2 Şubat 2018
Sayı: KB 2018/05

Halkların kardeşliği ve onurlu bir yaşam için mücadele!
“Zeytin Dalı Harekatı” mı, işgal harekatı mı?
Efrîn’e dönük saldırılarda siviller katlediliyor
Düzen siyasetine “savaş” ayarı
Tek Tipe Karşı Mücadele Platformu kuruldu
Sermayenin cankurtaranı AKP
İhanet ve satış düzeni sürüyor, mücadeleye ve direnişe devam!
Direnişçi emekçilerden KESK ve bağlı sendikalara çağrı
Tekstil sektöründe örgütlenme arayışı ve sendikalar
Fabrikalarda emeğin korunması mücadelesi ve mesleki eğitim
Ekim Devrimi ve ulusal sorun
8 Mart’ta özgürlük ve eşitlik mücadelesini yükseltelim!
Devrime giden yolda yürüyen kadınlar: Vera Figner
Kibritçi kızlardan radyum kızlarına süren mücadele
Meslek liseleri ve temel eğitim sorunu
Almanya özgülünde Avrupa’da mesleki eğitim
Endüstri 4.0 ve yaşama etkilerine örnekler
Suriye’de anayasa hazırlığı için Soçi’de “anlaşma”
Trakya’da metal işçisi MESS’le yapılan TİS’e ne diyor?
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

Direnişçi emekçilerden KESK ve bağlı sendikalara çağrı

 

Direnişçi emekçiler 30 Ocak’ta yaptıkları basın toplantısıyla KESK ve bağlı sendikalara direnişi sahiplenme çağrısı yaptı. Bakırköy’deki BES İstanbul 1 No’lu Şube binasında yapılan basın toplantısında “Direne direne kazanacağız İşimizi geri alacağız / İstanbul’da direnen KESK’li kamu emekçileri” ozaliti açıldı.

“Başından beri ortak mücadele hedefiyle hareket ettik”

Bir yıldır haftanın dört günü meydanlarda direnişin sürdüğüne değinilerek başlayan açıklamada, ihraç edilen kamu emekçilerinin bu saldırılara karşı ortak mücadele hedefiyle hareket ettiği belirtilerek sendikanın da üyeleri direnişe yöneltmesini istedikleri ifade edildi.

“KESK yönetimi hiçbir mücadele programı ortaya koyamadı”

KESK yöneticilerinin pratikleriyle “direnme iradesinden yoksun olduklarını” gösterdikleri ve bir buçuk yıldır hiçbir mücadele programı konulmadığı ifade edilen açıklamada, ihraç edilen emekçilere söz hakkı tanınmaması ve Yüksel direnişi başta olmak üzere direnişlere destek verilmemesinin hiçbir gerekçesi olamayacağı belirtildi. İstanbul’daki direnişe istisnalar dışında yöneticiler tarafından destek verilmediği hatırlatılan açıklamada, “bardağı taşıran son damla”nın, 14 Ocak günü OHAL ve KHK’lara karşı yapılan mitingde direnişçilere “Ne söyleyeceğinizi bilmiyoruz” denilerek söz hakkı verilmemesi olduğu belirtildi.

Son olarak, basının da direnişe gerekli duyarlılık göstermemesi eleştirildi.

 

 

 

 

Nuriye Gülmen ve Semih Özakça açlık grevini sonlandırdı!

 

Nuriye Gülmen, Semih Özakça ve Esra Özakça, OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu’nun işe iade edilmeleri talebini reddetmesine ilişkin 26 Ocak günü basın açıklaması gerçekleştirerek 324. günündeki açlık grevlerini sonlandırdı.

Gülmen, destekçilerine teşekkür ederek direnişin kendilerini özgürleştirdiğini vurgulayarak “Bu saldırı karşısında bir şey yapmasaydık bugünkü gibi kendimizi böyle dik sizin kaşınızda bulamazdık” dedi. “Hiçbir şey yapılamaz denilen bir dönemde direnişin başladığını belirten Gülmen, komisyon kararının ardından açılan yargı yoluna başvuracaklarını ve tedavilerinin ardından Yüksel direnişine tekrar katılacaklarını açıkladı.

Özakça; “Onurumuza saldıranlar karşısında dik bir şekilde durabiliyorsak aslında bizim direnişimiz o zaman kazanmış oldu” diyerek, “Biz direniş içinde eşimle sevdamızı da büyüttük. Yozlaşmanın, bireyciliğin sevda diye yutturulmaya çalışıldığı bu ortamda sevdanın da ne demek olduğunu gösterdik” ifadelerini kullandı.

