin mücadele tarihi-3
Devrimci sınıf hareketi!
Gençlik akademisyenlere sahip çıktı
AKP iktidarı üniversiteleri “kavgaya davet etti!”
Trump ve hegemonya savaşları
Avrupa metropollerinde mülteci dramı
Sertleşen NATO-Rusya gerilimi
Almanya’da seçimler ve Alman burjuvazisinin beklentileri
İyi ki doğdun Charles Darwin!
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Petro-kimya işçilerinin mücadele tarihi-3

Özelleştirmeler sürecinde Petkim ve Tüpraş

 

Petrokimya sektöründeki mücadele tarihine dair yazımızın üçüncüsünde bu sektörde yaşanan özelleştirme süreçlerini ve buna karşı ortaya çıkan mücadeleyi ele almaya çalışacağız. Sektörde özelleştirme dediğimizde petrol, doğalgaz, benzin, enerji ve hammadde alanında faaliyet yürüten önemli işletmeler akla geliyor. Bu kuruluşlar hem sektörde hem de Türkiye ekonomisinde yer tutan işletmeler. Bu kamu kuruluşlarının en önemlileri diyebileceğimiz Petkim ve Tüpraş yıllar önce özelleştirildi, bu sürecin TPAO, Eti Maden ve BOTAŞ ile sürdürülmesi planlanıyor. TPAO, Eti Maden, BOTAŞ da birçok kamu kuruluşu gibi geçtiğimiz günlerde Varlık Fonu’na devredildi, böylece özelleştirme adımlarının hızlandırılması hedefleniyor.

Petkim ve Tüpraş’ın kuruluş ve gelişimleri

Petkim ve Tüpraş nedir, ne üretir? Petkim; inşaat, tarım, otomotiv, elektrik, elektronik, ambalaj, tekstil, ilaç gibi birçok sanayi alanında hammadde girdisi üreten bir işletmedir. İlk olarak 1965 yılında İzmit-Yarımca’daki tesisleri TPAO’nun öncülük etmesi ile kurulmuştur. 1984 yılında İzmir-Aliağa’da kurulan tesisi donanımlı ve en büyük tesisidir.

Tüpraş ise yeraltından çıkan ham petrolü işleyen benzin, LPG vb. ürünlere dönüştüren rafineridir. Kamu İktisadi Teşekkülleri’nin (KİT) çerçevesinde yapılan düzenlemelerle 1983 yılında tüm rafineriler kamu bünyesinde tek elde toplanmıştır. TPAO bünyesinde kamuda görünen üç rafineri (biri o dönem yapım aşamasında) ile 1961 yılında Amerikan Caltex tarafından kurulan Türkiye’nin ilk rafinerisi İPRAŞ tek elde ve kamuda toplanmıştır. Tüpraş’ın İzmir-Aliağa, İzmit-Yarımca, Batman ve Kırıkkale rafinerileri vardır.

Petkim ve Tüpraş ilk yıllarından beri sürekli büyüyen ve gelişen bir seyir izlemiştir. Petkim ve Tüpraş ülkedeki toplam üretimi ve ekonomiyi belirleyici özelliktedirler. Kuruldukları yıllardan itibaren bu işletmeler üzerinden yerli ve yabancı sermaye gruplarının hesapları olmakla birlikte hızlıca özelleştirme adımları atılmaya başlanmıştır. Petkim, 1986 yılında özelleştirme kapsamına alınır. 1989 yılında Toplu Konut ve Kamu Ortaklığı İdaresi’ne devredilen Petkim’in İzmit-Yarımca tesisleri Tüpraş’a devredildi ve Aliağa tesisleri ana merkeze dönüştürüldü. Petkim’in özelleştirilmesi 30 Mayıs 2008 tarihinde sona ermiştir.

1990 yılı da Tüpraş’ın özelleştirme hamlelerinin başladığı yıldır ve Tüpraş o tarihte Özelleştirme İdare Başkanlığı’na devredilmiştir. Tüpraş’ın halka arzı ile başlayan satış süreci 1991 yılında başladı ve 26 Ocak 2006 yılında Koç Holding’e devredilerek özelleştirilmesi tamamlandı.

Görülmektedir ki tesisler tamamlanıp üretim alanı gelişkin birer işletmeye dönüştürülür dönüştürülmez özelleştirme kapsamına alınmıştır. Ve KİT’lere dönük özelleştirmelerin hızlandırıldığı dönemde Petkim ve Tüpraş da satılmıştır.

