11 Mayıs 2018
Sayı: KB 2018/19

Emekçiler sadece mücadeleyle kazanabilir!
Ara sıra devrimden söz etmek!..
AKP’nin seçim politikası rüşvet
Toplumda mücadele mayalanıyor!
PAGEV raporunu yayınladı: Petrokimya patronları büyüyor!
Sayın Mammadov, sahip olduklarınız bizden çaldıklarınızdır!
“Sorumlular patronlar ve patronları koruyanlar!”
Direnişçi kamu emekçileri: “OHAL’e yeter, TAMAM”
Kayseri 1 Mayıs’ı üzerine…
İşçiler, emekçiler ve öğrenciler ne diyor?
24 Haziran seçimleri üzerine… Düzene karşı DEVRİM!
Kore Yarımadası’nda “yeni bir tarih”
Lübnan halkı direnişi tercih etti!
Ermeni emekçileri Sarkisyan’a geçit vermedi
Bir acıdan bin acıya göç
Kapitalizmde anne olmak
Gebze İşçilerin Birliği Derneği’nden engelleme açıklaması
İŞKUR, işsizlik fonunun yağmasını pazarlıyor
DGB ve DLB üç fidanı mezarları başında andı
Bazen Şerif oldun, bazen Mahzuni
Bu sayının PDF formatını download etmek için tıklayın

 

“Sorumlular patronlar ve patronları koruyanlar!”

 

Başbakan Binali Yıldırım, İstanbul’da düzenlenen 9. Uluslararası İş Sağlığı Güvenliği Kongresi’nde “iş kazalarının yüzde 80-85 insan hatasından, insan unsurundan kaynaklandığını” söyledi. Ancak açıklamasının devamında bu ‘insan hatasından’ “Eldiven takmaz, baret giymez, güvertede çalışır kemer takmaz” diyerek sadece işçileri kastettiğini anlamış bulunuyoruz.

Ölümlü iş kazalarında dünyada 3. Avrupa’da 1. sırada yer alan Türkiye’nin başbakanı olarak, Binali Yıldırım’ın İş Sağlığı ve İş Güvenliği Haftası’nda patronlarla aynı savunmayı yapmasını ise esasen şaşırtıcı bulmuyor, maliyetli olduğu gerekçesiyle iş güvenliği önlemlerini almayan patronları suçlamasını tabii ki beklemiyoruz. Ancak sadece 2018 yılının ilk dört ayında en az 575 işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirdiğinden, bazı gerçeklerin de yeniden hatırlatılması gerektiğini düşünüyoruz.

İşçileri takmadığı baret için eleştiren başbakanın Türkiye’de neden sadece 3 tane meslek hastanesi olduğu gerçeği karşısında ne düşündüğünü merak ediyoruz. Ya da unutulmaması için aşağıda hatırlatacağımız örneklerden hareketle işçi sağlığı için “baret, eldiven, kemer” gibi önlemlerden daha fazlasına gerek olduğunu bu vesileyle bir kez daha hatırlatmak isteriz. Ki özellikle sendikasız fabrikalarda bu gibi önlemler çoğunlukla sıcak yaz günlerinde işkenceye sebep olan, hiçbir koruyucu özelliği bulunmayan, çok ucuza mal edilen göstermelik önlemlerdir.

* Başbakan Binali Yıldırım’ın konuşmasında örnek gösterdiği, adı bir dönem iş cinayetleriyle anılan Tuzla tersanelerinde, ağırlık olması için kum torbası konulması gerekirken filikalara 16 işçi bindirilmiş, bu yolla 3 işçinin ölümüne 13 işçinin yaralanmasına neden olunmuştu. Bunda da suçlu “baret, kemer, eldiven” takan ama kum torbası niyetine kullanılan işçiler miydi?

* Aralık 2005’te, Özay Tekstil fabrikasında beş kadın işçi yanarak can verdi. Peki, suçlu gerekli önlemlerin alınmadığı için çıkan yangında, mesaiden kaçmamaları için kapıları üzerlerine kilitlenen işçiler miydi?

* İstanbul’da 8 Eylül 2009’da sel sırasında Pameks Tekstil’de çalışan 8 kadın işçi boğularak can vermişti. Peki, suçlu insan taşınması yasak servis minibüsüne zorla bindirilen işçiler miydi?

* Kot kumlama işinde çalışan tekstil işçilerinin silikozis hastalığı sonucu ölmeleri de mi kendi hatalarıdır? 

* Soma’da 301 “baretli” maden işçisi, Ermenek’te 18, Torunlar İnşaat’ta 10 ve Afşin Elbistan’da yaşamını yitiren 11 işçi de mi “baret, eldiven, kemer” kullanmadıkları için öldü?

* Tarım işçilerinin tıka basa dolduruldukları kamyonetlerde yaptıkları ölüm yolculukları neden engellenememektedir?

* Adana’da 2013 yılında 13 yaşında pres makinesine sıkıştığı için hayatını kaybeden çocuk işçi Ahmet’i hangi baret kurtarabilirdi?