Esra Özakça ve Yüksel direnişçisi Acun Karadağ’ın da düşüncelerini ifade etmelerinin ardından TTB’den Vedat Bulut direnişçilerin sağlık durumuyla ilgili bilgi verdi. Avukat Betül Vangölü Kozağaçlı da hukuki sürecin önünün açılmasını kazanım olarak gördüğünü söyledi ve avukatların üzerindeki baskılara dikkat çekti.

 

 

 

 

Mücadeleyi büyütmeye çağırıyoruz”

 

KHK eliyle ihraç edilen Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) üyesi emekçilerin İstanbul’daki direnişi 50. haftasını geride bıraktı.

27 Ocak günü Kadıköy ve Bakırköy’de yapılan eylemlerde konuşmalar yaparak çevredekilere seslenen direnişçiler, OHAL ilanıyla tüm muhalif kesimlere saldırılar yöneltildiğine, kendilerinin ihraç edilmesinin ardından AKP’nin kamuda gerici kadrolaşmaya gittiğine dikkat çektiler. Açlık grevini sonlandıran Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın, AKP’nin baskılarını parçaladığını ifade eden direnişçiler, işlerine iade talebini reddeden OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonu’nun oyalama amacı güttüğünün bir kez daha ortaya çıktığını belirttiler.

Eylemde, 9 günlük gözaltının ardından serbest bırakılan direnişçi Muhammet Sevinçtekin de söz alarak “Bizler burada adalet talep ediyor; iş, aş, onur mücadelesi veriyoruz. Direnmeye devam edeceğiz” dedi.

29 Ocak günü yapılan eylemlerde iktidarın saldırıları teşhir edildi. İhraç saldırısına karşı Düzce’de tek başına sürdürdüğü direnişte 1. yılını geride bırakan Alev Şahin selamlanarak mücadelesinde yalnız olmadığı vurgulandı.

Bu ülkenin OHAL’e ihtiyacı yok. Bu ülkenin KHK’lara ihtiyacı yok. Bu ülkenin savaşa hiç mi hiç ihtiyacı yok” diyen direnişçiler “Ülke diktatörlüğün en âlâsını yaşıyor” diyerek baskılara dikkat çektiler.

31 Ocak günü süren eylemlerde “İktidarın bu zulmüne ve haksızlığına karşı, ihraç edilen kamu emekçilerini, bu çaresiz bekleyişe son vermeye, iş-ekmek ve onur mücadelesini büyütmeye çağırıyoruz” diyen direnişçiler işlerine dönene kadar direneceklerini ifade ettiler.

 

 

 

 

Ankara’da direnişe yine polis saldırdı

 

Sermaye devleti Efrîn işgal harekatının ardından valilikler eliyle ilan ettiği eylem yasaklarıyla, işçi ve emekçilerin hak arama mücadelesini bastırmaya, tüm toplumun sesini kısmaya çalışıyor. Ankara’da KHK ve OHAL zulmüne karşı aylardır direnişlerini sürdüren kamu emekçilerinin sesi de Efrîn saldırısı bahane edilerek susturulmaya çalışılıyor.

KHK ile ihraç edilmesinin ardından Ulus Defterdarlığı önünde başlattıkları direnişleri 47. haftasında olan Cemal Yıldırım ve Zeynep Yerli 31 Ocak günü de polisin saldırısına uğradı.

Yıldırım ve Yerli’nin yanı sıra desteğe gelen Mahmut Konuk, Ömer Kök, Nazan Bozkurt, Perihan Pulat polis saldırısıyla gözaltına alındı. Gözaltına alınan altı kişi hastaneye götürülerek kesilen para cezasının ardından serbest bırakıldı.

Pazartesi günleri iş yeri önünde “İşimi geri istiyorum” diyerek direnişini sürdüren Mahmut Konuk ve destekçileri de gözaltına alınmış, kesilen para cezasının ardından serbest bırakılmıştı.





İşimizi geri istiyoruz, yaşasın Yüksel direnişi”

 

Nuriye Gülmen’in 9 Kasım 2016’da başlattığı, ihraç edilen emekçilerin katılımıyla büyüyen direniş her gün 13.30 ve 18.00’de yapılan açıklamalarla devam ediyor. Tutuklu direnişçi öğretmen Nazife Onay’a ve tutuklu avukatlara atfen “İşini istemek suç değildir” ile “Nuriye ve Semih’in avukatları serbest bırakılsın” ozalitleri de açılan eylemlerde, emekçilerin basın açıklaması ve konuşma yapmasına tahammül edemeyen polis alana gelinmesinin üzerinden bir dakika dahi geçmeden saldırıya geçiyor. Eylemlere saldıran polis, emekçileri işkenceyle gözaltına alıyor.


 
§