Petkim ve Tüpraş’ta özelleştirme karşıtı mücadele

Koç grubuna satışın olduğu gün Tüpraş’ta işçiler dört rafineride üretim yapmayarak özelleştirmeyi protesto ettiler. Ayrıca Petrol-İş Sendikası'na üye işçiler, özelleştirme karşıtı mücadeleyi Petkim ve Tüpraş’ın dışına taşımak için Memleket Nöbeti çadırları kurdular. Çadırların kaldırılmasının ardından İzmir Aliağa’da eylem yapıldı.

Petkim ve Tüpraş’ın özelleştirilmesi Türkiye’deki birçok KİT’in sermayenin talanına açıldığı 2000’li yıllarda gerçekleşmiştir. Bu yıllar artık sınıf mücadelesinin çoktan geri çekildiği, öncü işçilerin topluca fabrikalardan, tesislerden, işletmelerden atıldığı yılların sonrasıdır. Tesislerin ve rafinerilerin kurulduğu yıllar Türkiye sınıf hareketinin gelişmeye başladığı yıllardı. Sınıf mücadelesinin toplam seyri Petkim ve Tüpraş işçilerinin profiline nasıl yansımışsa gerileyen sınıf mücadelesinin yansımaları birçok yönüyle yaşanmıştır. Örneğin Tüpraş’ta 1975 yılında 175 öncü işçinin işten atılmasının ve ardından “damperliler” diye anılan özel seçimle alınmış “76’lılar”ın girişi ile işçi profili olumsuz yönde değişmeye başlamıştır.

Petkim ve Tüpraş’ın özelleştirilme sürecine göz atmaya çalıştık. Varlık Fonu denilen talan fonuna devredilen TPAO, Eti Maden ve BOTAŞ’ın özelleştirme süreçlerini güçlü karşılayabilmek için Petkim ve Tüpraş başta olmak üzere özelleştirme karşıtı mücadele deneyimlerinin olumlu ve eksik yanlarını daha ayrıntılı masaya yatırmak önemli bir yerde durmaktadır.

 

 

 

 

Bekaert’te işçilere rağmen temsilciler görevden alındı

 

Kocaeli’de bulunan ve Birleşik Metal-İş Sendikası’nın örgütlü olduğu Bekaert fabrikasında 3 işçi temsilcisi işçilerin tepkisine rağmen sendika yönetimi tarafından görevden alındı.

Temsilciler hakkında Birleşik Metal-İş temsilciler kurulu toplantısına aylardır katılmama gerekçeleri bilinmesine rağmen haklarında soruşturma başlatılmasına tepki gösteren işçiler 8 Şubat’ta sendikanın Kocaeli şubesine giden işçilerin sendika genel başkanı Adnan Serdaroğlu’nun açıklama yapmasını talep ettiler.

“Geekirse istifa ederiz” diyen işçilerin kararlılıkları karşısında 9 Şubat’ta Serdaroğlu Kocaeli şubesine giderek işçilerle görüştü. İşçiler 3 temsilcinin de disiplin soruşturmasından aklanmasını talep ettiler.

Birleşik Metal-İş Kocaeli Şube Mali Sekreteri Halis Güldal ise bu tartışmaların bir tarafı olarak 6 Şubat tarihinde şube görevinden istifa etmeye dönük dilekçesini yönetime sundu.

İşçilerin bu taleplerine rağmen sendika 10 Şubat’ta temsilcileri görevden aldı. Kararı öğrenen işçiler aynı gün akşam sendika şubesinde toplu halde bekleyişe geçti. Ancak polisin OHAL gerekçesiyle toplu beklemenin yasak olduğu dayatması sonrasında işçiler bekleyişlerini sonlandırdı.

İşçi temsilcilerine henüz tebliğ edilmeyen görevden alma kağıdı, şube tarafından patrona elle tebliğ edildi. İşçilerin tebligatı bir an önce alıp yürütmeyi durdurma çabalarına sendika, “Tebliği genel merkez noter aracılığı ile yapıyor” diyerek işçileri oyalamaya çalışıyor. Buna karşın tebligatı patrona ulaştıran sendika 20 Şubat’ta da yeni seçimler olacağını bildirdi.

İşçiler bu durum karşısında neler yapacaklarını konuşmaya devam ederken Metal İşçileri Birliği de yaptığı açıklamayla; söz, yetki, karar hakkının Bekaert işçilerinin olduğunu ve kendilerini yok sayan bu anlayışa karşı kendi karar mekanizmalarını kurarak buradan yol yürümeleri gerektiğini vurguladı.


 
§