* 2017 yılında Adana Organize Sanayi Bölgesi’ndeki bir gübre fabrikasının çatı kaplamasını yapmak için vinçle çıkartılan 6 işçiden 5’i hayatını kaybetmiş, biri ağır yaralanmıştı. Sorumlu olan ölen işçiler mi, yoksa onları sigortasız çalıştıranlar ve denetlemeyenler midir?

* Mersin Serbest Bölge’de Mart ayında yaşanan ve kamuoyuna duyurduğumuz; kendi işi olmadığı halde, mesai saati bittikten sonra makine taşıttırılırken, tamir edilmeyen bozuk asansörden düşerek ölen işçinin ölümünden kim sorumludur? 

* Antep Akınal Tekstil’de 2017 yılında yaşanan ve kamuoyuna duyurduğumuz, elimizde resimli belgeleri olan işçinin feci şekilde can vermesinden kim sorumludur? 

İşçi sağlığının ne denli önemsendiği gösteren şu örnekleri de hatırlatmak isteriz

* Başbakan olarak görev yaptığınız AKP hükümetleri tarafından tekstil dahil birçok iş kolu neden ağır ve tehlikeli işler arasından çıkarılmıştır?

* Yine sürekli olarak 50’den fazla işçi çalıştıran iş yerlerinde hastalanan veya iş kazasına uğramış işçilerin, iş yerine en yakın sağlık tesislerine taşınmaları için gerekli araç ve gereçler bulundurulacağı ibaresi olan İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğü’nün 105 inci maddesi neden yürürlükten kaldırılmıştır.

* En çok iş kazasının yaşandığı İskenderun Demirçelik (İSDEMİR), İzmir Aliağa ve Bakırçay havzasındaki metal fabrikaları neden ağır iş kolları arasında değildir?

* Adana Ceyhan yolu üzerindeki ŞARA gibi ağır çalışma koşullarının olduğu metal fabrikaları neden denetlenmemektedir?

* Ayrıca hatırlatmak isteriz. İçme suyu kaynaklarının en bol ve temiz olduğu yerlerden biri olan Adana’da, Adana Organize Sanayi Bölgesi’nde on binlerce işçiye neden kokmuş kuyu suyu içirilmektedir. Özellikle yaz sıcaklarında bu sorun işçiler için ciddi bir sağlık problemi olmaktadır.

* Yaklaşık on bin işçinin bir arada çalıştığı Mersin Serbest Bölge’de bir sağlık kuruluşu, tek bir ambulans dahi neden yoktur?

Bu örnekler bile işçi ölümlerinin kaza değil cinayet olduğunu ve sorumlusunun işçiler değil önlem almayan patronlar ve patronları koruyanlar olduğunu göstermektedir. Yapılması gereken iş cinayetlerinde ölen işçileri suçlamak değil, işçi ölümlerini engellemek için gerekli tedbirlerin alınmasını sağlamaktır.

Devrimci Tekstil İşçileri Sendikası (DEV TEKSTİL)

9 Mayıs 2018

 

 

 

 

Başbakan iş cinayetlerinde işçiyi suçladı

 

AKP hükümeti döneminde iş cinayetleri katbekat artarken, sorumluluk her seferinde işçilere yükleniyor. AKP şefi Tayyip Erdoğan’ın iş cinayetlerini “fıtrat” olarak tanımlaması hafızalardaki yerini korurken, Başbakan Binali Yıldırım da iş cinayetlerinde suçlunun işçiler olduğunu öne sürdü.

İstanbul’da düzenlenen 9. Uluslararası İş Sağlığı Güvenliği Kongresi’nde konuşan Binali Yıldırım, iş cinayetlerinde suçun büyük ölçüde işçide olduğunu savundu. Yıldırım şunları söyledi:

Esasında iş hayatının tarihsel gelişimine baktığımızda iş kazalarının yüzde 80-85 insan hatasından, insan unsurundan kaynaklandığını görürüz. Hayatının büyük bir bölümünü ağır sanayide, gemi inşa sektöründe geçirmiş biri olarak, yaşayarak tecrübe ettiğim iş kazası ve iş sağlığıyla ilgili önemli anılarım var. Biz tersanede gemi yaparken çalışanlara baret giydirmek için alnımızın derisi çatlardı. ‘Bana bir şey olmaz’. Kardeşim sana bir şey olmaz deme canın bu kadar ucuz değil, çoluğun çocuğun var. Geleceğin var. Eldiven takmaz, baret giymez, güvertede çalışır kemer takmaz. Sürekli peşlerinden koşacaksın. Her an başında duracaksın.”

Buna karşın, İşçi Sağlığı İş Güvenliği (İSİG) Meclisi’nin açıkladığı Nisan ayı iş cinayetleri raporuna göre, en az 177 işçi iş cinayetlerinde yaşamını yitirdi. Ocak’ta en az 144, Şubat’ta en az 128, Mart’ta en az 126 ve Nisan ayında en az 177 işçi olmak üzere; 2018 yılının ilk dört ayında en az 575 işçi iş cinayetlerinde katledildi.

 
§